Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Elektrik Piyasasında Şarj Hizmeti Yönetmeliği Kapsamında Yapılan Sadakat Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Legal Characteristic of Loyalty Agreement within the Scope of Charging Service (E-Mobility) Regulation in the Electricity Market

Nurcan UYAR

Teknolojik gelişmeler ve iklim krizine aranan çözümlerin bir sonucu olarak son yıllarda elektrikli araçların kullanımında artış gözlemlenmektedir. Avrupa Birliği tarafından, bir iklim politikası ve ekonomik dönüşüm programı olarak kurgulanan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda elektrikli araçların yaygınlaştırılması temel hedefler arasında yer almış, ülkemizde de elektrikli araç ve şarj altyapısının geliştirilmesine yönelik strateji geliştirme ve planlama faaliyetlerinin yürütülmesi Yeşil Mutabakat Eylem Planı’na konu olmuştur. Avrupa Birliği’nde şarj hizmeti ve elektrikli şarj istasyonlarına ilişkin uzun yıllardır çeşitli düzenlemeler mevcuttur. Türkiye’de elektrikli araçların yaygınlaştırılmasına yönelik hedef çerçevesinde ilk olarak 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda şarj hizmeti ve sadakat sözleşmesi tanımlanmış, 2022 yılında yürürlüğe giren Şarj Hizmeti Yönetmeliği’nde sadakat sözleşmesine ilişkin daha geniş düzenlemelere yer verilmiştir. Bu çalışmada öncelikle şarj hizmetine ilişkin olarak Avrupa Birliği ve Türkiye’deki mevzuat gelişmeleri özetlenerek mevzuatımızda ilk defa tanımlanan sadakat sözleşmesinin hukuki niteliği tartışılacaktır.

Elektrikli araç (e-mobilite) Şarj ağı, Şarj Ağı İşletmecisi, Şarj İstasyonu, Şarj İstasyonu İşletmecisi, Sertifika, Sadakat Sözleşmesi, Şarj Hizmeti, Avrupa Yeşil Mutabakatı.

As a result of technological developments and the solutions sought to the climate crisis, an increase in the use of electric vehicles has been observed in recent years. In the European Green Deal, which was designed by the European Union as a climate policy and economic transformation program, the dissemination of electric vehicles has been among the main objectives, and the execution of strategy development and planning activities for the development of electric vehicle and charging infrastructure in our country has been the subject of the Green Deal Action Plan. There have been various regulations regarding charging service and electric charging stations in the European Union for many years. Within the framework of the goal of popularizing electric vehicles in Turkey, charging service and loyalty agreement were first defined in the Electricity Market Law No. 6446, and broader regulations regarding the loyalty agreement were included in the Charging Service Regulation that came into force in 2022. In this study, the regulatory developments in the European Union and Turkey regarding the charging service will be summarized first and the legal nature of the loyalty agreement, which was defined for the first time in our legislation, will be discussed.

E-mobility, Charging Network, Charge Point Operator, Charging Station, Charging Station Operator, Certificate, Loyalty Agreement, Charging Service, European Green Deal.

Giriş

Elektrikli araç, otomotiv endüstrisinin kurulmaya başladığı 1800’lü yıllarda icat edilmiş olmasına rağmen, petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle önemini yitirmiş, yerini fosil yakıtla çalışan içten yanmalı motorlu araçlara bırakmıştır. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da yirminci yüzyılın başından 1920 - 1930’lara kadar süren ilk dönemden sonra, 1990’larda e-mobilite teknolojisine karşı ilgi, otomotiv endüstrisindeki uluslararası ekonomik kriz ve iklim değişikliği tartışmaları sebebiyle yeniden alevlenmiştir.1

İklim krizi ile mücadelede ulaşım, mevcut enerji ve emisyon karakteristikleri nedeniyle iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarını azaltmaya yönelik önlemlerin merkezinde yer almakta olup elektrikli araçların altyapısı, teknolojileri ve ilgili hizmetlerdeki gelişmeleri de kapsayacak şekilde büyüme ile genişleyen bir elektrikli mobilite ekosisteminin, gelişmiş yakıt ekonomisi yoluyla enerji verimliliğine, sera gazı emisyonlarının ve hava kirliliğinin azaltılmasına ve enerji talebinin petrole bağımlılığının düşürülmesine önemli katkı sağlaması beklenmektedir.2

Avrupa Çevre Ajansı (The European Environment Agency),3 iklim krizine karşı uyuma ilişkin değerlendirme raporlarında uyum planlamasındaki ilerlemenin, uygulama ve izleme faaliyetlerinin yeterli hızda olmadığının altını çizmektedir.4 Buna karşın yukarıda özetlendiği üzere e-mobilite teknolojisinin, iklim krizinin tetiklemesi ile hızlı gelişimi dolayısıyla çıkan regülasyonel ihtiyaçlar doğrultusunda hem Avrupa Birliği’nde hem de Türkiye’de konu hakkında birçok düzenleme yapılmıştır.

