Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hukuk ve Toplumsal Ahlak: Off-shorezede Mi? Off-shorezâde Mi?

Law and Social Ethics: Off-Shore Victim or Off-Shore Beneficiary?

Taylan Özgür Kiraz

Off-shore bankalara para yatıran kimselerin bu tasarrufu, devlet güvencesinde değildir. Off-shore’un sigorta kapsamında devlet tarafından ödenmesine ilişkin kanuni bir düzenleme de bulunmamaktadır. Sigortacılık kapsamındaki mevduat, Bankacılık Kanunu md. 3 ve md. 64 hükümlerinde açıkça sayılmıştır. Fon Kurulu’nun, devir ve tasfiyesi amacıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na intikal ettirilen bankalara ilişkin yapacağı protokol/sözleşme/taahhüt gibi hukuki işlemler Bankacılık Kanunu’nun tanıdığı yetki, hak ve sorumluluk kapsamındadır. Bankacılık Kanunu’nun emredici hükümlerini bertaraf eden ve kapsam dışı kalan hukuki işlemler Borçlar Kanunu gereğince yok hükmündedir.Talimatları olmadığı halde, parası muhabir bankaca off-shore bankasına gönderilen ve gönderilmiş gibi gösterilen kimseler, muhabir bankanın mudisi ve o banka da Türk Bankacılık Sistemine tabi olduğu için zararı devletçe tazmin edilmelidir. Off-shore bankalarda talimatlı hesap açtıranlar ise yüksek faiz getirisi, vergi muafiyeti ile bilerek ve isteyerek tasarrufta bulunarak, denetim ve kontrol dışına çıkmış kimselerdir. Bu tasarrufları neticesinde gerçekleşecek riskten kendileri sorumludurlar ve devletin talimatları ile havale işlemini gerçekleştiren kimselere karşı tazmin yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Off-Shore, TMSF, Mevduat Sigortası, Kıyı Bankacılığı, Mevduat ve Katılım Fonları, Talimatlı ve Talimatsız Off-Shore Bank Havalecileri.

Deposits made in off-shore banks do not benefit from state guarantee. There is no legal regulation providing that the state shall pay the off-shore as part of insurance. The deposits covered in insurance are clearly stated in Banking Law articles 3 and 64. Legal transactions of the Fund Board, such as protocoles/agreements/affidavits regarding the banks which are transferred to the Savings Deposit and Insurance Fund for their acquisition and liquidation, are regulated within the scope of the authority, rights and responsibility provided under the Banking Law. As per the Turkish Code of Obligations, all legal transactions which eliminate or conflict with the imperative provisions of the Banking Law are declared null and void. Since the depositor of the corresponding bank and the corresponding bank itself are subject to the Turkish Banking System, damages caused by the fact that the deposits are transferred or shown as transferred to the off-shore bank via corresponding bank without any order from the depositor, should be compensated by the state, People who open deposit accounts with order in off-shore banks fall out of the control and supervision as they willingly dispose with high interest return and fiscal immunity. They are responsible for the risks caused by their savings and the state is not obliged to compensate for the depositors who make transfers with order.

Off-Shore, SDIF, Deposit Insurance, Off-Shore Banking, Deposit and Participation Funds, Off-Shore Banking Transferers With and Without Order.

GİRİŞ

Bankalarımızın, 1994 ve 2002 yılları arasında sermaye yetersizliği sorunu olduğu görülmüştür. 2001 krizi sonrasında bankacılık sektörüne yönelik gerçekleştirilen reform çalışmaları neticesinde, sorunlu bankaların sistemden çıkarılmasının, zorunlu devir ve birleşmelerin, ihtiyaç duyan bankalara sermaye desteği sağlanmasının ve diğer reform çabalarının olumlu etkisi neticesinde, 2002 yılı sonu bankalarımızın sermaye gücü açısından tam olarak bir dönüm noktası olmuştur. 2003 yılından itibaren bankacılık sektörünün sermaye gücü uzun vadede sürekli, kısa vadede ise çoğu zaman olumlu seyir izlemiştir. 1994 ve 2001 yıllarında yaşanan krizlerin ciddi olumsuz etkileri, bu tür krizlerin bankaların sermaye güçleri üzerinde tahripkar sonuçlar meydana getirdiğini finansal istikrar endeksinde de açıkça ortaya koymuştur. Zira, bunun en önemli göstergelerden biri olan banka iflâsları, finansal istikrar göstergelerine yansımıştır. Netice de ilgili bankacılık otoriteleri tarafından 1990-2010 döneminde toplam 25 bankanın yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF’na) devredilmiştir. Bu bankaların temel sorunları ise, sermaye yetersizliği, malî yapılarındaki ağır sıkıntılar ile banka kaynaklarının suistimâl edilmesi olmuştur1.

Türk Bankacılık Sistemi’nin geçirdiği bu evre; geride dönemi itibariyle kendilerini “off-shorezede” olarak adlandıran populer bir kitle bırakmıştır. Bir bankacılık terimi olan off-shore, İngilizce’den dilimize “kıyı bankacılığı” olarak çevrilmiş; Türk bankacılık sistemine ve literatüre böyle girmiştir. Aşağıda, müdahale ve denetimi ile vergilemenin asgari düzeyde tutulduğu veya bir ülkede vergi mevzuatı, kambiyo sınırlamaları dışında konvertibl paralar üzerine işlem yaparak, çok uluslu şirketlere, uluslararası girişimlere hizmet veren bir bankacılık türü olarak tanımlanan bankalara ve “off-shorezede”lere ilişkin teorik bilgiler ile kanaatimizi içeren tespitlere yer verilecektir.

Off-shore bankalarda hesap açmak suretiyle paralarının değerlendirilmesi yüksek getirisine rağmen oldukça riskli hesaplardır. Çünkü, bu bankalardaki hesaplar devlet güvencesi kapsamında değildir ve kanunî güvence noktasında dayanağı ülkemizde hiçbir dönemde olmamıştır. Türkiye gibi bankacılık sistemi son yıllara kadar riskli olan bir ülkede, bu riskleri de bilerek paralarını bu hesaplarda değerlendiren kişiler yüksek getiri elde etmişler; off-shore para yatıranlar, nimet ve külfet şeklindeki denklemden karlı çıkmışlardır. Zira, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen bankalar aleyhine açılan davalarda, off-shorların ödenmesine yönelik kararlar çıkmaya başlamıştır.