Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

How Flexible the Procedural Law Should be? Case of Eşim v. Turkey

Onur SIR

Bu yargılamanın konusunu başvurucu tarafından ileri sürülen istemin usul kuralları gerekçe gösterilerek esastan değerlendirilmemesinin İHAS hükümlerine uygun olup olmadığı oluşturmaktadır. İnsan Hakları Mahkemesi önündeki davada Türk Hükümetinin savunması; yasal süre sınırlamasının bütün Avrupa hukuk sistemlerinde bulunduğu, bu kuralın amacının hukuki belirliliği sağlamak olduğu yönündeki düşünceye dayalıdır. İHAM’a göre adil yargılanma hakkı, hukukun üstünlüğü ilkesinin bir sonucudur. Hukukun üstünlüğü ise, medeni hakların talep edilmesini sağlayacak etkin bir başvuru yolunu gerekli kılar. İHAS’nin 6/1’inci maddesi, herkesin medeni hak ve yükümlülüklerine ilişkin her türlü ihtilafı bir mahkeme önüne taşıma hakkını koruma altına almaktadır. Mahkemeye erişim hakkı, mutlak bir hak değildir. Devletlerin mahkemeye erişim hakkının düzenlenmesine yönelik olarak takdir yetkisi bulunmaktadır. Bu takdir yetkisi; başvuru hakkının özünü etkileyecek şekilde geniş tutulamaz. Buna göre, mahkemeye erişim hakkının sınırlandırılması için iki kriterin varlığı aranır: a. Kısıtlama meşru olmalıdır b. Oranlı olmalıdır. Ulusal mevzuatın yorumlanması, öncelikle yerel makamların ve özellikle Mahkemelerin görevindedir. İHAM’ın görevi, sözkonusu yorumun etkilerinin Sözleşme ile uyumluluğunu denetlemekten ibarettir. Bu durum, usul hukuku kuralları bakımından da geçerlidir. Şekli ve katı kurallar olan usul hukuku kurallarını belirlemenin ve yorumlamanın Devletlerin yetkisinde olduğunun farkında olan Mahkeme, her davada ilgili somut davanın kendine özgü koşullar ışığında ele alınması gerektiği sonucuna varmaktadır. Dava açma hakkını kullanmak elbette yasal bir takım şartlara bağlansa da, yukarıdaki kurallardan, Mahkemelerin usul kurallarını uygularken hem yargılamanın adil olmasına halel getirecek aşırı şekilcilikten ve hem de yasalar tarafından konulan usul kurallarını ortadan kaldırma sonucunu doğuracak aşırı esneklikten kaçınmaları gerektiği sonucu çıkmaktadır. Yapılan düzenlemelerin hukuk güvenliği ilkesi ve adaletin iyi bir şekilde tecelli etmesi amacına hizmet etmediği ve dava açmak isteyen kişinin önünde davasının esasını yetkili ve görevli mahkeme önünde inceletmek bakımından bir engel oluşturduğu durumlarda mahkemeye erişim hakkı ihlal edilmektedir. Mahkemenin bu yorumu, adil yargılanma hakkını düzenleyen 1982 Türk Anayasasının 36’ncı maddesi ve hakların sınırlandırılmasının sınırı olarak kabul edilen hakkın özü ilkesini düzenleyen 13’üncü maddesi ile de uyumludur. Dolayısıyla karar Türk yargı yerleri için kabul edilemez nitelikte değildir.

I. THE CIRCUMSTANCES OF THE CASE

The case was originated in an application by a Turkish national Mr. Uğur Eşim on October 2009.

On 25 September 1990, when the applicant was a conscript in the army, he was severely wounded by gunshots during a clash between the security forces and PKK terrorists. Subsequently he was treated in different military hospitals. After the treatments, which lasted about 2 years, he was declared to be suffering from a permanent disability and discharged from the army. He was also awarded a sixth-degree disability pension.

In the following years the applicant started suffering from persistent headaches and dizziness and had sleeping problems. A medical diagnosis procedure started in 2004, after 14 years from the date of the incident. In the end, he was medically reported that; he had a bullet in his head which removing would have been fatal.