Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Borçlar Kanunu ve İş Hukuku Mevzuatı Çerçevesinde Belirli Süreli İş/hizmet Sözleşmesi

Mehmet Şengül

Taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran iş sözleşmelerinde, borç ilişkisinin ani edimli olduğu sözleşme tiplerinden farklı olarak iş ilişkisinin konusunu teşkil eden edim zaman içerisinde belli bir süreyi kapsar. Sözleşmenin tarafları arasında karşılıklı edimlerin ifa edileceği bu süre ise belirli bir dönemle sınırlandırılabileceği gibi, böyle bir sınırlandırma olmaksızın edimin süresi belirsiz de olabilir. İş sözleşmelerinin belirttiğimiz niteliğine bağlı olarak belirli-belirsiz süreli iş sözleşmeleri ayrımına tabi tutulmasının temelinde her iki sözleşmeye bağlanan hukuki sonuçların farklı olması yatmaktadır. Bu çerçevede belirli-belirsiz süreli iş sözleşmelerine ilişkin 4857 sayılı İş Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu bazı düzenlemelere yer vermiştir.Bu çalışmada, her iki Kanun bakımından belirli süreli iş sözleşmesinin tanımı, unsurları ve şekli üzerinde durulmuştur. Bunun yanında belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayrımının önemine değinilmiş ve objektif nedenlerin varlığına bağlı olarak belirli süreli iş sözleşmesinin yapılması hususu ele alınmıştır. Belirli süreli iş sözleşmesinin zincirleme olarak yapılması hususu her iki Kanun bakımından irdelenmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, Belirli Süreli İş Sözleşmesi, Objektif Koşul, Zincirleme İş Sözleşmesi, Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Sona Ermesi, İş Sözleşmesinin Feshi.

In employment contracts which create continuous obligation between the two parties, the obligation, which is the subject of labour relationship, covers certain time of period in contrast to the type of contracts with sudden performance. The period that parties perform reciprocal obligations can either be limited to a certain time or can be indefinite without such limitations. Depending on the aforementioned character of employment contracts, the underlying basis of the classification of fixed term-indefinite period employment contracts is that the legal consequences of these two contracts are different. In this context, there are some regulations in 4857 numbered Labour Law and 6098 numbered Turkish Code of Obligations regarding fixed term-indefinite period employment contracts.In this study it is dealt with the definition, elements, and form of fixed term employment contracts. Besides, the classification of fixed term-indefinite period employment contracts is examined and conclusion of fixed term employment contracts depending on existence of objective reasoning is discussed. Conclusion of fixed term employment contracts successively is also analysed in the light of these two Acts.

4857 Numbered Labour Law, 6098 Numbered Turkish Code of Obligations, Fixed Term Employment Contract, Objective Condition.

GİRİŞ

Ani edimli borç ilişkilerinden farklı olarak sürekli borç ilişkisi niteliğindeki iş/hizmet sözleşmelerinde, iş ilişkisinin konusunu teşkil eden edim zaman içerisinde belli bir süreyi kapsar. Sözleşmenin tarafları arasında karşılıklı edimlerin ifa edileceği bu süre ise belirli ya da belirsiz süreli olabilir. Nitekim TBK 393. maddesinde hizmet sözleşmesi, işçinin “belirli veya belirli olmayan bir süreyle” işi görmeyi ve işverenin de ona ücret vermeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmaktadır. Yine 4857 sayılı İş Kanunu’nun (İşK) 9/II. fıkrasında “İş sözleşmeleri belirli veya belirsiz süreli yapılır.” ifadesine yer verilmesinin ardından 11/I. fıkrasında belirli-belirsiz süreli iş sözleşmesi türleri tanımlanmıştır.

