Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Karşısında Aile Konutu Şerhinin (Ortadan Kalkan) Etkisi

The (Disappearing) Impact of Family Residence Annotation 
Regarding the Decision of the Civil General Council of the 
Turkish Court of Cassations

Emel BADUR

Türk Hukuku’nda aile konutu ve aile konutu şerhi kavramları, Türk Medeni Kanunu’nun kabulüyle birlikte tartışılmaya başlanmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi gereğince, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Yine aynı madde uyarınca, aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir. Söz konusu şerhin konulduğu taşınmazlar açısından, aile konutu üzerinde malik olmayan eşin rızası olmaksızın hak kazanılamayacağı tereddütsüz olmakla birlikte; asıl mesele aile konutu şerhi bulunmayan taşınmazlar üzerinde malik olmayan eşin rızası alınmadan yapılan tasarrufların geçerliliği tartışması üzerinden ortaya çıkmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu konuda, 2006 ve 2015 yıllarında iki ayrı görüşün sonucu olarak nitelenebilecek, iki ayrı karar vermiştir. Bu çalışmanın amacı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun aile konutu ile ilgili olarak yakın tarihli kararının ve sonuçlarının incelenmesidir.

Aile Konutu, Aile Konutu Şerhi, Şerhin Etkisi, Tapu Sicili, Tapu Siciline Güven İlkesi.

In Turkish Law, the family residence and the annotations on title deeds that define family residence became subjects of discussion with the adoption of Turkish Civil Code. In accordance with Article 194 of Turkish Civil Code, either of the spouses cannot hand over the family residence or restrict the rights on the said residence without the consent of the other spouse. Again, according to the same article, the spouse who is not the owner of the immovable property allocated as family residence may ask the Directorate of Land Registry for the necessary annotation be made on the land register. Even though it is clear that any entitlement cannot be gained without the consent of the spouse who does not own the immovable property in the properties marked with annotation on their deeds, the main problem arises from the discussion of the validity of transactions made without the non-proprietor spouse’s consent in properties without the proper annotation. The Civil General Council of the Turkish Court of Cassation has made two different decisions on this issue in 2006 and in 2015 and these decisions can be seen as the outcomes of two distinct points of view. The aim of this study is analysing these recent decisions made by the Civil General of the Council of Turkish Court of Cassation and their outcomes on the issue of family residence.

Family Residence, Family Residence Annotation, Impact of Annotation, Land Register, Principle of Trust for the Land Register.

I. Giriş

Türk Medenî Kanununun (TMK) 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, aile konutu kavramı Türk Hukuku’na kazandırılmıştır. Yasakoyucu, “Eşlerin hukuki işlemleri” başlığı altında iki madde düzenlemiş ve bunlardan ilki olan 193’üncü maddede “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabilir.” kuralına yer vermiştir. Aynı başlık altında düzenlenen ikinci madde, bu çalışmanın da kapsamının yasal dayanağı olan “Aile konutu” kenar başlıklı 194’üncü maddedir1.

Anılan maddenin ilk fıkrasında, aile konutunun tanımı yapılmamış olmakla birlikte; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” ifadesiyle, aile konutuna ilişkin temel kural düzenlenmiştir. Maddenin kaleme alınışından kolaylıkla anlaşılabileceği üzere, aile konutlarının, konutun eşlerden birinin mülkiyetinde olması (eşlerden birinin aile konutu üzerinde sahip olabileceği sınırlı ayni hakların da bu guruba dahil edilebileceği meselesi aşağıda ele alınacaktır) veya konutun eşlerden biri tarafından kiralanmış olması şeklinde ikiye ayrılabileceği görülmektedir.

Aile konutu şerhi, bu ayrımlardan sadece aile konutunun eşlerden birinin mülkiyetinde olması durumunu ilgilendirmektedir. Bu nedenle bu çalışmanın kapsamı, sadece eşlerden birinin mülkiyetinde olan aile konutları ile sınırlıdır. TMK’nın 194’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, “Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Böylece, TMK’nın Eşya Hukuku Kitabı’nda yer verilenlerin dışında bir şerh ortaya çıkmıştır. Aile konutu şerhi olarak isimlendirilebilecek bu şerhin, gerek konulma usulü gerek hukuki niteliği ve etkileri hakkındaki tartışmaların en büyük nedeni, Eşya Hukuku Kitabı’nda düzenlenen şerhlerden farklılık göstermesidir.