Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6102 Sayılı TTK Kapsamında Fatura Düzenlenmesinin Hukuki Sonuçlarının 6100 Sayılı HMK’da Düzenleme Bulan Genel İspat Kuralları ile Birlikte Değerlendirilmesi

Evaluation of the Legal Consequences of the Issuing of the Invoice within the Scope of TCC Number 6102, with the General Proof Rules Found in CCP Number 6100

Hande ATMACA ÜLKÜ

Her iki tarafı tacir olan hukuki ilişkilerde, hukuki ilişkiye dayanak sözleşmenin geçerli şekilde kurulmuş olması şartıyla, sözleşme kapsamında yapılan iş, verilen hizmet, teslim edilen emtianın parasal karşılığını göstermek amacıyla düzenlenen belge, fatura olarak adlandırılır. Fatura, sözleşmenin geçerli şekilde kurulmuş olduğunu ispatlar nitelikte bir belge değildir. Fatura, geçerli şekilde kurularak hüküm ve sonuçlarını doğuran sözleşmenin icra safhasını yani edimlerin ifa sürecini ilgilendiren bir belgedir. Esasen fatura, adına düzenlen tarafça itiraza uğramadığı müddetçe düzenlenmesine sebep sözleşmenin ifa edilmiş olduğunun ispatı niteliğindedir. Faturanın adına düzenlendiği taraf, faturayı tebliğ aldıktan sonra kanunda yazılı süresi içinde faturaya itiraz etmemesine rağmen fatura bedelini ödemekten imtina ederse dayanak sözleşmedeki edimsel yükümlülüğünü ispat noktasında sorumluluk, fatura düzenleyendedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinde düzenleme bulan kanuni karinenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ispat hukuku açısından faturanın işlevini ortaya koyar nitelikteki kanun maddeleriyle birlikte ele alınması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 21/II. maddesinde ihtilaf halinde faturanın, düzenleyen lehine delil olarak kabul edilmesinin koşulları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesi genel anlamda kanuni bir karinenin varlığına işaret etmektedir.

Fatura, Ticari Defterler, İspat Hukuku, Kanuni Karine.

In legal relations, both parties of which are merchants, provided that the contract underlying the legal relationship has been established in a valid manner, the document drawn up to show the monetary value of the work performed, service rendered, and delivered goods within the scope of the contract is called an invoice. It is not a document. An invoice is a document that concerns the execution phase of the contract, that is, the performance process of the acts, which is validly established and creates its terms and consequences. In fact, the invoice is a proof of the performance of the contract that caused it to be issued, unless there is an objection by the party issuing it. If the party, on whose behalf the invoice is drawn up, refuses to pay the invoice amount despite not objecting to the invoice within the time specified in the law after receiving the notification, the responsibility for proving its performance obligation in the underlying contract rests with the invoice issuer. The legal presumption, which is regulated in the 21st article of the Turkish Commercial Code No. 6102, should be considered together with the articles of the law that reveal the function of the invoice in terms of proof law of the Code of Civil Procedure No. 6100. Article 21/II of the TCC regulates the conditions for accepting the invoice as evidence in favor of the issuer in case of conflict. Article 21 of the TCC indicates the existence of a legal presumption in general.

Invoice, Commercial Books, Law of Proof, Legal Presumption.

I. FATURA’NIN HUKUKİ TANIMI

Tarafların arasındaki sözleşmenin geçerli şekilde doğduğunun kabul edilebilmesi için sözleşmenin niteliğini belirleyen objektif esaslı noktaların tamamı üzerinde taraflar arasında irade birliği olmalıdır. Bunlar, sözleşmesel ilişkinin kendine has özelliklerini ortaya koyan, ilişkiye sözleşmesel nitelik kazandıran öğelerdir1 . Taraflar arasındaki hizmet, satım ve iş görme sözleşmesinde sözleşme karşılığı olan bedel, sözleşmenin objektif esaslı noktalardan olup sözleşmenin kuruluş aşamasında taraflar bedel üzerinde de anlaşmış olmalıdırlar. Hizmet veren, iş gören ve satım sözleşmesinin satıcı tarafı sözleşmenin ifası ile alakalı olmak üzere bahsi geçen edimsel yükümlülüklerinin parasal karşılığını gösterir nitelikte fatura düzenler. Söz konusu faturayı alan, tebliğ aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturaya itiraz etmezse, bu halde faturayı düzenleyen fatura içeriğinin doğru bilgileri ihtiva ettiğini ispat etmekle yükümlüdür. Eğer fatura düzenlenmesine sebep geçerli şekilde hüküm ve sonuç doğuran hizmet, satım iş görme gibi bir sözleşme yoksa fatura adı altında düzenlenmiş olsa dahi bu tür bir belgeye faturaya bağlanan hukuki sonuçların bağlanması mümkün değildir. Bu durumda, söz konusu belge taraflar arasındaki ticari ilişkiye özgü objektif ve subjektif tüm esaslı unsurları2 ihtiva ediyorsa bu belgenin karşı tarafa yöneltilmiş öneri niteliğinde bir irade beyanı olduğunu söyleyebiliriz3 . Söz konusu belge, aradaki ticari ilişkiye dair ticari ilişkinin niteliğini belirleyici objektif ve subjektif tüm esaslı nokta ihtiva etmiyorsa bu halde de söz konusu belgenin öneriye davet4 niteliğinde bir irade açıklamasına ibaret olduğu kabul edilebilir. Yani ancak taraflar arasında hukuki sebebi hizmet, satım ve iş görme niteliğinde olan karşılıklı borç doğrucu nitelikte sözleşmesel bir ilişki mevcutsa bu hukuki ilişki kapsamında düzenlenerek, sözleşmenin karşılığı bedeli ödemekle yükümlü olana tebliğ edilen belge, fatura olarak adlandırılmaktadır5 .

