Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Olağanüstü Dönemlerde Yapılan Fahiş Fiyat Artışlarının Haksız Rekabet Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi

Evaluation of Extreme Price Increases During Periods of Extraordinary in Terms of Unfair Competition Law

Muhammet Emin BİNGÖL

Bu çalışma olağanüstü dönemler sonrasında yapılan fahiş fiyat artışlarına özgülenmiş olup, olağanüstü dönemlerde yapılan fahiş fiyat artışlarının yalnızca haksız rekaket hukuku bakımından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu uğurda, ilk olarak hangi dönemlerin olağanüstü dönem olduğu ve yapılan fiyat artışlarının ne zaman fahiş fiyat artışı olarak nitelendirileceği değerlendirilmiştir. Ardından, fahiş fiyat artışlarına ilişkin Türk hukukunda yapılan düzenlemeler ile mukayeseli hukukta olağanüstü dönemlerde yapılan fahiş fiyat artışları ile mücadele yöntemleri kısaca açıklanmıştır. Son bölümde ise belirli şartlar altında, olağanüstü dönemlerde yapılan fahiş fiyat artışlarına haksız rekabet hukukunun enstrümanları ile müdahale edilebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu anlamda TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümlerinin olağanüstü dönemlerde yapılan fahiş fiyat artışlarına uygulanabileceği kanaatine varılmıştır. Zira olağanüstü dönemlerde, toplumu oluşturan bireylerin birbirlerine yardım etmek yerine, zor durumda olan kimselerin bu durumundan faydalanarak aşırı menfaat devşirmesi, dürüstlük kuralı ile bağdaşmamaktadır.

Fahiş Fiyat Artışı, Haksız Rekabet, Olağanüstü Dönem, Dürüstlük Kuralına Aykırılık.

This study is dedicated to excessive price increases following a period of emergency and aims to evaluate excessive price increases during periods of emergency only from the point of view of unfair competition law. For this purpose, it first evaluates which periods are considered as emergency periods and when the price increases are considered as exorbitant price increases. Subsequently, the provisions of Turkish law on price increases and the methods of combating price increases during periods of emergency in comparative law are briefly explained. In the last section, it is concluded that under certain conditions, exorbitant price increases in emergency periods can be dealt with using the instruments of unfair competition law. In this sense, it has been concluded that the provisions of the TCC on unfair competition can be applied to exorbitant price increases during emergency periods. This is because, in times of emergency, it is incompatible with the rule of honesty for the individuals who make up society to take advantage of those who are in a difficult situation, instead of helping each other.

Price Gouging, Unfair Competition, Period of Emergency, Breach of Good Faith.

I. GİRİŞ

Tüm dünyayı etkilediği gibi Türkiye’yi de etkileyen COVID-19 salgını ile yakın zamanda yaşanan ve ülkemizdeki büyük bir bölgeyi etkileyen yıkıcı deprem sonrasında tedarikçiler / satıcılar tarafından, felaketlerin muhatabı olan kimseler bakımından ihtiyaç niteliğindeki ürünlerde yapılan fiyat artışları, toplumda büyük bir tepki toplamıştır. Bilindiği üzere, liberal sistemlerde kural olarak ürün ya da hizmetlerin fiyatları, piyasada ve arz ve talebe göre, ilgili ürün ya da hizmeti sunan kişi tarafından serbestçe belirlenir. Arzın düştüğü ya da arzın sabit kaldığı durumlarda talebin artması gibi sebeplerden ötürü ilgili ürün ya da hizmetin fiyatının artması mümkün olmakla birlikte, serbest piyasa ekonomisinin söz konusu olduğu yerlerde bazı fiyatların haksız / fahiş veya adil olmayan fiyat olarak nitelendirildiği ve bu fiyatlara müdahale etmeye yönelik önlemler alındığı görülmektedir. Bu çerçevede ülkemizde de COVID-19 döneminde yapılan fiyat artışlarına yönelik kamu idaresi tarafından düzenlemeler öngörülmüştür.

