Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğunda Yansıma Yoluyla Zarar

Damages by Reflection in the Legal Responsibility of the Members of Board of Directors of Joint Stock Company

Aydın Alber YÜCE, Emre KÖROĞLU

Anonim şirketler hukukunda yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin sorumlulukları kabul edilmiştir. Bu sorumluluk, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerinin kanun ya da esas sözleşme gereğince kendilerine düşen bir yükümlülüğü ihlâl etmelerine dayanmaktadır. Bu ihlâlin neticesinde şirket zarara uğrayabilir. Şirketin yanında pay sahiplerinin veya şirket alacaklılarının da zarara uğraması söz konusu olabilir. Aynı zamanda, şirketin zararının pay sahipleri ve alacaklıları da etkilemesi mümkündür. İşte bu halde, pay sahipleri ve alacaklılar açacakları sorumluluk davasıyla hükmedilecek tazminatın şirkete ödenmesini isteyebilirler. Pay sahipleri ve alacaklıların şirketin doğrudan uğradığı zararlardan etkilenmeleri öğretide doğrudan ve doğrudan olmayan zararlar ayrımını yaratmıştır. Doğrudan olmayan zararlar konusunda öğretide yaygın olarak dolaylı zararlar terimi kullanılmaktadır. Bu çalışmada, pay sahiplerinin ve alacaklıların şirketin doğrudan uğradığı zararlar konusundaki hukukî konumu, borçlar hukukunun temel prensipleriyle karşılaştırılarak tartışılmaktadır.

Anonim Şirket, Yönetim Kurulu, Sorumluluk, Doğrudan Zararlar, Dolaylı Zararlar, Yansıma Yoluyla Zararlar.

The law of joint stock companies acknowledges the responsibilities of board members and managers. This responsibility is based on the violation of an obligation by members of the board of directors and management in accordance with the regulations or the articles of association constitutes. As a result of this violation, the company may suffer losses. Shareholders and creditors may also suffer losses in addition to the company. At the same time, the company’s failure may have an impact on its shareholders and creditors. In this instance, the corporation’s shareholders and creditors may seek reimbursement from the company through a liability action. The theory distinguishes between direct and indirect losses due to the fact that the company’s direct losses effect its shareholders and creditors. When discussing indirect damages, the term “indirect damages” is frequently used. The legal position of the owners and creditors in relation to the company’s direct losses is discussed in this study by comparing it to the basic principles of the law of obligations.

Joint Stock Company, Board of Directors, Liability, Direct Damages, Indirect Damages, Damages by Reflection.

I. GİRİŞ

Borçlar hukukunun genel hükümlerine göre, hukuka aykırı bir fiilden doğan tazminat talepleri, sadece zarara yol açan fiilden doğrudan etkilenen kişilerce ileri sürülebilir.1 Zarara yol açan fiilden yansıma yoluyla zarar gören kişi hukuka aykırı fiilin failine doğrudan başvuramaz.2 Özellikle, doğrudan zarar gören kişinin alacaklıları, borçlularının malvarlıklarının azalması dolayısıyla alacaklarının tehlikeye düştüğünden bahisle böyle bir başvuru imkânına sahip olduklarını ileri süremezler.3

Anonim şirketler hukukunda ise, yukarıda değinilen kuralın aksi geçerlidir. TTK m.553 hükmü uyarınca, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde; şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. TTK m.555/1 hükmüne göre ise, şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. TTK m.556/1 hükmüne göre, zarara uğrayan şirketin iflası hâlinde, tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkını şirket alacaklıları da haizdir. Oysa, şirket yöneticilerinin, kanun ya da esas sözleşme hükümlerine göre yerine getirmek zorunda oldukları yükümlülüklerin ihlâlinden doğan zararlardan öncelikle ve doğrudan şirket zarar görür.4 Pay sahiplerinin gördükleri zararlar, şirketin malvarlığındaki azalma sebebiyle payların değerinin düşmesinden ileri gelen yansıma yoluyla zararlardır.5 Şirket alacaklılarının uğradığı zararlar ise, şirketin malvarlığının azalması sebebiyle, artık alacakları için daha az miktarda karşılık bulunmasından doğar.6 Bu zararlar doğrudan zarar olmayıp; yansıma yoluyla zararlar kategorisindedir.