Uygulamada sıklıkla kullanılan proforma faturanın6 varlığında ise satım ve hizmet konusu sözleşmenin geçerli şekilde hüküm ve sonuç doğurduğundan bahsedilemeyecektir. Yargıtay içtihadına7 da konu olduğu üzere proforma fatura üzerinde ilerde kurulması düşünülen sözleşmenin objektif ve subjektif esaslı unsurları tüm olarak yer alıyorsa söz konusu fatura icap niteliğinde bir belge olarak kabul edebilir. Bununla birlikte, söz konusu proforma fatura ilerde kurulması düşünülen sözleşme içeriği konusunda teklif mahiyetindeyse yani icaba davet niteliği taşıyorsa sözleşme ancak proforma faturanın gönderildiği taraf, faturayı kabul ettiğinde bu durum, taraflar arasında fatura üzerinde yazılan hususlar doğrultusunda sözleşmesel bir ilişki kurulacağına yönelik irade uyuşmasından ibarettir. Bu noktada, ispat hukuku açısından proforma faturanın delil başlangıcı niteliğinde sayılması gerekecek ve uyuşmazlık halinde fatura düzenleyen taraf açısından tanıkla ispat imkanı ortaya çıkacaktır8 .

Fatura üzerindeki ibarelerin makul koşullarda yazılması kabul edilebilecek nitelikte olmaları gerekmektedir. Vergi Usul Kanununun 230 maddesinde9 faturanın zorunlu içeriğinin hangi hususları ihtiva etmesi gerektiği belirtilmiştir. Fatura üzerindeki yazılı ibareler, Vergi Usul kanununun bahsi geçen düzenlemesine aykırı hususları ihtiva ediyorsa bu halde tebliğden itibaren 8 günlük sürede itiraz edilmemesi durumunda itiraz etmeyen açısından faturanın içeriğinin kabul edilmiş olmasına yönelik sonuç doğmayacaktır10 . Önemli olan tebliğden itibaren 8 günlük sürede faturaya karşı itirazın yapılmış olduğunun ispatlanmasıdır. Faturanın gönderildiği kişi ile gönderen arasında faturanın gönderilmesi noktasında bir uyuşmazlık çıkması halinde gönderme fiilini ispat yükü faturayı düzenleyen taraf üzerinde kalmaktadır11 .

Tebliğden itibaren 8 günlük sürede yapılmış olması koşuluyla itirazın karşı tarafa 8 gün içerisinde ulaşması şart değildir. Ayrıca faturanın tebliğinin herhangi bir şekle tabi olmadığını da belirtmek isteriz. Faturanın usulüne uygun tebliğ edilmiş olmasına rağmen 8 günlük itiraz süresi içerisinde tebliğ alan tarafından itiraz edilmemişse artık fatura üzerinde yazılı ibarelerin düzenlenmesine esas sözleşmeye uygun olduğu hususunun alacaklı tarafından kanıtlandığı kabul edilir. Faturayı tebliğ almasına rağmen 8 günlük sürede itiraz etmeyen taraf, faturanın içeriğinin aradaki ticari ilişkiye esas sözleşmeye uygun olmadığı iddiasında ise bunu kanıtlamakla yükümlüdür. Faturanın borçlu tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğine dair somut bir belge bulunmuyorsa ve bu halde borçlu faturayı düzenleyenin, aradaki sözleşmesel ilişki kapsamındaki edimsel yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ediyorsa faturayı düzenleyen sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu ispatlamak zorundadır. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 222. maddesindeki düzenleme gereği, adına fatura düzenlenen tacir, faturayı ticari defterlerine kaydetmiş ise kayıt işleminden sonra faturalara itiraz etmesinin ya da diğer tarafa iade etmesinin herhangi bir hukuki sonucu olmamalıdır. Yine tebliğ almış olduğu faturaya itiraz etmiş olmasına rağmen ilgili faturayı kendi ticari defterlerine kaydeden tacir açısından da durum aynıdır.

