Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yapay Zekânın İşletilme Faaliyetinden Kaynaklanan Tehlike Sorumluluğu

Liability for Hazards Arising from the Operation of Artificial Intelligence

Atakan Adem SELANİK

Sorumluluk hukukunun gelişimi açısından kusur sorumluluğunun önemli bir yeri vardır. Hukuki açıdan sorumluluğun doğabilmesi, kusurun varlığına bağlanmıştır; ancak sanayi devrimin getirdiği makineleşme ile ortaya çıkan zararlar açısından kusur şartı aramak, asıl olarak sorumlu tutulması gereken kişiyi tespit etmeyi zorlaştırmıştır. Bu zorluğu ortadan kaldırabilmek için özel yasalar düzenlenmiş; bazı hallerde kusurun failinden bağımsız olarak farklı kişilerin de sorumlu tutulabilmesi sağlanmıştır. Endüstri devrimi ile gelişen makineleşme, fabrikalarda yaşanan iş kazalarından, demiryolu, karayolu ve havayolu kazalarına kadar birçok alanda etkisini göstermiştir; devam eden bu gelişim günümüzde daha da hızlanmış; öngörülemeyen tehlikeleri, insan hayatına dahil etmiştir. Öngörülemeyen, faili tespit edilemeyen, tesadüfi gerçekleşen olaylardan veya katlanılmak zorunda kalınan tehlikeli faaliyetlerden kaynaklanan zararlardan sorumluluk, kusurdan bağımsız olarak ele alınmaktadır. Yapay zekanın otonom davranışları da öngörülemeyen, faili tespit edilemeyen, tesadüfi tehlikeli faaliyetler olarak karşımıza çıkabilir. Bu çalışma ile yapay zekanın işletilme faaliyetinin tehlike arz etmesi halinde, zararın kusurdan bağımsız olarak tehlike sorumluluğu kapsamında ele alınmasının imkanları tartışılacaktır.

Türk Borçlar Kanunu, Yapay Zekâ, Sorumluluk, Tehlike Sorumluluğu, Zarar.

Liability for fault has an important place in the development of liability law. The emergence of liability from a legal point of view depends on the existence of the fault; however, seeking fault in terms of the damages caused by the mechanization brought by the industrial revolution made it difficult to determine the person who should be held responsible. In order to eliminate this difficulty, special laws have been regulated, and in some cases, it has been ensured that different people can be held responsible regardless of the perpetrator of the fault. The mechanization that developed with the industrial revolution has shown its effect in many areas from work accidents in factories to railway, highway and airline accidents; This ongoing development has accelerated even more today and has included unpredictable dangers in human life. Liability for damages arising from unforeseen, undetected, coincidental events or dangerous activities that have to be endured is handled independently of fault. The autonomous behaviors of artificial intelligence may also appear as unpredictable, undetected, accidental dangerous activities. In this study, if the operation of artificial intelligence poses a danger, the possibilities of handling the damage within the scope of hazard liability regardless of fault will be discussed.

Turkish Code of Obligations, Artificial Intelligence, Liability, Risk Liability, Damage.

Giriş

İlkel toplumlarda, toprağa bağlı olmayan gezgin aşiretlere özgü otonom yaşayış düzeninde, bugünkü anladığımız anlamda bir hukuk ve devlet düzeninden söz etme olanağı yoktu. Bireylerin, ailelerin, boy veya klanların birbirlerine karşı zarar verici faaliyetleri, cezai sayılabilecek yaptırımlara bağlanmaktaydı. Modern bir hukuk sistemine sahip Roma hukukunun başlangıç dönemleri de ilkel dönemden önemli ölçüde ayrışmamış; haksız eylemin doğurduğu gazap, yaptırımın mutlak ölçüsü olmuştur.1 Kişinin kendi hakkını kendisinin yerine getirmesi (selbsthilfe) ve öç (rache) kavramları birbirleri ile karışarak, vindicta adı altında toplanmıştır.2

