Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Savunma Hakkı Kapsamında Taşçıgil / Türkiye Davası

Yasemin F. SAYGILAR, Yasemin F. SAYGILAR, Özge SIRMA

Savunma Hakkı, Adil Yargılanma Hakkı.

Türk vatandaşı Fırat Taşçıgil (“başvuran”), 9 Nisan 2003 tarihinde, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’ nin (“AİHS”) 34. maddesi uyarınca, Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ ne başvuruda bulunmuştur (başvuru no. 16943/03). Başvuran, 1999 yılında yasadışı örgüt Hizbullah’ a karşı Diyarbakır ve Mardin’ de yapılan bir dizi operasyon kapsamında tutuklanmış; polise verdiği ifadesinde Hizbullah eylemlerine katıldığını kabul etmiş ancak mahkemede verdiği ifadede Hizbullah üyesi olmadığını belirtmiştir. Ancak operasyonlar sırasında yapılan aramalarda başvuranın evinde bilgisayar hard diskleri, dini içerikli kitap ve kasetler ile örgüte katılım için doldurulmuş özgeçmiş ele geçirilmiştir. Taşcıgil, ilk derece mahkemesinde polis tarafından gözetim altında tutulduğu sırada gözlerinin bağlandığını ve ifadelerini içerdiği iddia edilen belgenin kendisine zorla imzalattırıldığını ileri sürmüştür. Başvuran, sonuç olarak örgüt üyesi olmaktan suçlu bulunarak hapis cezasına mahkum edilmiştir.

Başvuran, AİHM’ e başvurarak AİHS’ in 6. maddesinin 1. paragrafı ve 3. paragrafının (c) fıkrası uyarınca polis tarafından göz altında tutulduğu sırada adli yardım alamadığını ve polis baskısı altında verdiği ifadelere dayanılarak mahkum edildiğini, ayrıca AİHS’ in 6. maddesinin 1. paragrafı uyarınca mahkumiyeti için aleyhinde kullanılan delillerin adli makamlara ivedilikle teslim edilmediğini ve bu nedenle güvenilirlikleri hususunda şüphe uyandırdığını ileri sürmüştür. Başvuran tüm bu iddiaların yanı sıra aynı madde uyarınca hard disklerin içindeki bilgilerin dökümünün, uzmanlar tarafından değil polis tarafından yapıldığını kaydetmiş ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yazılı görüşünün kendisine tebliğ edilmediğini iddia etmiştir.

Başvuranın bu iddiaları karşısında Hükümet, başvuranın AİHS’ in 35. maddesinin 1. paragrafı bağlamında mevcut olan iç hukuk yollarını tüketmediğini ileri sürmüş ve başvuranın söz konusu şikayetin esasını yerel mahkemeler önünde arz etmediğini kaydetmiştir.