Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukukunda İnternet Ortamında Mal Satışına Yönelik Sözleşmelerde Cayma Hakkının Kullanılması

Exercise of the Right of Withdrawal in Contracts for the Sale of Goods on the Internet Under Turkish Law

Pelin IŞINTAN

Tüketiciye kayıtsız ve şartsız olarak yapmış olduğu işlemden kurtulma imkanı sağlayan cayma hakkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da çeşitli tüketici işlemleri için öngörülmüştür ve tüketici açısından önemli bir imkandır. Cayma hakkının varlığı özellikle internet ortamında tüketiciyi daha rahat işlem yapmaya sevk eder. Covid-19 pandemisi sırasında önemi daha da iyi anlaşılan internet üzerinden kurulan mesafeli sözleşmeler artık modern hayatın bir parçası haline gelmiştir. Bu tür sözleşmelerin sıklıkla kurulduğu ve platform olarak tabir edilen çevrimiçi pazar yerleri tüketicinin çok kolaylıkla alışveriş yapmaya yönlendirildiği mecralardır. Bu bağlamda internet üzerinden bir taşınır satışına taraf olan tüketicinin korunması TKHK md.48 ile buna dayanarak çıkartılan Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği kapsamında gerçekleşir. Söz konusu mevzuatta yakın zamanda önemli değişiklikler yapılmıştır ve bunların bir kısmı cayma hakkının kullanımına ilişkindir. Bu çalışmada, sözleşme kurulduktan sonra tüketicinin korunması yönündeki en önemli araç olarak gördüğümüz cayma hakkı ve bu hakkın kullanılmasına ilişkin mevzuatta gerçekleşen son değişiklikler ele alınacaktır.

Elektronik Sözleşme, İnternet, Cayma Hakkı, Mal Satımı, Aracı Hizmet Sağlayıcı.

The right of withdrawal, which allows the consumer to unconditionally be freed from the transaction, is stipulated in the Law No. 6502 on the Protection of Consumers for various consumer transactions and is an important opportunity for the consumer. The existence of the right of withdrawal encourages the consumer to make transactions more easily, especially on the internet. Distance contracts established over the internet, the importance of which was better understood during the Covid-19 pandemic, have now become a part of modern life. Online marketplaces referred to as platforms are mediums where such contracts are frequently and easily established by the consumers. In this context, the protection of the consumer who is a party to a sale of movable goods over the internet is realized within the scope of Article 48 of the Law no. 6502 and the Regulation on Distance Contracts issued on the basis thereof. Significant amendments have recently been made in the said legislation and some of them are related to the use of the right of withdrawal. In this study, the right of withdrawal, which we see as the most important tool for the protection of the consumer after the conclusion of the contract, and the recent changes in the legislation regarding the exercise of this right will be discussed.

Electronic Contracts, Internet, Right of Withdrawal, Sale of Goods, Platforms.

GİRİŞ

İnternet hayatımıza girdiği andan itibaren giderek artan şekilde günlük yaşamımızdaki alanını genişletmektedir. Bu sayede kişilerin birçok işlerini çeşitli web siteleri ve akıllı telefonlardaki uygulamalar üzerinden halletmeleri mümkün hale gelmiştir. Özellikle pandemi sürecinde evden çıkmaya gerek bile kalmadan tüm ihtiyaçların sağlanabilmesi bize internetin hayatımızda nasıl bir yeri olduğunu ziyadesiyle göstermiştir. Bu bağlamda internet üzerinden yapılan işlemlerin türü ve sayısı hızla arttığı gibi pandemi sonrasında da bu alışkanlıkların devam ettiği kolayca gözlenebilir. İnternet ortamında yapılabilecek sayısız işlemler arasından bu çalışmada inceleme konumuzu internet üzerinden yapılan mal satışları oluşturacaktır.

