Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Boğazlarından Uğraksız Geçiş Yapan Yabancı Ticaret Gemilerinin TÜBRAP’a Dahil Olma Zorunluluğu ve Hukuki Sonuçları

The obligation of Enter to TUBRAP of Foreign Flagged Merchant Ships That Passage Through the Turkish Straits and It’s Legal Consequences

Fevzi TOPSOY

Türk Boğazları önemli deniz yollarından birisidir. Bu önemi nedeniyle tarih boyunca güç mücadelesine sahne olmuştur. Günümüzde de askeri ve çevresel bir takım kaygılarla gündemdedir. Türk Boğazlarının hukuki statüsünün belirlenmesi ise yaşanabilecek muhtemel sorunların önlenmesinde önemli rol oynayacaktır. Bu nedenle çalışmada, Boğazlarda gemi trafiğini düzenleyen Türk Boğazları Raporlama Sistemine (TÜBRAP) katılma zorunluluğu ile Türkiye’nin muhtemel yetkileri ele alınmıştır.

Türk Boğazları, Türk Boğazları Raporlama Sistemi (TÜBRAP), Hukuki Statü, Geçiş Rejimi, Zararsız Geçiş.

The Turkish Straits is one of the major waterways. Due to this importance it has been the scene of several power struggles throughout history. Today, it is on the agenda with some military and environmental concerns. The determination legal status of the Turkish Straits will play important role to prevent the probable issues. Thus in this study, the obligation to participate in the Turkish Straits Reporting System (TUBRAP) and Turkey’s possible sanctions were discussed.

Turkish Straits, Turkish Straits Reporting System (TUBRAP), Legal Statute, Regime of Passage, Innocent Passage.

GİRİŞ

Türk Boğazlarından geçiş rejimini düzenleyen temel hukuki düzenleme “Boğazlar Rejimi Hakkında Montreux’de 20 Temmuz 1936 Tarihinde İmza Edilen Mukavelename (Montrö Boğazlar Sözleşmesi)1 ”dir. Türk Boğazlarından geçiş rejimi bağlamında Sözleşmede “geçiş ve ulaşım serbestliği” ilkesi (Madde 1/I)2 ile “Barış zamanında ticaret gemileri(nin), bayrak ve yük(ü) ne olursa olsun, gündüz ve gece, ..., hiçbir merasime (işlem, formalite) tabi olmaksızın Boğazlardan geçiş ve ulaşım tam serbestliğinden yararlanacakları” (Madde 2/I) şeklinde iki temel kural kabul edilmiştir.

“Geçiş ve ulaşım serbestliği” veya gemilerin “hiçbir merasime (işleme, formaliteye) bağlı olmaksızın” geçiş hakkından yararlanmalarının yabancı bayraklı gemilere, hiçbir kurala bağlı olmaksızın diledikleri gibi Türk Boğazlarından geçme hakkı vermeyeceği açıktır. Bununla birlikte ilkeler, Türkiye’nin bölgede can, mal ve seyrüsefer güvenliğini sağlamaya yönelik çabalarına yönetilecek eleştirilere önemli gerekçeler teşkil edecek muğlaklıklar içermektedir.

Nitekim Türkiye’nin, Türk Boğazlarında can, mal ve seyrüsefer güvenliğini sağlamaya yönelik 1994 tarihli “Boğazlar ve Marmara Bölgesi Deniz Trafik Düzeni Hakkında Tüzük (1994 Boğazlar Tüzüğü)3 ”, uluslararası kamuoyunda özellikle Rusya Federasyonu tarafından şiddetli eleştiriye uğramıştır4 . Haksız bu eleştirilere rağmen Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklı yükümlülüklerine bağlı kalmak kaydıyla, Tüzük hükümlerini başarılı şekilde uygulamıştır. Dört yıllık bu süre zarfında uygulamadan kaynaklanan aksaklıkları da dikkate alan Türkiye, 1998 yılında “Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü (1998 Türk Boğazları Tüzüğü)”nü uygulamaya koymuştur5 . 2019 yılında ise 1426 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararıyla 1998 Türk Boğazları Tüzüğü yürürlükten kaldırılarak yerine “Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği (Türk Boğazları Yönetmeliği)” kabul edilmiştir6 .

