Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Güveç Türkiye Davası (
20.01.2009)

Pınar YAZICI

Başvuran Oktay Güvenç, 1995 yılında PKK üyesi olma şüphesiyle 15 yaşındayken tutuklanmış, daha sonra suçlu bulunmuş ve 8 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Hukuken çocuk statüsünde olan başvuran, yetişkin cezaevinde ve çocuk mahkemesi yerine Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanmıştır. Başvuran iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmuştur. Mahkeme Türkiye hükümeti aleyhine karar vermiş ve AİHS m. 3, 5 ve 6’nın ihlal edildiğini kaydetmiştir.

İşkence Yasağı, Özgürlük ve Güvenlik Hakkı, Adil Yargılanma Hakkı, Terörle Mücadele Kanunu.

Başvuran Oktay Güvenç, 1995 yılının Eylül ayında “PKK adına para istediği ama parayı alamayınca o kişinin arabasını yaktığı” suçlamasıyla gözaltına alınır. İşkence altında suçlamaları kabul eden Güveç çıkarıldığı İstanbul DGM’de tutuklanır. Gözaltı ve savcılık sorgusu boyunca bir avukatı olmayan Güveç hakkında o zamanki Ceza Kanunu’nun 125. maddesine dayanılarak idam talebiyle dava açılır. 1996 Şubat’ında dava başlar ve bir avukatı olmayan Güveç gözaltında işkence gördüğünü, ifadesinin zorla imzalattırıldığını söyler. Nihayet, Nisan 1996’da bir avukatı olur. Mayıs 1997’de savcılık Güveç’e yönelik suçlamanın devletin bütünlüğünü bozmaya teşebbüsten yasadışı örgüt üyeliğine çevrilmesini uygun görür ve dava Ekim 1997’de Güveç’in dokuz yıl hapse mahkûm olmasıyla sonuçlanır. Ancak bu karar 1998 Mart’ında temyizde bozulur. Yeniden görülmeye başlanan davada bir polis yetkilisi mahkemede davaya konu olan olayda bahsedilen kişinin arabasının yakılmadığını söyler. Arabası yakılmamış o kişi de kimsenin kendisinden PKK adına para istemediğini, arabasının yakılmadığını belirttikten sonra önüne konulan ifadeyi imzalamak zorunda kaldığını anlatır.

Bu arada Oktay Güveç’in avukatı davayı bırakır. Oktay Güvenç psikiyatrik sorunlar yaşadığı için hastaneye kaldırılır ve 1999’da iki kez kendini yakarak intihara teşebbüs eder. Gerek cezaevindeki mahkumların ifadeleri gerekse de doktor raporlarından ciddi sağlık sorunları olduğu anlaşılmasına rağmen Oktay Güveç bir sağlık kurumuna yerleştirilmez, Ekim 2000’e kadar da tahliye edilmez. Mayıs 2001’de Oktay Güveç ‘çeşitli eylemler’i nedeniyle yasadışı örgüt üyeliğinden sekiz yıla mahkum olur. Dava bir kez daha temyize gider ve Yargıtay Mayıs 2002’de kararı onar. O sıralarda Güveç’in Belçika’ya sığınma başvurusu kabul edilir. Oktay Güveç iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurur.

AİHM 2009 yılında Türkiye’yi, işkence yasağını, özgürlük ve güvenlik ile adil yargılanma hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle 45 bin avro tazminat ve masraflar için de 4 bin 150 avronun ödenmesi hükmüyle mahkûm etti. AİHM, kararında çocuk yaştaki Oktay Güveç’in beş yıldan fazla bir süre boyunca cezaevinde yetişkinlerle birlikte tutulmasının, çocuk mahkemesi yerine DGM’de yargılanmasının, 18 ay boyunca idam cezasıyla karşı karşıya bırakılmasının, cezaevi koşullarının Güveç’in ruh sağlığının bozulmasına neden olmasına rağmen kendisine gerekli tedavinin sağlanmamasının, tutukluluğunun devamına ilişkin kararlara karşı etkili başvurunun sunulmamasının ve avukat yardımından de facto faydalanamamasının sanığı etkili savunma hakkından yoksun bırakmasının AİHS m. 3, 5 ve 6’ya aykırı olduğunu kaydetti. Uluslararası anlaşmalara atıfta bulunan AİHM özellikle, çocukların tutuklanmasına son çare olarak başvurulması ve yargılamanın en kısa sürede bitirilmesi yükümlülüğüne dikkat çekti.