Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Genele Yönelik Öneri Karinesi Getiren TBK m. 8/f. 2 ile Satıcı İçin Sözleşme Yapma Zorunluluğu Getiren TKHK m. 6/f. 1’in Uygulanma Alanlarının Karşılaştırılması

A Comperative Study in between the Article 8/2 of Turkish Code of Obligations which Regulates a Presumption Regarding the General Offer and the Article 6/1 of the Code Regarding the Protection of Consumer which Regulates the Obligation to Make a Contract

Burak ÖZEN

Bu çalışmada TBK m. 8/f. 2 ile getirilen genele yapılmış öneriye ilişkin karinelerin uygulama alanları incelendiği gibi, söz konusu düzenlemenin hukuk politikası açısından değerlendirilmesi de yapılmıştır. Çalışmada hükmün çözümsüz bıraktığı sorunlar belirlenerek, bu sorunların çözümünde TKHK m. 6/f. 1’de satıcı için sözleşme yapma zorunluğu getiren hükmün etkili olup olamayacağıyla ilgili değerlendirmelere de yer verilmiştir. TBK m. 8/f. 2 hükmü ele alınırken değinilmesi alışılmış olan elektronik ortamda mal sergilenmesinin öneri mi yoksa öneriye davet olarak mı nitelendirileceği sorununun çözümü bakımından bugün gelinen aşama ayrıca ele alınmış, ulaşılacak çözümde TKHK m. 6/f. 1’in de etkili olup olamayacağı değerlendirilmiştir.

Öneri, Öneriye Davet, Sözleşme Yapma Zorunluluğu, Mal Sergilenmesi, Tedarik Yükümlülüğü.

The scope of application of the presumptions regarding the public offer regulated by the Article 8/2 of TCO are examined throughout this study as well as an evaluation on the mentioned regulation has been made from legal policy perspective. The unsolved problems arising from the mentioned Article are determined and an assessment has been made whether the Article 6/1 of the Code on the Protection of the Consumer which regulates the obligation of making a contract for the seller is effective on this matter. While examining the Art. 8/2; the current situation of the question of the display of goods in electronic media qualifying as an offer or an invitation to an offer has also been processed throughout this paper and an overall review is made if the Art. 6/1 of the Code on the Protection of the Consumer would be efficient for the solution that could be achieved.

Offer, Invitation to an Offer, The Obligation to Make a Contract, Exhibition of Goods, The Obligation of Procurement.

I. GİRİŞ

TBK m. 8’in kenar başlığı herkese açık öneriden söz etmekte, ikinci fıkrası da böylesine bir öneriye bir dizi örnek vermektedir. Buna göre, “fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır”. Bizi burada asıl ilgilendiren ve TKHK m. 6/f. 1’de yer alan sözleşme yapma zorunluğuna ilişkin düzenlemeyle karşılaştırma yapmamıza yol açan, TBK m. 8/f. 2’nin fiyatını göstererek mal sergilenmesini herkese açık öneri sayan ilk kısmıdır. Ne var ki, TKHK m. 6/f. 1’in getirdiği sözleşme yapma zorunluluğu, elektronik ortamda teşhir edilen malları da kapsamaktadır. Bu yönden fiyat gösterilerek elektronik ortamda mal sergilenmesi karine olarak öneri midir öneriye davet midir tartışmasına değinmek; bu tartışmada alınacak tavır bakımdan TBK m. 8/f. 2’nin ikinci kısmında yer alan katalog, tarife ve benzerlerinin gönderilmesine ilişkin getirilen karinenin bir etkisi olup olamayacağı hakkında fikir yürütmek ve nihayet bu bağlam içerisinde TKHK m. 6/f. 1’deki sözleşme yapma zorunluluğuna değinmek ayrıca gerekli görülmüştür.

