Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Işığında Bankaların İflâsında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tarafından Düzenlenen Sıra Cetveline İtiraz Davasının Görüleceği Yargı Yolu

Judicial Remedy About the Action for Annulment of Collocation Table Organized by the Savings Deposit Insurance Fund in the Light of the Decisions of the Court of Jurisdictional Disputes

Derya Belgin GÜNEŞ

Bu çalışmada Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından bankaların iflâs tasfiyesi sürecinde düzenlenen sıra cetveline itiraz davasının görüleceği yargı yolu hakkında Uyuşmazlık Mahkemesi’nin verdiği kararlardan yola çıkılarak bir inceleme yapılmıştır. Sıra cetveline itiraz davasında görevli mahkeme, İcra ve İflâs Kanunu’nun 235. maddesinin 1. fıkrasına göre asliye ticaret mahkemesidir. Buna karşılık TMSF’nin yürüttüğü iflâs tasfiyesi bakımından sıra cetveline itiraz davası açılması, TMSF’nin işleminin idarî işlem olup olmadığı ve bu işleme açılan davalar bakımından idarî yargının görevli olup olmadığı tereddüt doğurmaktadır. Çalışmanın konusu olan dava bakımından Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kimi zaman adlî yargıyı kimi zaman da idarî yargıyı görevli kabul ettiği ve birbiri ile çelişen kararları bulunmaktadır. Bu doğrultuda Uyuşmazlık Mahkemesi’nin söz konusu kararları incelenmiş, ardından TMSF’ye karşı açılan sıra cetveline itiraz davasının hangi yargı yolunda görülmesi gerektiği konusunda açıklamalar yapılmıştır.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Uyuşmazlık Mahkemesi, Sıra Cetveline İtiraz Davası, Adlî Yargı, İdarî Yargı.

An examination was made on the basis of the decisions of the Court of Jurisdictional Disputes regarding the judicial remedy in which the action for annulment of collocation table, in which the bankruptcy liquidation process of the banks was organized by the Savings Deposit Insurance Fund, will be heard. The court in charge of the action for annulment of collocation table is the commercial court of first instance, according to the 1st paragraph of Article 235 of the Enforcement and Bankruptcy Law. On the other hand, filing an action for annulment of collocation table in terms of the bankruptcy liquidation carried out by the TMSF raises doubts whether the TMSF’s transaction is an administrative action and whether the administrative judiciary is responsible for the lawsuits filed against this transaction. The case that is the subject of the study, the Court of Jurisdictional Disputes has sometimes conflicting decisions, which considers the judicial and sometimes the administrative judiciary to be their duty. In this direction, the said decisions of the Court of Jurisdictional Disputes were examined, and then, explanations were made about which judicial way the appeal against the Savings Deposit Insurance Fund should be filed.

Savings Deposit Insurance Fund, The Court of Jurisdictional Disputes, Action for Annulment of Collocation Table, Judicial Justice, Administrative Justice.

GİRİŞ

Bankaların iflâs etmesi hâlinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından tasfiyenin nasıl yapılacağı Bankacılık Kanunu ve ilgili yönetmelikte düzenlenmiştir. Bu hükümler çerçevesinde TMSF iflâs dairesi, iflâs idaresi ve alacaklılar toplantısına ait görevleri tasfiye sırasında yerine getirir. İflâs tasfiyesinin önemli işlemlerinden biri olan sıra cetveli de TMSF tarafından düzenlenir. Sıra cetveline karşı itiraz davası yoluyla muhalefet edilmesi hâlinde davanın görüleceği mahkeme, İcra ve İflâs Kanunu’nun 235. maddesinin 1. fıkrası dikkate alındığında asliye ticaret mahkemesidir. Fakat Uyuşmazlık Mahkemesi bazı kararlarında söz konusu davanın görüleceği yargı yolunun idarî yargı olması gerektiği kanaatine varmıştır. Buna karşılık yüksek mahkemenin adlî yargıyı görevli kabul ettiği kararları da bulunmaktadır ve bu yöndeki kararları daha fazla sayıdadır.

