Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yurt Dışı Eğitim Danışmanlığı Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Uygulanacak Hukukun ve Yetkili Mahkemenin Taraf İradesiyle Belirlenmesine İlişkin Bazı Tespitler

Some Observations on the Selection by the Parties of the Governing Law and the Venue in Disputes Arising out of Study Abroad Consultancy Contracts

Süheyla BALKAR

Kişisel yeteneklerini geliştirmek veya yabancı bir ülkede kariyer inşa etmek amacıyla yurt dışında eğitim alan kişi sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Yüksek maliyetli olabilen bu eğitimlere başvuranların arasında bu süreçte danışmanlık hizmeti alanların yüzdesi de azımsanamayacak derecededir. Bu bağlamda kurulan yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmeleri özel bir incelemeyi gerektirmektedir. İncelememize konu olan yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmesi bir yabancılık unsuru içerdiği takdirde 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) devreye girecek ve uygulanacak kurallar bu kanuna göre tespit edilecektir. Bu noktada sözleşmenin kurulması, tarafları, konusu veya kapsamı bir yabancılık unsurunun varlığına işaret edebilir. Sözleşmede yabancılık unsurunun varlığı aynı zamanda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin tespitinde de rol oynamaktadır. Çalışmamızda yabancılık unsuru içeren yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmelerine uygulanacak hukukun MÖHUK çerçevesinde tespiti, bu sözleşmelerin m.26 anlamında tüketici sözleşmeleri olarak değerlendirilmesi ihtimali ve buna bağlı sorunlar incelenecek; ikinci bölümde ise yabancılık unsuru içeren yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin yetkisi, bu sözleşmenin niteliği ve doktrindeki tartışmalar ışığında ele alınacaktır.

Yurt Dışı Eğitim Danışmanlığı Sözleşmesi, Yabancılık Unsuru, Uygulanacak Hukuk, Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yetkisi, Tüketici Sözleşmeleri.

Nowadays, more and more people are studying abroad to either develop their personal skills or to build a career in a foreign country. The percentage of those receiving consultancy services during their applications to these programs which may be quite expensive, is not to be underestimated. Foreign education or study abroad consultancy contracts concluded in this context require a particular examination. In case a study abroad consultancy contract, the subject of our review, comprises a foreign element, Turkish Private International Law Act numbered 5718 will come into play and the applicable rules will be determined accordingly. At this point; conclusion, parties, subject or scope of the contract might indicate the existence of a foreign element. The presence of such element is also relevant while determining the international jurisdiction of Turkish courts. In this analysis; the determination of the applicable rules to study abroad consultancy contracts within the framework of PILA, the characterization of these contracts as consumer contracts within the meaning of Article 26 of PILA and the related issues will be examined. Secondly, the international jurisdiction of Turkish courts over disputes arising from study abroad consultancy contracts will be discussed in light of the characterization of this contract and doctrine.

Study Abroad Consultancy Contracts, Foreign Education, Foreign Element, Applicable Law, The International Jurisdiction of Turkish Courts, Consumer Contracts.

Giriş

Son zamanlarda ülkemizden yurt dışına eğitim almak için giden kişi sayısı hiçbir zaman olmadığı kadar artmıştır. Kendini daha donanımlı hale getirmek için veya ekonomik göç kapsamında yurt dışında iş imkânı bulabilmenin ön adımı olarak başvurulan bu tür yurt dışı eğitimler maliyet açısından kişilere önemli bir yüktür; dolayısıyla bu maliyete değmesi ve en yüksek verimin alınabilmesi doğru tercihin yapılabilmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu noktada konumuzu oluşturan yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmeleri önem kazanmaktadır.

Yurt dışı eğitim danışmanlığı sözleşmesi; sinallagmatik1 ve sürekli2 bir iş görme3 sözleşmesidir. Sözleşme kapsamında taraflardan biri (danışmanlığı sağlayan/danışman) yurt dışındaki okullar hakkında bilgi vererek doğru seçimi yapması için sözleşmenin diğer tarafına destek olurken, diğer taraf (danışan) bunun karşılığında genelde belirli bir miktar para ödeme borcu altına girmektedir. Sözleşmenin temel amacı danışanın bilgi verilerek yönlendirilmesi olmakla birlikte, sözleşme özgürlüğü4 (TBK m.26) çerçevesinde taraflar sözleşmenin kapsamını diledikleri şekilde belirlemekte serbesttir. Uygulamada eğitim kurumları hakkında bilgi ve yönlendirmenin yanında; başvurular, vize, uçak bileti, konaklama, oryantasyon ve sağlık sigortası konusunda öneri ve yardım sunulması ve hatta öğrencinin eğitim hayatı süresince karşılaştığı sorunların çözümünde destek olunması hizmetlerinin de sağlandığı görülmektedir.

