Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kanunen Şekle Tabi Sözleşmelerde Değişiklik Yapılmasının Bağlı Olduğu Şekil

The Form on which the Amendment of the Formal Contracts by Law Depends

Özge ÖNCÜ

Bir sözleşme kurulduktan sonra, sözleşme taraflarının sözleşmenin bir veya daha fazla hükmünde değişiklik yapılması hususunda anlaşmalarına sıklıkla rastlanmaktadır. Geçerliliği kanunen şekle bağlı sözleşmeler bakımından ise taraflarca sözleşmenin kurulmasından sonra yapılacak değişikliklerin asıl sözleşmeyle aynı şekil kuralına bağlı olup olmayacağı sorusu ortaya çıkar. Bu hususta Kanunda bazı sözleşme tipleri bakımından özel düzenlemeler bulunmaktadır. Bu konudaki genel kurala ise Türk Borçlar Kanunu’nun 13’üncü maddesinde yer verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 13’üncü maddesinin birinci fıkrasında, kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması gerektiği ana kural olarak düzenlenmiştir. Düzenlemenin ikinci fıkrasına göre, bu kural, yazılı şekil dışındaki geçerlilik şekilleri hakkında da uygulanacaktır. Bununla birlikte, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümlerin bu kuralın dışında olduğu düzenlenerek, ana kurala istisna getirilmiştir. Çalışmamızda, Türk Borçlar Kanunu’nun 13’üncü maddesinde düzenlenen ana kural ve bu kuralın istisnası incelenmiştir. Ayrıca Türk Borçlar Kanunu’nun 13’üncü maddesi ile ibra sözleşmesinin şekle bağlı olmaksızın yapılabileceğini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 132’nci maddesi arasındaki tartışmalı ilişkiye de değinilmiştir.

Kanunen Şekle Tabi Sözleşme, Tadil Sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu Madde 13, Sözleşme Metniyle Çelişmeyen Tamamlayıcı Yan Hükümler, İbra Sözleşmesi.

Once a contract has been established, it is common for the contracting parties to agree on amendments to one or more provisions of the contract. In terms of formal contracts by law, the question arises whether the changes to be made by the parties after the establishment of the contract will be subject to the same form rule as the original contract. There are special regulations in the Law in terms of some contract types in this respect. The general rule in this regard is included in Article 13 of the Turkish Code of Obligations. In the first paragraph of Article 13 of the Turkish Code of Obligations, it is regulated as the main rule that the written form must comply with the amendment of a contract that is stipulated in the law to be made in written form. According to the second paragraph of the regulation, this rule shall also apply to forms of validity other than written form. However, an exception has been made to the main rule by regulating that the supplementary collateral clauses that do not contradict the text of the contract are excluded from this rule. In our study, the main rule regulated in Article 13 of the Turkish Code of Obligations and the exception to this rule, were examined. In addition, the controversial relationship between Article 13 of the Turkish Code of Obligations and Article 132 of the Turkish Code of Obligations, which regulates that the release agreement can be made regardless of the form, has also been mentioned.

Formal Contract by Law, Amendment Agreement, Article 13 of the Turkish Code of Obligations, Supplementary Collateral Clauses that do not Conflict with the Text of the Contract, Release Agreement.

Türk Borçlar Kanunu’nun 12’nci maddesinin birinci fıkrasına göre, sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Borçlar hukukunda, sözleşmelerin şekli bakımından geçerli olan ana ilke şekil özgürlüğü olup, şekil zorunluluğu ise istisnadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 12’nci maddesinin ikinci fıkrasında ise, Kanunda sözleşmeler için öngörülen şeklin, kural olarak geçerlilik şekli olduğu ve öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmelerin hüküm doğurmayacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin geçerliliği hususunda belirli bir şekle uyulması zorunluluğunun kanun tarafından öngörülmesi durumunda, kanuni (yasal) şekil söz konusu olur.1 Kanunda bir şekil şartı öngörülmüş olmasa bile taraflar, bir sözleşmenin şekle bağlı olarak yapılmasını kararlaştırabilirler. Buna da iradi şekil denilir.2 Türk Borçlar Kanunu’nun 17’nci maddesinin birinci fıkrasında, kanunda şekle bağlanmamış bir sözleşmenin taraflarca belirli bir şekilde yapılması kararlaştırılmışsa, belirlenen şekilde yapılmayan sözleşmenin tarafları bağlamayacağı düzenlenmiştir. Sözleşmelerin şekli, düzenleniş biçimi bakımından ise şekil şartının yerine getirilmesi hususunda resmî makamların müdahalesinin zorunlu olduğu resmî şekil ve böyle bir müdahalenin aranmadığı yazılı şekil olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.3 Yazılı şekil de kendi içinde adi yazılı şekil ve nitelikli yazılı şekil olarak bir ayrıma tabi tutulmaktadır.4 Adi yazılı şekil, sözleşmeyi oluşturan irade beyanlarının veya beyanlardan birinin yazılı bir metinde açıklanması ve beyanda bulunan tarafından imzalanması yoluyla gerçekleştirilir.5 Kanun, geçerliliğini yazılı şekle tabi tuttuğu sözleşmelerden bir kısmında adi yazılı şekil şartının yerine getirilmesi için gerekli olan şekil koşullarının yanında ek şekil koşulları da aramıştır. Bu şekil türü ise nitelikli yazılı şekil olarak adlandırılmaktadır.6

Kanunen şekle bağlı olan sözleşmelerde değişiklik yapılması ise Türk Borçlar Kanunu’nun 13’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 13’üncü maddesi şu şekildedir:

Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur. Ancak, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.