Avrupa’da özellikle COVID-19 döneminde tartışılmaya başlanan bu durum, Amerika Birleşik Devletleri’nde özellikle Katrina Kasırgası’ndan sonra yoğun bir şekilde tartışılmaya başlanmış, price gouging olarak tanımlanan ve felaket dönemleri sonrasında yapılan fahiş fiyat artışları sosyolojik, etik ve hukukî açıdan birçok incelemeye konu olmuştur. Bununla birlikte Türk hukukunda ise, fahiş fiyat artışlarına yönelik çalışmalar son dönemlerde yapılmaya başlamış, sınırlı olan bu çalışmaların çoğu, felaket / olağanüstü dönemler ile sınırlandırılmamış, genel itibariyle satıcı / tedarikçiler tarafından yapılan fahiş fiyat artışları hukuken değerlendirilmiştir. Bu çalışma ise, yalnızca olağanüstü dönemler sonrasında yapılan fahiş fiyat artışlarına özgülenmiştir. Yine eldeki çalışmada, olağanüstü dönemlerde yapılan fahiş fiyat artışlarının yalnızca haksız rekaket hukuku bakımından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu uğurda, ilk olarak hangi dönemlerin olağanüstü dönem olacağı ve yapılan fiyat artışlarının ne zaman fahiş fiyat artışı olarak nitelendirileceği değerlendirilecektir. Ardından, fahiş fiyat artışlarına ilişkin Türk hukukunda yapılan düzenlemeler ile mukayeseli hukukta olağanüstü dönemlerde yapılan fahiş fiyat artışlarıyla mücadele yöntemleri kısaca açıklanacak; söz konusu düzenlemelerin hukuka uygunluğu ile sonuçları ise ayrıca değerlendirilmeyecektir. Son bölümde ise olağanüstü dönemlerde fahiş fiyat artışlarına haksız rekabet hukukunun enstrümanları ile müdahale edilip edilemeyeceği irdelenecektir. Bu anlamda hem tüketici mevzuatında hem de Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) öngörülen haksız rekabet hâllerinin yapılan fahiş fiyat artışlarına uygulanabilirliği, doktrinde daha önce yapılan çalışmalar da göz önünde tutularak değerlendirilecektir.

II. OLAĞANÜSTÜ DÖNEM VE FAHİŞ FİYAT ARTIŞI KAVRAMLARINA GENEL BİR BAKIŞ

Eldeki çalışma kapsamında, olağanüstü dönemlerde yapılan fahiş fiyat artışlarının haksız rekabet hukuku bakımından incelenmesi planlanmaktadır. Bu çerçevede hem “olağanüstü dönem” hem de “fahiş fiyat artışı” kavramlarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