Türk Boğazları Yönetmeliği’nin 7. maddesinde Türk Boğazlarından geçiş yapacak tehlikeli yük taşıyan gemiler ile 500 groston ve daha büyük gemilerin Türk Boğazları Raporlama Sistemine (TÜBRAP) girmeleri ve belirli mevkilerde Yönetmelikte öngörülen raporları Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri (TBGTH) Merkezine bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir7 . Ayrıca Yönetmeliğin 51. maddesinde “Yönetmelik hükümlerine aykırı davrandığı saptanan gemi kaptanlarına ve gemi adamlarına ilgili mevzuatın gerektirdiği hükümleri(n) uygulan(acağı)” açıkça hükme bağlanmıştır. Ancak bu yaptırımların neler olduğu açıklanmamıştır.

İdare tarafından hazırlanan Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri Kullanıcı Rehberi (TBGTH Kullanıcı Rehberi)’nde8 ise TÜBRAP’ın bileşenlerinden “SP 1 raporu göndermeyen gemiler(in)... güncel trafik planlamasının dışında kalabil(eceği)” açıkça belirtilmiştir. Bu açıdan Türkiye’nin, TÜBRAP’a dahil olmayan veya raporlarını Yönetmelikte öngörüldüğü şekilde iletmeyen gemilerin Türk Boğazlarından geçişini, geçici de olsa, askıya alma hakkını saklı tuttuğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Uluslararası örf ve adet hukuku gereği Türkiye, keyfi şekilde, Türk Boğazlarını uğraklı ya da uğraksız gemi geçişlerine tamamen kapatamamakla birlikte, bölgede can, mal ve seyrüsefer güvenliğini sağlamaya yönelik tedbirler alma hatta zorunlu hallerde uğraksız geçişleri geçici olarak erteleme hakkına sahiptir. Bununla birlikte SP-1 Raporu göndermediği için Türk Boğazlarından geçişine izin verilmeyen veya geçişi geciktirilen bir geminin, Türkiye’nin bu tasarrufunun Montrö Boğazlar Sözleşmesinin 2/I maddesinde kabul edilen ticaret gemilerinin, barış zamanında “hiçbir merasime (işlem, formalite) tabi olmaksızın” Türk Boğazlarından geçiş ve ulaşım tam serbestliğinden yararlanacaklarına dair temel ilkeye aykırı olduğu iddiasıyla da karşılaşılması mümkündür. Bu açıdan çalışmada gemilerin, Türk Boğazları Yönetmeliğinde öngörülen TÜBRAP’a girme yükümlülüğü ve muhtemel sonuçları ile böyle bir yükümlülüğün Montrö Boğazlar Sözleşmesine aykırı olup olmadığı tartışılmıştır.

I. TÜRKİYE’NİN DENİZ TRAFİĞİNİ DÜZENLEME YETKİSİ

Hukuki anlamda Türk Boğazları, İstanbul ve Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizi’nden gemilerin geçiş alanı ile bu alanı çevreleyen kıyı şeridini kapsayan su yolunu ifade eder9 . Dünya adasının merkezinde bulunan Türk Boğazları, Karadeniz’i diğer denizlere bağlayan tek doğal çıkış suyolu olması10 yanında Doğu ile Batıyı ayıran tek doğal sınırdır. Jeostratejik konumu nedeniyle tarih boyunca bölgeye sahip olan devletlerin tarih sahnesindeki rolünün de belirleyicisi olmuştur11 . 1991 yılında Ukrayna ve Gürcistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla Karadeniz’e kıyısı olan devlet sayısının tarih boyunca ilk kez altıya yükselmesi, Ren-Main-Tuna iç suyolu üzerinden Kuzey Denizi’nin; Don-Volga iç su bağlantısıyla Hazar Denizi’nin Karadeniz’e bağlanması Türk Boğazlarının stratejik ve ekonomik önemini daha da artırmıştır12 .

Jeopolitik ve jeostratejik bu önemine rağmen Türk Boğazları, Türkiye açısından, diğer bölge ülkelerine göre oldukça farklı bir özelliğe sahiptir. Zira Türk Boğazlarının hukuki ya da siyasi rejimi, bölge ülkeleri için sadece ekonomik bir değer ifade ederken, Türkiye bakımından daima bir egemenlik ve güvenlik meselesi olmuştur13 .