II. FİYATINI GÖSTEREREK MAL SERGİLENMESİ

TBK m. 8/f. 2’nin ilk kısmına bakılırsa durum şöyledir: Bir mağazanın vitrininde veya rafında ya da göze görünür herhangi bir yerinde, bir mal üzerinde fiyat etiketiyle birlikte sergilenmekteyse, o malı görebilen herkese yönelik olarak yapılmış bir öneriden söz edilebilir1 . Bu malı gören kişi, eğer satın alma arzusu duyuyorsa, mağazadaki satıcıya (veya temsilcisine) giderek bu isteğini dile getirebilecek ve bunu yaptığı anda satış sözleşmesini kurmuş olacaktır. Bir beyanın öneri sayılacak bir olgunluğa ulaşması için aranan gerekler düşünüldüğünde, bu sonuç yadırgatıcı olmaz. Üzerinde fiyat etiketiyle sergilenen mal, o malın satışına yönelik bir sözleşmenin bütün kurucu unsurlarını (malı ve bedeli) içermekte ve satıcının böyle bir sözleşmeyi kurma isteğini yeterli açıklıkta göstermektedir. Demek ki ortada, satıcının, gelen geçen herkese öneride bulunma iradesini gösteren bir davranışı mevcuttur. Satıcının bu davranışı genele yapılmış bir öneri sayılınca, bu öneriye muhatap olan herhangi bir kişi, sırf “kabul ettim” diyerek sözleşmeyi kurma gücünü elde etmiş olmaktadır. Satıcı (veya temsilcisi) malı vermekten kaçınırsa, kurulmuş bir satış sözleşmesinden doğan borca aykırı bir davranışta bulunmuş olur. Bir örnek üzerinden konuyu somutlaştıralım. Diyelim ki bir kitapçıda dolaşıyor, raflardaki kitaplara bakarak vakit geçiriyorsunuz. Arkasında bedel etiketi içeren veya bedeli basılı olarak gösterilmiş bir kitabı beğendiniz ve kasiyere götürüp uzattınız. Bu davranışınız kitabı satın alma iradenize delâlet eden bir fiil olarak, genele yapılmış satış önerisini kabul ederek sözleşmeyi kurduğunuz anlamına gelir. Hâl böyledir ama kasiyer kitabı eline aldıktan sonra, “kusura bakmayın bu kitabın bedeli arttı, malûm zor zamanlar her bir şeyin fiyatı hemen her gün artıyor, arkada gösterilen fiyat artık geçerli değil, buyurun bakın yayınevinden bize gönderilen listede kitabın yeni fiyatı yazıyor” demeye kalkarsa ne olacaktır? TBK m. 8/f. 2 uyarınca, genele yapılmış öneriyi kabul edip sözleşmeyi kurmuş olduğunuza göre, kasiyerin takındığı tutumun bu gerçeği değiştirmemesi gerekir.

TBK m. 8/f. 2’de yer alan kural bir “karine” getirmektedir. Bunun böyle olduğu da “fiyatını göstererek mal sergilenmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır” söyleminden rahatlıkla çıkartılabilmektedir. Demek oluyor ki, bir mal fiyatı gösterilerek sergilenmiş olsa bile, aksini açıkça gösteren belirtiler mevcutsa genele yapılmış bir önerinin mevcudiyeti sonucuna varılamayabilir. Elbette karinenin aksini ileri süren, bir malın fiyatı gösterilerek sergilenmesine rağmen bunun bir öneri olarak sayılmamasını gerektiren belirtilerin neler olduğunu ileri sürüp ispat etmesi gereken satıcıdır. Satıcı böylesine bir ispat külfetinin zorluklarına katlanmak istemiyorsa, malın üzerindeki fiyatı gösteren etikete “satılık değildir” veya “satılmıştır” gibi bir ibareyi eklemelidir2 . Diğer taraftan, fiyatı gösterilerek mal sergilenmesinin, sadece yerinden ve peşin bir satış için yapılmış bir öneri sayılması gerektiğini de vurgulayalım3 . Fiyat etiketiyle sergilenen bir malı görüp beğenip almak isteyen bir alıcı adayı, satıcıya (veya temsilcisine) “ben bu malı aldım, ama taşıyamam adresime göndermelisiniz” derse, satış sözleşmesini kuran bir “kabul” beyanında bulunmuş sayılmaz. Bir öneri ya aynen ve olduğu gibi kabul edilir veya kabul edilmez. Yapılmış bir öneriye, öneride mevcut olmayan bir unsur eklenerek verilen her cevap, aslında önerinin reddedilmesi ve belki yeni bir öneride bulunulması anlamına gelir. Mademki fiyat etiketiyle birlikte mal sergilenmesi yoluyla genele yapılmış öneri kabul edilmek isteniyor, yerinden bir satışa yönelik olarak yapılmış sayılan bu önerinin içermediği “malın alıcıya gönderilmesi” unsurunu eklemek olmaz. Satıcı malın gönderilmesine ilişkin bir unsuru da içeren bu yeni öneriyi kabul edip etmemekte serbesttir. Bunun gibi, fiyatı gösterilerek sergilenen malı almak isteyen alıcı adayı, “bu malı aldım, ne var ki, satış bedelini üç taksit hâlinde ödeyeceğim” derse, genele yapılmış öneride olmayan yeni bir unsur katarak, yeni bir öneride bulunmuş olur. Artık satıcı bu yeni öneriyi ya kabul edecektir ya da etmeyecektir.

