Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bağlama Kütüğüne Kayıtlı Gemi, Deniz ve İçsu Araçlarının Anonim Şirkete Sermaye Olarak Getirilmesi

Bringing of the Ships, Marine and Inland Water Vehicles Registered in the Home Port Log as a Capital to the Joint Stock Company

Elvin BATMAZ SİLAHTAROĞLU, Ü. Selen SERDER KARAAĞAÇ

Anonim şirket, bir ticaret şirketi olduğundan ortaklar tarafından şirkete getirilecek sermaye hakkında TTK m.127 vd. hükümleri uygulanır. TTK m.127 hangi unsurların şirkete sermaye olarak getirilebileceğini sıralamıştır. Şirkete getirilebilecek unsurlar arasında ayni sermaye de bulunmaktadır. Ayni sermaye, değeri para ile ölçülebilen ve devredilebilen, nakdi sermaye dışında kalan her türlü malvarlığı unsurudur. Bir anonim şirkete ayni sermaye olarak getirilebilecek başlıca unsurlar taşınır mal, taşınmaz mal, bu mallar üzerindeki kullanma ve yararlanma hakları, gayri maddi mallar üzerindeki haklar, ticari işletmeler, haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler ile maden ruhsatnameleridir. Bağlama kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve iç su araçları da nitelikleri itibariyle birer taşınır eşya olarak kabul edilmekle TTK m.127 uyarınca anonim şirketlere getirilebilecek ayni sermaye unsurları arasında yer almaktadırlar. Bu makalenin amacı bağlama kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve iç su araçlarının anonim şirketlere sermaye olarak getirilmesi prosedürünü ortaya koymaktır. Bu prosedür, bağlama kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve iç su araçlarının değerinin belirlenmesiyle başlayıp, taahhüt işleminin gerçekleştirilmesiyle devam eder. Tasarruf işleminin yapılması ve mülkiyetin anonim şirkete geçişiyle birlikte tamamlanır.

Bağlama kütüğü, Anonim Şirket, Ayni Sermaye, Şirket Sermayesi, Taşınır Sermaye, Mülkiyetin İntikali, Geminin Değerlemesi, Gemi Deniz ve İç Su Araçları.

The capital that will be brought to the company by the partners is specified in the article 127 of Turkish Commercial Code (TCC) since the joint stock company is a trading company. The elements which can be brought as capital is listed by the article 127 of TCC. Among the elements to be brought to the company, there is also capital in kind. All kind of assets other than cash capital, whose value can be measured in money and which can be transferred are capital in kind. The elements that can be brought to a joint stock company as capital in kind are movable property, immovable property, rights to use and benefit from these properties, rights over intengible properties, commercial enterprises, transferable electronic media that are used rightfully fields, names and signs and mining licenses. The ships, marine and inland water vehicles registered in the Home Port Log are capital in kind elements according to article 127 of TCC which are able to bring as a capital to jointstock companies. The purpose of this article is to reveal the procedure for bringing the ships, marine and inland water vehicles registered in the Home Port Log to the joint stock companies as a capital. This procedure starts with the determenation of the value of the ships, marine and inland water vehicles registered in the Home Port Log and continues with the execution of the promissory transactions. The process is completed with the savings and transfer of ownership to the joint stock company.

Home Port Log, Joints Stock Company, Capital in Kind, Company Capital, Movable Property, Immovable Property, Transfer of Ownership, Valuation of the Ship, Ships, Marine and Inland Water Vehicles.

I. Bağlama Kütüğü ve Bağlama Kütüğüne Kayıtlı Gemi, Deniz ve İçsu Araçları

Kanun koyucu tarafından “Bağlama Kütüğü” olarak adlandırılan ayrı bir kayıt sisteminin oluşturulmasının temel amacı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve TUGS’daki kurallar1 uyarınca her iki sicile de kayıt olamayan gemi, deniz ve içsu araçlarının kayıt altına alınmasının sağlanması ile çeşitli vergilerin yüksek olması sebebiyle yabancı bayrak çekme eğiliminde olan “ticaret dışı gemilerin” tekrar Türk Bayrağı çekmesini cazip hale getirerek bu yolla hem ülke denizciliğinin canlanması hem de ülke ekonomisine katkı sağlanmasıdır.2 Bağlama kütüğüne ilişkin ilk düzenleme 06.05.2009 tarih ve 5897 sayılı Kanun ile Denizcilik Müsteşarlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen “Bağlama Kütüğü” başlıklı Ek m.12 uyarınca olmuştur. Ek m.12 uyarınca Türk Uluslararası Gemi Siciline tescilli olanlar ve Milli Gemi Siciline tescili zorunlu olanlar dışındaki ticari veya özel kullanıma mahsus gemi, deniz ve iç su araçlarının malikleri veya işletenleri, Denizcilik Müsteşarlığınca liman başkanlıkları bünyesinde oluşturulacak bağlama kütüğüne gemi, deniz ve iç su araçlarını kaydettirmek zorundadır. Bu madde uyarınca yürürlüğe konulan 14.09.2009 tarih ve 27349 sayılı Bağlama Kütüğü Uygulama Yönetmeliği ile bağlama kütüklerinin tutulmasına ilişkin usul ve esaslar ile idari yaptırımlar düzenlenmiştir.

