Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

1996 Tarihli Londra Protokolünün Öngördüğü Zımni Kabul Usulünün Türkiye’de İşletilmesi

The Implementation in Türkiye of the Tacit Acceptance Procedure Set Out in the 1996 London Protocol

Kerim ATAMER, Kutluhan BOZKURT

2/5/1996 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlandırılması Hakkında 1976 Tarihli Milletlerarası Sözleşmeyi Tadil Eden Protokolün 8’inci maddesinde zımni kabul usulü öngörülmüştür. Bu usul işletilerek IMO Hukuk Komitesi tarafından 19/4/2012 tarihinde kabul edilen Karar, 8/6/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu makalede, söz konusu Kararın Türk Hukuku açısından bağlayıcı olup olmadığı incelenmiştir.

Deniz Alacakları İçin Sorumluluğun Sınırlanması, Sorumluluk Sınırlarının Artırılması, Zımni Kabul Usulü, Türk Hukuku Bakımından Yürürlük.

Article 8 of the Protocol of 2/5/1996 to Amend the Convention on Limitation of Liability for Maritime Claims, 1976, provides for the tacit acceptance procedure. Pursuant to this procedure, the IMO Legal Committee has adopted the Resolution of 19/4/2012, which has come into force on 8/6/2015. This paper examines whether or not this Resolution is binding under Turkish law.

Limitation of Liability for Maritime Claims, Increase of Liability Limits, Tacit Acceptance Procedure, Coming Into Force Under Turkish Law.

GİRİŞ

Milletlerarası Denizcilik Örgütü1 (International Maritime Organization: “IMO”) tarafından hazırlanan “Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlandırılması Hakkında 1976 Tarihli Milletlerarası Sözleşmeyi Tadil Eden Protokol”2 (“1996 tarihli Protokol”), 2/5/1996 tarihinde Londra’da kabul edilmiştir. Bu Protokolün 8’inci maddesi3 , sorumluluk sınırlarının “zımni kabul usulü”4 işletilerek artırılmasını öngörmüştür. Bu usul işletilerek IMO Hukuk Komitesi tarafından 19/4/2012 tarihli Karar5 (“19/4/2012 tarihli Karar”) alınmış ve sorumluluk sınırları %51 oranında artırılmıştır. Bu Karar, Protokol gereğince 8/6/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kısa süre önce bu Dergi’de yayımlanan bir makalede6 , 19/4/2012 tarihli Kararın yalnızca “milletlerarası alanda geçerli”7 olduğu, buna karşılık Türk İç Hukuku bakımından yürürlüğe girmediği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun8 (“TTK”) 1328’inci maddesinin ikinci fıkrasından aksi yönde bir anlam çıkmadığı, eğer aksi yönde bir anlam çıkıyorsa bu hükmün T.C. Anayasasına (“Anayasa”) aykırı olacağı ileri sürülmüştür. Bu iddialara katılma olanağı bulamıyoruz. Aşağıda, hem Milletlerarası Hukuk, hem de 1328’inci maddenin yasama amacı bakımından, 19/4/2012 tarihli Kararın 8/6/2015 tarihinde Türk İç Hukuku açısından da bağlayıcılık kazandığı ispat edilecek ve burada bir Anayasa ihlalinin söz konusu olmadığı açıklanacaktır.

I. İNCELEME

Deniz Ticareti Hukuku’nun en köklü düzenlemelerinin arasında, donatanın sorumluluğun sınırlandırılması yer almaktadır9 . Günümüzde10 bu konu 19/11/1976 tarihinde Londra’da kabul edilen “Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında Milletlerarası Sözleşme”de (“1976 tarihli Sözleşme”) düzenlenmektedir11 . Bu Sözleşmenin 1’inci maddesinde tanımlanan borçlular, 2’nci maddede sıralanan deniz alacaklarına karşı sorumluluklarını sınırlandırma hakkına kavuşmuştur. Sorumluluk sınırları, Sözleşmenin 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında genel hüküm olarak, 7’nci maddesinde de özel olarak yolcu taşıma sözleşmeleri bakımından öngörülmüştür. Sınırlama, 10’uncu madde uyarınca def’i yoluyla veya 11’inci maddeye göre fon tesisi suretiyle yapılabilmektedir. Her ihtimalde, borçlu bu hükümler uyarınca sınırlı sorumluluğu dermeyan ettiğinde, alacaklı, Sözleşmede öngörülen sınırları aşan bir malvarlığına başvurma olanağını yitirmektedir (m. 13).

1976 tarihli Sözleşme ile getirilen düzenlemelerde çeşitli değişikliklere ihtiyaç duyulunca, IMO tarafından yürütülen hazırlık çalışmalarının sonucu olarak Londra’da 1996 tarihli Protokol kabul edilmiştir12 . Protokolün amacı, başlangıç kısmında açıkça ifade edilmiştir. Buna göre Protokol ile şu üç amaç izlenmiştir: