Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Evlat Edinmenin Hukuki Sonuçları ve Evlatlık İlişkisinin Kaldırılması

Legal Consequences of Adoption and Abolition of Adoption Relationship

Sarp GÜMÜŞ

Evlat edinme, evlat edinen ile evlatlık arasında soybağı kurulmasını sağlayan hukuki bir yoldur. Evlat edinmeyle beraber, hem evlat edinen hem de evlatlık bakımından birtakım hukuki sonuçlar doğar. Bu hukuki sonuçlar, velayet ve hısımlık ilişkisi gibi kişilerin şahıs varlıklarıyla ilgili olabileceği gibi miras hakkı ve nafaka yükümlülüğü gibi malvarlıkları ile ilgili de olabilir. Evlatlık ilişkisi yapay bir soybağı ilişkisi meydana getirdiğinden bu ilişkinin ortadan kaldırılması da mümkündür. Ancak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinden birçok noktada farklı düzenlemeler getirmiş ve bu yapay soybağını doğal bir soybağı ilişkisine yaklaştırmayı hedeflemiştir. Bu sebeple Türk Medeni Kanunu uyarınca evlatlık ilişkisinin kaldırılması zorlaştırılmıştır. Bu durum ise uygulamada bazı hukuki sorunların doğmasına ve belirsizliklere yol açmıştır. Bu çalışmanın amacı, evlat edinmenin hukuki sonuçları ve bunlardan kaynaklanan hukuki sorunların tespiti ile evlatlık ilişkisinin ortadan kaldırılmasına ilişkin problemlere mehaz İsviçre Medeni Kanunu ve Alman hukukundaki düzenlemeler de incelenerek çözüm önerileri getirmektir.

Evlat Edinme, Evlat Edinen, Evlatlık, Evlatlık İlişkisinin Kaldırılması, Yapay Soybağı.

Adoption is a legal way to establish paternity between the adopter and the adopted. With adoption, there are some legal consequences for both the adopter and the adopted. These legal consequences may be related to personal assets such as custody and kinship relations as well as assets such as inheritance rights and alimony obligations. Since the adoption relationship creates an unnatural paternity, it is possible to abolish this relationship. However, the Turkish Civil Code No. 4721 brought different regulations from the provisions of the Civil Law No. 743 on many points and aimed to bring this unnatural paternity closer to a natural lineage relationship. For this reason, it has been made difficult to abolish the adoption relationship in accordance with the Turkish Civil Code. This situation has led to some legal problems and some uncertainties in practice. The aim of this study is to provide solutions to the problems related to the legal consequences of adoption and the determination of legal problems arising from them and the elimination of the adoption relationship by examining the regulations in the Swiss Civil Code and German law.

Adoption, Adopter, Adopted, Abolition of Adoption Relationship, Unnatural Paternity.

I. Evlat Edinmenin Hukuki Sonuçları

Evlat edinme kurumu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun m.305-320 hükümleri arasında soybağının kurulmasına ilişkin bir yol olarak düzenlenmiştir. Evlat edinme işlemiyle birlikte evlat edinen ile evlatlık arasında yapay bir soybağı ilişkisi kurulur.1 Evlat edinen ile evlatlık arasında soybağı ilişkisi kurulmasıyla birlikte buna bağlı bazı hukuki sonuçlar ortaya çıkar. Ancak evlatlık ile evlat edinen arasındaki soybağı, doğal bir soybağı olmadığından niteliği gereği doğal soybağı ilişkisinden bazı yönleriyle ayrılır. Bu sebeple, evlat edinmenin hukuki sonuçları, TMK m.314’te özel olarak düzenlenmiştir. İlgili hükümde, hem evlat edinen hem de evlatlık açısından doğan hukuki sonuçlar yer almaktadır. Evlatlığın evlat edinme işleminden sonra ana-babası ile arasındaki hukuki durumu da, yine evlatlık ilişkisinin özel niteliği gereği önemli olduğundan ayrıca hüküm altına alınmıştır.

Evlat edinme ilişkisinin hukuki sonuçları, kişisel sonuçlar, velayete ve bakım yükümlülüğüne ilişkin hukuki sonuçlar ve miras hukukuna ilişkin hukuki sonuçlar olmak üzere üç başlıkta incelenebilir.