Kusur kavramına,3 mülkiyetine sahip olunan köle veya hayvanlara karşı, haksız fiil ile verilen zararın giderilmesi söz konusu olduğunda değinilmiş; yine sözleşme içi ve dışı ilişkiler açısından da kusur ilkesi baskın hale gelmiştir. Bunun yanında şehirleşme, binaların artması, ticari hayatta gelişmeler ile kusura dayanmayan sorumluluk türleri (geçilmesi adet olan bir yere binadan dökülen veya atılan şeylerden kaynaklanan zarar davası: actio de efusis et dejectis; deniz taşımasında telef olan mallar sonucu zararın paylaştırılması; gemicilerin, hancıların, ahır sahiplerinin sorumluluğu, komşu hukuku gibi) de gelişmiştir.4 Tek tanrılı din kurallarının yaygınlaşması ile Tanrı’nın koyduğu yasalarda bulunan ahlaki yükümlülüklerin ihlali kusur olarak görülmeye başlanmış; kusur, Tanrı’nın kurmayı amaçladığı düzen ve tanrısal iradeye karşı davranış biçimi olarak yorumlanmış ve bu haliyle günahla eş anlamda tutulmuştur.5 Bu görüş, Orta Çağ boyunca, Avrupa’da etkisini göstermiş; 19. yy.’da Müşterek Hukuk döneminde de devam ederek, kusursuz giderim olmaz (nulla in demnitas sine culpa) özdeyişi, kusur ilkesinin mutlak görünümünü ortaya koymuştur.

Tehlike içeren faaliyetlerin artması, Roma hukukundan beridir süregelen ve egemenliğini sürdüren kusur ilkesinin mutlak geçerliliğini etkilemiştir.6 Tren kazaları ile başlayan işletme faaliyetinden kaynaklı zararlar, kimyasal ve fiziksel enerji kaynaklarının sanayiye uygulanasıyla daha da artmıştır. 19. yy. itibariyle kusur ilkesinin benimsenmesinden kaynaklı olarak, kusursuz giderim yükümünden söz edilemeyeceği belirtilen, nulla indemnitas sine culpa ve rastlantı sonucu oluşan zararlara katlanma zorunluluğunu dile getiren, casumsantit dominus, ilkelerden uzaklaşılmıştır. Demiryolu kazalarına özgü düzenlemeler, fabrikalar ve elektrik işletmeleri gibi tehlikenin yoğun olarak görüldüğü alanlarda yaşanan kazalara ilişkin sorumluluk halleri, motorlu taşıtlar kanunu, atom enerjisinin barışçıl amaçlarla kullanılmasını öngören özel düzenlemeler, İsviçre ve Almanya’da yürürlüğe konulmuştur. 7 Sovyet Rusya, Macaristan ve Çekoslovakya gibi sosyalist ülkelerde ise medeni kanuna tehlike sorumluluğuna ilişkin genel bir hüküm konulması yoluna gidilmiş olup; bu eğilim, günümüzde de devam etmektedir.8

Makinelerden kaynaklı işletme kazaları açısından kusurun ispatlanması hususunda yaşanan güçlükler, kazaya uğrayan dar gelirli insanların uğradığı zararın giderilmesinden mahrum bırakılması, hukuki düzenlemeler açısından, tehlike sorumluluğunun gelişmesini tetiklemiştir.9 Bugünlerde yaşanan teknolojik gelişmeler, sanayi devrimi ile başlayan, makine, demiryolu, araç ve uçak kazalarının daha ötesinde, gerçekleşme olasılığı daha yüksek, yinelenen ve kişisel verilerin işlenmesi gibi hak ihlallerine yol açacak tehlikeler içermektedir. Makineye bağlı iş kazaları ile tren, otomobil ve uçak kazalarının yol açtığı tehlikeler, yapay zekâ yazılım ve otonom cihazların yaygınlaşması ile farklı bir nitelik ve nicelik kazanmıştır.

