Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Vakıf Kökenli Taşınmaz Mülkiyetinin (Mahluliyet Halinde) Vakfına Dönmesi (Vakıflar Kanunu m. 17)

Return of Foundation (WAQF) Originated Immovable Ownership to the Foundation

Ekrem KURT

Tasarruf edenlerin veya maliklerin (Hazine dışında) mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir (VK m. 17). Vakıf malvarlığının özel mülkiyete tabi eşyadan vakfedilmesi esastır. Ancak tarihi süreç içinde devlet malı olan miri araziden de çok sayıda taşınmazın icareteyn veya mukataa usulüyle vakfedildiğini görüyoruz. 1935’ten itibaren icareteyn ve mukataalı vakıf taşınmazları taviz bedeli yoluyla mutasarrıflarının mülkiyetine geçirilerek tasfiye edilmiştir. Her türlü vakıf taşınmazı değil, yalnızca icareteynli ve mukataalı usulle tasarruf edilen taşınmazlar vakfına dönebilecektir. Anılan usuller olağan kiradan farklı olup tasarruf hakkı sahibine mülkiyete yakın haklar bahşetmektedir. Kiracı bu hakkını üçüncü kişilere devredebileceği gibi ölümü halinde mirasçılarına dahi intikal etmektedir. Gerçekte icareteynli ya da mukataalı olmak bir vakfın değil, vakfa ait her bir taşınmaz bakımından değerlendirilmek gerekir. Bir vakfın eş zamanlı olarak birden fazla usulle kiralanmış taşınmazları bulunabilir. Dolayısıyla mahluliyet durumunda tespitin her taşınmaz için ayrı yapılması gerekir.

Mahluliyet, Hazine, Vakıf Taşınmazları, İcareteyn, Mukataa.

In case of death, disappearance, abandonment or exchange of the savers or owners (other than the Treasury) without leaving an heir, the ownership of the immovable properties with icareteyn (double rent) and muqataa (a sort of hire similar to the building right or easement) shall be registered in the name of the foundation (Foundations Act. Art. 17). It is essential that the foundation’s assets be donated from privately owned property. However, in the historical process, we see that many immovables from miri lands, which were state property, were donated through icareteyn or muqataa method. Since 1935, icareteyn and mukataa foundation immovables were cleared by transferring the ownership to the disposers through concession price. Only immovables that have been disposed of with the icareteyn and muqataa method will be able to return to the foundation. The procedures are different from the ordinary rent and grant rights close to the ownership. The tenant can transfer this right to third parties or even to his heirs in the event of his death. Icareteyn or muqataa can be the hiring methods of a foundational immovable not the qualification of a foundation. A foundation may have immovables rented simultaneously with more than one method.

Absence of Heirs, Treasury, Foundational Immovables, İcareteyn (Double Rent), Muqataa.

Giriş

743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin kabulüyle birlikte, vakıflar; Medeni Kanundan önce ve sonra kurulan vakıflar (başka bir ifade ile, “eski vakıflar” ve “yeni vakıflar” olarak ikiye ayrılmıştır. 5737 sayılı Vakıflar Kanununa/VK1 göre, Vakıflar Genel Müdürlüğü (VGM) tarafından yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu2 gereğince VGM tarafından yönetilen vakıflara “mazbut vakıflar” ve mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilmiş vakıflara da “mülhak vakıflar” denir. Buna göre, mazbut vakıflar VGM tarafından yönetilirken, mülhak vakıflar vakfedenlerin soyundan gelen kişilerce (tevliyet) yönetilir3. Mülhak vakıflar, Anayasaya aykırılık teşkil etmeyen vakfiye şartlarına göre Vakıflar Meclisi tarafından atanacak yöneticiler eliyle yönetilir ve temsil edilir (VK m. 6/II/ilk cümle).

Bu çalışmamızda icareteynli ve mukataalı eski vakıf taşınmazlarının sahipsiz kalması (mahluliyet) durumunda mülkiyetinin ilgili vakfa geçmesi konusu incelenmiştir. Bununla birlikte çalışma vakıf türleri ve 1935 sonrasında icareteynli ve mukataalı vakıf taşınmazlarının taviz bedeli karşılığında tasfiye edilmesi konularıyla da yakından ilgili olduğu için bu konulara da zorunlu olduğu ölçüde girilmiştir.

1926 yılında 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin kabul edilmesiyle ortaya çıkan yeni ayni haklar rejimi ile eski vakıflardan özellikle icareteynli ve mukataalı taşınmazlara uygulanan mülkiyet ve tasarruf rejiminin birbiriyle bağdaşmadığı bir gerçektir. Vakıfların gelir getirici (akar) niteliğindeki taşınmazlarında uygulanan bu usuller yani kuru mülkiyetin vakıfta kalması ancak mülkiyete yakın haklar sağlayan tasarruf yetkisinin vakfın kiracısı olduğu kabul edilen mutasarrıfta kalmasının yeni ayni haklar rejimine ters düşmesi nedeniyle ortaya hukuki sorunlar çıkmıştır. Mutasarrıfın tasarruf yetkisini üçüncü kişilere devir yetkisinin ve mirasçılarına intikalin mümkün olması karşısında bunun bugünkü mülkiyet hakkı ile açıklanabileceği dahi savunulmuştur4.