İnternet ortamında bir mal satışının tabi olacağı hükümleri ve böylelikle tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyebilmek için hem alıcı hem satıcının özelliklerini dikkate almak gerekir. Her şeyden önce alıcının tüketici ve satıcının da bu işi ticari ya da mesleki bir faaliyet kapsamında yürüten bir gerçek ya da tüzel kişi olması ihtimalinde bu işlem 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun1 (TKHK) md.2/f.1/b.l gereğince bir tüketici işlemi olarak değerlendirilir. Bunun yanı sıra satıcının uzaktan pazarlamaya yönelik bir sistem çerçevesinde malı tüketiciye sunmuş olması ve tarafların fiziksel olarak bir araya gelmeden uzaktan iletişim araçları kullanmak suretiyle sözleşmeyi kurmaları ihtimalinde bu sözleşme bir mesafeli sözleşme olarak kabul edilir.2 Alıcının tüketici veya satıcının bu işi meslek edinmiş bir kişi olmadığı diğer tüm ihtimallerde3 mesafeli sözleşmeden bahsedilemez ve bu sözleşmeler için TKHK devre dışı kalarak Türk Borçlar Kanunu (TBK) hükümleri uygulama alanı bulur.4 Örneğin bir sosyal medya platformu kullanıcısının, hobi olarak ürettiği bazı el işlerini, bunları aynı platformda görüp çok beğenen bir başka kullanıcıya satmayı kabul etmesi neticesinde ortaya çıkan sözleşme bir tüketici işlemi, dolayısıyla bir mesafeli sözleşme olarak kabul edilmeyecektir. Yine bir tacirin ofisinde kullanmak üzere bir internet sitesinden bilgisayar satın alması da aynı şekilde mesafeli sözleşme olarak değerlendirilmez.5 Bununla birlikte, tüm olasılıklar için aşağıda ele alınacağı üzere, bir elektronik ticaret işleminin mevcut olduğu söylenecektir.6 Bu bağlamda internet kullanımıyla birlikte elektronik ticaret işlemlerinin de günlük hayatımızın bir parçası haline geldiği rahatlıkla söylenebilir.

Yapılan işlemin yukarıda ifade edildiği gibi bir mesafeli sözleşme sayılması neticesinde ise TKHK md.48 ve Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nin7 (Yönetmelik) kapsamına giren bir tüketici işlemi ile karşı karşıya kalınır ve bu kapsamda tüketici olan alıcının korunması amacıyla ön bilgilendirme hakkı, cayma hakkı gibi bazı haklar ortaya çıkar. Mesafeli sözleşmeler internet ortamı dışında telefon, sms, katalog, tele pazarlama vb. yöntemlerle de kurulabilir8 ve sadece mal satışı değil çeşitli hizmetlerin sunumuna da imkan tanır. Bunun yanı sıra tüketiciye çeşitli haklar ve satıcı/sağlayıcılara önemli bazı yükümlülükler de yükler. Tüketici mevzuatında yapılan son değişiklikler kapsamında aracı hizmet sağlayıcıların da yükümlülükleri ayrıca ele alınmış ve bu konuda tüketicinin konumunu güçlendirecek düzenlemeler yapılmıştır. Biz bu çalışmada sadece internet ortamında kurulan mal satışlarında alıcı tüketicinin sahip olduğu cayma hakkını ele alacağız. Bu amaçla önce internet üzerinden kurulan mal satışı sözleşmelerinin özelliklerine kısaca değinecek; daha sonra da alıcı tarafın tüketici olduğu sözleşmelerde bu alıcının sahip olduğu cayma hakkını mevzuattaki son değişiklikler ışığında inceleyeceğiz.

I. İNTERNET ORTAMINDA MAL SATIŞINA YÖNELİK SÖZLEŞME VE ÖZELLİKLERİ

Mal satışına yönelik sözleşmenin internet ortamında kurulması onun bir elektronik ticaret işlemi olduğunu gösterir. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun9 md.2/f.1(a) bendinde tanımlandığı üzere elektronik ticaret “[f]iziki olarak karşı karşıya gelmeksizin, elektronik ortamda gerçekleştirilen çevrim içi iktisadi ve ticari her türlü faaliyeti” ifade eder.10 Bu bağlamda internet ortamında akdedilen sözleşmeler de birer elektronik ticaret işlemi olarak kabul edilir. Elektronik işlemler sadece internet üzerinden yapılmasa da mal satışı için en sıklıkla kullanılan ortamın internet olduğu rahatlıkla söylenebilir.11 Böylelikle taraflar karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarını elektronik ortamda iletir ve hatta bazı durumlarda sözleşmeden kaynaklanan borcun ifası da elektronik ortamda gerçekleşebilir.12 Bu anlamda, doktrinde bir görüşe göre13 kurulan sözleşmeye elektronik sözleşme demekten ziyade sözleşmenin elektronik ortamda kurulmasından bahsetmek daha yerinde olacaktır. Bir başka anlatımla, elektronik sözleşme kavramı özel bir sözleşme tipini değil fakat sözleşme kurmanın özel bir yöntemini ifade etmek için kullanılmalıdır.