01.11.2011 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 26.09.2011 tarihli ve 655 sayılı “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 44. maddesiyle 491 sayılı KHK yürürlükten kaldırılmış ve bağlama kütüğünün yeniden düzenlenmesi amacıyla 491 sayılı KHK Ek. m.12 hükmünün yerine geçmek üzere 655 sayılı KHK m.43’te “Bağlama Kütüğü” başlıklı hüküm sevk edilmiştir. Madde 43 f.1’de tamamıyla önceki düzenlemeye paralel şekilde Türk Uluslararası Gemi Siciline tescilli olanlar ve Milli Gemi Siciline tescili zorunlu olanlar dışındaki ticari veya özel kullanıma mahsus gemi, deniz ve içsu araçlarının malikleri veya işletenleri; söz konusu gemi, deniz ve içsu araçlarını bağlama kütüğüne kaydettirmek zorunda oldukları belirtilmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise bağlama kütüğüne kayda ilişkin usul ve esaslar ile yapılacak iş ve işlemlerin nasıl ve kimler tarafından yürütüleceğinin yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır. 655 sayılı KHK m.43 f.2 hükmüne istinaden Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca yeniden hazırlanan “Bağlama Kütüğü Uygulama Yönetmeliği” (BağKütY), 25.09.2014 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş, bu yönetmeliğin 37. maddesi ile 14/9/2009 tarihli ve 27349 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bağlama Kütüğü Uygulama Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır. BağKütY hükümleri genel olarak 2009 tarihli Yönetmelik hükümleri ile paralellik arz etmektedir.3

Bağlama kütüğüne ilişkin yapılan hukuki düzenlemelerde esas olarak TUGS’a tescilli olanlar ve MGS’ye tescili zorunlu olanlar dışındaki ticari veya özel kullanıma mahsus gemi, deniz ve içsu araçlarının kayıt altına alınması hedeflenmiştir.4 Bununla birlikte ne TTK, ne de 655 sayılı KHK m.43’te bağlama kütüğünün hukuki niteliğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmaması doktrinde bağlama kütüğünün resmi sicil niteliğinde olup olmamasının tartışılmasına neden olmuştur. Doktrinde bir görüş bağlama kütüğünü resmi sicil olarak kabul ederken5 ağırlıklı görüş bağlama kütüğünün resmi sicil olarak kabul edilmemesi gerektiği yönündedir.6

Bağlama kütüğünün resmi sicil niteliğinde olduğunu savunan görüşe göre kayıt için liman başkanlıklarının sorumlu tutulması, “hak sahipliği” belgesinin düzenlenmesi, mülkiyetin nakli için tescil şartının aranması, kayıt ile birlikte Türk Bayrağı çekme hakkının kazanılması ve ruhsat verilmesi, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir kararlarının ve özellikle menkul rehininin kütüğe kaydının gerekmesi, kütüğün resmi bir sicil niteliğinde olduğunun göstergesidir.7

BağKütY m.4 f.1 (a) bağlama kütüğünü “Gemi, deniz ve içsu aracının kaydedildiği, ana ve yardımcı kütüklerden oluşan elektronik kayıt sistemini ve bağlama kütüğü dosyasını” şeklinde tanımlamak suretiyle bağlama kütüğünün asıl amacının söz konusu araçların kayıt altına alınması olduğunu da ortaya koymaktadır.8 Nitekim hem 655 sayılı KHK m.43 hem de BağKütY’de bu durumu teyit eder şekilde “tescil” kavramının değil “kayıt” kavramının kullanıldığını görmekteyiz. BağKütY hükümleri incelendiğinde bağlama kütüğünün içeriğine ilişkin olarak m.8 f.1’de bağlama kütüğünün bağlama kaydı, re’sen tescil kaydı, yevmiye kaydı ile mâlikler listesi, işletenler listesi ve takyidatlar listesinden oluşacağı belirtilmiş ve 10. maddede de kaydedilecek takyidatların rehin ile ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz yahut haciz kararları olduğu belirtilmiştir. Ancak bu takyidatların hüküm ve sonuçlarının ne olacağına dair bir bilgi yer almamaktadır.9