Alıcı, fiyatı göstererek sergilenen malı aldığını belirtmiş, yerinden ve peşin satışa da razı olmuş, ancak “teşhir malı istemiyorum, bana depodan ambalajıyla yeni bir mal getirin” demeye kalkmışsa, alıcının bu yöndeki isteğini nasıl karşılamak gerekir? Daha önce de belirtildiği gibi, TBK m. 8 / f. 2’deki genele yapılmış satış önerisinin varlığına ilişkin karine, sadece sergilenen mal içindir, yoksa satıcının elinde bulunan aynı tür ve nitelikte başka malları kapsamaz. Buradan yola çıkarak, satıcının “ben depodan ambalajıyla bir diğer mal getirmem, teşhir edilmiş malı istiyorsan onu vereyim” demesi TBK m. 8/f. 2’nin söylemine uygun düşer. Bunun da ötesinde, satıcının “alıyorum demenle teşhir edilen mal üzerinden satış sözleşmesi kuruldu, şimdi o malı alıp bedelini ödemekle yükümlüsün” diyerek alıcıyı sıkıştırması bile TBK m. 8/f. 2’nin söylemi uyarınca mümkün görülebilir. Mademki alıcının (fiyatıyla birlikte) teşhir edilen mala ilişkin satın alma iradesi satış sözleşmesini kurmaya yetecektir, o halde satış sözleşmesinden alıcı için doğan borçlar yerine getirilmelidir yönündeki bir ısrar mümkün görünmektedir. Satış sözleşmesinden alıcı için doğan borçlar “satış bedelini ödeme ve malı devralma” olduğuna ve satış sözleşmesi kurulur kurulmaz alıcının malı derhal devralması prensip olarak istenebileceğine göre (bkz. TBK m. 232/f. 1 ve f. 2), satıcının bu yöndeki ısrarı için pozitif bir temel mevcuttur. Bu kurguyu ters yüz etmek de mümkündür. Fiyat etiketiyle teşhir edilen malı aldığını söyleyen alıcının, “ille de teşhir edilen malı istiyorum, zaten satış sözleşmesi o mal için kuruldu” diyerek, vitrinini bozmak istemediği için depodan aynı maldan bir başkasını ambalajıyla getiren satıcıya karşı çıkması hoş görülebilir mi? Alıcının takınacağı böyle bir tavrın TMK m. 2/f. 2’nin denetiminden geçirilmesi kaçınılmaz görünmektedir4 .

III. FİYAT GÖSTEREREK VE GÖSTERİLMEKSİZİN SERGİLENEN MALLARA İLİŞKİN SÖZLEŞME YAPMA ZORUNLULUĞU

TBK m. 8/f. 2’yle ilgili olarak yukarıda yapılan değerlendirmeler ve ortaya atılan bazı sorular, bu düzenlemenin TKHK m. 6/f. 1’de yer alan sözleşme yapma zorunluluğuna ilişkin düzenlemeyle birlikte ele alınmasını da anlamlı kılmaktadır. Bir mal teşhir eden meslekten satıcıyla tüketici arasındaki ilişki bakımından önem kazanan TKHK m. 6/f. 1, uygulama alanı itibarıyla ilginç sonuçlar ortaya çıkarmakta, yukarıda ele alınan kimi soruların cevabını da içermektedir5 .