İnternet ortamında kurulan satış sözleşmesinin konusunu sadece taşınırlar ya da elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi mallar oluşturabilir. Taşınmaz satışlarına yönelik sözleşmeler resmi şekle tabi olduğu ve bu şekil şartı tarafların ya da yetkili temsilcilerinin mutlaka fiziksel ortamda bir araya gelmelerini gerektirdiği için internet üzerinden yapılamaz.14

Tarafların bu şekilde fiziksel ortamda karşı karşıya gelmeden çevrimiçi olarak sözleşme yapmaları durumuna tüketici hukuku açısından yaklaşıldığında akla ilk gelen kavram mesafeli sözleşme olacaktır. Ancak tarafların eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın uzaktan iletişim araçlarının kullanılarak sözleşmenin yapılması mesafeli sözleşmenin önemli bir unsuru olsa da sadece bu unsurun varlığı işlemi mesafeli sözleşme olarak nitelendirmek için kafi gelmez. Bunun yanı sıra satıcının mutlaka uzaktan pazarlamaya yönelik bir sistem içinde bulunması ve malları tüketiciye bu sistem dahilinde sunması gereklidir. Bir başka ifadeyle, satıcı fiziksel varlığı olan bir mağaza yerine sanal bir ortama tüketiciyi davet etmelidir. Tüketici interneti kullanarak bir web sitesinden ya da çevrim içi bir uygulamadan yararlanmak suretiyle malı görür, imkanların izin verdiği ölçüde bu sanal ortamda inceler ve mal ile ilgili belli bir fikir sahibi olmaya çalışarak satın alma işlemini gerçekleştirir. Bu sanal ortamı satıcının bizzat hazırlaması gerekli değildir; bir başkası tarafından organize edilmiş bir ortama dahil olması yeterlidir.15 Satıcı, bu anlamda örneğin alıcı ile satıcıyı buluşturan, bu şekilde satış sözleşmesinin kurulmasına aracılık etmek üzere kurulmuş çevrimiçi pazar yerlerine katılarak da tüketici ile bir işlem kurabilir.16 Satıcının, bu çevrimiçi ortam dışında fiziksel olarak malları tüketiciye sunduğu bir işyerinin bulunması mümkündür; münhasıran sanal ortamı kullanması aranmaz. Tüketicinin satın almak istediği ürünü satıcının işyerinde fiziksel olarak inceleyip bilgi aldığı ancak nihai olarak alışverişini internet üzerinden yaptığı ihtimalde de bu ilişki mesafeli sözleşme olarak kabul edilir.17,18 Bununla birlikte satıcının böyle bir sisteme dahil olmaksızın arızi olarak internet üzerinden satış yaptığı hallerde mesafeli sözleşmelere ilişkin hükümler uygulama alanı bulmaz. Örneğin satıcı, yalnızca malların görsellerini paylaştığı ancak satış sistemi kurmadığı bir sosyal medya hesabı ya da internet sitesi üzerinden bu malları görüp beğenerek kendisine ulaşan bir müşteriye satış yapmayı kabul ederse kurulan bu sözleşme bir tüketici işlemi olsa da mesafeli sözleşme olmaz. Burada yalnızca borçlar hukuku kapsamında bir mesafe satışı yapılmış olur; yani tarafların iradeleri ile ifa yeri değiştirilir ve tüketicinin mağazaya giderek teslim alması gereken bir ürün, satıcı tarafından ona gönderilir.

