Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Ceza Hukuku’nda Düşünceyi Açıklama Özgürlüğü ve Sınırları

Freedom of Expression under Turkish Criminal Law and Its Borders

Cengiz Topel ÇİFTÇİOĞLU

Düşünebilme ve konuşabilme yetilerine sahip olan ve bu yönüyle diğer canlılardan ayrılan insanın düşünceyi açıklama özgürlüğünün korunmasının esası, insan onurunun kutsallığına ve insanın maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına dayanmaktadır. Bu özgürlük sayesinde insan, kendisini entelektüel ve iletişimsel açıdan geliştirme olanağı bulur. Yine bu özgürlük demokratik toplumlara bu özelliğini veren en önemli temel haklardan birini teşkil eder.

Bu çalışmada, esas itibarıyla Türk Ceza Hukuku’nda düşünceyi açıklama özgürlüğü ve sınırları ele alınmıştır. Ayrıca iç hukuka etkisi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesi ve yine iç hukukta bağlayıcı üst norm olması bakımından 1982 Anayasasının 25 ve 26. maddeleri kapsamında da düşünceyi açıklama özgürlüğü ve sınırları ana hatlarıyla izaha çalışılmıştır.

Düşünceyi Açıklama Özgürlüğü, Özgürlük Karinesi, Objektif Sınırlar, Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi, Açık ve Mevcut Tehlike.

Human being has the ability to think and speak and such ability makes him different from other beings. The ground for protection of freedom of expression of humans is based on sanctity of human honour and on the right to develop material and immaterial being of human. Due to such freedom, human beings develop themselves for both intellectual and communication perspective. Such freedom grants democratic state its quality as democracy.

This article mainly deals with freedom of expression under Turkish Criminal Law and its borders. In addition, Article 10 of the European Human Rights Convention, which has binding effect over the domestic law and Articles 25 and 26 of the Constitution, which are applicable as primary norms in domestic law shall mainly be examined.

Freedom of Expression, Presumption of Freedom, Objective Borders, Legality for Crime and Punishment, Clear and Present Danger.

GİRİŞ

İnsanın en önemli niteliği, düşünebilme ve konuşabilme yeteneklerine sahip olmasıdır. Bu nedenle düşünme ve düşündüklerini açıklayabilme insanı diğer canlı varlıklardan ayıran en büyük niteliğidir. İnsan hakları hukukunda bir insan hakkı olarak tanımlanan düşünceyi açıklama özgürlüğünün insan onuru ve insanın maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına dayandığı söylenebilir. Bu özgürlük sayesinde insanın kendisini entelektüel ve iletişimsel açıdan geliştirmesi mümkün olur. Düşünceyi açıklama özgürlüğü günümüzde demokratik toplumlara bu özelliğini veren en önemli temel haklardan birisidir. Zira demokrasi her türlü inanç ve düşüncenin açığa vurularak serbest bir tartışma ortamı yaratılması esası üzerine kurulmuştur. Bu itibarla düşünceyi açıklama özgürlüğü hemen hemen tüm demokratik devletlerde anayasalar ile güvence altına alınmıştır. Yine bu özgürlük birçok ulusalararası sözleşmede de yer almış ve korunmuştur.

Bu çalışmada, esas itibarıyla Türk Ceza Hukuku'nda "Düşünceyi Açıklama Özgürlüğü ve Sınırları" ele alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan ve 1953'de yürürlüğe giren İnsan haklarına ve temel özgürlüklerini korumaya dair Avrupa Sözleşmesini (AİHS) 1954 yılında onaylayarak bu sözleşmeyi iç hukukunun bir parçası haline getirmiştir. Bu sözleşme belirlediği haklar yönünden değil, söz konusu hak ve özgürlüklerin yargı organlarınca denetlemesini sağlaması bakımından önemlidir. Bu nedenle düşünceyi açıklama özgürlüğü ve sınırları konusu öncelikle AİHS m10 ve 1982 Anayasası m 25, 26 açısından kısaca ve ana hatlarıyla izah edildikten sonra Türk Ceza Hukuku'ndaki durum irdelenmiştir.

I. DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA ÖZGÜRLÜĞÜ KAVRAMI, ÖNEMİ, GELİŞİMİ VE FELSEFİ TEMELİ

Düşünceyi açıklama (ifade) özgürlüğü liberal demokratik devletin temelini teşkil eder. Bu özgürlük demokratik toplumları ilerlemesi ve her bireyin kişiliğini geliştirmesi için temel şartlardan birisidir. Düşünme beynin bir faaliyetidir, bu faaliyet sonucunda ortaya çıkan kanaatler, görüşler, anlayışlar ve inançlar düşünceleri oluşturur. Düşünceyi açıklama ise söz konusu düşüncelerin, görüşlerin, bilgilerin ve sanatsal tasvirlerin dille, resimle ve geleneksel sanat yollarıyla iletilmesi olarak tanımlanabilir1. Başka bir ifadeyle düşünce bir şey, kimse, olay, konu ya da sorun hakkında zihinsel olarak hüküm kurmak, görüş sahibi olmak, vaziyet almak, değerlendirmede ya da mütalaada bulunmak ve bunları dış dünyaya söz, yazı, resim ve sair araçlarla yansıtmaktır biçimin de tanımlanabilir2. Görüldüğü üzere düşünce özgürlüğünü düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünden ayırmak mümkün değildir. Bu itibarla aynı şeyi ifade etmesi gereken düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğünü bir araya toplayan bir üst kavram olarak ifade özgürlüğü kavramı kullanılabilir. Buna göre, ifade özgürlüğü” insanın serbestçe bilgiye ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması, kaygı duymaması ve bunları tek başına ya da başkalarıyla birlikte çeşitli yollardan serbestçe dışa vurabilmesi olanağı” olarak nitelendirilebilir3. Bir insan hakkı olan ifade özgürlüğü insan olarak bireyin özündeki ahlaki değerden ve onurdan kaynaklanır4.