Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Konkordatoda Dürüstlük Koşuluna Genel Bir Bakış

A General Overview of the Condition of Honesty in Concordat

M. Serhat SARISÖZEN

Mali durumu bozulan borçlunun tüm borçlarını ödemesi istenirse, borçlunun ekonomik bakımdan geleceği tamamen sona erebileceği gibi alacaklılarının, alacaklarını elde edememelerine sebep olunabilir. Bu sakıncaları göz önüne alan kanun koyucu, konkordato kurumu sayesinde borçlulara borçların belirli bir oranını ödemek konusunda alacaklıları ile anlaşarak borçlarından kurtulmasına veya borçlarını vadelendirmesine imkan tanımıştır. Borçluya birtakım ayrıcalıklar tanıyan bu kurumdan borçlunun faydalanabilmesi için acaba dürüst olması aranacak mıdır? Yani konkordato, sadece dürüst bir borçluya verilmiş bir ödül müdür? Yoksa sağladığı avantajlar dikkate alındığında dürüst olmayan borçlu da bu imkandan faydalanabilir mi? Bu çalışmada konkordatoda dürüstlük koşulu doktrindeki görüşler ve İcra ve İflas Kanunu’nda zaman içinde yapılan değişiklikler dikkate alınarak ele alınacaktır.

Konkordato, Dürüstlük.

When a debtor whose financial situation deteriorates is asked to pay all his debts, the debtor’s economic future may come to an end completely and his creditors may not be able to collect their receivables. Considering these drawbacks, the legislator allowed the debtors to get rid of their debts or to mature their debts by agreeing with their creditors to pay a certain percentage of the debts, thanks to concordat. Is it necessary for the debtor to be honest in order to benefit from this institution that gives certain privileges to the debtor? So, is concordat a reward given only to an honest debtor? Or can dishonest debtors also benefit from this opportunity, considering the advantages it provides? In this study, the condition of honesty in concordat will be discussed by taking into account the scientific opinions in the doctrine and the changes made in the Enforcement and Bankruptcy Law over time.

Concordat, Honesty.

GİRİŞ

Konkordato hukukumuza ilişkin olarak, “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”, 15.3.2018 Tarihli ve 30361 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak “İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ismini almak suretiyle 7101 Kanun numarası ile yasalaşmış; yaklaşık 9 ay sonra 6.12.2018 tarihinde 7155 sayılı “Abonelik Sözleşmelerinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun”, kabul edilmiş ve 19.12.2018’de yasalaşmış; son olarak 7327 sayılı “İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, 19.6.2021 Tarihli ve 31516 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yasalaşmıştır. Her üç hukuki düzenleme de başta konkordato sistemimiz olmak üzere takip hukukumuzda önemli birtakım değişiklikler getirmiştir.

Konkordatoda dürüstlük koşulunun incelenmesinde 7101 sayılı Kanun’un öncesi ve sonrası önem arz etmektedir. Bu nedenle konkordatoda dürüstlük koşulunun aranıp aranmayacağının tespitinde özellikle bu tarihler dikkate alınarak bir çözüme varılması isabetli olacaktır.

I. GENEL OLARAK

Zaman zaman borçlular, hiçbir kötüniyetleri olmamasına ve borçlarını ödemek istemelerine rağmen, ülkedeki mevcut ekonomik şartlar veya kendi iş ilişkilerine ilişkin yapmış oldukları yanlış öngörüler sebebiyle borçlarını ödeyemeyecek bir duruma düşebilir. Benzer şekilde borçlunun kendi alacaklılarının ödemelerini zamanında yapmaması, bankaların çekilen krediyi geri istemesi, döviz kurlarındaki dalgalanma konkordato talebinin altında yatan nedenler olabilir1 . Mali durumu bozulan borçlunun tüm borçlarını eksiksiz olarak ve vadesinde ödemesi istenirse, hem borçlunun ekonomik geleceğinin sona ermesine hem de alacaklılarının tamamının veya bir kısmının alacaklarını elde edememelerine sebep olunabilir2 . Bu sakıncaları göz önüne alan kanun koyucu, konkordato kurumu sayesinde borçlulara bir imkan tanımış, borçlunun alacaklarının belirli bir oranını ödemek konusunda alacaklıları ile anlaşarak borçlarından kurtulmasının veya vadelendirmesinin yolunu açmıştır.

Çoğunlukla borç tasfiye kurumu olarak görülen konkordatonun, sadece borç tasfiye kurumu olarak işlev yerine getirmeyip, aynı zamanda işletmenin yeniden yapılandırılmasını da sağlayan “rehabilitasyon müessesi fonksiyonunu” gerçekleştirdiği ifade edilmektedir3 . Bir yeniden yapılandırma kurumu olan konkordato, haciz ve iflas yerine ikame edilen, hafifletilmiş bir cebri icra sistemi olarak nitelendirilmektedir4 .