1. Elektrikli Araçların Avrupa Birliği’ndeki Gelişimi

Elektrik şarj istasyonları, 2014/94/EU sayılı Alternatif Yakıt Altyapısı Direktifinde,5 elektrikli aracı tek bir seferde şarj eden veya tek bir seferde bataryasını değiştirebilen arayüz olarak tanımlanmaktadır. Elektrikli araçlar, 2014/94 sayılı Direktif’in tanımlar kısmında, harici olarak şarj edilebilen, yeniden şarj edilebilir bir elektrikli enerji depolama sistemine sahip enerji dönüştürücü olarak en az bir çevresel olmayan elektrikli makine içeren bir güç aktarma aksamı ile donatılmış motorlu taşıt olarak ifade edilmiştir (m.2/2). Aynı direktifte, yüksek ve normal şarj noktaları şeklinde iki kategori belirlenerek 22 kW ve daha az elektrik transfer edebilenler normal; 22 kW üzerinde elektrik transfer edebilen noktalar ise yüksek şarj noktaları olarak tayin edilmiştir. Direktif, 3,7 kW’den daha az gücü olan cihazlar ile meskenler için kurulmuş olan cihazları ve temel amacı elektrik araçlarını şarj etmek olmayan kullanımları kapsama almamıştır.

2014/94/EU sayılı Alternatif Yakıt Altyapısı Direktifinin 4 (10) maddesi, kamuya açık olacak tüm şarj noktalarının, herhangi bir tedarikçi ya da operatör ile sözleşme ilişkisine girmeden doğrudan kullanılabilmesi gerekliliğini düzenlemektedir. Ayrıca aynı maddenin (12) numaralı paragrafında, kullanım yerine elektrik tedarik eden teşebbüs dışında elektrikli araç şarj istasyonuna elektrik tedarik edilmesine izin veren hukuki çerçevenin üye ülkeler tarafından sağlanması gerektiği de vurgulanmaktadır.

20 Temmuz 2016 tarihli “Düşük Karbon Emisyonlu Otomobiller için Avrupa Stratejisi6 başlıklı Komisyon İletişim Dokümanında, emisyonun azaltılması ve ulaşım sektöründeki karbonsuzlaştırma (dekarbonizasyon) ihtiyacına vurgu yapılmıştır. Özellikle şehirlerde elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşmasının bu amaca hizmet edeceği ifade edilmiştir. Bir diğer taraftan kamusal alanlarda özel sektör tarafından işletilecek şarj noktalarının konuşlandırılması ve araç şarj istasyonlarının şebeke ile entegrasyonunun sağlanması gerektiği de belirtilmiştir.

2019/944/EU sayılı Direktif’in7 33’üncü maddesinde, dağıtım şebekesine bağlanacak kamusal olarak erişilebilir özel şarj istasyonlarının kurulmasına ilişkin regülasyon çerçevesinin hazırlanması ve dağıtım şebeke operatörünün şebeke bağlantısı da dahil olmak üzere elektrikli araç sahibi ve işleticileri hakkında ayrımcı uygulamalarda bulunmasını yasaklayan kuralların konulması hakkında üye ülkelere sorumluluk verilmektedir.

2019/944/EU sayılı Direktif’te elektrikli araç şarj istasyonlarının kurulumu ve işletilmesi için lisans aranmamaktadır. Ancak dağıtım sistem operatörüne elektrik şarj istasyonunu kurulması, işletilmesi ve sahipliği bakımından açıkça bir yasak getirilmektedir. Dağıtım sistem operatörü, ancak kendi kullanımındaki araçları şarj edebilmek için elektrikli araç şarj istasyonu sahibi olabilmektedir. 2019/944/EU sayılı Direktifin 4 (10) maddesinde dağıtım sistem operatörünün kamunun kullanımına açılacak şarj istasyonlarının kurulması ve işletilmesiyle iştigal eden kişilere dışlayıcı olmayan bir yaklaşımla hareket etmesinin ve bu kişilerle işbirliği içerisinde olmasının üye ülkeler tarafından alınacak tedbirlerle sağlanması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