“Olağanüstü dönem” kavramına yönelik herhangi bir tanım bulunmamakla birlikte olağanüstü dönemin piyasayı ve ürün veya hizmetlerin sunumunu ciddi bir şekilde etkileyebilecek, toplumun bir kitlesini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen objektif sebepler sonucunda oluşan süreç olarak nitelendirilmesi mümkündür. Bu anlamda salgın hastalık, deprem, yangın, sel ve savaş gibi hâller sonrasında oluşan sürecin olağanüstü dönem olarak nitelendirilmesi gerekmekte ve bu gibi hâller sonrasında yapılacak fahiş fiyat artışları, bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Nitekim aşağıda1 daha detaylı izah edilecek olan Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği’nde (“HFDK Yönetmeliği”) de “olağanüstü hal, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlar...” ibaresi kullanılmış, bunlar dışında kalan ve olağan olarak nitelendirilebilecek dönemlerde fahiş fiyat artışlarına müdahale edilmemesi esası benimsenmiştir2 . İlgili hükümde geçen, “ekonomik dalgalanma” ve “diğer acil durumlar” ifadeleri, hükmün uygulama alanını oldukça genişletmeye ve HFDK Yönetmeliği’nde öngörülen yaptırımların birçok olaya uygulanmasına sebebiyet vermeye elverişlidir. Kanaatimizce, her türlü ekonomik dalgalanmanın ya da acil durumun piyasadaki fiyatlara müdahale ettirmeyi gerektirecek şekilde yorumlanması mümkün değildir. Bu anlamda hükümde geçen her iki ifade de dar yorumlanmalıdır. Hemen ifade etmek gerekir ki, bu çalışmadaki anlamı çerçevesinde olağanüstü dönemlerde fahiş fiyat artışları bakımından değerlendirme yapılabilmesi için, Cumhurbaşkanı tarafından olağanüstü hâl3 ilanına kanaatimizce gerek bulunmamaktadır. Zira “olağanüstü dönem”, “olağanüstü hâlden” farklı olarak, olağan rejimde meydana gelen sıra dışı hâlleri de bünyesinde barındırmaktadır. Nitekim COVID-19, bu durumun en tipik örneğidir. Söz konusu salgın hastalık dönemi de yarattığı sıra dışı durum sebebiyle bu çalışma anlamında olağanüstü bir dönem iken Cumhurbaşkanı tarafından “olağanüstü hâl” ilan edilmediği için, Anayasal anlamda olağan rejim kapsamında yer almaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada kullanıldığı anlamıyla “olağanüstü dönem” kavramı, “olağanüstü hâl” kavramından farklıdır.

Benzer şekilde fahiş fiyata ilişkin olarak da doktrinde genel kabul gören bir tanım bulunmamaktadır. Bununla birlikte genel itibariyle fahiş fiyatın, adil fiyat olarak nitelendirilebilecek bir fiyat seviyesinin üstünde belirlenen fiyat olarak tanımlanması mümkündür4 . Bu kapsamda hangi fiyatın adil fiyat olduğunun tespiti zarurîdir. Klasik iktisatçılar adil fiyatı belirlerken maliyete dayalı teoriyi esas almakta iken, neo-klasik iktisatçılar ise adil fiyatın tam rekabetçi bir piyasadaki arz ve talep ile ilişkili olarak belirlenebileceğini ve bir ürün ya da hizmetin adil fiyatının, onun rekabetçi fiyatı olduğunu ifade etmektedir5 . Yine fahiş fiyat tespit edilirken, tespite konu ürün ya da hizmet ile kullanım ve amaç bakımından benzer nitelikte olan diğer ürün veya hizmetlerle kıyas yapmak, fiyatları belirleyen temel kriterlerden bazıları olan hammadde fiyatları, döviz kurları gibi hususları dikkate almak suretiyle maliyet / kâr dengesini irdelemek yöntemlerine de başvurulabileceği dile getirilmektedir6 . Yukarıda anılan HFDK Yönetmeliği’nde fahiş fiyat artışına ilişkin olarak; “(o)lağanüstü hal, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından satışa sunulan ve kamunun beslenme, sağlıklı yaşama ve korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olan mal ve hizmetlerin fiyatında girdi ve diğer üretim maliyetlerindeki artış gibi haklı bir sebebe dayanmaksızın yapılan aşırı ve adil olmayan artışı” şeklinde bir tanıma yer verilmiştir7 . Söz konusu tanımdan yola çıkılarak, aşırı ve adil olmayan artışların, fahiş fiyat artışı olarak belirlendiği ve yapılan fahiş fiyat artışının, hem aşırı hem de adil olmadığı durumlar ile sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır8 . Doktrinde bir görüş tarafından, aşırılık ölçütünün, piyasa koşullarına ve ürün fiyatını etkileyen unsurlara göre belirlenebileceği; adil fiyatın ise, temel ürünlerin fiyatının kamu otoritesi tarafından belirlenmesine yönelik bir kavram olduğu ve adil olmayan fiyat ile piyasadaki koşullar ile açıklanamayan ve herhangi bir haklı sebep olmaksızın öngörülen fiyatların kastedildiği belirtilmiştir9 . Dolayısıyla, hükme göre, piyasadaki koşulların değişmesi sebebiyle fiyat artışı yapılması hukuka uygundur. Yine maliyetlerde10 bir artış olmamasına rağmen, fiyatın artırılması aşırı nitelikte değilse, ilgili hüküm çerçevesinde fahiş fiyat artışından bahsedilemez. Benzer şekilde maliyetlerin arttığı durumlarda, maliyetlerin arttığı ölçüde ve / veya maliyetleri aşan ve fakat aşırı nitelikte olmayan fiyat artışları da haksız olarak nitelendirilemez11 .