I. Yapay Zekâ Faaliyetinin Tehlike Boyutu

Yapay zekâ10 (Artificial Intelligence), olarak adlandırılan yazılım teknolojisinin gelişmesi ile sadece insan müdahalesi ile hareket edebilen makinelerin yanı sıra otonom olarak kendi kararlarını verebilen makineler de kullanılmaya başlanmıştır. Yapay zekâ, insan davranışlarını taklit eden; makine öğrenimi/derin öğrenim metotları ile karmaşık sorunları, problemleri çözebilen; bilgisayarların daha da gelişmesi ile hayatımıza girmiş bir kavram olup, genel olarak dört kategoride sınıflandırılmaktadır. Bunlardan ilki insanlardan daha hızlı öğrenme kapasitesine sahip, tek alanda uzmanlaştırılmış, “reaktif”; öğrenme yeteneği yanında ayrıca belirli bir hafıza kapasitesine sahip, bilgi ve becerilerini karar almakta ve uygulamakta kullanabilen (dijital asistanlık yapabilen), “limited memory capacity”; öğrenme ve hafıza kapasitesi yanında insan duygu ve düşüncelerini anlayıp, sosyal ilişki kurabilen, “theory of mind”; diğer özelliklerin yanı sıra kendi varlığından haberdar, soyut çıkarımlar da yapabilen “self-aware” yapay zekadır. Bilim kurgu filmlerini anımsatan bu gelişmeler devam etmekte olup, insan ve makine arasındaki etkileşimin, iki insan arasındaki etkileşim seviyesine gelebileceği öngörülmektedir.11 Makinenin, insan zekasına ulaşması bir hayli güçtür;12 ancak bir insan makine ile etkileşim esnasında, etkileşimin kaynağının insandan gelebileceği hissiyatı oluşmuşsa, o makineden zeki bir varlık olarak söz edilebileceği belirtilmiştir.13 İnsan beynini makineden ayıran, bir işi yapıp yapmama konusundaki irade serbestisidir. İnsanın bu özelliğini karakterize eden belirsizlik unsuru atomlarda da mevcuttur. Atomların bu işleyişi makinelerin işleyişinde de etkin hale getirilebilirse makinelerin de insan beynine benzetilebilmesi ümit edilebilir. Böyle bir makine belki de bir müziği beğenip beğenmeme yönünde fikir beyan edebilecektir.14 Yapay zekâ15 tanımında kullanılan akıl yürütme, yargılama ve sonuç çıkarma gibi fonksiyonlar, hata yapma, kusur işleme, zarar verme gibi riskleri de ortaya çıkarmaktadır.

Yapay zekâ, insan davranışını taklit eden, kopyalayan, bilgisayar ve ekipmanları olarak, tümüyle bir sistem olarak düşünülmektedir.16 Bu sistem, Google gibi arama motorlarında olabileceği gibi, drone, otonom araç gibi cihazlarda donanım halinde de yer alabilir.17

Yapay zekâ, düşünme ve öğrenme yetisine sahip olabilmektedir. Sisteme yüklenmiş olan veya makinenin çevrimiçi olarak kendi kendine ulaşabildiği veriler işlenerek; öğrenme yetisi artmaktadır. Öğrenme yetisinin sınırsız kullanılması; kişisel verilere sınırsız ulaşım, ihlal edilen alanların genişlemesine sebebiyet vermektedir. Yapay zekânın elektrik gibi çok fazla alana etki ederek yayılacağı belirtilmektedir.18 Toplum refahını artıracak gelişmeler sağlayacağı, insan kaçakçılığının önlenmesi, iklim ve sağlık sorunları gibi küresel konularda da çözüm sağlayabileceği;19 bu bağlamda sadece özel sektörün değil devletlerin de teşvik edici bir yol izlemesi gerektiği20 düşünülmektedir.