Bu vesile ile değinmek gerekir ki, internet ortamında kurulan ve taşınır malların satışına yönelik mesafeli sözleşmelerin ifası açısından olayların büyük çoğunluğunda aynı zamanda bir mesafe satışı da yapılacaktır. Zira, satıcının teslim yükümlülüğünü ifa etmesi için malı tüketiciye göndermesi gerekir. Bazı satıcıların ya da uygulamaların tüketiciye başka imkanlar sunması da mümkündür. Örneğin, malın tüketicinin adresine yakın üçüncü kişi paydaşlara gönderilmesi ve tüketicinin buraya giderek malı teslim alması söz konusu olabilir. Bunun yanı sıra satıcının ayrıca bir fiziksel mağazası olması ihtimalinde satıcı tüketiciye malı burada teslim alma imkanı da sağlayabilir. Bu şekilde hem malın yolda hasar görmesi engellenebileceği gibi bazen bu şekilde tüketicinin eline ulaşması da daha çabuk olabilir. Ayrıca bu şekilde teslim alındığında tüketiciye yansıtılacak bir gönderim bedeli de olmaz. Böylelikle tüketicinin mala yönelik sözleşmeyi internet üzerinden kurması fakat mağazadan teslim alması da sözleşmenin mesafeli sözleşme yöntemi kullanılarak yapılmasına engel teşkil etmez; zira mesafeli sözleşmenin tanımı gereği tarafların sözleşme kurulduğu andan sonra yani ifa aşamasında fiziksel ortamda bir araya gelmeleri mümkündür.19 Ne var ki bu durumda artık bir mesafe satışı olduğundan bahsedilemez. Buradan da anlaşılabileceği gibi tüketici hukuku açısından mesafeli sözleşme sözleşmenin kurulmasına ilişkin bir yöntemken mesafe satışı sözleşmenin ifasına ilişkin bir kavramdır.20

Gerçekten, mesafeli sözleşme esasında, tıpkı yukarıda elektronik sözleşmeler için ifade edildiği gibi, bir sözleşme tipini değil fakat bir sözleşme yapma yöntemini ifade eder.21 Bu anlamda konumuz itibarıyla tarafların internet ortamında iradelerini açıklamak suretiyle kurdukları sözleşme hukuki nitelik itibariyle bir satış sözleşmesidir ve bu sözleşme TKHK’nın özel hükümleri saklı kalmak üzere kurulması, geçerliliği ve ifasına ilişkin olarak TBK’nın ilgili hükümlerine tabidir.22

Sözleşmenin mesafeli yöntem ile kurulması onun her zaman hazır olmayanlar arasında kurulmasını gerektirmez. Mesafeli sözleşmenin kurulması için tarafların uzaktan iletişim araçlarını kullanmaları gerektiği yukarıda ifade edilmişti. Bu iletişim araçlarından bazıları taraflar arasında doğrudan iletişimi sağlamaya müsaittir. Günümüzde çevrim içi olarak bir satış temsilcisine görüntülü bağlanarak konuşma imkanı sunan ve böylelikle tüketicinin aklındaki her soruyu satıcı ya da yetkili temsilcisine sorma ve sözleşmeyi bu şekilde kurma imkanı bulduğu sanal mağazalar mevcuttur.23 Bu imkan kullanılarak kurulan sözleşmeler, tüketici satıcıyla TBK md.4/f.2 anlamında doğrudan iletişim içinde olduğundan hazırlar arasında kurulmuş olur. Bununla birlikte bu şekilde yapılan satışlarda tüketicinin, satıcıyla yüz yüze geldiği kabul edilebilse dahi, yine de satın almak istediği ürünle bire bir fiziksel bağlantısının olmaması, sözleşmenin müzakere ve kurulma aşamalarının uzaktan iletişim araçları kullanılarak gerçekleştirilmesi ve satıcının uzaktan pazarlama kanallarını kullanması nedeniyle bu şekilde yapılan işlemler mesafeli sözleşmedir. Bu anlamda sözleşmenin hazırlar arasında kurulması mesafeli sözleşme olmasına engel teşkil etmez. Ancak, bu şekilde doğrudan iletişim kurulmayan ihtimallerde, örneğin web sitesi üzerinden sipariş vermek suretiyle irade beyanında bulunulması ya da karşılıklı elektronik posta gönderileri ile iradelerin beyan edilmesi gibi hallerde sözleşmenin hazır olmayanlar arasında kurulduğu kabul edilir.24 Bu şekilde web sitesinde yer alan beyanların sözleşmenin kurucu beyanlarından olup olmadığı tartışılabilir. Kanaatimizce, satıcının kendi web sitesinden ya da bir platform üzerindeki kendine ait alandan ürünlerini fiyatlarıyla birlikte sergilemesi, ürünlerin fotoğraflarının ve fiyatlarının olduğu bir kataloğu göndermesi gibidir. Dolayısıyla, TBK md.8/f.2 gereğince aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça bu bir öneri sayılır.25 Bir web sitesi üzerinden sayısı belirsiz müşteriye ulaşmaya çalışan bir satıcı eğer kendisini bağlamak istemiyorsa bunu çok kolaylıkla ifade edebilir; örneğin, ürünlerin fiyatına yer vermeyip kendisiyle temasa geçilmesini isteyebilir. Aynı şekilde, elektronik ticaretin sağladığı imkanlar kapsamında elindeki ürünlerin çeşidini ve stok durumunu kolaylıkla takip edecek bir mekanizma da kurabilir. Dolayısıyla, bu şekilde ürün sergilenmesinin öneri olarak kabulünde bir sakınca yoktur. Bunun devamında alıcının ürünün miktarını, rengini, bedenini vb. özelliklerini belirleyerek sepete atması ise henüz kabul beyanını oluşturmaz. Zira, ödeme aşamasına gelinceye kadar bu ürünlerden hatta tamamen bu sözleşmeyi kurmaktan vazgeçmesi mümkündür. Dolayısıyla kanaatimizce alıcının kabul beyanı sepetteki ürünleri onayladığı aşamada gerçekleşir. Bundan sonra satıcının siparişi aldığını bildirmesi ise bir teyit beyanından ibarettir.26