Gerçekten de konkordatonun, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiş en önemli iyileştirme ve yeniden yapılandırma aracı olduğu ifade edilmektedir5 . Nitekim konkordatodan iyileştirme hukukunun “incisi” olarak söz edildiğini de görmekteyiz6 . Konkordato, iflasın veya tasfiyenin alternatifi olarak, borçluya ayakta kalma, deyim yerindeyse yaşama şansı vermektedir7 . İflas ve konkordatonun amaçları birbirinden farklı olup, iflasın amacı, borçlunun malvarlığının tasfiyesi suretiyle alacaklıların tatmini iken; konkordatonun amacı, borçlunun içinde bulunduğu ekonomik durumdan kurtarılabilmesi için kendisine birtakım imkanlar sağlanması ve iflasın aksine borçlunun, işinin başından uzaklaştırılmamasıdır8 .

Borçlu iflas ettiğinde, iflas tasfiyesinin uzun sürmesi, tasfiyeye ilişkin giderlerin fazlalığı, iflasta borçlunun mallarının gerçek değeri ile satılamaması, alacaklıların iflasta alacaklarını daha az oranda alabilmeleri gibi nedenlerle, alacaklıların konkordato teklifini kabul etmede menfaatleri olabilir9 . Konkordato, sadece borçlunun değil, aynı zamanda alacaklıların da menfaatlerini koruma amacı güden bir kurum olduğundan, konkordato sayesinde borçlu, işletmesiyle ilgili faaliyetlerini kesintiye uğramadan devam ettirerek iflas yoluna gidilmiş olsa idi, elde edilebilecek miktardan daha avantajlı şartlarda ödemelerde bulunabilecektir10 . Bir takip yolu olmayan konkordato, borçlunun muhtemel takiplerden de kurtulmasını sağlamaya yönelen, borçlunun borçlarının yeniden yapılandırılmasını ve özellikle iflasların önüne geçmeyi amaçlayan bir müessesedir11 .

Sonuç olarak konkordato, bir borçlunun yaptığı teklifin Kanun’da öngörülen nitelikli çoğunlukta alacaklıları tarafından kabul edilmesi ve yetkili makamca tasdik edilmesi sonucu, belli bir zaman dilimi içerisindeki borçlarını, teklifi doğrultusunda ve kendisine uygun koşullar çerçevesinde ödemesini mümkün kılan bir hukuki imkan, cebri bir anlaşmadır12 . Konkordato, ödeme güçlüğüne düşmüş borçluyu, alacaklılara zarar vermeden korumayı amaçlayan ve iki taraf için de faydalı bir takip hukuku tedbirinden öte, aynı zamanda kamu menfaatlerinin korunmasına yönelik bir hukuki müessese ve sosyo-politik araç olarak da nitelendirilmiştir13 .

Yukarıda açıklananlar konkordatonun alacaklılar için tümüyle olumlu bir kurum olduğu anlamına da gelmez. Konkordato taleplerinin yaygınlaşması ile bozulan ticari güven ortamı beraberinde iktisadi belirsizliği getirmekte olup; hukuki ilişkinin taraflarından birinin konkordato teklif edebilme ihtimali ticari bir risk olarak da değerlendirilmektedir14 . Yukarıda anlatılanlar ışığında konkordatoda borçlunun durumunun özellikle değerlendirilmesi gerekir.

II. 7101 SAYILI KANUN VE ÖNCESİNDE KONKORDATODA DÜRÜSTLÜK KOŞULU

7101 sayılı Kanun’la konkordato hukukumuzda değişiklikler yapılmadan önce konkordatoya ilişkin tanımlamalarda “dürüstlük koşulu” ve konkordatonun borçlu lehine “lütuf” olduğu vurgusu yapılmaktayken15 , konkordato için yapılan bu tanım, zamanla günümüzdeki son şeklini alarak konkordato kurumu, daha çok ekonomik veriler üzerine oturtulmaya çalışılmıştır16 .

Konkordato talebinin dikkate alınabilmesi ve mühlet kararının verilebilmesi için “dürüstlük” koşulu doktrinde sık sık eleştirilen bir koşul olarak karşımıza çıkmaktaydı. 4949 sayılı Kanun değişikliği ile “borçlunun işlerindeki doğruluğu” ibaresinin çıkarılması suretiyle dürüstlük koşulunun, yargı organlarınca konkordato mühleti verilmesi bağlamında artık aranmayacağı gibi bir izlenim oluşturulmasına ve madde gerekçesinde, mühlet verilmesinin koşulları arasında artık dürüstlük koşulunun yer almadığı belirtilmesine rağmen doktrinde, konkordatoda dürüstlük koşulunun halen geçerli olduğu, 7101 sayılı Kanun’la yapılan değişikliklerden önce vurgulanmakta idi17 .