Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Adil Yargılanma Hakkı ve Etkili Başvuru Hakkı Açısından Büyük Dairenin Pellegrin ve Vilho Eskelinen ve Diğerleri Kararları Işığında, 27 Mart 2007 Tarihli Karaçay-Türkiye Kararı ve T.C. Anayasa Mahkemesi'nin Konuya Yaklaşımı

Durmuş TEZCAN

Adil Yargılanma, Yüksek Askeri Şura, Uyarma ve Kınama Cezaları.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarına göre, 26 Nisan 1979 tarihli Sunday Times - Birleşik Krallık kararından beri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, demokratik toplumlarda temel bir yere sahiptir. Bu kural, sadece ceza davaları bakımından BM Paktının 14.maddesinde düzenlenmiş iken, oradan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine alınırken bu kuralın uygulama alanı bireysel hak ve yükümlülüklerle ilgili özel hukuk alanını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Ayrıca uluslar arası kamu düzeni ise, uluslar arası örf ve adet hukuku olarak gelişip 1969 tarihli BM Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesinin 31 vd maddeleri ile yazılı hukuk kuralı haline gelmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, bu gelişmeye paralel olarak, sürekli gelişen içtihatlarıyla, adil yargılanma hakkını uluslar arası kamu düzeni kapsamına dâhil etmiştir1.

Adil yargılanma hakkına saygının ilk koşulu ise, bir uyuşmazlık sözkonusu olduğunda taraflara bir yargı yerine başvurma hakkının sağlanmış olmasıdır. Bu kural m.6‘da çok açık biçimde dile getirilmemiş olsa da, içtihatlarla ortaya konulmuştur. Bu nedenle bir mahkemeye başvuru hakkının niteliği gereği devletlerce yer ve zamana göre değişen gereksinimlere uygun olarak düzenlenmesi gerekir2.

Öte yandan, taraflara tanınan bir yargı yerine başvurma hakkının etkili bir başvuru hakkı olmamsı halinde de, AİHS m.13’de düzenlenen etkili başvuru hakkı ihlal edilmiş olur. Bu nedenle m.6 ile m.13 arasında bu yönden organik bir bağ bulunmaktadır.