Genel hükümlere göre yansıma yoluyla zarara uğrayan kişilere, zarara yol açan fiilin failine doğrudan başvurma imkânı istisnai olarak tanınmış iken; TTK bu imkânı doğrudan sağlamıştır. Konunun borçlar hukuku ve ticaret hukuku boyutunun bulunması ve kanun koyucunun neden bu şekilde bir tercihte bulunduğunun tartışılması, anonim şirketlerde sorumluluğa dair hukukî rejimin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

II. YANSIMA YOLUYLA ZARAR KAVRAMI VE BU ZARARLARIN TAZMİNİ

Doktrinde zarar bir kişinin malvarlığında rızasına aykırı olarak meydana gelen azalma olarak tanımlanmakta olup, zarar söz konusu olmasa idi, kişinin malvarlığının arz edeceği durum ile zarara bağlı mevcut durum arasındaki farktan oluşmaktadır.7 Zarar doktrin tarafından “fiili zarar”, “yoksun kalınan kar”, “doğrudan zarar”, “dolaylı zarar”, “yansıma yoluyla zarar”, “menfi zarar”, “müspet zarar” gibi çeşitli açılardan sınıflandırılmalara tabi tutulmaktadır.8 Çalışmamızda, inceleme konumuzu oluşturması sebebiyle “yansıma yoluyla zarar” kavramı ve bu zarar ile yakın ilişkisinin bulunması dolayısıyla “doğrudan zarar” ve “dolaylı zarar” kavramları hakkında açıklamalara yer verilmiştir.

Doğrudan zarar, hukuka aykırı bir fiile maruz kalan kişinin, bu fiilin sonucunda araya eklenen başka bir sebep girmeksizin uğradığı zarardır.9 Örneğin, başka bir araçla kaza yapan motorlu araç sürücüsünün aracında meydana gelen zararlar onun açısından doğrudan zarardır.10

Dolaylı zarar, hukuka aykırı fiilin ortaya çıkarmış olduğu doğrudan zarara bağlanan ek bir sebebin sonucunda kişinin uğradığı zarardır.11 Örneğin yukarıdaki örneğimize devam edecek olursak, ilgili araç sürücüsü kaza dolayısıyla ayrıca bir de hastanede tedavi edilmişse, hastane masrafları ile hastanede kaldığı günlerde elde edemediği kazanç kayıpları dolaylı zararları teşkil etmektedir.12

Yansıma yoluyla zarar ise, hukuka aykırı fiile maruz kalan kişinin yanında üçüncü bir kişinin de bu fiil sebebiyle uğramış olduğu zarardır.13 Örneğin, yine yukarıdaki örneğimize devam edecek olursak, ilgili kazada bir de araç sürücüsünün eşi vefat etmiş olsaydı, araç artık eşinin desteğinden yoksun kalacağı için, onun bu kapsamda uğramış olduğu zararlar yansıma yoluyla zarar teşkil etmektedir.

Doğrudan zarar ile dolaylı zarar ayrımı aslında illiyet bağına dayalı olarak yapılan bir ayrımdır.14 Bu sebeple olduğu için sadece zarar verici fiile maruz kalan kişi bundan etkilenmektedir.15 Yansıma yoluyla zararda ise, zarar verici fiilden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenen kişinin yanında ek olarak başka bir kişi daha etkilenmekte ve aynı zarar verici fiilden birden fazla kişinin etkilenmesi durumu ortaya çıkmaktadır.16 Diğer bir deyişle yansıma yoluyla zararın varlığına sebep olan şey illiyet bağı olmayıp, söz konusu hukuka aykırı fiilin maruz kalan kişinin dışında üçüncü kişilere de etki ederek, onların üzerinde yeni bir zarar doğurucu etki meydana getirmesidir.

Yansıma yoluyla zararda tazminat talebinde bulunacak olan hukuka aykırı fiil dolayısıyla zarar gören üçüncü kişidir. Ancak yansıma yoluyla zararda, üçüncü kişinin uğramış olduğu zarar herhangi bir hukuki varlığı ihlal edilmeksizin ortaya çıkmaktadır.17

Yansıma yoluyla zararda, her üçüncü kişinin yansıma yoluyla zarara uğradığını ileri sürerek zararlarının tazmini talebinde bulunması mümkün değildir. Üçüncü kişinin yansıma zarara uğrayıp, tazminat talep edebilmesi için, hukuka aykırı fiile doğrudan maruz kalan kişi ile aralarında özel bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.18 Buradaki özel ilişki sözleşmeye dayalı19 veya dayalı olmayan20 ekonomik bir ilişki olabileceği gibi, akrabalık gibi yakınlığa dayanan bir ilişki de olabilir.21