Bu çalışmada TMSF’ye karşı açılan sıra cetveline itiraz davasının adlî yargıda mı, idarî yargıda mı görüleceği konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarından yola çıkılarak bir inceleme yapılmıştır. Öncelikle genel olarak iflâs idaresinin oluşumu ve görevleri anlatılmış, daha sonra bankaların iflâs tasfiyesinde TMSF bakımından getirilen özel düzenlemelere değinilmiştir. Ardından Uyuşmazlık Mahkemesi kararları, söz konusu sıra cetveline itiraz davası bakımından adlî yargıyı veya idarî yargıyı görevli kabul ettiği kararların gerekçeleri belirtilerek konu hakkındaki değerlendirmemiz ve görüşümüz ile beraber varılan sonuç ortaya konulmuştur.

I. İFLÂS İDARESİ, İFLÂS İDARESİNİN SEÇİMİ VE GÖREVLERİ

İflâs hukukunda müflis hakkında iflâs kararı verilmesinin ardından iflâs tasfiyesi aşamasına geçilir. İflâs tasfiyesini aslî olarak iflâs idaresi yürütür1 . İflâs idaresi İcra ve İflâs Kanunu’nun 226. maddesine göre masanın kanunî temsilcisidir2 . Masanın kanunî temsilcisi olarak iflâs idaresi, iflâs masasının menfaatlerini gözetmekle görevlidir. Aynı zamanda iflâs idaresinin başka bir temel görevi, iflâs tasfiyesini yapmaktır (İİK m. 226/1, c. 2).

İflâs idaresinde yer alacak kişilerin seçimi İcra ve İflâs Kanunu’nun 223. maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre iflâs idaresi üç kişiden oluşur. Birinci alacaklılar toplantısında yapılan seçimde, bu sayının iki katı, bu konuda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip kişi aday gösterilir. Bu adaylardan dördü alacak tutarına göre çoğunluğu teşkil edenlerce, ikisi ise alacaklılar sayısı itibariyle çoğunluğu teşkil edenlerce seçilir ve icra mahkemesine bildirilir. İcra mahkemesi, iflas idaresini teşkil edecek üç kişiden ikisini alacak ekseriyetine sahip olanların gösterdiği dört aday, birini ise alacaklı ekseriyetinin gösterdiği iki aday arasından seçer. 2021 yılında 223. maddeye eklenen 6. fıkra3 ile artık iflâs idare memurları, bilirkişilik bölge kurulları tarafından oluşturulan iflâs idare memurları listesinden seçilecektir. Bu şekilde seçilen iflâs idare memurlarından birinin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir, birinin ise hukukçu olması zorunludur. Listeye kayıt için, Adalet Bakanlığı tarafından izin verilen kurumlardan alınacak eğitimin tamamlanmış olması şarttır. Listede görevlendirilecek memurun bulunmaması hâlinde liste dışından görevlendirme yapılır ve bu durum bölge kuruluna bildirilir. Bir iflâs idare memuru, eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada görev alamaz. İcra mahkemesi gereken hâllerde iflâs idaresini oluşturanların görevine son verebilme konusunda yetkiye sahiptir. İcra mahkemesi tarafından görevine son verilen veya istifa edenin yerine, önceki adaylar arasından 223. maddedeki esaslar dairesinde yenisi seçilir (İİK m. 227/II).

İflâs idaresine seçilecek üyeler; alacaklılar, alacaklı vekili veya üçüncü kişiler olabilir. Buna karşılık müflisin iflâs idaresine üye seçilmesi mümkün değildir. Keza iflâs müdürü ve iflâs dairesindeki memurlar da iflâs idaresine seçilemezler4 .