Makineler, bilgisayar yazılımlarının gelişmesi etkisi ile robotlara dönüşmüştür.21 İnsanlarla iş birliği içerisinde çalışan ve endüstriyel üretimde kullanılan işbirlikçi (collaborative) robotlar (cobot), insanlarla birlikte, insan kontrolünde çalışabilmekte, delme, matkap işleri, kaynak, sabitleme, vidalama işlemleri yapabilmekte, ayrıca sensor ve kameraları yardımıyla son kontrol görevi görmektedir. Bu tür robotlar genellikle otomotiv sektöründe kullanılmaktadır. Ağır levhaların taşıması yine robot makineler yardımıyla olmaktadır.22 Robot teknolojilerden tıp bilimi de faydalanmaktadır. Titreme ve hatayı aza indirerek, iyileşmenin daha hızlı olacağı, daha az kesi ile gerçekleştirilen cerrahi müdahalelerde kullanılabilmektedir. Cerrahi müdahalede kullanılan robotlar, tamamen hekim kontrolündedir. Nöroloji, üroloji, jinekoloji, göğüs ve kalp damar cerrahisinde kullanılmaktadır.23 Askeri alanda ise kara mayınlarının tespiti, insansız hava araçları ile lojistik desteği gibi faaliyetlerde, yapay zekâ kullanımı devam etmektedir.24 Yapay zekâ faaliyetleri, belirli seviyede yardımcı ve asistan olarak görev yapmanın yanı sıra tamamen otonom halde de makineye yön verebilmektedir. Otomotiv sektöründe, otonom olarak trafikte seyredebilen arabalar üretilmiş olup, firmalar çalışmalarına devam etmektedir.25 Otonom araçlarda yapay zekâ sistemi farklı seviyelerde kullanılmaktadır. Hız sabitleme, şerit takip, aracın hızını ayarlama, sollama ve şerit değiştirme, aydınlatma ve far seviyesini ayarlama gibi işlemler yapay zekâ otonom araç tarafından yerine getirilmektedir. Bu işlemlerin bazılarında sürücünün kontrolü mevcutken bazılarında ise sürücünün müdahalesi olmaksızın işlemler doğrudan yapay zekâ tarafından gerçekleştirilmektedir.26 Tamamen otonom seviyede ise araç içinde seyahat eden kişilerin aracın sevk ve idaresinde herhangi bir yükümlülüğünün bulunmadığı bir sistem söz konusudur. Bu aşamada sürücünün müdahalesi olmaksızın araç trafikte seyir halindedir.27

Otonom araç ile ilk trafik kazası, Google firmasının test arabası ile yaşanmış olup, firma çalışanının hafif şekilde yaralanması ile sonuçlanmıştır. Firma, kazada aracın kusurunun olmadığını ileri sürmüştür.28 Bir başka firmanın (Tesla) ürettiği otonom araçlar ile değişik zamanlarda birden fazla trafik kazası gerçekleşmiş; kazalarda aracın sensoruna gelen güneş ışığının etkisi, aracın sürücüye uyarı vermemesi gibi bazı sebepler ileri sürülmüştür.29 Kazalarda üretim veya kullanıcı hatası var olabileceği gibi aracın yazılımına dışarıdan müdahale imkânın var olduğu,30 suç işlemede veya terör eylemlerinde de kullanılma ihtimali olduğu da belirtilmektedir.31

