Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yönetim Kuruluna Karşı Açılan Sorumluluk Davasının Zamanaşımı Başlangıcına İlişkin Sorunların İsviçre Borçlar Kanunu Madde 760’ın Yeni Düzenlemesi Işığında Değerlendirilmesi

Review of the Issues with Regards to the Start of Prescription Period in the Responsibility Cases Against the Board Members in the Light of the New Regulation of Swiss Code of Obligations Article 760

Birgül SOPACI ÖZTUNA

Anonim şirket yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davasının zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının tespiti, hiç kuşkusuz zamanaşımının hangi anda işlemeye başladığı sorusuyla ilişkilidir. Sorumluluk davasının zamanaşımı süresinin hangi anda işlemeye başlayacağı TTK m.560 hükmünde düzenlenmiştir. Maddeye göre, iki yıllık zamanaşımı süresi “davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten”; beş yıllık zamanaşımı süresi ise “zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren” işlemeye başlar. Uygulamada sorumluluk davasına konu fiil veya zarar devam eden, gelişen nitelik gösterdiği durumlarda zamanaşımı definin ileri sürülmesi haksız ve adil olmayan bir sonuç doğurmaktadır. Çünkü sorumluluk talebi yöneltilen davalı yönetici, TTK m.560’a istinaden ya iki yıllık sürenin “öğrenme tarihinden” ya da beş yıllık sürenin “fiilin meydana geldiği tarihten” başladığı ve zamanaşımı süresinin dolduğu savunmasını yapmaktadır. Oysa devam eden fiil veya zarar sona ermedikçe, zarar olgusu tam ve kesin olarak gerçekleşmemiştir. Bu yüzden devam eden fiil veya zararlara ilişkin sorumluluk davasında zamanaşımı savunması, davacı şirket, pay sahibi veya iflas halinde alacaklıların dava hakkının kaybına, sorumlu yöneticilerin sorumluluktan kurtulmasına sebep olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, yöneticilere karşı açılmış sorumluluk davalarında, TTK m.560’deki zamanaşımının başlangıcına dair sorunları, özellikle devam eden fiil ve zararlar bakımından zamanaşımının başlangıcı sorununu, kaynak OR Art.760’ın yeni düzenlemesi ışığında inceleyerek, çözüm ortaya koymaktır.

Anonim Şirket, Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu, Sorumluluk Davası, Devam Eden Zarar, Zamanaşımının Başlangıcı.

In order to decide whether the prescription period for the responsibility cases against the board members of a joint stock company has elapsed, one must determine the start of the period. Article 560 of the TCC sets forth the start of prescription period for responsibility cases. According to the article, the period of two years starts running as of “the date when the claimant learns the damage and the responsible person”, the five years period starts running as of the “the day when the action causing the damage has occurred”. In practice, the defense of prescription period in cases, where the action and the damage subject to the responsibility case continues or evolves, results in unfair consequences. Since the director defends the elapse of the prescription period in two years as of the acknowledgement date or five years as of the occurrence date of the action in compliance with article 560 of the TCC. However, the damage does not occur totally or precisely unless the ongoing action or damage ceases. Thus, the prescription defense in responsibility cases regarding the ongoing actions or damages results in loss of right for claimant company, shareholders, or creditors in case of bankruptcy while releasing the directors of responsibility. The aim of this study is to examine the issues and propose solutions with regards to the start of the prescription period in responsibility cases against the directors especially for the cases of ongoing damages or actions with regards to the new regulation of article 760 of the Swiss Code of Obligations.

Joint Stock Company, Responsibility of the Members of the Board, Responsibility Cases, Ongoing Damage, Start of the Prescription Period.

Giriş

Kanun koyucu, Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.553’de, “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” demek suretiyle genel bir sorumluluk hükmü getirmiştir. TTK m.369’a göre de “Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.” Esasen, özen ve bağlılık yükümünü içeren TTK’nın m.369/1 hükmü, vekilin özen ve sadakat yükümlülüğünün öngörüldüğü Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 506. maddesinin 2. fıkrasındaki özen yükümlülüğünün daha geniş şekilde ve anonim şirketlere özgü hukuki sorumluluk sistemine “tedbirli yönetici” kriterini getiren bir yansımasıdır. Yöneticilerin TTK m.369’daki özen yükümlülüğü, TBK m.506 düzenlemesine nazaran özel ve öncelikle uygulanması gereken bir hükümdür. Ayrıca TTK’da m.549 ile m.554 hükümleri arasında özel sorumluluk halleri, TTK m.193’te yapısal değişiklik ile ilgili sorumluluk düzenlenmiştir. Tüm bu sorumluluk hallerine istinaden anonim şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilere karşı açılacak sorumluluk davasında zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının tespiti, hiç kuşkusuz zamanaşımının hangi anda işlemeye başladığı sorusuyla ilişkilidir. Sorumluluk davasının zamanaşımı TTK m.560 hükmünde düzenlenmiştir. Zamanaşımının hangi anda işlemeye başlayacağı da bu hükümde belirlenmiştir. Maddede iki yıllık zamanaşımı süresi “davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten”, beş yıllık zamanaşımı süresi ise “zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren” işlemeye başlar.