II. FATURANIN DÜZENLENME ZAMANININ HUKUKSAL SONUÇLARI

Fatura, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sebebini oluşturan eser, iş görme edimi ya da satım sözleşmesi çerçevesinde düzenlenen bir belgedir. Doktrinde bir düşünce, faturanın ticari işletmenin kuruluş amacına ilişkin her hangi bir faaliyeti ve davranışı ispat mahiyetinde düzenlenen bir belge olduğunu ileri sürmektedir12 . Yazara göre, faturanın, düzenlenmesine dayanak olan sözleşmenin ifa aşamasıyla bir alakası yoktur. Ticari satış sözleşmelerinde faturanın satıma konu emtianın teslimi sırasında emtia ile birlikte satın alana gönderildiği bilinmektedir.

Doktrindeki başka bir görüş13 , salt Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 21 / II. maddesinde yer alan, “satılmış üretilmiş, bir iş görülmüş, menfaat sağlanmış” şeklindeki kanunun lafzında yer alan ifadelerden, anlaşılması gerekenin ancak taraflar arasında kararlaştırılan işin görülmesinden, satım sözleşmesine konu malın teslim edilmesinden, eser sözleşmesi gereği taahhüt edilen edimin üretilmesinden sonra faturanın düzenlenerek karşı tarafa verilebileceğinin kabulü olduğunu ifade etmektedir. Bu görüşte, fatura düzenlenerek karşı tarafa verilebilmesi için sadece geçerli bir sözleşmenin varlığının şart olduğundan bahsederek, meseleyi satış sözleşmesine özgülemekte ve kanun maddesindeki düzenleme de sadece, “mal satmış” ibaresinin yer aldığına, ancak malın satımı ile beraber teslim edilmiş olması gerektiğine yönelik bir ibarenin bulunmadığına dikkat çekilmektedir. Buna göre ancak geçerli şekilde hüküm ve sonuç doğuran satış sözleşmesinin varlığı halinde düzenlenerek verilen belgenin fatura olarak kabul edilebileceği düşünülmelidir.

Türk Ticaret Kanunu 1530/ II maddesinde düzenlenmiş olduğu üzere fatura ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedarik amacıyla önceden yapılan bir sözleşmeye dayanarak ve malın teslimi veya hizmetin sağlanması tarihinden daha sonra ya da malın teslimi veya hizmetin sağlanmasından önce düzenlenip verilebilecektir. Bahsi geçen kanun maddesinden anlaşılacağı üzere fatura, düzenlenmesine hukuki dayanak olan sözleşmenin ifasından önce, sözleşmenin ifası anında veya ifasından sonra da düzenlenebilir. İşin esası bize göre, faturanın tam olarak hangi anda düzenleneceği tamamen taraflar arasındaki anlaşmaya bağlıdır.

TTK’nın 1530/II. maddesi irdelendiğinde, faturanın taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi gereği hizmetin ifa ya da satım sözleşmesi gereği satıma konu malın tesliminden önce ya da sonra düzenlenerek karşı tarafa verilebileceği anlaşılmaktadır. Bahsi geçen bu sebeple usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen tebliğ alan tarafından itiraz edilmeyen faturanın, sadece taraflar arasında geçerli şekilde hüküm ve sonuç doğuran eser, satım sözleşmesi ya da iş görme sözleşmesi niteliğindeki bir sözleşmenin varlığına delalet ettiğini, bunun haricinde bu sözleşmelerde kararlaştırılan edimsel yükümlülüklerin, taahhüt edildikleri şekilde ve zamanda ifa edilmiş oldukları yönünde aksi ispatlanabilir bir karinenin varlığından bahsedilemeyeceği yönündeki düşünceye14 katılmadığımızı belirtmek isteriz. İtiraza uğramayan faturanın, konusu olan malın teslim edildiğini, işin yapılmış olduğunu da göstereceği ileri sürülmüştür.

Doktrindeki başka bir görüş15 ise, fatura düzenlenmesini mutlaka sözleşmedeki edimsel yükümlülüğün ifa edilmiş anlamına gelmeyeceğini sözleşmenin ifa aşamasına başlanmış olması halinde de bu durumu ispata yarar nitelikte fatura düzenlenebileceği öne sürülmektedir. Ancak bize göre de, TTK’nın 21 / II. maddesinin içeriğinden; faturanın, sözleşmedeki edimlerin ifa edilmiş olduğunu ispata yarar nitelikte bir belge olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Zira söz konusu kanun maddesi bir mal satan üreten, iş gören veya menfaat sağlayan tacirden bahsetmektedir. Yine kanun maddesinin devamında karşı tarafın söz konusu edimsel yükümlülüğünü yerine getirerek satılan, üretilen yapılan veya kazandırılan menfaatin karşılığı olan bedeli ödemiş olması halinde kendisine fatura düzenlenerek verilmesini talep edebileceği belirtilmektedir.