Günümüzde Avrupa Birliği’nin genel olarak otonom araçlarla ilgili yasal düzenlemesi bulunmamaktadır. Almanya, Fransa, İngiltere, İsviçre Japonya, Singapur’da sürücüsüz araç testlerine ilişkin düzenlemeler mevcuttur.32 ABD’de ise 2011 yılından itibaren Nevada, Kaliforniya, Michigan ve Florida gibi eyaletlerde bazı düzenlemeler (araç içerisinde ehliyetli bir kişinin bulunması ve test sürüşü yapan araçların özel plaka taşıması şartları gibi) getirilmiştir.33 Görüleceği üzere yapay zekanın insan hayatına girdiği alanlara özgü, öngörülemeyen otonom davranışların sebep olacağı zararların doğuracağı sorumluluğa ilişkin düzenlemelerin de yapıldığı görülmektedir.34 Türk Hukukunda her ne seviyede kullanılırsa kullanılsın, aracın işletilmesi, Karayolları Trafik Kanunu kapsamında işleten sorumluluğundadır. Sürücünün kusurunun bulunmaması söz konusu olsa dahi araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş ise yine işletenin sorumluluğu devam etmektedir. Başka bir ifadeyle araçtaki yazılım hatası kazayı etkilemiş ise işleten sorumluluktan kurtulamamaktadır. Bunun yanında işletenin sorumluluğuna ek olarak kazaya sebebiyet veren husus ürün hatasından kaynaklı ise Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu (ÜGTDK) kapsamında, üretici ve/veya ithalatçısının da sorumluluğuna gidilebilir.

Otonom makinelerin, zarara yol açmasına sebep olabilecek (kişisel verileri izinsiz işlemesi, hastaya hatalı ilaç enjekte etmesi veya yanlış tedavi uygulaması, özellikle askeri ve tıp alanında doğrudan insan hayatına müdahalesi, yazılımlarındaki hatalar sebebiyle meydana gelebilecek trafik kazaları, suç önleme amaçlı kullanılan otonom bir drone ile kaydedilebilecek görüntüler, kişisel verilerin, ticari amaçlı paylaşılması, borsada kullanılan yapay zeka ile hatalı tahminlerinin para piyasasında yaratabileceği olumsuz hareketler vb.) meydana gelmiş veya gelebilecek örnekler, daha da çoğaltılabilir.35 Yapay zekanın sorumluluğunu kanıtlamak amacıyla yapay zekâ tarafından gerçekleştirilen iş ve işlemlerine ilişkin verilerin belirli süreler saklanması gerektiği de dile getirilmektedir.36 Yapay zekâ yazılımı hatalı üreten, satan, programlayan veya yazılıma izinsiz bozucu nitelikte müdahale eden37 kişilerin sorumluluğu da söz konusu olabilir.

Yapay zekâ, ürün olarak da değerlendirildiğinde buna bağlı olarak üretimine ilişkin bazı kurallar getirilmesi ihtiyacı, ürün olarak piyasaya arz edilmesinden kaynaklanmaktadır. Örneğin, Güney Kore’de “Robotlar Etik Şartı” ile imalata ilişkin bazı kurallar önerilmiştir; robotlara sağlanan özerkliğe ilişkin bazı limitler getirilmesi; insan tarafından kontrol edilebilir olması gerektiği belirtilmiştir. Asimov’un üç robot yasası38 ile robotun insana zarar vermemesi (1); insana zarar vermemesi koşuluyla insanların emir ve talimatlarına uyması (2); insan emri ve talimatlarından çıkmama ve insana zarar vermeme koşuluyla da kendi varlığını koruması (3) kuralı, üretici açısından değerlendirilmesi gereken etik değerlerdir. Bu kurallara 0’ıncı yasa ile dördüncü bir kural daha eklemiş, robotun insan sağlığına zarar vermemesi ve verilmesine seyirci kalmaması gerektiğini, vurgulamıştır. Güney Kore özel bir kanun ile robotların gelişmesi, desteklenmesi, yaygınlaşması ile ilgili düzenleme getirmiştir. Zeki (akıllı) robot, dış ortamı kendisi için algılayan, koşulları ayırt eden ve gönüllü olarak hareket eden mekanik bir cihaz anlamında kullanılmıştır. 39 Türk Hukuku’nda 12 Mart 2020 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğü bir yıl ertelenen 7223 Sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu (ÜGTDK) ile uygunsuz ürünün, bedene ve mala verdiği zararlar için tazminat yükümü getirilmiştir. Üründen kasıt, tüketici işlemlerine konu olsun olmasın her türlü üründür. İmalatçının sorumluluğu ile ilgili en önemli husus, zarar görenin uygunsuz ürünle ilgili bir hukuki işleme taraf olması mecburiyeti bulunmamasıdır, diğer bir ifadeyle tüketici veya alıcı gibi kavramlar zorunlu değildir. Üçüncü kişi herhangi bir üçüncü kişi olabilir. İmalatçıdan malı satın alması veya tüketicisi olması zorunluluğu yoktur. 7223 Sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile tüketici mevzuatında düzenlenen imalatçının sorumluluğu genel bir düzenlemeye kavuşmuştur. İmalatçının, sadece tüketiciye karşı değil, tüm üçüncü kişilere karşı kusursuz sorumluluğunun düzenlenmesi ihtiyacına yönelik boşluk doldurulmuştur.40