III. FAHİŞ FİYAT ARTIŞLARINA İLİŞKİN HUKUKÎ DÜZENLEMELER


Giriş bölümünde de ifade edildiği üzere, bu çalışmanın amacı olağanüstü dönemlerde yapılan fahiş fiyat artışlarının haksız rekabet hukuku bakımından değerlendirilmesi olduğu için, bu başlık altında yer verilen düzenlemelerin hukuka uygunluğu ile sonuçları ayrıca incelenmeyecek olup, yalnızca Türk hukukunda hâlihazırda yürürlükte olan ve yakın zamanda ilga edilen edilen düzenlemelere kısaca yer verilecektir.

Türk hukukunda fahiş fiyata ilişkin yakın tarihe kadar herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktaydı. Bununla birlikte 31 Ağustos 2018’de Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile birlikte Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nin ekinde yer alan 18 bent hâlinde örneklendirilen ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (“TKHK”) 62. maddesinin 4. fıkrasında her hâlde haksız ticari uygulama olarak kabul edilen uygulamalara 19. bent olarak; “(g)irdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek tüketiciye sunulan mal veya hizmetin satış fiyatında haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapmak” hâli eklenmiştir. Bununla birlikte söz konusu bentte, haksız ticari uygulamanın varlığı bakımından “fahiş fiyat artışı” bir şart olarak öngörülmemiş olup hükümde belirtilen hâller kapsamında yapılan her türlü artış, haksız ticari uygulama olarak kabul edilmiştir12 . Buna karşılık söz konusu düzenleme 01.02.2022 tarihli Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile birlikte ilga edilmiş ve yerine herhangi bir düzenleme öngörülmemiştir13 .

Doğrudan fahiş fiyat uygulamalarının yasaklanmasına yönelik Türk hukukunda öngörülen ilk yasal düzenlemenin, 7244 sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a eklenen Ek 1. maddenin 1. fıkrası olduğu ifade edilebilecektir. Nitekim ilgili hüküm; “(ü)retici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş fiyat artışı yapılamaz.” şeklindedir14 . Yine 7244 sayılı Kanun ile fahiş fiyat ile mücadele edilmesi için Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu ihdas edilmiştir15 .

