Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

AİHM Pratiğinde Siyasetçilere Yönelik Eleştiri 
Hakkı ve Sınırları

Gülşah BOSTANCI

Eleştiri Hakkı, Siyaset, Basın, AİHS m. 10

GENEL AÇIKLAMALAR

İfade özgürlüğü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesinde, aynı maddenin 2. fıkrasındaki sınırlama ölçütleri ile birlikte bir bütün olarak düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ise, ürettiği içtihatlar ile 10. maddede belirlenen esasları, sistematik bir temele oturtmuş ve 10. madde korumasından yararlanabilmenin standartlarını tespit etmiştir. Bu bağlamda, AİHM’nin 10. maddenin koruma alanı ile ilgili oluşturduğu standartlar yönünden, ilginç ve incelenmeye değer konulardan birini de, ifade özgürlüğünün kullanılması kapsamında yapılan eleştirilerin konusunun siyasetçiler ve bunların siyasi faaliyetleri ile ilişkili bulunduğu durumlardır. AİHM, siyasetçilere yönelik olarak eleştiri hakkının kullanılmasını konu alan içtihatlarında, prensip olarak, ifade özgürlüğünün sınırlarını, ulusal kanun koyucuların ve yine ulusal içtihat üretici yargı organlarının belki de hiç de kolaylıkla cesaret edemeyecekleri ölçüde radikal bir şekilde genişletmiş ve demokratik yaşamın sürdürülebilmesi ve geliştirilebilmesi yönünden siyasetçilerin siyasi faaliyetlerine ilişkin olarak yaşatılması gerekli olan siyasi tartışma ortamını, siyasetçinin kişiliğinin ve bu anlamda kişisel şöhretinin korunmasından daha üstün bir hukuksal değer olarak mütalâa etmiştir.

Ancak AİHM, yine bu tartışılan konu kapsamında 2007 yılında vermiş olduğu Lindon vs. Fransa kararında, karara konu olan siyasetçinin kişisel şöhretinin de korunması gereken bir hukuksal değer olduğundan bahisle, kanımızca şaşırtıcı olarak bu vakıada bir ihlalin bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Şu halde, acaba bu kararı, Mahkemenin, siyasetçilere yönelik eleştiri hakkının kullanılması konusunda geçmişten beri süregelen özgürlükçü yaklaşımından bir sapma olarak mı yorumlamak gerekir? Yoksa mahkeme, bu konuda özgürlükçü yaklaşımından taviz vermemekte ancak, en tartışmalı siyasal figürlerin dahi minimum düzeyde de olsa kişiliğinin korunması hakkından yararlanması gerektiği esasını mı vurgulamaya çalışmaktadır? Aşağıda, bu soruların yanıtlarına kısa notlar şeklinde araştırmaya çalışacağız.

ÇATIŞMANIN KONUSU VE BU KONUYA İLİŞKİN AİHM’İN BAZI EMSAL KARARLARI

Siyasetçilere yönelik eleştiri hakkının kapsamının ve sınırlarının tespit edilmesi noktasında her daim AİHS ile güvence altına alınmış iki temel değerin çatışması söz konusudur. Bunlar AİHS md. 8’deki “kişinin özel hayatının gizliliğinin (mahremiyetinin) korunması” ile md. 10’daki “ifade özgürlüğü”dür. Somut olayda da, aşağıda detaylarına gireceğimiz üzere, bir siyasetçinin ve yine bu kişinin çevresindeki diğer siyasi figürler ile birlikte örgütlendikleri siyasal partinin (oluşumun) siyasal faaliyetlerine yönelik eleştirilerde bulunulmakta, ancak bu eleştiriler hiç de şaşırtıcı olmayan bir biçimde eleştirilen süjenin özel hayatının korunması bağlamında kişilik haklarına ilişkin değerlerin ihlali tehlikesini de beraberinde getirmektedir.