TKHK m. 6/f. 1 şöyle bir düzenleme getirir: “Vitrinde, rafta, elektronik ortamda veya açıkça görülebilir herhangi bir yerde teşhir edilen malın, satılık olmadığı belirtilen bir ibareye yer verilmedikçe satışından kaçınılamaz”. Bu düzenlemede söz konusu edilen, TBK m. 8/f. 2’nin fiyat gösterilerek fiziken teşhir edilen mallara ilişkin olan kısmında ele alınan genele yapılmış öneri karinesi değildir. Bir kere TKHK m. 6/f. 1’de zikredilen olasılıkta teşhir edilen malın fiyatının gösterilmiş olup olmaması önemli değildir. Salt (vitrinde, rafta, elektronik ortamda) teşhir olgusu TKHK m. 6/f. 1’in uygulanması için yeterlidir6 . Gerçi bu teşhir çok defa fiyat gösterilerek yapılır, ancak fiyat gösterilmemiş olsa bile TKHK m. 6/f. 1 yine de uygulanır. Buna göre, fiyat gösterilmeksizin fizikî olarak yapılan bir teşhir söz konusuysa, satıcıya (veya temsilcisine) gidilip “ben teşhir edilen filân maldan istiyorum” denilebilecek, satıcı (veya temsilcisi) bu isteğe kayıtsız kalamayacaktır. Ne var ki, ele aldığımız bu olasılıkta, malı almak isteyen kişinin bir “öneri” yaptığı da söylenemez. Ortada kurulmak istenen sözleşmenin bütün esaslı unsurlarını içeren bir teklif yoktur, “malı almak istiyorum” denmiş ve fakat satış bedelinin sözü edilmemiştir. Dolayısıyla satıcının fiyatı göstermeksizin yaptığı teşhir öneri sayılamayacağı gibi, alıcının fiyata değinmeksizin yaptığı “malı almak istiyorum” beyanı da öneri olgunluğunu taşımaz. TKHK m. 6/f. 1’in satıcıya yüklediği “sözleşme yapma zorunluluğu”, fiyat göstermeksizin teşhir ettiği malın satışı için “öneride bulunma zorunluluğu” olarak kendisini gösterir. Eğer alıcının fiyatı gösterilmemiş mala ilişkin ve fiyata ilişkin bir değini içermeyen “malı istiyorum” beyanı kimi hukuk düşünürlerinin yaptığı gibi öneri sayılır ve TKHK m. 6/f. uyarınca satıcının bu öneriyi kabul zorunluluğu altında bulunduğu sonucuna varılırsa, çözüm bekleyen bir sorunla karşılaşmak kaçınılmaz olur. Böyle bir kabule göre, öneri satış sözleşmesinin esaslı bir unsurunu içermediği gibi, fiyatın hiç gündeme gelmediği bir atmosferde gerçekleşen (daha doğrusu sözleşme yapma zorunluluğu sebebiyle gerçekleşmesi gereken) satıcının kabulüyle bu esaslı unsur üzerinde mutabakat gerçekleşmeden sözleşme kurulmuş olur. Pekiyi o zaman sözleşmedeki esaslı unsur eksikliği nasıl giderilecektir. Bu soruya cevabı içeren bir çözüm ne olur? Sözgelimi TBK m. 233/f. 1 örneksenerek, satış sözleşmesi ifa yeri ve zamanındaki ortalama satış fiyatı üzerinden kurulmuş olur denilebilecek midir? Hazır olmayan bir satıcıya yapılmış öneri ve bu önerinin satıcı tarafından (çok defa iradeyi gösteren davranışla) kabulüne ilişkin olan TBK m. 233/f. 1’in, TKHK m. 6/f. 1’in çizdiği atmosfere ve bu atmosfer içerisinde çatışan çıkarlara uygun düşeceği kuşkuludur. Yoksa ne öneride ne de kabulde değinilen satış bedeline rağmen sözleşmenin ortalama piyasa fiyatı üzerinden kurulması, TKHK m. 6. 1’in yorumundan türetilebilir, bu hükmün ruhu böyle bir sonucu kaçınılmaz kılar mı diyeceğiz? Bu son dile getirilen tavrın, yorum yoluyla bir hükmün anlamlandırılması mı sayılacağı yoksa yorum bahane edilerek bir hükme aslında taşımadığı bir anlamın verilmesi olarak mı görüleceği ayrıca tartışılmalıdır. Oysa fiyat gösterilmeksizin sergilenen bir mal söz konusuysa, yüklenici tarafından yapılan “bu malı almak istiyorum” beyanının metinde yapıldığı gibi öneriye davet sayılması ve TKHK m. 6/f. 1 uyarınca satıcının (fiyatı da içerecek tarzda) öneri yapmak zorunluluğunda olduğu söylenirse, karşılaşılan sorun ortadan kalkıyor görünmektedir. Sözleşme yapma zorunluğunun “öneriyi kabul zorunluluğu” olarak ortaya çıkmasının gerekmediği, “öneri yapma zorunluluğu” olarak ortaya çıkmasının da mümkün olduğu bilinen bir durumdur. Satıcının getirmek zorunda olduğu önerinin TKHK’yi bütünüyle taşıyan tüketiciyi koruma amacı gözetilerek ayrıca denetleneceği ve ortalama piyasa fiyatına uygun makul bir öneri getirmesinin satıcıdan bekleneceği de aynı ölçüde açıktır. Gerçekten de tüketiciyi koruma amacıyla kabul edilmiş bir yasa tarafından öngörülmüş sözleşme yapma zorunluluğunun, tüketicinin kurabileceği (kurması tüketiciden beklenebilecek) bir sözleşme yapma zorunluluğu olarak anlaşılması gerekir. Sözleşme yapma zorunluğunun bir görünümü olarak ortaya çıkan satıcının öneride bulunma zorunluluğu bu gerekliliğe uygun olarak biçimlenmelidir. Satıcıdan önerisinin piyasa fiyatının altında yapması veya teklifinde karşısındaki tüketicinin ekonomik durumunu gözetmesi beklenemez belki, ancak getireceği öneride piyasa fiyatının üzerine çıkması, TKHK m. 6/f. 1’in sözleşme yapma zorunluluğu getirmekle güttüğü amaca açıkça ters düşer7 .