TKHK kapsamında bazı sözleşmeler geçerlilik unsuru olarak şekle tabi kılınsa da mesafeli sözleşmeler bu kapsamda değildir.27 Esasen, yukarıda ifade ettiğimiz gibi mesafeli sözleşme bir tip sözleşme olmadığı ve sadece bir sözleşme kurma yöntemi olduğu için kendi başına bir geçerlilik şekline sahip olması da beklenemez.28 İnternet ortamında yapılan mal satışları yukarıda ifade edilen koşullar kapsamında mesafeli sözleşme olarak kabul edildiğinde aslında ortada yine bir taşınır satış sözleşmesi vardır; sadece sözleşmenin kuruluşu mesafeli sözleşme yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle mesafeli olarak yapılan ve borç ilişkisini oluşturan sözleşme her ne ise - ki bizim konumuz gereği taşınır satışıdır - aranan geçerlilik şeklini o sözleşme çerçevesinde tespit etmek gerekir. TBK md.12 ve md.209 çerçevesinde taşınır satışı kural olarak bir geçerlilik şartına tabi kılınmamıştır; TKHK hükümleri de taşınır satışı için bir geçerlilik şartı öngörmediğine göre mesafeli olarak yapılan taşınır satışı da özel bir şekle tabi olmayacaktır. Bununla birlikte mesafeli sözleşmeleri düzenleyen TKHK md.48 ve Yönetmelik md.6 ön bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmesi için belli niteliklere sahip bir yazılı usulü şart koşar. Bu şart, tüketici işlemlerinde bilgilendirmelerin “en az 12 punto büyüklüğünde, ... kağıt üzerinde veya kalıcı veri saklayıcısı ile” tüketiciye verilmesini öngören TKHK md.4/f.1 hükmüyle de uyumludur. Dolayısıyla internet ortamında mal satışına yönelik olarak akdedilen sözleşmeler geçerlilik açısından özel bir şekle tabi değildir; fakat bu sözleşmeyle ilgili ön bilgilendirmenin yazılı olarak yapılması gereklidir. Ancak ön bilgilendirme için talep edilen şekil şartı bir geçerlilik şartı değildir.29

İnternet üzerinden yapılan mal satışları neticede yukarıda ifade edildiği üzere bir taşınır satışı olduğu için alıcı BK md.209 vd. hükümlerine göre bazı haklara sahip olur. Ancak, alıcının tüketici olması onun öncelikle TKHK’daki özel düzenlemelerden yararlanmasına da imkan sağlar. Bu bağlamda internet üzerinden bir taşınır satışına taraf olan tüketicinin korunması TKHK md.48 ile buna dayanarak çıkartılan Yönetmelik kapsamında gerçekleşir. Tüketicinin korunması sözleşme öncesi, ifa aşaması ve sözleşme sonrası sağlanan korumalar olarak üç grupta ele alınabilir. Aşağıda, sözleşme kurulduktan sonra tüketicinin korunması yönündeki en önemli araç olarak gördüğümüz cayma hakkı, konuyla ilgili yeni düzenlemeler de dikkate alınarak incelenecektir.