Yapay zekâ teknolojisinin kullanımı temel insan haklarına da müdahale edebilmektedir. Yapay zekâ kullanımının tabi olacağı yasal düzenlemelerdeki boşluklar, siber uzay teknolojisinin yeryüzündeki kanunlarla tam olarak düzenlenip sınırlanamayacağı düşünülürse, geniş denetimsiz bir alanın varlığı tartışılmazdır. Ortaya çıkacak olan denetimsiz boşluklar, büyük şirketlerce ticari olarak da kullanılabilir. Kişisel veriler, insanların kontrolünden yapay zekâ makinelerin kontrolüne geçerek (çevrimiçi yolla) hızla, korumasız olarak yayılabilir. Bu anlamda verileri ticari anlamda kullanan, lobileri olan dev firmalar da yapılacak düzenlemelere karşı engelleme yoluna gidebilir.41 Nitekim, gıda, madencilik, sağlık gibi sektörlerde insan haklarının arka plana atıldığı bilinmektedir. İnternet ortamında yayılmış çevrim içi bilgilerin büyüklüğü ciddi boyutlara ulaşmıştır; günümüzde yaklaşık 33 zettabayt olan bu hacmin, 2025 yıllarında 175 zettabayt ulaşacağı tahmin edilmektedir.42 Çevrim içi platformlardan elde edilen veriler ile insanların alışkanlık ve eğilimleri, hukuka aykırı olarak, amaç dışında kullanılmaktadır. Trafikte sürücüsüz ilerleyen otonom yapay zekâ arabadan, borsada saniyede birçok işlem yapan yapay zekâ yazılıma; otonom çalışan nükleer silahtan, kişisel verileri işleyen, kullanan, yapay zekâ yazılıma kadar farklı form ve faaliyet alanları karşımıza çıkmaktadır.43 Yapay zekâ, sosyal, ahlaki, dini veya etik değerleri hesaplayabilecek şekilde tasarlansa bile kullanıcısının bu özelliğini açıp kapatabilmesi gibi ihtimaller mevcuttur. Asıl olan, yapay zekanın kullanım form ve faaliyet alanına bakılmaksızın tehlike haline gelme ihtimalidir; dolayısıyla yapay zekâ teknolojisinin kullanıldığı alan fark etmeksizin, tehlike sorumluluğuna tabi tutulması gerektiğini düşünmek kanımızca doğru yöntemdir. Yapay zekaya hukuki statü kazandırarak, sorumluyu belirleme imkanının değerlendirilmesi açısından, bu alanda yapılan çalışmalara da yer vermek gerekmiştir.