Yurt dışı eğitim danışmanlığı sözleşmesinin niteliğine baktığımızda; danışman bir iş görme borcu altına girdiğinden sözleşmenin bir iş görme sözleşmesi olarak nitelendirilmesi noktasında herhangi bir soru işareti bulunmamakla birlikte bu üst başlığın altında yer alan sözleşme tiplerinden hangisine yakın olduğu konusu incelenmelidir.5 İlk olarak, bu sözleşmenin bir iş sözleşmesi olmadığı kolaylıkla söylenebilir, zira iş sözleşmesine karakteristik özelliğini veren unsur işçinin, işverene bağımlı ve tabi olarak çalışmasıdır. Yurt dışı eğitim danışmanlığı sözleşmesinde ise danışman ile danışan arasında bir bağımlılık ilişkisi bulunmamakta; danışman işin organizasyonunu kendisi yapmaktadır. Tartışma, bu sözleşmenin bir vekalet mi yoksa eser sözleşmesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Her iki sözleşmenin konusu da iş görmektir; ne var ki vekalet sözleşmesinde bir eser söz konusu değildir; vekil belirli bir yönde sonucun elde edilmesi için çalışmayı taahhüt etmekle birlikte, gereken özen ve sadakati gösterdiği sürece sonucun meydana gelmemesinden sorumlu olmamaktadır.6

Yurt dışı eğitim danışmanlığı sözleşmesinde, danışman danışanın yurt dışı eğitimine başvuru sürecinde gereken bilgileri edinmesini, başvuru ve sonraki süreçte gereken desteği almasını sağlamakla birlikte, onun ilgili eğitim kurumundan kabul veya burs almasını taahhüt etmemekte ve bu husus genellikle sözleşmelerde bir hüküm olarak belirtilmektedir. Bununla beraber, bilhassa danışmanın eğitim için gidilecek ülkede yer alan belirli bir eğitim kurumunun temsilcisi, irtibat bürosu veya bizzat kendisi olması durumunda sözleşmenin bir eser sözleşmesi niteliği taşıyacak şekilde taahhütler içermesi de mümkündür.

Yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmesinin yabancılık unsuru ihtiva etmesi halinde 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun7 (MÖHUK) m.1/1 gereği sözleşmeye uygulanacak hukukun bu kanuna göre belirlenmesi gerekecektir. Dolayısıyla yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmesinin nasıl kurulduğu, taraflarının kim olduğu, konusu ve kapsamı hem yabancılık unsurunun varlığı hem bu durumda devreye girecek olan kanunlar ihtilafı yönteminin işletilmesi hem de bu tür sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda uygulanacak kuralların belirlenmesi açısından önem taşıyacaktır. Aynı şekilde yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmesinin yabancılık unsuru taşıması, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin de yine MÖHUK çerçevesinde belirlenmesi gerekliliğini gündeme getirecektir.

Çalışmamızda öncelikle yabancılık unsuru taşıyan yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmelerine uygulanacak hukukun taraflarca belirlenmesi halinde, MÖHUK’un hangi hükümleri çerçevesinde hukuk seçimine sonuç bağlanacağı hususu ile bu sözleşmelerin tüketici sözleşmeleri kapsamında değerlendirilmesi meselesiyle bağlantılı sorunlar üzerinde durulacaktır. Çalışmamızın ikinci bölümünde ise, yabancılık unsuru taşıyan yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yabancı mahkeme lehine yapılan yetki anlaşmalarının Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi üzerindeki etkilerini, bu sözleşmelerin niteliği bağlamında yapacağımız değerlendirmeler çerçevesinde ve doktrindeki tartışmalar ışığında ele almaya çalışacağız.