Uygulamada yönetim kurulu üyelerine karşı açılan sorumluluk davasına konu fiil veya zarar devam eden, gelişen nitelik gösterdiği durumlarda zamanaşımı definin ileri sürülmesi haksız ve adil olmayan bir sonuç doğurmaktadır. Çünkü sorumluluk talebi yöneltilen davalı yönetici TTK m.560’a istinaden ya iki yıllık sürenin “öğrenme tarihinden” ya da beş yıllık sürenin “fiilin meydana geldiği tarihten” başladığı ve zamanaşımı süresinin dolduğu savunmasını yapmaktadırlar. Oysa devam eden fiil veya zarar sona ermedikçe, zarar olgusu tam ve kesin olarak gerçekleşmemiştir. Bu yüzden devam eden fiil veya zararlara ilişkin sorumluluk davasında zamanaşımı savunması, davacı şirket, pay sahibi veya iflas halinde alacaklıların dava hakkının kaybına, sorumlu yöneticilerin sorumluluktan kurtulmasına sebep olmaktadır. Sorumluluk hukuku yönünden uygun olmayan bu durum, literatürde haksız fiilden doğan sorumluluğun zamanaşımı süresini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi bakımından değerlendirilmiştir.1

Bu çalışmanın amacı, yöneticilere karşı açılmış kusurlu eylemin veya zararın devam ettiği olayları konu alan sorumluluk davalarında TTK’nın 560. maddesindeki zamanaşımının başlangıcını, kaynak İsviçre Borçlar Kanunu’nun (İBK) 760. maddesinin (OR Art.760) yeni düzenlemesi ışığında değerlendirerek çözüm ortaya koymaktır. TTK m.560 hükmü, TTK m.644/1’deki atıf uyarınca limited şirketlerde ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesindeki atıf gereği kooperatiflerde de uygulama alanı bulur. Ancak bu çalışmada yönetici sorumluluğu sebebiyle açılacak davanın zamanaşımı süresi, sadece anonim şirket bakımından inceleme konusu yapılmıştır.

Çalışmamızda, öncelikle TTK’daki düzenlemenin uygulama alanı, daha sonra zamanaşımının başlangıcına dair sorunlar ortaya konularak, özellikle devam eden zararlar bakımından zamanaşımının başlangıcı sorunu ve kaynak İBK m.760’ın yeni düzenlemesi incelenmiştir.

I. Sorumluluk Davasının Zamanaşımı Süresini Düzenleyen TTK m.560 Hükmü ve Uygulama Alanı

Anonim şirket yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davasının zamanaşımını düzenleyen 560. maddesine göre, “Sorumlu olanlara karşı tazminat isteme hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanunu’na göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.”

Sorumluluk davasına ilişkin olarak, TTK m.560’ta zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren iki yıllık ve her halde zarar doğuran fiilin meydana gelmesinden itibaren beş yıllık zamanaşımı süreleri ile sorumluluk doğuran fiilin TCK’ya göre daha uzun zamanaşımına tabi bir suç oluşturması halinde, ceza zamanaşımı süresi olmak üzere üç çeşit zamanaşımı süresi öngörülmüştür. PULAŞLI, m.558’de ibrada olumsuz oy kullanan pay sahiplerinin dava hakları için öngörülen altı aylık zamanaşımı süresini de dahil etmek suretiyle - TTK m.560’daki sürelerle beraber- sorumluluk davası için dört grup zamanaşımı süresi bulunduğunu, ifade etmektedir.2

Doktrinde iki yıllık zamanaşımı süresi için “nispi/kısa/asgari/taban zamanaşımı” kavramları, beş yıllık zamanaşımı için “mutlak/uzun/azami/tavan zamanaşımı” tabirleri kullanılmaktadır.3 Fiilin suç teşkil etmesi halinde uygulanacak TCK’daki zamanaşımı hakkında ise, “uzamış/uzatılmış/olağanüstü zamanaşımı” deyimleri kullanıldığı görülmektedir.4 Bu çalışmada yer yer azami ve asgari zamanaşımı süresi tabiri ile kaynak İsviçre Hukuku’nda kullanılan “Mutlak Zamanaşımı” (Absolute Verjährung) ve “Nispi Zamanaşımı” (Relative Verjährung) deyimleri kullanılmıştır.