II. Yapay Zekânın Hukuki Statüsü

Türk Hukuku’nda kişilik kavramı Türk Medeni Kanunu ile düzenlenmiştir. Gerçek44 ve tüzel45 olmak üzere iki tür kişilik kabul edilmiştir. Her iki düzenlemede de hak ve fiil ehliyeti tanımlanış ve koşullarına yer verilmiştir; mevcut düzenlemeler ışığında yapay zekayı gerçek veya tüzel kişi saymak mümkün gözükmemektedir. Yapay zekanın, eşya, köle,46 tüzel kişi,47 vekil/temsilci,48 insan olmayan kişi49 veya elektronik kişi50 olarak değerlendirilmesi, yönünde görüşler mevcuttur.51 Yapay zekaya sahip akıllı makinelere anayasal haklar bahşedilmesine yönelik fikirler de gündeme gelmekte, aksi görüşte olanlar ise bu hakların yalnızca gerçek kişilerin hakkı olduğunu; yapay zekaların, ruh, irade, duygu, bilinç ve kasıtlılık gibi temel unsurlara sahip olmadığını belirtmektedir.52 Özellikle elektronik kişilik verilmesi53 fikri üzerinde oldukça durulmaktadır. Ancak yapay zekâ, halihazırda mevcut düzenleme kapsamında kişi sayılamayacağından, hukuksal sorumluluğun kime ait olacağı hususu değerlendirilmelidir. Bu kapsamda, yapay zekâya sahip eşya ve benzeri nesneye sahip olan, onu kullanan, üreten, gerçek ve tüzel kişilerin sorumluluğuna gidebilmenin yolları aranmalıdır.

Hayvanların ve kölelerin faaliyetleri, eşya olarak görülseler dahi sebep olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin kurallar, yapay zekâ yazılım veya araçların sorumluluğu açısından çözüm yöntemleri konusunda ipuçları vermektedir. Belirli derecede eğitim verilebilse de kontrol edilemeyen bir hayvanın vereceği zararla, kontrol edilemeyen yapay zekanın vereceği zarar arasında birtakım benzerlikler kurulabilir. Bitki dal ve köklerinin sebep olduğu zararlar açısında da fikir yürütülebilir. Kendiliğinden (otonom) büyüyen bitki, komşu arsasına girmişse zarara ilişkin çözüm yolları üretilmiştir. Mevcut yasalar ile de boşluk doldurulabilir; ancak yapay zekâ, komşu sınırını geçen bitki, yoldan geçen insana zarar veren köpek, eski zamanlardan sahibinin emirleri ile hareket eden köle değilse boşluğun nasıl doldurulacağı değerlendirilmelidir.

Yapay zekâ ürüne tüzel kişi ve elektronik kişilik verilmesi (yani sicil kaydı sağlama) ile sorumlunun tespiti bazı durumlarda sorunu çözemeyebilir. Tüzel kişilikler açısından mali sorumluluklardan kurtulabilmek için tüzel kişilikler perdelenebilmektedir; asıl sorumlunun tespitinin engellenmesi konusunda muvazaalı yöntemlere başvurulmaktadır; dolayısıyla yapay zekaya kişilik vermek tek başına yeterli olmamaktadır.

Yapay zekâ tarafından meydana gelecek zararları sadece bedensel olarak düşünmemek gerekir. Yapay zekâ tarafından toplanan kişisel verilerin siyasi veya ticari amaçla pazarlanması; yine yapay zekâ tarafından elde edilen verilerle oluşturulacak eserde yer alan telif hakkı ihlalleri de zarara sebep olabilir. İhlali gerçekleştiren yapay zekâ şirketini yönetenler de yapay zekâ kurullar olabilir. Şirketin uluslararası birden fazla ortaklı olduğu düşünüldüğünde zararın tazmini açısından açılacak davadan, sorumluluğu ortaya çıkaracak kanun maddesinden uygulanacak hukuka kadar çok sayıda yasal düzenleme devreye girebilir. Özel kanunlarda yer alan tehlike sorumluluğu (KTK gibi) dışında kalan hallerde uygulanan, sorumluluğun kurulmasını sağlayan, tamamlayan, genel bir düzenleme içerisinde konunun ele alınmasında fayda vardır.