I. Yurt Dışı Eğitim Danışmanlık Sözleşmelerinde Yabancılık Unsurunun Varlığı ve Vasıflandırma Meselesi

Yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmelerinin yabancılık unsuru taşıyıp taşımaması, bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuk kurallarını belirleyecektir. Şayet sözleşme yabancılık unsuru ihtiva ediyorsa, MÖHUK m.1/1 gereği sözleşmeye uygulanacak hukuk bu kanuna göre tespit edilecektir. Doktrinde yabancılık unsuru “şahsi, coğrafi veya konu itibariyle yabancı bir hukuk sistemi ile irtibat”8 olarak tanımlanmaktadır.9 Bu durumda yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmesinin taraflarından birinin yabancı devlet vatandaşı olması, sözleşmenin yurt dışında kurulmuş veya ifa edilecek olması gibi durumlarda yabancılık unsurunun varlığı kabul edilecektir.10

Bununla birlikte yabancılık unsurunun tespiti her somut olayda bu kadar rahatlıkla yapılamayabilir, örneğin tarafların ikisinin de Türk olduğu ve sözleşmenin Türkiye’de hem kurulduğu hem de ifa edildiği (örneğin sadece yurt dışında eğitim amaçlı gidilecek okullar, kurslar veya kuruluşlar hakkında danışmanlık hizmeti verilmesi) ihtimalde, sadece sözleşmenin konusunun yurt dışında eğitim olmasından hareketle yabancılık unsurunun varlığından söz edilebilecek midir? Bu noktada, doktrinde son dönemde ifade edilen “milletlerarası ticaretin menfaatini ilgilendirme”11 şeklinde ifade edilen kriteri anmakta fayda vardır. Bu kritere göre sözleşmenin ekonomik sonuçları birden fazla devleti ilgilendirmekte ise, o sözleşmenin yabancılık unsuru taşıyan milletlerarası niteliğe sahip olduğu kabul edilmektedir. Ancak yukarıda yer verilen her iki kriter altında da inceleme yaptığımızda; öncelikle bu örnekte milletlerarası ticaretin menfaatini ilgilendirme kriterinin sağlanmadığı sonucuna varılması gerekecektir, zira hem taraflar Türk’tür hem de sözleşmenin kurulma veya ifa yeri anlamında yabancı bir devletle irtibatı bulunmamaktadır. Diğer kritere baktığımızda da, sözleşme, konusu (yurt dışında eğitim) itibariyle yabancı bir devleti ilgilendiriyor gibi bir izlenim veriyor olsa da, aslında burada başka bir devletin hukukunu, menfaatini ilgilendiren ve dolayısıyla yabancı bir devletin sözleşmeye uygulanmasını meşru kılacak ya da gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla, sözleşmenin tarafları veya ifa yeri gibi unsurlar açısından hiçbir yabancılık unsuru içermeyen ve salt konu bakımından yurt dışında görülecek eğitim için Türkiye içinde danışmanlık hizmetinin verildiği tür ve kapsamdaki yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmelerinin yabancılık unsuru ihtiva etmediğinin kabul edilmesi yerinde olacaktır kanaatindeyiz.

Sonuç itibariyle, yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmesinde danışmanın kimliği, sözleşmenin akdedildiği yer veya danışmanlık hizmeti kapsamında taahhüt edilen edimlere ilişkin faaliyetlerin ifa yeri gibi unsurlar açısından yabancılık unsuru mevcutsa, yetkili hukukun tespitinin MÖHUK uyarınca yapılması gerektiği kuşkusuzdur.

Yabancılık unsuru taşıyan yurt dışı eğitim danışmanlık sözleşmelerine uygulanacak hukukun tespitinde devreye girecek kanunlar ihtilafı kuralları uyarınca somut uyuşmazlık bakımından yetkili hukukun belirlenebilmesi için, öncelikle, uyuşmazlık konusu hayat ilişkisinin diğer bir ifadeyle bağlama konusunun tespiti gerekir. Bağlama konusunun belirlenmesi ise, uyuşmazlığa konu müessesenin hukuki karakterinin tespitini anlamına gelen “vasıflandırma” ile gerçekleştirilir. Kanunlar ihtilafı kuralına konu teşkil eden kavram ya da kurumun hukuki nitelik ve içeriği mahkemenin hukuku (lex fori) ile uyuşmazlıkla bağlantılı diğer ülke hukuklarında farklı düzenlenmiş olabilir. Bu farklılık, söz konusu hukuklardan hangisinin vasıflandırma konusunda esas alınacağı meselesi ile karşılaşılmasına neden olur ve bu mesele kanunlar ihtilafı hukukunda bağlama konusunda “vasıflandırma sorunu” veya “vasıf ihtilafı” olarak adlandırılır.12

Vasıf ihtilafının çözümüne ilişkin olarak doktrinde farklı yöntemler önerilmekle birlikte, bu konuda en çok tercih edilen yöntem, uyuşmazlığın görüldüğü mahkemenin hukukuna (lex fori) göre vasıflandırmanın yapılmasıdır.13 Bu yönteme göre, Türk mahkemeleri önüne gelen yabancılık unsuru taşıyan bir uyuşmazlıkta, uyuşmazlık konusu olay ya da ilişkinin hukuki niteliği, Türk hukukunun kavramlarına göre tespit edilecektir.