II. CAYMA HAKKI

Cayma hakkı, tüketici hukukundan kaynaklanan tipik bir hak olarak sadece tüketici işlemleri için söz konusu olabilir. Dolayısıyla internet üzerinden yapılan mal satışlarının alıcı tarafının tüketici olmadığı ihtimallerde cayma hakkından bahsedilemez. Cayma hakkı, tüketici işlemleri içerisinde de istisnai bir yere sahiptir; zira kanun koyucu her türlü tüketici işleminde bu hakkı tanımamış; belli özellikteki sözleşmeler için cayma hakkını bahşetmiştir. Bu sözleşmelerden biri de TKHK md.48’de düzenlenen mesafeli sözleşmelerdir.30 Yukarıda ifade ettiğimiz üzere internet üzerinden yapılan mal satışları diğer unsurları da içinde barındırdığında tüketici hukuku açısından mesafeli sözleşme olarak nitelendirilir ve böylelikle kural olarak bu tür satışlarda TKHK md.48/f.4 gereğince tüketicinin cayma hakkı mevcuttur. Cayma hakkının kullanımı ile ilgili ayrıntılar ise Yönetmelik md.9 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Cayma hakkı tüketici lehine emredici şekilde31 düzenlenmiş olmakla beraber bu hakkın tanımı ne TKHK ne Yönetmelik’te mevcuttur. Emredici bir düzenleme olduğu için satıcı tarafından ortadan kaldırılması ya da sınırlandırılması mümkün değildir.

İnternet ortamında kişinin bir sözleşmeye taraf olması özellikle sosyal medyada yapılan tanıtımlar, kullanılan özel pazarlama taktikleri, influencer olarak tabir edilen çok takipçili ve popüler isimlerin ürünleri kullandıklarını ifade ederek bunların alınabileceği bağlantıları paylaşmaları gibi nedenlerle son derece kolay bir hale gelmiştir. Bir kişi evinde otururken ya da trafikte zaman öldürürken ve hiç aklında yokken kendisini birkaç dakika içinde birden çok sözleşmeyi akdetmiş halde bulabilir. Üstelik bu sözleşmelerin büyük çoğunluğunda ne satıcıyı ne ürünü görmüştür ya da bunlar hakkında gerçek anlamda bilgi sahibidir. Özellikle platformlar kişinin kredi ya da banka kartı bilgilerini de hesabına kaydetmekte ve bu bilgileri ileriki alışverişlerinde kullanması için tüketiciye “kolaylık” sağlamakta, bu sayede kişi yerinden bile kalkmadan elindeki akıllı telefondaki bir uygulama üzerinden sistemde kayıtlı bilgileri ile alışverişini tamamlama imkanına sahip olmaktadır. Böylelikle alıcı bazen çok uzun uzadıya düşünmeden ve hatta bazen de “son ürün”, “indirimde son saatler”, “bu fırsat kaçmaz”, “sadece size özel bir teklif” benzeri ifadelere kapılarak bir telaşla alışverişini tamamlar. Bu acele içinde kendisine sunulan işlem ile ilgili uyarıları ve bilgileri ise çoğu zaman okumaz. Tam da bu nedenle, tüketiciye, pek de rasyonel olmayan sebeplerle içine girdiği bu sözleşme ilişkisinden sıyrılabilmesi için bir imkan verilmesi son derece önemlidir.32

