Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Denizyolu ile Yapılan Yük Taşımalarında Siber Riskler

Cyber Risks in the Carriage of Goods by Sea

Bülent SÖZER

Günümüzde siber suçlar tüm işletmeler için olduğu gibi, deniz yolu ile yük taşıma sektörü için de büyük bir tehdit unsuru olmaya başlamıştır. Siber ataklar sonucunda doğacak zararlar, niteliklerine göre, donatan ve/veya taşıyanın sorumluluğuna yol açar. Bu çalışmada siber ataklar sonucunda doğacak zararlardan sorumluluk, taşıyanın sorumluluğu bakımından ele alınacaktır.

Siber Riskler, Denizyolu ile Eşya Taşıma, Taşıyanın Sorumluluğu, Navlun Sözleşmesi.

Today, cybercrime has become a major threat for the carriage goods by sea as well as for all businesses. Damages that may arise as a result of cyber attacks giving rise to the liability of the owner and/or carrier, depending on their characteristics. In this study, the responsibility for the damages that may arise as a result of cyber attacks will be discussed in terms of the carrier’s liability.

Cyber Risks, Carriage Goods by Sea, Carrier’s Liability, Contract of Affeightment.

I. KONU

Günümüzde siber suçlar işletmeler için büyük bir tehdit unsuru olmaya başladı. Denizcilik, bilhassa deniz yolu ile yük taşıma sektörü de siber ataklar için önemli ve cazip hedef teşkil etmektedir.

IBM’in Chief Executive Officer’ı tarafından verilen tarif ile: “Dünyadaki bütün şirketler için en büyük tehdit”.1

Son yıllarda denizcilik geniş kapsamlı bir ‘digital’ atılım başlattı. ‘Cloud/Bulut Hizmetleri’nden yaygın surette yararlanılması ve Global Interconnectivity bağlarının gelişmesi ile, gemiler hızla dijitalleşmekte, birbirleri ve kara ile yoğun bir şekilde entegre olmaktadır. Bu gelişme, denizciliği siber saldırılar için kolay bir hedef durumuna getirmektedir.

Interconnectivity olanakları, Internet bağlantısı olan herkesin, gemilere erişmesini sağlamaktadır; mürettebattan herhangi bir tanesinin cep telefonuna erişilerek bir geminin haberleşme ve navigasyon kontrolü ele geçirilebilmektedir. Bu tür teşebbüsler sadece gemiyi değil, yükü de hedef almaktadır.

Siber ataklar sonucunda doğacak zararlar, niteliklerine göre, donatan ve/veya taşıyanın sorumluluğuna yol açar. Konu itibarı ile mesele taşıyanın sorumluluğu bakımından ele alınacaktır.

Navlun sözleşmelerinde, taşıyan gemiyi ve yükü korumak için gereken önlemleri almak mecburiyetindedir.

Söz konusu gelişmeler, taşıyanın bu yükümlülüğünün siber riskler bakımından da incelenmesinin gerektiğini gösteriyor.

Kanaatımca bu yükümlülük, geminin sefere elverişli hâlde bulundurulması borcunun kapsamına ithal edilebilir.

Meseleye Türk hukuku açısından bakıldığı zaman, bu yükümlülük TK.’nın 1141. md. sinin2 hükümlerine göre ele alınabilir. Ancak, bu madde bir “Navlun Sözleşmesi” olduğu hallerde uygulanabilir. TK. ise, aslında oldukça hatalı bir düzenleme ile, navlun sözleşmesini sadece kırkambar sözleşmesi ile yolculuk çarteri sözleşmesine hasretmiş, zaman çarteri sözleşmesini (TK. md. 1131-1137) hariç tutmuştur (TK. md. 1138).

Böyle olunca, “tahsis edenin” zaman çarteri sözleşmesinde, siber ataklara karşı tedbir almak zorunluluğunun bulunmadığı ileri sürülebilecektir.

Bununla beraber, yine de TK. md. 1133 (1-b) hükmünden yararlanılabilir:

“Tahsis eden ... gemiyi;

a) ...

b) Sözleşme süresince denize ve yola elverişli ve sözleşmede belirtilen amaca uygun bir hâlde bulundurmak ...

c) ...

ile yükümlüdür.”

Kaldı ki, bir zaman çarteri sözleşmesinin, navlun sözleşmesi niteliğinde olduğu hallerde sözleşme kural olarak ve sözleşmenin hükümleri saklı kalmak kaydı ile, TK.’nun navlun sözleşmelerini düzenleyen hükümlerine tâbi olacak ve tahsis eden taşıyan sıfatında olacaktır, dolayısı ile de gemiyi siber saldırılara karşı da koruyacak önlemleri almak zorunda kalacaktır.

Kaldı ki, navlun sözleşmesi niteliğindeki bir zaman çarteri sözleşmesine, zaten TK. md. 1141 hükmünün uygulanması gerekecektir.

Bu konuyu aşağıda daha ayrıntılı olarak ele alacağım.