Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türkiye’de Ölüm Cezasının Kaldırılmasında 
türk Ceza Kanunu Reform Komisyonu’nun Rolü

Durmuş TEZCAN

Suçun kefaretini ödeme anlayışını sembolize eden ölüm cezası1, bedeni bir ceza olması yanında, failin suçsuzluğunun cezanın infazından sonra anlaşılması halinde geri dönüşünün olmaması nedeniyle son derece tartışmalı ve cezanın amaçlarını gerçekleştirmesi bakımından şüphe ile karşılanan bir cezadır. Bu nedenle Avrupa Konseyinde, AİHS’ye 6 ve 13 no.lu ek protokollerle üye ülkelerde kaldırılmıştır2. Zira kişinin hak ve özgürlüklerinden yararlanabilmesi, fizik varlığını sürdürebilmesine bağlıdır. Oysa ölüm cezasının ne suçluyu ıslah etme amacı, ne de adli bir hata halinde geri dönülme olanağı bulunmaktadır.

Türkiye'de ölüm cezasına mahkûmiyet durumu incelendiğinde, ölüm cezasının uzun süre, 1984 yıl uygulanmıştır3. Nitekim, TBMM Hükümetinin faaliyete geçtiği 1920 yılından itibaren uygulanmaya başlanmış, 1980 Askeri Müdahalesini izleyen ilk yıllarda da devam etmiş, 1984 yılına kadar 15'i kadın hükümlü olmak üzere toplam 712 idam cezası infaz edilmiş, ancak ölüm cezasına mahkûm edilenlerle ilgili olarak 1984 yılı sonrasında bu cezalarla ilgili onay kanunu çıkarılmayarak Anayasa ve mevzuatta gerekli değişiklikler yapılıncaya kadar ölüm cezasına mahkûm edilenlerin dosyalarının bekletilmesi yoluna gidilmiştir. Bu konuda TBMM’de bekletilen 500 civarında idam cezası dosyası 1991 yılında çıkarılan bir afla, 10 yıl ağır hapse dönüştürülmüştür4. Ölüm cezasıyla ilgili olarak, Avrupa Konseyi’nin hazırlayıp imzaya açtığı Protokollerden önce 6 nolu Protokolün Türkiye tarafından 26.6.2003 tarih ve 4913 sayılı yasayla5 ve ardından da 13 no.lu Protokolün 6.10.2005 tarih ve 5409 yasayla6 karar verilip tüm koşullarda ölüm cezası kaldırılmıştır. Anayasa’nın 17 ve 38.maddelerinde 2001 ve 2004 değişiklikleriyle de bu gelişmeye ayak uydurulmuştur7.

Bugünkü duruma gelinceye kadar, ölüm cezasının TCK Tasarısına konulması konusunda nasıl mücadele verildiği unutulmamalıdır. Gerçekten, Anayasaya 3.10.2001 tarihinde 4709 sayılı anayasa değişikliği ile eklenen 38/7. madde ile “savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez” hükmü nedeniyle Adalet Bakanlığınca Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer başkanlığında oluşturulan Türk Ceza Kanunu, CMUK ve Ceza İnfaz Kanunu ile ilgili Reform Komisyonuna, ölüm cezasına yeniden TCK’da yer verilip verilmeyeceği konusunun sorulduğu ve buna karşılık aşağıda imzaları bulunan Komisyon Başkan ve bir kısım üye tarafından zamanın Adalet Bakanına 30.1.2002 tarihli cevabi yazı yazılmıştır.