İflâs idaresinin görevi temel olarak iflâs tasfiyesini yürütmek ve tamamlamaktır. İflâs idaresi bu görevini yerine getirirken masanın menfaatlerini gözetmek zorundadır (İİK m. 226/I). Bundan başka iflâs idaresinin kanunda dağınık hâlde düzenlenmiş çeşitli görevleri vardır. Bunlar; iflâs masasındaki malları muhafaza altına almak, masa mallarını paraya çevirme işlemlerini yapmak, masanın pasiflerini tespit etmek, dava takip etmek, yeni davalar açmak, sözleşme yapmak, ikinci alacaklılar toplantısını toplantıya çağırmak, üçüncü kişilerin istihkak iddialarını kabul veya reddetmek, sıra cetveli ve pay cetveli düzenlemek, elde ettiği paraları alacaklılara paylaştırmak, asliye ticaret mahkemesinden iflasın kapanmasını istemek olarak sayılabilir5 .

II. İFLÂS İDARESİNİN İŞLEMLERİNE KARŞI MUHALEFET

İflâs idaresi, kanunun kendisine verdiği görevleri yerine getirirken çeşitli iş ve işlemler yapar. İflâs idaresi bir yandan iflâs dairesinin denetimi altındadır (İİK m. 223/IV). Diğer yandan iflâs idaresi icra mahkemesinin de denetimi altındadır, icra mahkemesi gereken hâllerde iflâs idaresi memurlarının görevine son verebilir (İİK m. 227/II). Öte yandan alacaklılar ve üçüncü kişiler iflâs idaresinin iş ve işlemlerine karşı icra mahkemesinde şikâyet yoluyla muhalefet edebilirler. İcra ve İflâs Kanunu bu hususu şikâyet konusunu düzenleyen 16. maddeye atıf yapmak suretiyle belirtmiştir (İİK m. 227/I).

İflâs idaresinin yaptığı işlemler arasında sıra cetveli düzenlemek ve buna muhalefet edilmesi İcra ve İflâs Kanunu’nda önemine binaen ayrıca düzenlenmiştir. İflas idaresi, alacak ve istihkak iddialarını araştırır ve inceler. İflas idaresi alacak iddialarını incelerken müflisi bulundurmak mümkünse her iddia hakkında müflisin ne diyeceğini sorar ve buna göre kabul veya ret kararı verir (İİK m. 230). Sıra cetvelinde kabul edilmeyen alacaklar ret sebepleri ile birlikte gösterilir (İİK m. 233/I). İflâs idaresi, alacak iddialarını inceledikten sonra alacaklıların sırasını gösteren bir sıra cetveli düzenler ve bunu iflâs dairesine bırakır (İİK m. 232). Sıra cetvelinin iflas dairesine bırakılmasından sonra alacaklılar ilân yoluyla haberdar edilir (İİK m. 234/I). İddialarının tamamı veya bir kısmı reddedilen yahut iddia ettikleri sıraya kabul edilmeyen alacaklılara ise doğrudan doğruya haber verilir (İİK m. 234/II).

Sıra cetveline karşı şikâyet yolu ile icra mahkemesine başvurmak mümkündür. Ayrıca sıra cetveline itiraz edenlerin asliye ticaret mahkemesinde dava açmaları da mümkündür. Bu iki muhalefet imkânının şartları ve sonuçları birbirinden farklıdır.

Sıra cetveline karşı şikâyet (İİK m. 235/IV), sıra cetveline muhalefet alacağın esas veya miktarı ile ilgili olmayıp yalnız sıraya dair ise icra mahkemesinde ileri sürülebilir. Burada başvuru süresi, genel şikâyet süresi olan yedi gündür ve sıra cetvelinin ilânından itibaren başlar6 . Ancak iflâs idaresi, masaya alacağı yazmayı unutmuş ve kabul veya redde dair herhangi bir karar vermemişse şikâyet süreye tâbi değildir7 .