Malın fizikî olarak teşhiri fiyatı da gösterir tarzda yapılıyorsa, sadece TKHK m. 6/f. 1’in kapsamına değil, aynı zamanda TBK m. 8/f. 2’nin kapsamına giren bir durum söz konusudur. Teşhir edilen malı almak istediğini belirten alıcı, genele yapılmış öneriyi kabul etmiş ve satış sözleşmesini kurmuş olur. Bu olasılıkta artık “sözleşme yapma zorunluğundan” söz etmenin yeri ve gereği olmayıp, zaten kurulmuş bir sözleşme vardır. Ne var ki, TKHK m. 6/f. 1, yukarıda TBK m. 8/f. 1 ile ilgili olarak tartışılan bir sorun açısından, bu sorunu ortadan kaldırıcı bir etki taşır. Şöyle ki, TBK m. 8/f. 1, sadece fizikî olarak teşhir edilen mala ilişkin bir önerinin varlığı sonucuna götürüyordu, yoksa alıcıya “ben teşhir edilen malı değil, bu malın orijinal ambalajı içerisinde bulunan bir diğerini almak istiyorum” deme hakkını vermiyordu. Fiyatını da gösterir tarzda sergilenen malı gören kişi, TKHK m. 6/f. 1 sayesinde TBK m. 8/f. 2’ye dayanarak diyemediğini deme olanağına kavuşmakta, “ben şu fiyatıyla teşhir edilen maldan, orijinal ambalajında olan bir tane istiyorum” yollu bir öneride bulunabilmektedir. İşin güzeli onun bu önerisini satıcı kabul etmek zorundadır8 . TKHK m. 6/f. 1’in satıcı için getirdiği sözleşme yapma zorunluluğu, bu sefer de “öneriyi kabul zorunluluğu” görünümünde karşımıza çıkmaktadır. Satıcı orijinal ambalajı içerisindeki malı alma hevesindeki kişiye, “sen sadece teşhir edilen mala yönelik bir öneride bulunabilirsin, yoksa o malın orijinal ambalajında bulunan bir diğerine yönelik öneride bulunamazsın” diyemez. Satıcı böyle bir söylem içerisine girerse, TBK m. 8/f. 1’in fiyat gösterilerek fiziken teşhir edilen malları öneri sayan kısmı açısından doğru, ancak TKHK m. 6/f. 1 açısından doğru olmayan bir iddiada bulunmuş olur. TKHK m. 6/f. 1 satıcı için teşhir ettiği malla aynı tür ve nitelikte bir malı konu alan satış sözleşmesi yapma yükümlüğü getirmektedir, yoksa salt teşhir edilen mala ilişkin bir sözleşme yapma zorunluluğu değil. Aslında TKHK m. 6/f. 1 sayesinde (fiyat göstererek veya göstermeden) bir malı teşhir eden satıcının, o malın stoklarında bulunduğuna ilişkin bir “tekeffül” altında olduğu sonucuna varılır. Böyle bir tekeffülde bulunmuş sayılmak istemeyen satıcı, bir zahmet teşhiri sonlandıracaktır. Mağazasında bir malı (fiyatını da belirterek veya belirtmeyerek) sergileyen ve böylelikle o malı temin edebileceği yönünde bir tekeffülde bulunan satıcı, aynı tür ve nitelikte (hatta aynı markayı taşıyan) bir malı konu alan bir sözleşmeyi yapmaktan ve mal elinde bulunmuyorsa tedarik etmekten kaçınamaz. Üstelik o malı (tercih bu yöndeyse) orijinal ambalajı içerisinde tedarik etmelidir.