III. FATURAYA SÜRESİNDE İTİRAZ EDİLMEMESİNİN FATURANIN DÜZENLENMESİNE SEBEP OLAN SÖZLEŞME ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Ticari bir alım satım ya da hizmet sözleşmesi kapsamında faturanın tacire uygun şekilde tebliğ edilmiş olması durumunda faturayı tebliğ alan tacir, tebliğden itibaren 8 gün içerisinde itiraz etmemişse, faturanın düzenlenmesinin sebebi olan hizmetin ifa edildiği ya da satılan malın teslim edildiği iddiasında olan tacir, bu iddialarını ispatlamakla yükümlüdür. Tacir, kendisine tebliğ edilen faturaya itiraz etmez ise fatura üzerinde yazılı hususların doğru olduğu yönünde bir karine mevcuttur.

TTK’nın 21 / II. maddesine göre, kendi adına düzenlenmiş faturayı tebliğ alan tacir, tebliğ tarihinden itibaren 8 günlük süre içerisinde faturanın içeriğine itiraz etmemişse, fatura konusu malın teslim ya da hizmet ediminin yerine getirilmiş olduğunu kabul etmiş sayılmalıdır. Vergi Usul Kanunu’nun 231 /IV. maddesine göre satım sözleşmesine veya hizmet sözleşmesine esas fatura, teslim olgusunun gerçekleştiği veya hizmetin ifa edildiği tarihten itibaren en geç yedi gün içerisinde teslim eden ve hizmet ifa eden tarafından düzenlenmelidir. Vergi Usul kanunu uyarınca bahsi geçen 7 günlük sürenin geçirilmiş olması durumunda söz konusu fatura daha sonraki bir tarihte düzenlenmiş olsa dahi kanun gereğince faturanın hiç düzenlenmemiş olduğu kabul edilir.

Faturayı tebliğ alanın, tebliğden itibaren 8 gün içerisinde itiraz etmemesi, faturayı düzenleyen açısından mal tesliminin ve hizmet ediminin ifa edilmiş sayılması sonucunu doğurmayacaktır. Yani bu halde taraflar arasında ihtilaf çıktığında fatura düzenleyen, mal teslimi ve hizmet ifası noktasında ispat yükünü üzerine almıştır.

Türk Ticaret Kanunu’nun 21/1 maddesine göre; faturanın geçerli şekilde hüküm ve sonuç doğurabilmesi içinde faturanın düzenlenmesine sebep olan hukuki ilişkinin de geçerli şekilde dolmuş olması gerekmektedir. Faturanın içeriğine 8 gün içerisinde faturayı tebliğ alan tarafından itirazda bulunulmamışsa bu durum sadece fatura üzerinde yer alan ibarelerin doğru olduğu yönünde bir karine doğuracaktır. Ancak fatura üzerindeki bu ibarelerin olağan koşullarda yazılması muhtemel hususlara ilişkin olduğunu da belirtmek gerekir16 . Yani adına düzenlenen faturaya, tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içerisinde itiraz etmeyen tacirin bu şekilde sessiz kalması, faturanın dayanağı olan sözleşmenin hukuken geçerli olduğunu ispatlamaktadır.

Faturayı tebliğ alan, karşı tarafta arasındaki akdi bir ilişkinin varlığından kaynaklı olarak söz konusu faturanın düzenlendiğini inkar ediyorsa ve bu sebeple faturayı ticari defterlerinde kayıt altına almamışsa, bu halde fatura düzenleyen öncelikle akdi ilişkinin varlığını ispatlamalıdır17 . Faturayı usulüne uygun şekilde tebliğ alan tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içerisinde faturaya itiraz etmediği takdirde fatura düzenleyen lehine, itiraz etmeyen taraf aleyhine kanuni bir karine doğar. Bahsi geçen karine, TTK’nın 21/II. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme uyarınca, faturayı alan aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde içeriğine itiraz etmezse faturayı kabul etmiş sayılır.

Tebliğ aldığı faturayı itirazsız şekilde, ticari defterlerine işleyen tacirin daha sonradan düzenlediği iade faturası18 , karşı tarafça kabul edilerek ticari defterlerde kayıt altına alınmışsa artık faturanın hukuki dayanağı olan sözleşmedeki iş görme, hizmet ve satım sözleşmesi kapsamındaki teslim ediminin yerine getirilmediğini kesin delillerle ispatlamak durumunda olan, iade faturasını itirazsız şekilde kendi ticari defterlerine kaydeden taraftır.