Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde Özel Yaşam ve Kavramın Sonraki İnsan Hakları Belgelerine Etkisi

Private Life in the Universal Declaration of Human Rights and Its Impact on Subsequent Human Rights Documents

Sezen KAMA IŞIK

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB veya Bildirge), II. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkilerinin ardından yok olma tehlikesiyle karşılaşan demokratik rejimlerin kendilerini korumak gayesi ile ortaya koydukları bir belgedir. En yalın hali ile evrensel insan haklarını hukuki bir metinde toplayan Bildirge, klasik hak ve özgürlüklerle sosyal ve ekonomik hak ve özgürlükleri birlikte düzenlemektedir. Belge her ne kadar bağlayıcı olamasa da kendinden sonraki ulusal ve ulusalüstü tüm belgelere ilham kaynağı teşkil etmiştir. Bu çerçevede çalışmada İHEB’in Hazırlık Çalışmaları’nda (travaux préparatoires) özel yaşam kavramı çerçevesinde gerçekleşmiş tartışmaların ortaya konulması ve özel yaşamın bir şemsiye (kapsayıcı) hak olarak algılanmasına evrilen sürecin tarihsel bir metodla gösterilmesi amaçlanmaktadır. Bir diğer gaye de şemsiye (kapsayıcı) hak belirlemesinin izlerinin sonraki ulusal ve ulusalüstü insan hakları belgelerindeki genel görünümü ve söz gelimi bugün dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 8. madde yorumu ile yeni hakların doğuşuna sağladığı geniş çerçeveyi, İHEB’in Hazırlık Çalışmaları’ndaki tartışmalara borçlu olduğunu ortaya koymaktır.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Hazırlık Çalışmaları, Travaux Préparatoires, Mahremiyet, Özel Yaşam.

The Universal Declaration of Human Rights (UDHR), which was adopted by the United Nations General Assembly on December 10, 1948, was drafted by democratic regimes facing extinction as a result of the terrible impacts of World War II in order to defend themselves. Classical rights and freedoms, as well as social and economic rights and freedoms, are regulated by the Declaration, which collects universal human rights in a legislative language. Despite the fact that the document was not legally binding, it served as a model for all following national and supranational documents. In this context, the aim of this research is to use a historical technique to disclose disputes on the idea of private life in the UDHR Preparatory Studies and to highlight the process that has grown into the perception of private life as an umbrella term. Another goal is to show that the umbrella term’s general interpretation in subsequent national and supranational human rights documents, as well as the broad framework it provided for the emergence of new rights in later case law, such as the the European Convention on Human Rights (ECtHR), can be traced back to discussions in the UDHR’s Preparatory Studies.

The Universal Declaration of Human Rights, Preparatory Studies, Travaux Préparatoires, Privacy, Private Life.

GİRİŞ

“Özel hayat, zamanın başlangıcından bu yana verili olan doğal bir gerçeklik değildir; her toplumca farklı biçimde kurulan tarihsel bir gerçekliktir. Sınırları kesin olarak belirlenmiş bir özel hayat yoktur; özel alanla kamusal alan arasında bizzat insan etkinliğini değiştiren bir ayrım vardır. Özel hayatın ancak ortak yaşama göre bir anlamı olur ve onun tarihi öncelikle tanımının tarihidir.1

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, II. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkilerinin ardından yok olma tehlikesiyle karşılaşan demokratik rejimlerin kendilerini korumak gayesiyle hazırladıkları bir belgedir. Bildirge ilk ve hala tek olan bir özelliği olarak klasik hak ve özgürlüklerle sosyal ve ekonomik hak ve özgürlükleri bir arada düzenlemektedir. Fakat insan hakları teorisindeki bu önemine rağmen hukuki bağlayıcılığı yoktur. Dolayısıyla bu çalışmada, Bildirge’deki maddenin uygulamasından ziyade yorumlanması önem taşıyacaktır.

Açıklanan anlayışla ele alınmış bu çalışma, Bildirge’nin 12. maddesinde düzenlenen ve kapsayıcı bir ifade ile özel yaşam hakkı olarak adlandırılabilecek hükme ilişkindir. Bu çerçevede öncelikle böylesi kapsamlı ve çok boyutlu bir kavramı bu biçimde kısa bir çalışmada ele almak mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla çalışmada kısıtlamalara gidilmiştir. Esas olarak ilk defa Bildirge’nin hazırlık çalışmalarında dile getirilen şemsiye (kapsayıcı) hak olma özelliğine odaklanılacak ve İHEB sonrası evrensel, bölgesel ve yerel düzenleme ve kısıtlı sayıdaki içtihatlar bu doğrultuda ve ana hatları ile ele alınacaktır. Anılan içtihatlar özelinde de kavramın içeriğine yönelik belli başlı olanların seçilmesi yolu tercih edilmiştir.

Bu çerçevede 12. maddenin kapsamını ortaya koyabilmek adına özel yaşam- mahremiyet ikilemindeki terim sorununa Anglo-Amerikan ve Kara Avrupası sistemlerindeki görünümleri ele alınarak değinilecektir. Devamında çalışmanın temel amacını oluşturan, İHEB’in teorik temelini anlayabilmek adına “travaux préparatoires” denilen hazırlık çalışmalarındaki tartışmalar ve düzenlemeler açıklanacaktır. Bildirge’nin özel yaşama ilişkin ortaya koyacağı perspektif, kendinden sonraki evrensel ve bölgesel insan hakları belgelerinin hazırlanmasında ve özellikle bu insan hakları belgelerinin uygulamalarında oldukça önem taşımaktadır. Bu bakış açısının izinde ve İHEB’in açtığı yolda Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), teorinin pratiğe yansıması bakımından irdelenecektir. Bu bakımdan iki sözleşme özelinde temel bazı içtihatlar, çalışmanın kapsamı uyarınca yalnızca genel görünümleri ile ele alınacaktır. Nihayetinde ise İHEB’in 12. maddesinde kendine yer bulan özel yaşam düzenlemesinde korunan tüm hakların iç hukukumuzda 1982 Anayasası’nda mevcut olan görünümleri belirtilerek Anayasa Mahkemesi (AYM) içtihatlarındaki özel yaşam kavramının iz düşümü takip edilecektir.

I. MADDENİN KAPSAMI  

Özel yaşam2 kavramı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 12. maddesinde kendini göstermektedir. Maddenin orijinal şekli;