Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Medyanın Masumiyet Karinesine Bağlılığı

Zeynel KARA

Masumiyet Karinesi, Anyasa hukuk devleti ilkesi, AİHS m. 6 II

Size sunacağım tebliğ konum medyanın henüz yürürlükte olan bir dava hakkında yayın yapma hakkı çerçevesinde masumiyet karinesine bağlılığı olacaktır. Şüphelinin medyada ismi zikr edilmesi noktasında sübjelktif bir şekilde tamamen duygusal etken olarak bir zemine kayan açıklamalar ile yan yana getirilmesı halinde medyanın masumiyet karinesine bağlılığı tatişilması lazım gelmektedir.

Almanya’da masumiyet karinesi AİHS’ne rağmen doğrudan anayasanın hukuk devleti ilkesi çerrcevesinde geçerlilik kazanır ve Federal Anayasa Mahkemesi içtihadına binaen bir federal kanun olarak kabul edilmektedir. Bu sebepten AİHS bir asgari standart olarak algılanması gerekir. Kaldı ki bu standardı alman ceza muhakemesi kanunu ile (StPO) Alman Devleti garantilemiş durumdadır. Garantilemiş durumdadır, zira StPO AİHS’den daha kapsamlı haklar tanımaktadır. Masumiyet karinesinin hukuk devleti ilkesinden dolayı kanun seklide kabul edilmesi sebebinden dolayıdır ki, sadece devlet birimlerini doğrudan bağlamaktadır. Devlet birimlerinden anlaşılan tabiki mahkemeler ve savcılıklar gibi devlet organlarıdır. Sorgulanması gereken ve problem teşkil eden nokta ise, medyanın masumiyet karinesini nasıl kâle alması gerektiğidir. Öncelikle belirtilmesi gerekir ki medyanın hakları ve işlevleri bir demokrasinin temel dinamikleri ve unsurlarıdir. Bu sebepten dolayı da, yürürlükte olan davalar hakkında haber yapmaları gerekmektedir, ki ihtiyaçtır. Medyanın bu önemi ve ayrıca masumiyet karinesinin önemini göz önünde bulundurulduğu bağlamda, medyanın mevzu bahis olan ilkeyi sadece bir ölçek olarak dikkate alması kafi geldiği farklı mülahazalar yanı sıra savunulmaktadır. Farklı bir görüş ise, masumiyet karinesinin şüphelinin lehine yapılan haberler sonucu ihlal edilmediğini ve ancak bu şekilde ilkenin karumasının sağlanacağı savunmaktadır. Dolyısı ile bu fikri savunanlar medyanın masumiyet karinesine doğrudan bğalılığı gerekmediği savunnulmaktadır. Masumiyet karinesine bağlılık meselesini kesin tartişmadan evvel, öncelikle bir husus belirtilmesi gerekir. Medya organlarının kamuoyuna duyurabilecekleri bilgileri önce elde etmeleri gerekiyor. Bu bilgileri medya mensupları birçok kez devlet birimleri vasıtası ile elde ediyoralr, şayet kendi araştırmaları yolu ile elde etmedi iseler. Ve bu noktada çözüm bekleyen sorun ise; nasıl olurda devlet birimlerinin ilettiği bilgileri değerledirmede masumiyet karinesine bağlı olmaması söz konsu olabilir medyanın? Zira kayıtsız ve şartsız, devlet birimleri masumiyet karinesine bağlıdırlar. Ancak bahsedilen uygulama vasıtası ile, devlet birimleri masumiyet karinesini rahatca ihlal edebilir durumda olabilirler. Sebebi ise, şüpheli hakkında medya mensuplarına verilen bilgileri devlet denetimi haricinde sunuyor medya organları kamuoyuna. Bu sebepten de masumiye karinesine bağlı olan bilgiler, denetim ve bağlılıktan çıkmış oluyor. Medyanın masumiyet karinesine bağlılığını kabul eder isek, bu problem ortadan kalkmış olacaktır. Masumiyet karinesini sadece devlet birimleri içim bağlayıcı kabul eder bir fikri savunacak olur isek, bu ilkenin sadece devlet birimleri tarafından gelecek ihlallere karşı koruyucu bir işlevi var olur ve bir devlet biriminin ihlaline denk bir özel bir tüzel kişinin ihlali bu noktada göz ardı edilmilş olur. Böyle bir durumda masumiyet karinesinin netice itibari ile koruması gereken kapsamda korumadığı aşikardır. Sonuç olarak şu tespiti yapmak yerinde olur; şayet masumiyet karinesi medyayı bağlamıyacak ise: Masumiyet karinesi içi oyulmuş boş bir hak olarak geçerlidir.

Bu yüzden medyanın anayasal öneminden ötürü bir şüphelinin haklarından mahrum bırakılmasına ve medya organlarının takdirine emanet edilmesine izin verilmemesi lazım gelmektedir. Medyanın demokrasi için önemi ve bu çerçevedeki işlevi şüphelinin AİHS 6. mad. masumiyet karinesinden doğan hakları ile karşılaştırılması gerekir. En asgari olarak şüphelinin dava süresince suçunun kanunilik ilkesine uygun bir şekild ıspatlanması olarak kabul edilir. Daha kesin bir dil ile, bu haktan herhangi bir şekilde mahrumiyet sözkonusu olamaz. Ancak göz önünde bulundurulması gereken bir husus şöyle ki, kamuozunu ilgilendiren olağanüstü bir dava sözkonusu ise, medya tarafından isim zikr edilmesi masumiyet karinesinin ilali sayılmaması gayet ölçülüdür, zira bu denli büyük bir davada zaten şüpheliler kamuoyunun odak noktası halindedirler.