Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kolluk Görevlileri Tarafından, İşlenen Suç Dolayısıyla Arama Kararı veya Emri Gerekmeden Kendiliğinden Arama Yapılabilen Haller

Recep GÜLŞEN

Arama, şüpheli veya sanığın yahut suça ilişkin delillerin ele geçirilmesi için gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunan bir koruma tedbiridir. Suç ve suçlulukla mücadele açısından kolluk görevlilerinin acil durumlarda inisiyatif kullanarak doğrudan arama yapabilmesinin kabul edilmesi zorunludur. Bu nedenle CMK’da açıkça yer almadığı halde Arama Yönetmeliğine bu doğrultuda izin veren düzenlemeler konulmuştur.

Arama Kararı, Arama Emri, Arama.

I. GENEL OLARAK

Arama, şüpheli veya sanığın yahut suça ilişkin delillerin ele geçirilmesi için gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunan bir koruma tedbiridir. Zira bu takdirde aranan kişi yakalanabilecek, tutuklanabilecek veya arama sonucunda bulunan delillere elkonulabilecektir.1 1 Haziran 2005 tarihine kadar yürürlükte bulunan 1929 tarihli 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun 97. maddesinin 1. fıkrasına göre, “aramaya karar vermek yetkisi hakimindir. Ancak tehirinde mazarrat umulan hallerde Cumhuriyet Savcıları ve savcıların muavini sıfatı ile emirlerini icraya memur olan zabıta memurları arama yapabilirler”. Bu düzenleme uyarınca arama için kural olarak hakim kararı, gecikmede sakınca bulunan hallerde yani istisnaen, Cumhuriyet Savcısı ve adli kolluk görevlileri yetkili kılınmıştı. Ancak uygulamada kolluk görevlileri ve amirleri çoğu kez gecikmede sakıncanın varlığını kabul ederek kanunun istisnasını kural haline getirmek suretiyle hakim kararı almadan konutta dahi arama yoluna gitmekteydiler.

Yasa koyucu, bunun üzerine, Anayasanın 20. ve 21. maddelerinde, konut dokunulmazlığı ve özel hayatın gizliliği açısından kural olarak hakim kararı ve gecikmede sakınca bulunan hallerde ise, kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri olmadıkça kimsenin üstünün, özel kağıtlarının ve eşyasının aranamayacağı, konutuna girilemeyeceğini ve burada arama yapılamayacağını düzenlemek suretiyle bu hakları güvence altına almıştır. Bu doğrultuda olmak üzere de, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 119. maddesiyle bu temel hak ve özgürlükleri etkin bir şekilde korumak üzere şöyle bir düzenleme getirilmiştir: “Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.” Gerek bu düzenleme gerekse 1412 sayılı CMUK’un Cumhuriyet Savcısı ve kolluk açısından yazılı emir aramayan ilgili maddesinin Anayasa Mahkemesinin 12.10.2005 tarih ve 63 sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine sözlü karar veya emir ile arama yapılamayacağını kabul etmek gerekir.2 Zira arama için yazılılık ilkesi, konut dokunulmazlığı ve özel hayatın gizliliği açısından yasal bir güvenceyi oluşturmaktadır.

Böylece, kolluk görevlilerinin, kural olarak hakim kararı veya gecikmede sakınca varsa, Cumhuriyet savcısının veya ona da ulaşılamıyorsa belirli hallerde kolluk amirinin yazılı emri ile arama yapabileceği kabul edilmiş, bu görevlilerin sadece emir üzerine hareket etmesi öngörülmüştür. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Resmi Gazetede yayınlandığı 17 Aralık 2004 tarihinden yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005 tarihine kadar geçen sürede, kamuoyunda kolluk görevlilerinin kendiliğinden arama yapamayacakları, suçüstü halinde suç işleyen kişiyi ve hatta ruhsatsız silah taşıyan yolda geçen tehlikeli kişiyi dahi durdurup kimliğini soramayacağı ve üzerini kabaca da olsa aramayacağı yönünde imaj oluşmuştur. Bunun üzerine, bu yasanın uygulanmasını göstermek için, 1 Haziran 2005 tarihinde Adalet ve İçişleri Bakanlığınca müştereken çıkarılan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğiyle, kolluk görevlilerinin hangi hallerde adli ve önleme araması yapabilecekleri ve nelerin arama sayılamayacağı açıkça belirtilerek kamuoyunda oluşan tereddütler giderilmeye çalışılmıştır. Nitekim, inceleme konumuzu oluşturan, işlenen bir suç dolayısıyla gerçekleşen aramalar açısından, hakim kararı veya gecikmede sakınca varsa, Cumhuriyet savcısının veya ona da ulaşılamıyorsa belirli hallerde kolluk amirinin yazılı emri olmadan da kolluk görevlilerince kendiliğinden arama yapılabilecek haller bu yönetmeliğin 8. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Burada bazı zaruri durumlar açısından kolluk görevlilerine kendiliğinden arama yapma imkanı verilmiştir. Aşağıda ayrıntılı olarak ele alınacak bu durumların yanı sıra, bu yönetmeliğin 9. maddesinde düzenlenen olay yeri incelemesinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.