Evlatlığın öz adı ve soyadı, evlat edinme ilişkisinin en önemli kişisel sonuçlarından biridir. Kanun koyucu, evlat edinme ilişkisini doğal bir soybağı ilişkisine benzetmek istemiştir. Bu sebeple, evlatlığın evlat edinene doğal bir soybağıyla bağlanmış gibi hukuki sonuç doğurması açısından evlatlığın öz ad ve soyadına ilişkin bazı düzenlemeler getirilmiştir. Düzenlemeler, evlatlığın küçük veya ergin olmasına göre değişir.

Evlatlık küçük ise, TMK m.314/III’e göre, evlat edinenin soyadını alır. Evlat edinenin soyadını taşımak, evlatlık için bir hak olduğu kadar aynı zamanda bir yükümlülüktür.2 Tarafların bu hükmün aksini kararlaştırmaları mümkün değildir. Nitekim evlat edinilen küçüğün soyadının değişmesi, kanun hükmü gereğidir.3 Bu hüküm, kanaatimizce isabetlidir. Çünkü evlat edinilen küçüğün sanki evlat edinenin doğal bir altsoyuymuş gibi muamele görmesi, tarafların manevi olarak birbirleriyle bütünleşmesi bakımından yararlıdır. Küçük evlatlık, evlat edinme kararının kesinleşmesiyle beraber evlat edinenin soyadını alır. Fakat çocuğun evlat edinmeden önceki soyadını taşımakta haklı bir çıkarı varsa, TMK m.27’ye göre, evlat edinenin soyadının değiştirilerek küçüğün eski soyadını tekrar alması evlat edinme işleminden sonra istenebilir.4

Aynı madde hükmüne göre, evlat edinen, isterse çocuğa yeni bir öz ad da verebilir. Zira TMK m.314/III’e göre: “... Evlat edinen isterse çocuğa yeni bir ad verebilir...”. Bu hükmün yerindeliğinin, evlat edinilecek çocuğun ayırt etme gücüne sahip olup olmamasına göre ikili bir ayırım yapılarak incelenmesi kanaatindeyiz. Eğer evlat edinilecek çocuk, örneğin yaşının küçüklüğünden ötürü idrak çağında olmadığından ayırt etme gücüne sahip değilse, evlat edinen çocuğa yeni bir öz ad verebilmelidir. Nitekim böyle bir çocuğa yeni bir öz ad verilmesi, evlat edinenin evlatlığa karşı olan manevi hislerini kuvvetlendirme ihtimali olan bir durumdur. Ancak çocuğun ayırt etme gücüne sahip olduğu hallerde, çocuğun açık rızası olmadan, salt evlat edinenin iradesine dayanarak çocuğun öz adının değiştirilmesine ilişkin TMK m.314/III hükmü, kanaatimize göre isabetli değildir.5 Nitekim öz adının değiştirilmesini istemediğini beyan eden bir çocuğun, bu beyanına rağmen, mahkemece sadece evlat edinenin iradesi doğrultusunda çocuğun adının değiştirilmesi, çocuğun kişilik haklarına bir saldırı niteliğinde olduğu kadar6 evlatlığın evlat edinene manevi olarak uyum sağlamasını zorlaştırıcı bir husustur.

Ergin kişilerin evlat edinilmesinde ise durum, evlat edinilecek ergin kişinin iradesine bırakılmıştır. Zira TMK m.314/III hükmüne göre, ergin olan evlatlık, evlat edinilme sırasında, eğer dilerse evlat edinenin soyadını alabilir. Bu noktada, ergin evlatlığa seçimlik bir hak tanınmıştır.7 Ergin kişilerin kendi soyadları ile tanındıkları, aradan geçen uzun süreden sonra, evlat edinenin soyadını almalarının, kendileri ve üçüncü kişiler bakımından güçlükler doğurabileceği düşünüldüğünden8 küçük evlatlıkların aksine bu durumun bir yükümlülük olarak düzenlenmeyip ergin evlatlığa seçimlik bir hak tanınması isabetlidir. Böylelikle ergin evlatlık, evlat edinme işleminden önceki soyadını taşımaya devam edebilir. Öte yandan evlatlık, evlat edinme işlemi sırasında, evlat edinenin soyadını taşımak istediğini belirterek evlat edinenin soyadını da alabilir.9 Ergin evlatlığın bu hakkını kullanması halinde, evlatlığın erkek veya kadın olması ile bekâr veya evli olması durumlarında çeşitli ihtimaller değerlendirilmelidir.