Tüketicinin akdettiği sözleşmeden hiçbir koşula ve cezaya tabi olmaksızın kurtulma imkanı olarak ifade edebileceğimiz cayma hakkı Türk Hukuku’nda özellikle terminoloji açısından tartışmalıdır. Bazı yazarlar cayma hakkı yerine geri alma hakkı teriminin kullanılmasını daha doğru kabul eder.33 Mehaz Yönerge’de kullanılan İngilizce terim (right of withdrawal) de bu yaklaşımı destekler nitelikte görünebilir.34 Ancak, doktrinde Baysal35 tarafından belirtildiği üzere, geri alma hakkı ancak sözleşmenin kuruluşuna giden yolda öneri ve kabul beyanları için kullanılabilen bir tabirdir. Bunların geri alınması ise BK md.10 gereğince ancak beyan karşı tarafa ulaşmadan önce ya da aynı anda veya daha sonra ulaşmakla birlikte diğer tarafça öneri veya kabul beyanından önce öğrenilmiş olursa mümkün olabilir. Oysa, cayma hakkı ile elde edilmek istenen sonuç kabul beyanının geri alınarak sözleşmenin kurulmasını önlemekle sınırlı değildir. Cayma hakkı esasen sözleşme kurulduktan sonra tüketicinin bundan hiçbir sebebe bağlı olmadan, tek taraflı olarak vazgeçebilmesi imkanı sunan bir haktır. Bizim hukukumuzda sözleşme kurulduktan sonra tek taraflı olarak sözleşmeyi kuran beyanların geri alınması imkanı36 bulunmadığı gibi, sözleşmeyi bu şekilde sona erdirme imkanı da genel bir hak olarak mevcut değildir. Bu imkanın ya taraflar arasındaki sözleşmede özel olarak bir tarafa tanınması ya da kanun koyucu tarafından böyle bir düzenleme yapılması gereklidir. Dolayısıyla, kanaatimizce, hukuk sistemimizle uyumlu olan çözüm, kurulmuş bir sözleşmede tüketici lehine bir geri alma hakkı değil fakat kurulmuş sözleşmeden kurtulma imkanı yaratan bir cayma hakkı tanınmış olmasıdır. Bu nedenle biz de cayma hakkı terimini benimsiyor ve kanuni terminolojiden ayrılmaya gerek görmüyoruz.

Cayma hakkı, tek taraflı kullanılan ve sözleşmeyi geriye etkili olarak sona erdiren bir beyandır. Bu haliyle cayma hakkı bozucu yenilik doğuran bir beyan olarak nitelendirilir.37 Yenilik doğuran bir beyan olması nedeniyle yöneltilmesi gereklidir.38 Yönetmelik md.11/f.1 gereğince bu beyan yazılı olarak ya da kalıcı veri saklayıcısı ile yöneltilecektir.39 Bu madde hükmünde yapılan değişiklikle40 birlikte beyanın yöneltilmesi gereken kişiler arasına satıcının yanı sıra aracı hizmet sağlayıcı da eklenmiştir (md.11/f.1). Böylece internet üzerinden yapılan çoğu işlemde olduğu gibi bir platform üzerinden kurulan mesafeli satış sözleşmesinde tüketici cayma beyanını bu sistemi oluşturan aracı hizmet sağlayıcıya da yöneltebilecektir. Tüketicinin ulaşabileceği muhatap sayısını arttıran bu düzenlemenin yerinde olduğu kanaatindeyiz. Böylece uygulamada tüketicinin bu şekilde yaptığı alışverişlerde kendisine cayma beyanını yöneltecek muhatap bulmakta zorlandığı durumlar ortadan kaldırabilecektir. Bununla bağlantılı olarak yine Yönetmelik md.11’e eklenen 5. fıkra hükmüyle,41 cayma hakkının kullanılabilmesi için platform üzerinden kurulan sözleşmelerde aracı hizmet sağlayıcı, tüketicinin cayma beyanını ulaştırabileceği ve bu beyanın kendisine ya da satıcıya ulaştığını tüketiciye derhal teyit edecek bir sistemi kurmakla da yükümlü tutulmuştur. Böyle bir platforma dahil olmayan satıcıların kendi işletmelerine ait internet sitesi üzerinden bu şekilde bir sistem kurmaları mecburi değildir. Bununla birlikte, Yönetmelik md.11/f.2’ye göre tüketiciye internet sitesi üzerinden cayma hakkını kullanabilme seçeneği sunması halinde satıcının, cayma beyanının kendisine ulaştığına dair teyit bilgisini derhal tüketiciye iletmesi mecburidir. Sözleşme platform üzerinden kurulmakla birlikte tüketici cayma beyanını satıcıya yöneltmiş olursa, bu halde satıcının kendisine ulaşan bildirimi aracı hizmet sağlayıcıya derhal ulaştırma yükümlülüğü de Yönetmelik md.12/f.6’da öngörülmüştür.42

Bu şekilde satıcıya ya da aracı hizmet sağlayıcıya yöneltilen cayma beyanı karşı tarafın onayına tabi değildir; beyan, tüketici tarafından kullanılmakla hüküm ve sonuçlarını doğurur. Yine, yenilik doğuran bir hak olması sebebiyle cayma hakkının kullanılması şarta bağlanamaz ve kullanılmakla tükenir. Bu anlamda satıcının örneğin indirim dönemi gibi belli dönemlerde iade kabul etmemesi gibi uygulamaların hukuken bir karşılığı yoktur.