Doğrudan fiyat göstererek sergilenen malı (teşhir malını) alma yönünde satıcıya sunulmuş bir istek, TBK m. 8/f. 2 uyarınca genele yapılmış bir önerinin kabulü anlamına geleceğinden, salt bu olasılıkla sınırlı olarak TKHK m. 6/f. 1’deki sözleşme yapma zorunluluğunun devreye girmesine hacet kalmayacaktır. Ne var ki, fiyatı gösterilmiş teşhir malı değil de aynı malın orijinal ambalajı içerisinde bir diğeri satıcıdan istenmişse, TBK m. 8/f. 2’deki genele yönelik olarak yapılan öneri kabul edilmiş değildir. TBK m. 8/f. 2 teşhir edilen mala yönelik bir öneri sayıldığından, orijinal ambalajı içerisindeki bir diğerini istemek, genele yapılmış öneriyi reddedip yeni bir unsur (orijinal ambalaj) içeren yeni bir öneride bulunmak anlamına gelir. Gerçekten de bu son olasılıkta, alıcı öneri olgunluğu taşıyan bir istekte bulunuyor demektir. Kurulmak istenen satış sözleşmesinin esaslı unsurları mevcut olmakla birlikte (alınmak istenen mal belli ve o malın üzerinde gösterilmiş bedel üzerinden alınmak isteniyor), ayrıca müşteri açısından (sübjektif bakımdan) esaslı sayılacak bir diğer unsur olan “orijinal ambalaj” unsuru yine müşteri tarafından dile getirilmiştir. İmdi satıcı TKHK m. 6/f. 1 uyarınca, müşterisinin önerisini kabul zorundadır. O malın orijinal ambalajlı bir diğerinin elinde bulunmadığını ileri sürme şansından da yoksundur. Zira TKHK m. 6/f. 2 kendisini “o mal stoklarımda mevcuttur” diye tekeffülde bulunmuş saymaktadır. Neticede satış sözleşmesi kurulacak, satıcı da elinde yoksa bile malı temin ederek alıcısına devir ve teslim edecektir. TKHK m. 6. 1’in satıcıyı sadece stoklarında mal bulunduğu sürece sözleşme yapma zorunluluğu altına fikrini benimsemek, bu maddenin getirmek istediği sözleşme yapma zorunluluğunu aslında reddetmek anlamına gelir9 .

TKHK m. 6/f. 1, sadece fizikî olarak sergilenen mallar için değil, elektronik ortamda sergilenen mallar için de sözleşme yapma zorunluluğunu getirmekte ve bu yanıyla TBK m. 8/f. 2’nin uygulama alanının bütünüyle dışında kalmaktadır. TBK m. 8/f. 2, fiyatı gösterilerek mal sergilenmesini genele yönelik bir öneri sayarken, sadece fizikî olarak sergilenen malları esas almıştır. Buna göre, malın kendisinin değil de görüntüsünün sergilenmesi TBK m. 8/f. 2 uyarınca genele yönelik bir öneri sayılmaz. Bu nedenle, televizyonda veya internetteki bir sitede şu veya bu malın fiyatı gösterilerek satışa sunulmasının genele yönelik bir öneri sayılıp sayılamayacağına TBK m. 8/f. 2’nin fiyat göstererek teşhir edilen mallara ilişkin ilk kısmından yola çıkarak ulaşılamaz. Belki TBK m. 8/f. 2’nin fiyatları da içerir biçimde tarife, katalog ve benzerlerini göndermeyi kural olarak “öneri” sayan diğer kısmıyla bir benzerlik kurularak sonuca ulaşılabilir. Televizyonda veya internette malın görüntüsü veya grafik tasarımı sergilenir. Ne var ki, elektronik ortamda gerçekleşen böyle bir teşhir, TBK m. 8/f. 2 anlamında fiyat gösterilerek fiziken mal teşhiri sayılamasa bile10 , TKHK m. 6/f. 1 uyarınca sözleşme yapma zorunluğuna yol açar. Elektronik ortamda gerçekleşen fiyat belirtilerek yapılan teşhirin yine de genele yapılmış bir öneri sayılması mümkün olabilecek midir? Bu ayrıca tartışılması gereken bir konu olup, TBK m. 8/f. 2’nin yukarıda üzerinde durmadığımız ikinci kısmında ele alınmaktadır.