Çalışmamızın konusunu oluşturan yabancılık unsurlu yurt dışı eğitim danışmanlığı sözleşmelerinin vasıflandırılması, baskın görüş doğrultusunda öncelikle Türk hukukuna göre yapılmalıdır. Bu sözleşmelerin tarafları sıklıkla ticari ya da mesleki faaliyeti kapsamında bu sözleşmeyi akdeden hizmet sağlayıcı ile mesleki veya ticari olmayan kişisel amaçla bu hizmeti satın alan kişidir. Bu noktada, bu sözleşmelerin bir tüketici sözleşmesi olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği hususunda, mevzuatımızda hem MÖHUK’un hem de Türk tüketici hukukunun kavramlarının ve bu bağlamda, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da14 (TKHK) yer alan tanımların dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer kanunlar ihtilafı kurallarından farklı olarak, tüketici sözleşmelerine uygulanacak hukuku düzenleyen MÖHUK m.26, tüketici sözleşmelerinin tanımını bizzat bağlama kuralının içerisinde vermiştir.15 Buna göre MÖHUK m.26/1 kapsamında, tüketici sözleşmesi, mesleki veya ticari olmayan amaçla mal, hizmet ya da kredi sağlanmasına yönelik sözleşme olarak tanımlanmıştır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m.3/k uyarınca da tüketici, “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; m.3/l uyarınca tüketici işlemi ise, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder.16 Buna göre, eser, taşıma, sigorta, vekalet sözleşmelerinin yanı sıra, sui generis iş görme sözleşmeleri de TKHK kapsamında tüketici sözleşmesi olarak kabul edilebilmektedir.17 Örneğin, mobil telefon ya da internet aboneliği sözleşmesi ya da dil kursu, spor salonu üyeliği, paket tur sözleşmesi, profesyonel site yöneticileri ile yapılan sözleşmeler tüketici işlemi sayılabilecektir.18 Ayrıca, avukatlık sözleşmeleri, hasta ile doktor arasındaki tedavi sözleşmeleri, mimarlık sözleşmeleri, taksi, uçak ile taşıma sözleşmelerinin yanı sıra, eşya taşıma sözleşmeleri TKHK kapsamında tüketici sözleşmesi olarak değerlendirilecektir.19

Görüldüğü üzere, Türk hukukunda, tüketici sözleşmelerinde, sözleşme taraflarının o sözleşmedeki konumlarından yola çıkılarak bir tanım yapılmakta; sözleşmenin türü bu nitelendirmede rol oynamamaktadır.20 TKHK’nın yukarıda yer verdiğimiz hükümleri göz önünde bulundurulduğunda, tüketici sözleşmesi, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ya da tüzel kişi ile kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi arasındaki sözleşme olarak tanımlanabilir.

Tüm bu açıklamalar ışığında, yurt dışı eğitim danışmanlığı sözleşmelerinin, giriş bölümünde yapmış olduğumuz açıklamalar çerçevesinde eser sözleşmesi veya vekalet sözleşmesi niteliğinde olması olgusundan bağımsız olarak ve bu tespit önem taşımaksızın, tarafların sözleşme ilişkisindeki konumları dikkate alınarak tüketici sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerekir. Burada, TKHK m.3/l kapsamında, hizmet sağlanmasına yönelik bir sözleşme söz konusudur.21

Sonuç olarak, yurt dışı eğitim danışmanlığı sözleşmeleri, Türk hukukuna göre, TKHK hükümleri kapsamında, tüketici sözleşmesi niteliğindedir. Bu noktada, bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda uygulanacak hukukun taraflarca belirlenmesi bakımından, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un22 (MÖHUK) tüketici sözleşmeleri başlıklı 26. maddesinin ilk fıkrasının; yetkili mahkemenin taraflarca belirlenmesi konusunda ise, tüketici sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda MÖHUK’ta yetkili olduğu belirtilen Türk mahkemelerinin yetkisinin tarafların anlaşmasıyla bertaraf edilemeyeceğini öngören MÖHUK m.47/2 hükmünün uygulanması gündeme gelecektir. Bu konulara ilişkin açıklamalara aşağıda yer verilecektir.