Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kan Davası ve Barış Yolları: 
Doğu İllerinde Yapılan Nitel Bir Çalışma

Mustafa GÜVENÇ

Ülkemizin 21. yüzyılda dahi önemli bir problemi olmaya devam eden kan davası sorununa, kan davasının devam etmesinde etki eden toplumsal baskı ve kan davasını son erdirebilecek çözüm mekanizmaları açısıyla yaklaşılarak Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şanlıurfa şehirlerinde nitel bir araştırma yapılmıştır. Araştırma sonucunda kan davasının sona erebilmesi için bireylerin ve genel olarak da toplumun kan davasına yönelik tutumunun değişmesi, bu nedenle bakış açısını değiştirecek ve toplumsal farkındalığı arttıracak projelere yer verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.

Kan Davası, Barış Elçileri.

I. GİRİŞ

İnsanlık tarihi süresince her toplumun sırtında kambur olarak taşıdığı problemler olmuştur. Tarihi sosyolojik durumlar farklı farklı sorunlar doğurmuştur. Toplumumuz için böyle bir gözlem yaptığımızda belki de karşımıza çıkan en mühim problem “kan davası” meselesidir. Bilhassa doğu bölgesi başta olmak üzere yurdumuzun dört bir tarafında bu yara geçmişten başlamak üzere hala kanamaktadır.

İşte bu problemi irdelemek üzere çetin koşullar altında sorunun ana kaynağı olan doğu bölgesinde saha araştırması gerçekleştirdik. Mevzunun hassasiyetine binaen alışılagelmişin dışında bir yöntem izlemek zorunda kaldık. Kan davası sorunu yaşayan ailelere ulaşmak için bazen araya aracılar dâhil edildi bazen bölge kültürünü içselleştirmiş olmamı(zı)n imkanlarını kullandık. Bir ay boyunca bölgede bu sorunu yoğun şekilde yaşayan Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şanlıurfa şehirlerimizde ayrıntılı çalışmalar yaptık. Araştırma süresince kan davasına bulaşmış 19 aile ile görüştük. Bu görüşmeler bazen 15 saat sürebiliyordu. Kan davasını doğuran asıl sebepleri tespit etmek üzere hem önceden hazırlamış olduğumuz soruların cevabını almaya çalışıyorduk, hem de sohbetin doğal akışı içerisinde doğan özel sorular rahatlıkla açıklık kazanıyordu. Buna rağmen bazı aileler başlangıçta rahat davranmayarak çekingen tavır sergilemişlerdir. Görüşmeler dâhilinde Arapça, Türkçe ve Kürtçe dillerini kullandık. Çoğu vakit halk içerisinden gönüllü olarak tercümanlık yapanlar oldu. Hasılı uzun denebilecek bir zaman zarfında halkın arasına karışarak, örf ve adetlerine riayet edilerek “doğru” bir gözlem yapmaya gayret ettik. Fark ettiğimiz önemli bir husus şudur ki, halkın bu meseleye göstermiş olduğu alakadır. Sorunun failleri başta olmak üzere sanki bölge halkı iştiyakla bu meseleden kurtulmaya çalışmaktadır. Görüştüğümüz tüm kişiler severek ve önemseyerek sorularımıza cevap vermişlerdir. Ümit ederiz ki, bu çalışmamız sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır. Böyle bir ümidi kuvvetle beslemekteyiz zira bilimsel-sosyolojik çalışmalar yapıldığı ve bunu izleyen çalışmalar hayata geçirildiği takdirde bu mesele muhakkak çözülecektir. Hem bölgede uzun zamandır bu meselenin yaşattığı travmadan kurtulma gayreti hem de eğitim sayesinde bilinçlenen yeni fertler bu katı sorunun artık yavaş yavaş çözülmeye doğru gittiğini göstermektedir. Dileğimiz bu meseleye gerekli önemin verilip bir an önce çözülmesi yönündedir.

Şahsımız adına bu çalışmada maddi manevi tüm desteğini hep hissettiğim Sayın Hocam Prof. Dr. Bahri ÖZTÜRK’e ve özellikle çalışma boyunca desteğini esirgemeyen Aslı ÜNAL GEZMİŞOĞULLARI hocamıza sonsuz teşekkür ediyoruz. Ayrıca kan davalısı kişilerin açık yüreklilikle ve samimi bir şekilde verdikleri bilgilerden dolayı onlara minnettarız.