Yansıma zararın tazmin edilebilmesi için zarar ile fiil arasında uygun illiyet bağının bulunmasının yanı sıra hukuka aykırılık unsurunun da söz konusu olması şarttır.22

Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine bakıldığında (TBK m.49 vd.) tazminat isteme hakkının kural olarak sadece hukuka aykırı fiil sonucu malvarlığında doğrudan veya dolaylı bir zarar ortaya çıkan kişiye ait olduğu görülmektedir. Bu çerçevede temelde üçüncü kişiler, yani yansıma yoluyla zarar görenler, bu hususta zarar veren kişiden herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.23 Bununla birlikte Kanun koyucu bazı durumlarda üçüncü kişilerin de tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmekte ve buna ilişkin hükümlere yer vermektedir.24 Örneğin, TBK m.53/b.3’te düzenlenen kazanç kaybı zararı şeklinde ortaya çıkan destekten yoksun kalma zararı bir yansıma yoluyla zararıdır ve tazmin edilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında denilebilir ki, yansıma yoluyla zarar istisnai nitelikte bir zarar türüdür. Kanun koyucunun ancak açık bir hükme yer verdiği durumlarda üçüncü kişiler de yansıma yoluyla zararlarını talep edebilirler.25

III. ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN HUKUKÎ SORUMLULUĞU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER

Anonim şirketler hukukunda hukukî sorumluluk, borçlar hukukunun genel hükümlerindeki hukukî sorumluluğa benzer bir biçimde tespit edilmektedir.26 Buna göre hukukî sorumluluğun şartları; hukuka aykırı bir fiilin bulunması, bu hukuka aykırı fiilin kusurla işlenmesi, kusurlu hukuka aykırı fiil ile bir zararın ortaya çıkması ve hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının kurulabilmesidir.27 Sayılan şartlardan hukuka aykırılık şartı, anonim şirketler hukukuna göre tespit edilirken; diğer şartlar borçlar hukukunun genel hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.28

Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) hukukî sorumluluk m.549 vd. hükümlerinde29 düzenlenmektedir. Söz konusu hükümlerde anonim şirkete ve pay sahiplerine karşı olan sorumluluk sözleşmeler hukukundan kaynaklanmaktadır.30 Zarara uğrayan şirketin iflâsı halinde şirket alacaklıları da sorumluluk davası açabilir (TTK m.556).31 Alacaklıların sorumluluk davası ise temelde haksız fiile ya da sözleşmeye dayanmaktadır.32

TTK’da kabul edilmiş sorumluluk sisteminin bir diğer özelliği de kişisel sorumluluğun benimsenmiş olmasıdır.33 Dolayısıyla, hukuka aykırı fiil sonucu gerçekleşen zarardan organ olarak değil; ancak bireysel olarak sorumluluk esası geçerlidir.34 Mutlak teselsül anlayışı yerine farklılaştırılmış teselsül anlayışının geçerli olması da bunun bir göstergesidir (TTK m.557).

Anonim şirketlerde hukukî sorumluluğun, genel hükümlere nazaran bazı farklılıkları vardır. Bu farklılıklar şunlardır:35 1- Şirketin uğradığı zararlar için şirket dışındaki kişilerin de (pay sahipleri ve alacaklılar) doğrudan dava açabilmesi, 2- Şirketin içindeki idarî pozisyonlarına ve zararın ortaya çıkmasındaki etkilerine bakılmaksızın birden fazla kişinin birlikte dava edilebilmesi, 3- Dava masraflarının karşılanması konusunda, davacı lehine kolaylıkların kabul edilmiş olması. Özellikle yukarıdaki üçüncü madde, davacı pay sahiplerinin dava sonucunda hükmedilebilecek tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilmeleri (TTK m.555/1)36 açısından önemlidir. Zira davacı pay sahibi ödenecek tazminattan ancak dolaylı olarak ve sermayedeki katılım oranına göre faydalanabilecektir. Öyleyse, dava masraflarının karşılanması bakımından davacılar lehine düzenlemeler (TTK m.555/2)37 kabul edilmesi doğaldır.38