Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk ve Amerikan Hukuklarında Canlandırmama Talimatının (DNR) Hukuki Açıdan Değerlendirilmesi

Legal Evaluation of “Do not Resuscitate” Instruction (DNR) in Turkish and American Laws

Pelin ÇAVDAR

Amerikan hukukunda hasta kalbi veya solunumu durduğunda kendisine kalp masajı yapılarak (CPR) yeniden canlandırma yapılmamasını (DNR) talep etme hakkına sahiptir. Özellikle kendi geleceğini belirleme hakkı, onurlu yaşama hakkı ve hasta özerkliğine saygı gösterilmesi gibi tıp hukukuna egemen olan temel ilkeler dikkate alınarak hastaya böyle bir imkân tanınmaktadır. Amerika’da hastanın DNR taleplerinin hukuki geçerliliği için aranan şekil eyaletlere göre farklılık göstermektedir. Amerika’da DNR talepleri büyük çoğunlukla hastanın/yasal temsilcinin talebiyle ve tıbbi yararsızlık söz konusu olduğunda düzenlenmektedir. DNR talimatlarının uygun kullanımına yönelik ilkeler de hekim ve hastaya yol gösterici niteliktedir. Türk hukukunda ise, DNR taleplerinin yasal bir geçerliliği bulunmamaktadır ve konu oldukça tartışmalıdır. Doktrinde konu hekimin mesleki özerkliği, hastanın kendi geleceğini belirleme hakkı, hastanın tedaviyi reddetme hakkı ve pasif ötanazi çerçevesinde incelenmektedir. Ancak pasif ötanazi ile sınırının çizilmemesi sebebiyle DNR talimatını uygulayan hekimin hukuki ve cezai sorumluluğu doğabilmektedir. Literatürdeki mevcut araştırmacılar, tıp hukuku ilkeleri ve etiği dikkate alınarak DNR talimatlarına geçerlilik tanınmasının ve Türk hukukunda da yasal bir zemine oturulmasının hekim ve hasta açısından daha uygun olacağı kanaatini taşımaktadırlar.

Hasta Özerkliği, Yeniden Canlandırmama Talimatı (Dnr), Kalp Masajı (kpr), Tıbbi Yararsızlık, Hastanın Kendi Geleceğini Belirleme Hakkı, Hastanın Talebi, Tıp Etiği.

When the patient's heart or breathing stops, he/she has the right to demand not to be resuscitated (DNR) by CPR in American law. In particular, the patient is given such an opportunity, taking into account the basic principles that dominate medical law, such as the right to self-determination, the right to live with dignity and respect for patient autonomy. In the USA, the form sought for the legal validity of the patient's DNR requests differs according to the states. In the USA, DNR requests are mostly made at the request of the patient/legal representative and in cases of medical futility. The principles for the proper use of DNR instructions are also guiding for the physician and the patient. In Turkish law, however, DNR requests do not have legal validity and the issue is highly controversial. In the doctrine, the subject is examined within the framework of the autonomy of the physician, the patient’s right to self-determination, patient's right to refuse treatment and passive euthanasia. However, when the border with passive euthanasia is not drawn, legal and criminal liability of the physician who applies the DNR instruction may arise. Most researchers in the literature are of the opinion that it would be more appropriate for the physician and the patient to give validity to the DNR instructions and to establish a legal basis in Turkish law, taking into account the medical law principles and ethics.

Patient Autonomy, Do Not Resuscitate Instruction (DNR), Cardiopulmonary Resuscitation, (CPR), Medical Futility, Patient’s Right to Self Determination, Request of The Patient, Medical Ethics.

GİRİŞ

Hasta kalbi veya solunumu durduğunda kalp masajı gibi yöntemler kullanılarak yeniden canlandırma (DNR) müdahalelerine engel olunmasını yani kardiyopulmoner resüsitasyonun (CPR) yapılmamasını isteme hakkına sahiptir1. Hastanın bu talebe ilişkin iradesini DNR formu düzenleyerek ortaya koyması mümkündür. DNR talebinin kabul edilme sebeplerinin en başında, acı çeken bir hastanın hayatının uzatılarak daha fazla acı çekmesine engel olunması yer almaktadır. Bunun dışında, özellikle son dönemini yaşayan ve tedaviye ilişkin başarı şansı olmayan hastanın onurlu bir şekilde ölmesinin sağlanması, hasta özerkliğine saygı gösterilmesi gibi sebepler de karşımıza çıkmaktadır. Amerika, İngiltere gibi bazı ülkeler bu temel gerekçelerden yola çıkarak DNR formlarına yasal geçerlilik tanırken, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkeler DNR talimatlarına yasal geçerlilik tanımamaktadır.

Amerika’da hastaneler tarafından hastalara DNR talimatını gösteren bileklikler verilmektedir ve bazı eyaletlerde bilekliklerin üzerinde CPR’nin reddedildiğini gösteren sembol de bulunmaktadır. DNR talebi için “Canlandırmayın” (Do Not Resuscitate) yazılı bir dövme de kullanılmaktadır; ancak bu dövmenin hukuki geçerliliği aşağıda belirttiğimiz çeşitli gerekçelerden ötürü tartışmalıdır. Amerika’da DNR talebi hastanın/yasal temsilcisinin talebi ve tıbbi yararsızlık durumlarında karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla hastanın kalbinin veya solunumun durması halinde CPR’nin kendisine uygulanmamasına ilişkin talebini önceden hekime bildirmesi mümkündür. Hasta tam ehliyetsizse, bu karar yasal temsilci olarak belirlenen kişi veya kişiler tarafından verilmektedir. Tıbbi yararsızlıkta ise, hekimin, geri dönüşü olmayan bir hastalık veya yaralanmanın sonucu olarak, daha fazla tedavinin hastanın durumunu iyileştirmeyeceğine dair beyanı esas alınarak hastaya CPR uygulanmamaktadır. Belirtmek gerekir ki, Amerika’da DNR talimatlarının uygun kullanımına yönelik ilkeler hazırlanmıştır ve bu ilkeler hekimlere büyük ölçüde yol göstermektedir.

Türkiye ise, DNR taleplerine yasal geçerlilik tanımayan ülkelerden bir tanesidir. Doktrinde konu özellikle hasta özerkliği, hastanın kendi geleceğini belirleme hakkı ve hastanın tedaviyi reddetme hakkı kapsamında incelenmektedir. Türk hukukunda konuya ilişkin yol gösterici bir mevzuatın bulunmaması sebebiyle, hastanın DNR talebini uygulayan hekimin pasif ötanazi iddiası ile karşı karşıya kalması ve hukuki ve cezai sorumluluğunun doğması mümkündür. Hukukumuzda onurlu yaşama hakkı, hasta özerkliğine saygı, hastanın kendi geleceğini belirleme hakkı gibi tıp hukuku ve etiğine yön veren temel ilkeler dikkate alınarak belirli maddi ve şekli koşulları sağlayan DNR formlarına hukuki geçerlilik tanınmasının daha isabetli olacağı kanaatindeyiz.