Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İskandinav Hukuki Realizmi ve Alf Ross

Fatma Süzgün Şahin

İskandinav Hukuki Realistleri ya da Uppsala Okulu olarak adlandırılan akımın önde gelen isimleri olan Axel Hägerström (1868-1939), ve ardılları Vilhelm Lundstedt (1882-1955), Karl Olivecrona (1897-1980), Alf Ross'un (1899-1979) ortak yanları hukuk teorisini her tür metafizik anlayıştan kurtarmayı çalışmalarının odak noktası yapmaları olmuştur. İskandinav Hukuki Realizmi çatısı altında sayılan düşünürler hiçbir zaman ortak sabit bir teorik duruşun temsilcisi olmamışlardır, akıma mensup sayılan düşünürlerin fikirleri ve amaçları hem birbirleri arasında hem de zaman içinde önemli farklılıklar göstermiştir. Bu makalede öncelikle İskandinav Hukuki Realizmine hayat veren ortak noktalar gösterilmeye çalışılmış, buna bağlı olarak da Alf Ross'un çalışmaları ve hukuk teorisi genel hatları ve ayırıcı özellikleri ile tanıtılmıştır.

İskandinav Hukuki Realizmi, Alf Ross, Axel Hägerström, Geçerlik, Uppsala Okulu.

For the scholars such as Axel Hägerström (1868-1939), and his followers Vilhelm Lundstedt (1882-1955), Karl Olivecrona (1897-1980), Alf Ross (1899-1979) who were commonly named as Scandinavian Legal Realists or the Uppsala School liberating legal thinking from all kinds of metaphysics was of primary importance. The scholars, who were gathered under the label Scandinavian Legal Realism, did not represent a static theoretical position but their aims and philosophical thoughts varied and Danish philosopher Alf Ross, had a unique place among the others. The purpose of this article is to provide an overview of the common features of the Scandinavian Legal Realism and a very general introduction of Ross' works and legal thought.

Scandinavian Legal Realism, Alf Ross, Axel Hägerström, Validity, Uppsala School.

I. İSKANDİNAV HUKUKİ REALİZMİ

İskandinav Hukuki Realizmi, hem hukuki pozitivizmde hem de Amerikan hukuki realizminde görülen metafizik kavramlara karşı çıkışın doruk noktasına ulaştığı düşünce akımıdır. Çalışmaları İskandinav realizmi dahilinde sayılan yazarların ortak özelliği, hukuk sisteminin ya da hukuki kavramların, olgulara dayalı olarak tanımlanmamasına ya da olgulara dayalı olarak tanımlansalar bile olgusal olmayan varlıklara açık olmayan atıflarda bulunulmasına karşı çıkmaları ve her türlü metafizik unsuru hukukun dışında tutarak deney ve gözleme dayalı olgulara dayanan bir yaklaşımın gerekliliğini savunmalarıdır.1 İskandinav realizmine göre hukukçunun işlevi yalnızca hukuki olayları incelemektir. İskandinav Hukuki Realistleri'ne göre hukuku açıklamak için gözlemlenebilir olgular incelenmelidir.2 İskandinav realistlerinin bu açıdan en önemli katkıları, olgu kavramını yalnızca görülebilen dış dünyanın fenomenleri ile yani görülen, duyulan ya da işitilen şeylerle sınırlamayıp, insanların tecrübe ettiği zihinsel durumları da olgu başlığı altında değerlendirmeleridir. Bu zihinsel ya da duygusal durumların İskandinav realistlerin çalışmalarında oynadığı merkezi rolden ötürü, bu okula mensup yazarların hukuki kavramlara yaklaşımları, “psikolojik” olarak da adlandırılmaktadır.3

Başta Axel Hägerstöm ve Alf Ross olmak üzere İskandinav Realistleri hukuki geçerliği belirli duygu türlerine indirgeyip hukuki kavramları efsunlu sözler olarak nitelendirerek hukukun normatif boyutunu psikolojik olgulara indirgemeyi amaçlamakla da eleştirilmişlerdir.4 Gerçekten de Amerikan realistlerinin temel sorunu mahkemelerin gerçek fonksiyonunu belirlemekken İskandinav Realistlerin çalışmaları hukukun ne olduğunu bir nevi psikolojik bakış açısı ile açıklamaya odaklanmıştır.5 İskandinav Hukuki Realistleri, hukuku genel olarak davranışlara ilişkin duygularla bağlantılı olarak açıklamaya çalıştıkları için çalışmalarında dil merkezi bir yer tutmaktadır.6 Doğa bilimlerindeki nedensellik, hukuki olaylarda da etkili olmaktadır. İskandinav realizmine göre hukukun bağlayıcılığı, geçerliği, hak ve ödev gibi kavramlar aslında metafizik soyutlamalardır.7

Akımın kurucusu olarak kabul edilen Axel Anders Theodor Hägerström’un sloganı “praeterea censeo metaphysicam esse delendam”dır8 ve Hägerström bu sloganıyla, hisler ve birlikteliklerden doğan sözcüklerin sisini yırtarak, sesten nesneye ulaşılabilmesi için metafiziğin yok edilmesi gerektiğini savunur.9 Axel Hägerström'un sloganı, yazarın hukukun yapısının temel parçaları olarak kabul edilen haklar, borçlar, hakların devri ve geçerlik gibi kavramların aslında kısmen batıl inançlardan, mitlerden, kurgudan ya da büyüden kaynaklandığını ortaya koyma yolundaki sürekli çabasını göstermektedir.10 Alf Ross, bu durumu “tüm metafizik şeyler bir chimera’dır11 ve ampirik olan haricinde biliş mevcut değildir”12 şeklinde ifade etmektedir. İskandinav hukuki realistleri katı bir şekilde deneyci olmamakla birlikte metafiziğe yaklaşan hemen her şeyi özellikle de adaleti “anlamsız” kategorisi içinde değerlendirmektedirler.13 Hägerström daha da ileri giderek hukuk kurallarının varlığını ileri sürmenin olanaklı olmadığını zira bu savın bir şeyin doğal olmayan şekilde var olmasının ön kabulünü gerektireceğini ve bu nedenle “saçma” olduğunu savunmuştur. Hägerström’a göre hak ve ödevden söz etmek de aynı şekilde anlamsızdır zira bu fenomenler gerçek bir deneyimden kaynaklanmamaktadır ve yalnızca sihirli bir önemle aşılanmış oldukları ilkel hukukun kalıntılarıdır. Hägerström’a göre hak kavramının temellerinin doğaüstü güç anlayışında aranması gerekmektedir.14