Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Mehmet Salih Uçar/Türkiye Davası

M. Aytaç ÖZELÇİ

Başvuru No: 5485/07
Başvuru Tarihi: 18.01.2007
Karar Tarihi: 01.04.2013

Karar, idari yargıya özgü olan tam yargı davasının, beş yıl üstünde sürmesinin makul süre olmadığı ve buna karşı iç hukuk yollarında etkili bir başvuru yolu olmadığı gerekçesiyle, AİHS md. 6 ve md. 13 bakımından ihlal oluşturduğu hakkındadır. Kısaca Mahkeme kararı aşağıdaki gibidir.  Mehmet Salih Uçar (başvuran), 1965 doğumludur ve Batman’da ikamet etmektedir. Başvuran, maluliyet tazminatı isteminin reddine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle, Ekim 2000’de, Diyarbakır İdare Mahkemesi nezdinde, İçişleri Bakanlığı aleyhine iptal davası açmıştır. 20 Ekim 2000 tarihinde, Diyarbakır İdare Mahkemesi, görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı Ankara İdare Mahkemesine göndermiştir. 10 Mart 2003 tarihinde, Ankara İdare Mahkemesi yaptığı inceleme sonucunda, başvuranın istemini reddetmiştir. Bunun üzerine başvuran temyiz isteminde bulunmuş ve Danıştay 22 Mart 2005 tarihinde 10 Mart 2003 tarihli ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır. Başvuran bu kez de 25 Mart 2005 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunmuş, ancak başvuranın bu istemi de 12 Temmuz 2006 tarihinde Danıştay tarafından reddedilmiştir. Bu red kararı başvurana 24 Ağustos 2006 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mahkeme, AİHS md. 6/1’de yer alan “makul süre” bakımından yaptığı incelemede; somut olay bakımından dikkate alınması gereken süre, Ekim 2000’de başlamış Temmuz 2006’da sona ermiştir. Yasal süreç yaklaşık beş yıl dokuz ay sürmüştür. Mahkeme, yargılama süresinin makul niteliğinin, önceki içtihatlarına da atıfta bulunarak, (örneğin 2006 tarihli Daneshpayeh v. Türkiye Kararı, 2012 tarihli Ümmühan Kaplan v. Türkiye Kararı) davanın koşullarına, davanın karmaşıklığına, başvuran ile yetkili makamların tutumuna ve ilgililer için ihtilaf konusu davanın içeriğine bakılarak değerlendirilebileceğini belirtmiştir. Somut olay bakımından, AİHM, kendisine sunulan tüm bilgi ve belgeler doğrultusunda, farklı bir sonuca ulaşması için yeterli derecede ikna edebilecek iddia ya da argüman olmadığına karar vermiştir. Bu çerçevede, AİHM, eski içtihatlarına bağlı kalarak, somut dava bakımından da, yargılama süresinin çok uzun olduğuna ve “makul süre” şartının ihlal edildiğine karar vermiştir. Sözleşmenin 13. Maddesi bakımından yapılan incelemede, Başvuran Sözleşmenin 13. Maddesi kapsamında, kendisine karşı başlatılan yasal işlemlerin süresinin çok uzun olması karşısında itiraz için başvurabileceği etkili bir hukuk yolu olmamasından şikayet etmiştir. Bu konuda da Mahkeme, yine önceki içtihatlarına atıfta bulunarak, (örneğin 2006 tarihli Daneshpayeh v. Türkiye Kararı, 2012 tarihli Ümmühan Kaplan v. Türkiye Kararı) Türk hukukunda başvuranların söz konusu yasal işlemlerin uzunluğu karşısında başvurabilecekleri etkili bir yol olmamasından dolayı Sözleşmenin 13. Maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Somut olay bakımında da önceki içtihatlarından farklı bir karar vermesi için herhangi bir gerekçenin bulunmadığı kanaatine varmıştır. Somut olayda AİHM, başvurana 2700 Euro manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

Makul Süre, Etkili Başvuru Hakkı, AİHS md. 6, AİHS md. 13.

Reasonable Time, Right to an Effective Remedy, ART. 6 ECHR, ART. 13 ECHR. m. 6, AİHS m. 13.

I. THE CIRCUMSTANCES OF THE CASE

Mehmet Salih Uçar, was born in 1965 and lives in Batman. In October 2000 the applicant lodged a case with the Diyarbakır Administrative Court against the Ministry of Interior for the annulment of an administrative decision refusing his request for compensation of disability. On 20 October 2000 the court issued a decision of non-jurisdiction and transferred the case to the Ankara Administrative Court, which dismissed the applicant’s claim on 10 March 2003. On 22 March 2005 the Supreme Administrative Court upheld the judgment of 10 March 2003. On 12 July 2006 the applicant’s request for rectification introduced on 25 March 2005 was rejected by the Supreme Administrative Court. On 24 August 2006 the judgment was notified to the applicant.

II. VIOLATION OF ARTICLE 6 § 1 OF THE CONVENTION

The applicant complained that the length of the proceedings had been incompatible with the “reasonable time” requirement, laid down in Article 6 § 1 of the Convention, which reads as follows; “In the determination of his civil rights and obligations ..., everyone is entitled to a ... hearing within a reasonable time by a ... tribunal...”.