Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa Birliği’nde Göç ve Sığınma Politikasının Avrupalılaşma Süreci: Lizbon Antlaşması Sonrası Durum ve Türkiye’ye Etkileri

Yeşim ÖZER

I. GİRİŞ

1990’ların sonlarından itibaren, Avrupa Birliği’nde göç ve sığınma konusunda Avrupalılaşma çabaları hızla devam etmektedir. Bu çabalar, yasal olarak, 1999 yılında Amsterdam Antlaşması’nın1 yürürlüğe girmesi ile başlamışsa da, AB’nin bu alanda birlikte hareket etme niyetinin temellerinin daha önceki yıllara dayandığı da gözden kaçırılmamalıdır.

Bu çalışmada temel amaç, AB’nin göç ve sığınma sistemini inceleyerek, Türkiye’nin aday ülke olarak uymakla yükümlü olduğu bu sisteme ne şekilde entegre olmaya çalıştığının, ilerleyen dönemde bu durumun yansımalarının neler olacağının ve AB’deki gelişmelerin, Türkiye’nin göç ve sığınma tecrübesini ne şekilde etkileyeceğinin ortaya konmasıdır. Bu türden bir çalışmanın, henüz göç ve sığınma alanına yönelik özel bir yasası olmayan Türkiye’de, hem yakın dönemde başlamış olan yasa taslağı hazırlık sürecinde, hem de bu konuyla ilgili gelecekteki politika oluşturma süreçlerinde yararlı olacağı düşünülmektedir.

Çalışmanın kapsamı içinde, bugüne kadar AB’nin bu ortaklaşma yolunda ne kadar mesafe almış olduğu, bu süreçte hangi aşamalardan geçtiği ve aday ülke olan Türkiye açısından gelinen noktanın ne anlama geldiği incelenmiştir. AB’nin göç konusuna bakışı ve bu konuyla ilgili politika oluşturma süreci, öncelikle, Amsterdam Antlaşması öncesi ve sonrası olarak iki döneme ayrılmıştır. Burada amaç, göç ve sığınma ile ilgili konuların tüm üye devletleri bağlayıcı düzenlemeler yapılmasına olanak tanıyan Topluluk Adalet ve İçişleri Sütununa alınması suretiyle Avrupalılaşmanın başladığı Amsterdam Antlaşması temelinde bir farklılaştırma yaparak, Amsterdam sonrası hızlanan sürece dikkat çekmektir. Daha sonra, başarılı olamayan Avrupa Anayasası girişimini takiben, 1 Aralık 2009 tarihinden sonra geçerli olan yeni AB antlaşması olarak Lizbon Antlaşması’nın2, göç ve sığınma alanına getirdiği son dönem değişikliklerinin incelenmesi gerekli görülmüştür. Çalışmanın amacı Türkiye’nin yasalaşma ve politika oluşturma sürecine ışık tutmak olduğundan, AB sistemi içinde aday ülke olarak, Türkiye’nin durumunun ortaya konulması ve ileriye dönük öngörülerde bulunulması, ancak AB sisteminin gelecekteki durumunun da ortaya konmasıyla mümkün olabilir.