2020 sonrası iklim değişikliği rejiminin çerçevesini oluşturan Paris Anlaşması8 (“Paris Agreement”), 2015 yılında Paris’te düzenlenen BMİDÇS9 21. Taraflar Konferansı’nda kabul edilmiştir. COP 21’de, 2020 sonrası için ilk kez küresel ölçekte bütün ülkeler sera gazı emisyon azaltımı taahhüdünde bulunmuşlardır. Anlaşma, 5 Ekim 2016 itibariyle, küresel sera gazı emisyonlarının %55’ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylaması koşulunun karşılanması sonucunda, 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girmiştir. Paris Anlaşması, kabulünün üzerinden 1 yıl geçmeden yürürlüğe giren ilk küresel anlaşmadır.10

2019/944/EU sayılı Elektrik Direktifi’nde kamuya açık özel elektrikli araç şarj ünitelerinin dağıtım şebekesine bağlanmasının kuralları ortaya konulmaktadır. Dağıtım sistem operatörü, kendi kullanımı için gerekli olanlar hariç olmak üzere, elektrikli araç şarj istasyonlarını işletemez ve bu istasyonların mülkiyetine sahip olamaz. Aynı şekilde dağıtım şebeke operatörü elektrik depolama tesislerinin de sahibi ve işleticisi olamayacaktır. Bunun tek istisnası dağıtım şebekesinin güvenliğini sağlamak üzere kurulan enerji depolama sistemleridir; ancak her halükarda bu sistemler kullanılarak enerji alınması ve satılması yasaktır.

2019/944/EU sayılı Direktifle dağıtım sistem operatörlerine getirilen enerji depolama sistemleri ve elektrikli araç şarj istasyonları kurma yasağı ile dağıtım sistem operatörünün gelişmekte olan piyasa faaliyetlerine ayrımcı, piyasayı bozucu bir yaklaşımla engel olmasını ortadan kaldırmanın amaçlandığı söylenebilir. Direktifte, yasal ayrıştırma zorunluluğunun 100 binden az bağlı tüketicisi olan dağıtım sistem operatörleri bakımından uygulanmayacağı belirtilmektedir. Direktif, bağlı tüketici (connected customer) kavramını tanımlamadığından, şebekeye bağlı olmanın makul bir biçimde yorumlanması gerekir. Bir mesken tüketicisinin, hanede kaç kişi yaşadığına bakılmaksızın bir bağlantı olarak kabul edilmesi, bir apartmanda yer alan sekiz adet meskenin de sekiz bağlı müşteri11 olarak değerlendirilmesi makul bir yorum olur.

2016 yılında Avrupa Komisyonu tarafından Paris Anlaşması’nda yer alan sera gazı emisyonlarının azaltılması taahhüdünü yerine getirmek12 ve Avrupa Birliği elektrik piyasasını temiz enerji dönüşümüne hazır hale getirmek amaçlarıyla Dördüncü Enerji Paketi (Tüm Avrupalılar için Temiz Enerji) kabul edilmiştir.13 11 Aralık 2019 tarihinde ise yine Paris Anlaşması’nda alınan kararların desteklenmesi amacıyla Avrupa Birliği komisyonu tarafından açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal), Avrupa Birliği’nin uzun zamandır beklenen nihai iklim eylem planı olarak, Avrupa’nın 2050 yılına kadar karbondan arındırılmasını amaçlamakta; bu amaçla da ekonomide köklü bir dönüşümü ve Avrupa kıtasında iklim nötrlüğüne (“Climate-neutrality”) ulaşılmasını öngörmektedir.14

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda 2050 yılına kadar hedeflenen iklim nötrlüğü, esas olarak emisyonları azaltmak, yeşil teknolojilere yatırım yapmak, doğal çevreyi korumak ve bir bütün olarak AB ülkeleri için net sıfır sera gazı emisyonu elde etmek anlamına gelmektedir.15

Avrupa Birliği, vatandaşlarının yararına olacak konu başlıklarını Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda aşağıdaki gibi özetlemektedir:

• Daha temiz bir enerji,

• Yenilenmiş evler, okullar ve hastaneler,

• Daha iyi toplu taşıma hizmeti alternatifleri,

• Elektrikli araçlar için daha yaygın şarj üniteleri,

• Şimdiki ve sonraki nesiller için daha iyi bir sağlık hizmeti,

• Çevre dostu daha çok ürün,

• Daha az pestisit ve gübre,

• Daha sağlıklı yiyecek,

• Yeniden kullanılabilir veya geri dönüştürülebilir paketler, daha az atık,

• Daha temiz hava, su ve toprak.16