6102 sayılı TTK’da kanun koyucu ETTK’ya nazaran farklı, fakat kaynak İBK’da benimsenmiş sisteme uygun şekilde, anonim şirkette hukuki sorumluluğu ayrı bir bölümde (2. Kitap 11. Bölüm) ve toplu şekilde düzenlemiştir. Bu sistem çerçevesinde “Zamanaşımı” başlığı altında yer alan TTK m.560 hükmü, yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davasının davacıları arasında bir ayırım yapmayarak aynı zamanaşımı süresine tabi kılarak, 6762 sayılı mülga Ticaret Kanunu (ETTK) dönemindeki tartışmaya son vermiştir. Çünkü ETTK’da, “Ortakların ve Alacaklıların Tazminat Talebi” başlığını taşıyan 340. maddede,5 yönetim kurulu üyelerinin pay sahipleri ve alacaklılara karşı sorumluluğu hakkında, kurucuların sorumluluğu ve zamanaşımı süresini düzenleyen ETTK m.3096 hükmüne atıf bulunuyordu. Buna karşılık “Şirket Namına Açılacak Dava” başlığını taşıyan m.341’de7 ise, şirketin yöneticilere karşı açacağı tazminat davası ayrı olarak düzenlenmişti. Ancak ne zamanaşımı süresi hakkında bir hüküm, ne de 309. maddeye atıf yer alıyordu. Buradan hareketle doktrinde bazı yazarlar, şirket tarafından yöneticilere açılacak sorumluluk davasının 818 sayılı Eski Borçlar Kanunu (EBK) m.126/48 uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu görüşündeydiler.9 Bu görüşün aksine, doktrinde ve Yargıtay’da şirketin tazminat davasının da ETTK m.309’daki iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu görüşü hakimdi.10

6102 sayılı Ticaret Kanunu, bir taraftan 553. maddede yönetim kurulu üyelerinin şirkete, pay sahiplerine ve şirketin iflası halinde şirket alacaklılarına karşı sorumluluklarını genel olarak düzenlemiş; diğer taraftan tüm davacıların talebini aynı zamanaşımı süresine tabi kılan özel bir düzenleme olan 560. madde hükmünü ihdas etmiştir.

Yürürlükten kaldırılan EBK m.126/4’ün yerine getirilen TBK m.147/4 hükmünde de “Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar” için beş yıllık zamanaşımı uygulanacağı yazılıdır. Bu durumda, TBK m.147/4’teki zamanaşımı süresinin yöneticilere karşı sorumluluk davalarında uygulanıp uygulanamayacağı belirlenmelidir. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, anonim şirkete ilişkin özel hüküm niteliğindeki TTK m.560’daki zamanaşımı süresinin, TBK m.147/4’e göre öncelikle uygulanması gerekir. Dolayısıyla şirketin yönetim kurulu üyelerine karşı açacağı dava için de kanaatimizce, TTK m.560’daki zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Ayrıca TTK m.560’da tazminat talep eden davacılar arasında bir ayırım yapılmamış olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. EBK m.126/4 hükmünün, TBK 147/4’te korunmuş olması, bu açıdan bir tereddüt yaratmaz. Çünkü TTK m.560’daki zamanaşımı, yöneticilerin hukuki sorumluluğuna ilişkin özel hüküm niteliğinde olduğundan, TBK m.147/4 hükmüne göre öncelikle uygulanmalıdır. Ancak ortakların birbirlerine karşı ve şirkete karşı açacakları davalara ilişkin zamanaşımı süresi, TBK m.560 hükmünde düzenlenmemiştir. Dolayısıyla TBK m.147/4’deki beş yıllık zamanaşımı süresi, anonim şirket pay sahiplerinin birbirlerine veya şirkete karşı açacakları davalar bakımından uygulama alanı bulacaktır.

Nitekim ÇAMOĞLU eserinde, TTK m.560 hükmünde öngörülen zamanaşımı ile TBK m.147/4 hükmündeki zamanaşımı sürelerinin uygulanma alanlarını belirleme zorunluluğu doğduğunu, 560. maddenin özel hüküm olduğu ve TBK 147/4 hükmü ile örtüştüğü durumda TTK m.560’ın uygulanacağı, TBK 147/4’ün ancak TTK 560. madde kapsamı dışında kalan hallerde uygulama alanı bulacağını ifade etmektedir.11

TTK m.560 hükmünün mehazını, İsviçre Borçlar Kanunu’nun (İBK) 760. maddesinin revizyon öncesi metni oluşturmaktadır. 2020 yılında İBK’da revizyon gerçekleşmiş ve İBK m.760 hükmü de değişikliğe uğramıştır. Bu husus aşağıda ayrıca incelenecektir.

II. TTK m.560’daki Zamanaşımı Süreleri ve Başlangıç Anı

Anonim şirket yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davalarında zamanaşımı bakımından Alman, İtalyan ve Fransız Hukuku’nda, İsviçre Hukuku’na göre daha kısa zamanaşımı süreleri öngörülmüştür. Almanya (AktG § 93/6) ve İtalya’da (CC 2049) beş yıllık, İsviçre’de ise beş ve on yıllık süre (İBK Art.760) getirilmiştir.

TTK m.560, tazminle yükümlü olan sorumlulara karşı talep hakkının, TTK m.553’de sayılan davacıların zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki yılda ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yılda zamanaşımına uğrayacağını, ancak fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanunu’na göre daha uzun dava zamanaşımına tabiyse, tazminat davasına da bu zamanaşımının uygulanacağını öngörmektedir. Hükme göre, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davalarında üç ayrı zamanaşımı süresi12 öngörülmüştür: İki yıllık zamanaşımı süresi, beş yıllık zamanaşımı süresi ve ceza davası zamanaşımı süresi. Aşağıda bu zamanaşımı süreleri ve başlangıç anları tespit edilmiştir.