Fahiş fiyatlarla mücadeleye yönelik bir diğer yasal düzenleme de Fiyat Etiketi Yönetmeliği’nde bulunmaktadır. İlgili Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde, fiyat etiketinde yer verilmesi gereken hususlar arasında, malın satış fiyatı ve birim fiyatının uygulanmaya başlandığı tarih ile üretim yeri Türkiye olan mallar için Bakanlıkça tespit ve ilan edilen şekil, logo veya işaret / yerli üretim logosu da sayılmıştır. Yine Ticaret Bakanlığı tarafından Fiyat Etiketinde Yerli Üretim Logosu Kullanımına İlişkin Tebliğ de yayımlanmıştır. Söz konusu düzenlemeler ile birlikte, etiketlerde ilgili ürün fiyatının en son değişikliği uğradığı tarih, tüketicinin bilgisine sunulmaktadır. Söz konusu düzenlemenin fahiş fiyat artışları bakımından önemi ise, yapılan denetimlerde fiyat değişikliği tarihleri kontrol edilerek, fiyatların değiştiği tarihlerdeki döviz kurlarındaki artışlara göre yapılan fiyatların fahiş olup olmadığının tespitini kolaylaştırmaktır16 . Benzer şekilde yerli üretim logosu da aynı amaca hizmet etmekte ve yerlim üretim logosu taşımayan ürünler bakımından döviz kurları kaynaklı olarak yapılan fiyat artışları makul kabul edilebilecek iken yerli üretim logolu ürünler açısından yapılan fiyat artışları izah edilemeyecek ve idare tarafından bu artışların fahiş olup olmadığı daha kolay bir şekilde tespit edilebilecektir. Görüleceği üzere, Fiyat Etiketi Yönetmeliği ile getirilen düzenlemeler doğrudan fahiş fiyatı yasaklamaya yönelik olmayıp, yapılan fahiş fiyatlarının kolayca tespit edilmesine yöneliktir. Ancak bu hükümlerin dolaylı olsa da yine fahiş fiyat artışlarının önlenmesine yönelik olduğunu ifade etmek mümkündür.

Fahiş fiyat artışlara yönelik son yasal düzenleme, bir üst başlıkta anılan HFDK Yönetmeliği’nin 3. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde yer alan hükümdür. Yukarıda kısaca belirtildiği üzere, ilgili hükmün uygulama alanı olağanüstü dönemler ve beslenme, sağlıklı yaşama ve korunma gibi temel ihtiyaçlar gibi bazı ürün türleri ile sınırlandırılmıştır17 . Dolayısıyla bu ürünler dışında kalan ve genel itibarıyla lüks tüketim kapsamında yer alabilecek ürün ve hizmetlere yönelik yapılan fiyatlar, hükmün uygulama alanı içerisine girmemektedir18 . Yani bu ürünler bakımından herhangi bir haklı gerekçe olmaksızın yapılan fahiş fiyat artışları, hüküm çerçevesinde aykırılık oluşturmayacaktır19 .

Ticaret Bakanlığı tarafından yakın bir zamanda yapılan bir duyuruda20 , Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu tarafından 2023 yılının ilk altı ayında 369 firmaya 152.820.477,5 TL ceza verildiği açıklanmıştır. Bakanlık tarafından yapılan duyuruda, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli olarak 10 ilde yaşanan deprem sonrası acil ihtiyaç niteliğindeki malzemelere yönelik e-ticaret pazaryerlerinde fahiş fiyat artışı yaptığı tespit edilen 353 firmaya da idari para cezası kesildiği belirtilmiştir. Yine aynı duyurunun devamında, temel gıda ve ihtiyaç maddelerinde fahiş fiyat artışlarına yönelik yapılan denetimlerde üç markete, fahiş fiyat artışı yapmış olmaları sebebiyle idari para cezasının kesildiği belirtilmiştir.

Bakanlık tarafından yapılan duyurudan, olağanüstü dönemlere yönelik HFDK Yönetmeliği kapsamında e-ticaret pazaryerlerindeki satıcılara yaptırım uygulandığı görülmekle birlikte, marketlere verilen idari para cezalarının olağanüstü dönem çerçevesinde verilip verilmediği anlaşıl(a)mamaktadır. Bu anlamda Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu tarafından olağan bir dönemde HFDK Yönetmeliği’nin 3. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde çerçevesinde idari para cezası verilmişse, ilgili idari para cezasının HFDK Yönetmeliği’ne aykırı olduğunun ifade etmek gerekir. Ek olarak, deprem döneminde yapılan fiyat artışlarının HFDK Yönetmeliği’nde belirtilen temel ihtiyaçlara yönelik olup olmadığı da duyurudan anlaşılmaktadır. Dolayısıyla satıcılar tarafından yapılan fiyat artışları temel ihtiyaçlara ilişkin değilse uygulanan yaptırımın HFDK Yönetmeliği’ne aykırılık teşkil edebileceğini belirtmek gerekir.