İş/hizmet sözleşmelerinin belirttiğimiz niteliğine bağlı olarak belirli-belirsiz süreli sözleşme ayrımına tabi tutulmasının temelinde her iki sözleşmeye bağlanan hukuki sonuçların farklı olması yatmaktadır. Zira belirli süreli iş/hizmet sözleşmesi kural olarak herhangi bir fesih beyanına gerek olmaksızın kararlaştırılan sürenin sonunda kendiliğinden sona erdiğinden buna bağlanan hukuki neticeler belirsiz süreli iş/hizmet sözleşmesi karşısında farklılık arz etmektedir. Örneğin, belirsiz süreli iş/hizmet sözleşmelerinde işçiyi koruyucu emredici kurallar işçi lehine bir takım hukuki neticeler doğurmaktadır. Günümüze gelinceye kadar bazı işverenlerin belirsiz süreli iş/hizmet sözleşmesi yerine zincirleme olarak belirli süreli iş/hizmet sözleşmeleri yaptıkları ve belirsiz süreli sözleşmelerde işçi lehine ortaya çıkan bir takım neticeleri engellemek amacıyla bu imkanı kötüye kullanma yoluna gittikleri görülmüştür. Diğer taraftan belirli süreli iş/hizmet sözleşmelerinin tanımı, sona ermesi, yenilenmesi gibi bir takım hususlara ilişkin yeterli Kanuni düzenlemenin bulunmaması, iş sözleşmesi türleri ve yeni istihdam biçimleriyle birlikte belirli süreli iş/hizmet sözleşmelerinin de yeniden ele alınmasını gerektirmiştir. Belirttiğimiz aksaklıklar kısmen de olsa iş mevzuatında 4857 sayılı İş Kanunu ile, genel hizmet sözleşmesi bakımından ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda giderilmeye çalışılmıştır. Özellikle TBK, belirli süreli hizmet sözleşmelerine ilişkin 4857 sayılı İşK ile uyumlu hale getirilmiş ve 818 sayılı BK yanında İsviçre Borçlar Kanunu’ndan farklı esasları benimsemiştir. Bu çerçevede çalışmanın amacı, belirli süreli iş/hizmet sözleşmelerinin meydana gelmesi ve sınırlandırılması bağlamında İşK ve TBK’nın ilgili hükümlerinin karşılaştırılmasıdır. Çalışmamızda öncelikle genel olarak belirli süreli iş/hizmet sözleşmesinin tanımı ve şekli üzerinde durulmuş, belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayrımının önemine değinilmiş ve her iki Kanun bakımından belirli süreli iş/hizmet sözleşmesi yapılması ve bunun sınırları üzerinde durulmuştur. Kapsamının genişliği nedeniyle her iki Kanun çerçevesinde belirli süreli iş/hizmet sözleşmesinin sona ermesi ve sonuçları ele alınmamıştır.

I. GENEL OLARAK BELİRLİ SÜRELİ İŞ/HİZMET SÖZLEŞMESİ

Türk Hukukunda günümüze gelinceye kadar “hizmet sözleşmesi”, “hizmet akdi”, “iş akdi” ve “iş sözleşmesi” terimleri aynı hukuki kurumu ifade etmek için kullanılmıştır. Elbette bu konuda kavram birliğine varılamamasının temelinde gerek 818 sayılı eski Borçlar Kanunu (BK) ve eski İş Kanunlarında farklı ifadelerin kullanılması1 ve gerekse öğretinin yabancı hukuk literatüründeki kavramları farklı şekillerde ifade etmeleri2 yatmaktadır. Diğer taraftan belirttiğimiz kavram sorununun, kısa bir zaman önce yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda da (TBK) yaşanacağı açıktır. Zira söz konusu Kanun’un altıncı bölümünü takip eden 393 vd. hükümlerinde, 818 sayılı eski Borçlar Kanunu’nun 313 vd. maddelerinde yer alan “hizmet akdi” kavramı yerine “hizmet sözleşmesi” ifadesine yer verilmiştir. Buna karşılık 4857 sayılı İş Kanunu’nda ise “iş sözleşmesi” kavramı kullanılmıştır. Nitekim mesele 6098 sayılı TBK henüz tasarı aşamasındayken tartışılmış ve İş Kanunu’nda kavram olarak “iş sözleşmesi” terimi kullanılmış olmasına rağmen, TBK tasarısında “hizmet sözleşmesi” ifadesine yer verilmesinin uygun olmayacağı ifade edilmiştir3. Ancak bu konuda TBK tasarısındaki “hizmet sözleşmesi” kavramı kanunlaşmış ve bir terim birliğinin sağlanması fırsatı ortadan kalkmıştır.