Ergin evlatlığın erkek ve bekâr olması halinde herhangi bir sorun yoktur. Evlatlık, dilerse önceki soyadını kullanmaya devam eder; dilerse evlat edinenin soyadını alır. Evlatlık erkek ve evli ise ve evlat edinenin soyadını alırsa, karısı ve çocukları da kendisiyle birlikte evlat edinenin soyadını taşımaya başlar.10

Ergin evlatlık evli bir kadınsa, evlat edinme ilişkisinden sonra da kocasının soyadını taşımaya devam eder. Kadın, evlilik önceki soyadını da kocasının soyadıyla beraber taşıyor olabilir. Bu durumda kadın, evlat edinenin soyadını taşımayı seçebilir.11 Böylelikle, kadının evlilik öncesi soyadının yerini evlat edinenin soyadı alır ve kadın, hem evlat edinenin hem de kocasının soyadını taşımış olur.12

Evlat edinenin bekar bir kadın olması ve daha sonradan evlenmesi ihtimalini de incelemek faydalıdır. Nitekim bu durumda evlatlık eğer evlat edinenin soyadını kullanmayı seçmişse, evlat edinenin evlenmesi ve kocasının soyadını almasıyla evlatlığın soyadının ne olacağı gündeme gelebilir. Öğretide kabul edilen ve bizim de katıldığımız görüşe göre, eğer evlat edinen, bekâr bir kadınsa ve daha sonradan evlenerek kocasının soyadını alırsa, ergin olan evlatlığın soyadı kendiliğinden değişmez; evlatlık, evlat edinenin evlenmeden önceki soyadını taşımaya devam eder.13

Evlatlığın yabancı olması halinde evlat edinme ilişkisiyle beraber Türk vatandaşlığının kazanılıp kazanılmayacağı hususu önemlidir. Bu hususta, TMK’da bir hüküm yoktur. Ancak 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu m.17 hükmü, evlatlığın vatandaşlığını düzenler. İlgili hükme göre: “Bir Türk vatandaşı tarafından evlat edinilen ergin olmayan kişi, millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartıyla, karar tarihinden itibaren Türk vatandaşlığını kazanabilir.” Bu hükümle beraber, mülga 403 sayılı Kanun m.3 hükmünde yer alan14 küçük evlatlığın vatandaşlık hakkının şarta bağlanması hususu kaldırılarak küçük evlatlık lehine olumlu bir düzenleme getirilmiştir.

Madde hükmüne göre, Türk vatandaşlığının kazanılması, yalnızca ergin olmayan evlatlıklar bakımından geçerlidir. Dolayısıyla evlatlık “küçüklük ön şartını” gerçekleştirmiyor ise kanunda sayılan diğer şartlar gerçekleşmiş olsa dahi, Türk vatandaşlığını kazanması mümkün değildir.15 Yani bir Türk vatandaşı tarafından evlat edinilen ergin kişi, evlat edinme sebebiyle Türk vatandaşlığını kazanamaz.16 Nitekim TVK m.17 hükmü, Türk vatandaşlığının kazanılmasında açıkça “ergin olmayan kişi” ifadesini kullanılmıştır. Dolayısıyla yabancı erginlerin evlat edinilmesi halinde bu yolla Türk vatandaşlığı kazanılamaz. Buna karşılık, evlatlık küçük ise, milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali de yoksa karar tarihinden itibaren Türk vatandaşlığını kazanabilir.

Evlat edinme yolu ile Türk vatandaşlığının kazanılmasının hangi anda gerçekleşeceği ise kanun hükmünden tam anlaşılamamaktadır. Nitekim kanundaki “karar tarihinden itibaren” ibaresi açık değildir. Madde lafzında yer alan “karar” ifadesi ile hangi kararın kastedildiği belirsizdir. Zira evlat edinme ile Türk vatandaşlığının kazanılmasında, Türk makamları önünde yapılan evlat edinmelerde hâkim kararı, yabancı ülkelerde yapılan evlat edinmelerde yetkili makamın kararının yanında, evlat edinme kararının tanınması ve tenfizi ve nihayet İçişleri Bakanlığının milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunmadığına yönelik kararı olmak üzere, birden fazla karar söz konusudur.17 Bu duruma ilişkin öğretide savunulan bir görüşe göre, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren Türk vatandaşlığı kazanılır.18 Bir diğer görüşe göre ise evlatlığın Türk vatandaşlığını kazanma anı, İçişleri Bakanlığının karar anı olmalıdır. Kanaatimize göre de ikinci görüşe üstünlük tanınmalı ve küçük evlatlığın Türk vatandaşlığını kazanma anı, İçişleri Bakanlığının bu konuda verdiği karar anı olarak kabul edilmelidir.19