Bağlama kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve içsu araçlarının üzerinde ayni hakların kurulmasına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemektedir. Bu anlamda ne mülkiyet hakkının ne de rehin hakkının kazanılması, kaybedilmesi veya devredilmesinde bağlama kütüğünün bir etkisi bulunmamaktadır.10 Nitekim BağKütY m.14 uyarınca bağlama kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve içsu araçlarının mülkiyetinin devrini gerektiren hukuki işlemlere yönelik belgelerin başkanlıklar huzurunda veya noterde düzenlenmesi zorunlu olduğu belirtildikten sonra mülkiyetin devri işlemleri, gemi, deniz veya içsu aracının kayıtlı olduğu bağlama kütüğünün bağlı olduğu başkanlık dışında başka bir başkanlık huzurunda da yapılabileceği belirtilmektedir. İlgili maddenin devamı incelendiğinde de yine aynı şekilde, mülkiyetin devrine ilişkin taahhüt ve tasarruf işlemlerinin bağlama kütüğüne kayıt öncesinde yönetmelikte ön görülen devir prosedürünün taraflarca yerine getirilerek tamamlanmasıyla gerçekleşeceği belirtilmektedir. Bir başka deyişle, mülkiyet hakkının bağlama kütüğüne kayıt ile devri söz konusu değildir. Zira yeni malik mülkiyet hakkını bağlama kütüğüne kendisini malik olarak kaydettirmeden önce kazanmaktadır. Dolayısıyla bağlama kütüğünde yeni malikin mülkiyet hakkına ilişkin kayıt, tamamen bilgi verme amacına yöneliktir.

Benzer bir durum rehin hakkı bakımından da geçerlidir. Bağlama kütüğüne kayıt, sınırlı ayni hakların kazanılması veya kaybedilmesi üzerinde de herhangi bir etkiye sahip değildir. Esasen sınırlı ayni hak olarak BağKütY m.10’da “rehin” ifadesi sadece kütüğe kaydedilecek takyidatlar sayılırken zikredilmiş, diğer sınırlı ayni haklardan ise hiç bahsedilmemiştir.11 Dolayısıyla bu yönde bir düzenleme ne 655 sayılı KHK m.43’de ne de BağKütY’de bulunmamaktadır.

Bağlama kütüğü MGS ve TUGS’a tescilli olmayan gemi, deniz ve iç su araçlarının kime ait olduğu, üzerlerinde rehin, ihtiyati haciz veya haciz veya ihtiyati tedbir bulunup bulunmadığı bilgisini gösterir. Bağlama kütüğünde yer alan bu bilgilerin resmi sicillerde olduğu gibi üçüncü kişiler nezdinde olumlu veya olumsuz etkisinin varlığına ilişkin bir düzenleme de ne 655 sayılı KHK m.43’de ne de BağKütY’de bulunmamaktadır. Üçüncü kişilerin kendilerine karşı sonuç doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını bilmediklerine dair iddialarının dinlenmemesi resmi sicillerin üçüncü kişiler üzerinde olumlu etkisi olarak anılmaktadır.12 Bununla birlikte tescili zorunlu olduğu hâlde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir husus ile ilgili olarak üçüncü kişilerin iyi niyetlerinin korunmasına yönelik etki ise sicilin olumsuz etkisi olarak tanımlanmaktadır.13 Bağlama kütüğünde yer alan kayıtların üçüncü kişiler nezdinde olumlu veya olumsuz etkisinin olacağına dair bir düzenlemenin de bulunmadığı açıktır.

Bu tespitler ışığında bağlama kütüğünün hukuk düzenimizde yer alan resmi sicillerden olduğunu söylemek mümkün değildir.14 Zira bilindiği üzere resmi siciller bir taraftan cisimlerin hukuki durumlarını ve kişiler ile cisimler arasındaki ilişkileri ve/veya cisimler üzerindeki hakları gösterdiği gibi; diğer taraftan da kişiler ile ilgili veya kişiler arasındaki hukuki durumlar hakkında da bilgiler içerir. Bu anlamda sicillere yapılan kayıtların yerine göre belli bir hukuki durumun doğumuna neden olması (kurucu etki) veya mevcut bir hukuki durumun varlığını ispata yarar (bildirici etki) olması gerekmektedir. Bir başka deyişle resmi sicilin asıl işlevi tanımlanmış ilişkilerdeki hukuki sonuçlara dayanak sağlamasıdır. Bağlama kütüğü bu amaçlara hizmet etmekten uzaktır. Dolayısıyla bağlama kütüğü söz konusu araçların kayıt altına alınmasından ibaret bir işleve sahiptir ve resmi sicillerden farklı olarak tanımlanmış herhangi bir hukuki sonuç yaratmamaktadır.