Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6098 Sayılı TBK’ya Göre Adi Ortaklıkta Kazancın Paylaşılması ve Zarara Katılma Yükümlülüğü

Obligation to Share the Profits and the Losses According to Turkish Code of Obligations No.6098

Emine ÖZDAMAR

Adi ortaklıklar iktisadi amaçla kurulduklarından, şirketin faaliyeti sonucunda elde edilen kazançtan her ortak pay alma hakkına sahiptir. Bunun yanı sıra adi ortaklıkta her ortak ortaklığın zararına katılmak zorundadır. Kural olarak kazancın paylaşılmasına ve zarara katılmaya ilişkin hususlar sözleşme ile düzenlenebilir. Ortaklar genellikle ortaklık sözleşmesinde kazanç paylaşma oranını belirlerler. Bu halde sözleşme ile belirlenen kazanç paylaşma oranı aynı zamanda zarara katılma oranı olarak uygulanır. Ortaklık sözleşmesi veya ortakların kazancın paylaşılmasına ve/veya zarara katılmaya ilişkin esasları düzenledikleri ayrı bir sözleşme ile kazancın paylaşılması ve zarara katılmaya ilişkin özel bir düzenleme yapılmamışsa, tüm ortaklar kazancın paylaşılması ve zarara katılma bakımından eşit işleme tabi tutulurlar.

Adi Ortaklık, Kazanç Paylaşımı, Zarara Katılma Yükümlülüğü, Eşit İşlem İlkesi.

Since the ordinary partnerships are established with economic purposes, each partner has the right to receive a share from the profits obtained through the activities of the company. In addition, in an ordinary partnership, each partner has to share the losses of the partnership. As a rule, matters related to sharing the profits and the losses of the partnership can be regulated by articles. Partners usually set the profit-sharing ratio in the articles of association. In such case, the profit-sharing rate determined by the articles is also applied as the loss sharing rate. If there is no special arrangement on the principles of sharing the profit and loss with the articles of partnership or sharing the loss and/or loss, then all partners are treated equally in terms of sharing the profits and losses.

Ordinary Partnership, Profit Sharing, Share in a Loss, Equal Treatment Principle.

Giriş

Adi ortaklık, uygulamada en basit günlük ilişkilerden, en karmaşık ilişkilere kadar rastlanabilecek bir ortaklıktır. Adi ortaklığı birlikte piyango bileti alıp ikramiye çıkarsa paylaşmayı kararlaştıran, bir kafeyi, bakkalı veya bir ticari taksiyi birlikte işleten kişiler arası ilişkilerden, konsorsiyumlara1 ve çok uluslu ortak girişimlere2 kadar birçok ilişkide görmek mümkündür.3

Bu bakımdan adi ortaklıkta kazancın paylaşılması ve zarara katılma yükümlülüğü uygulamada oldukça önem arz eden konulardan biridir. Zira adi ortaklığa sıkça rastlanabilen, hem günlük ilişkilerde hem oldukça karmaşık geniş kapasiteli ilişkilerde amaç kazancın paylaşılmasıdır.

Bu çalışmada, gerek adi ortaklık ilişkisinin devamı müddetince gerek ortaklık yapısında meydana gelen değişiklikler sonrasında adi ortaklıkta kazancın paylaşılması ve zarara katılma yükümlülüğü esasları incelenecektir.

I. Adi Ortaklığın Tanımı ve Unsurları

Adi ortaklık bir sözleşme tipi olarak Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Adi ortaklığa ilişkin hükümler her şirket türünün niteliğine uygun düştüğü ölçüde ticaret şirketleri hakkında da uygulanır.4

Adi ortaklık kişisel öğelere göre şekillenmiş, ortaklık haklarının ve yapısının sermayeye değil, ortakların kişiliklerine bağlı olarak biçimlendiği, ortakların ortaklık borçlarından bütün malvarlıklarıyla, birinci derecede ve müteselsil sorumlu olduğu,5 iktisadi amaçla kurulan, tüzel kişiliği bulunmayan ortaklıktır.6

Her konuda adi ortaklık kurulabilir; ancak konunun ahlaka, adaba, emredici hükümlere, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı ve imkânsız olmaması gerekir.7

Adi ortaklık, kişi ortaklığı olduğu için ortaklık ilişkisinin tesisi ve ortaklığın işleyişi karşılıklı güvene dayanmaktadır.8 Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı için kuruluşu oldukça kolaydır. Sözleşme için bir geçerlilik şartı öngörülmemiştir, taraflar iradi şekilde kararlaştırabilirler. Sözleşme yapıldıktan sonra başkaca bir işleme gerek kalmadan ortaklık kurulmuş olur.9 Adi ortaklık sözleşmesi şekle tabi olmamakla birlikte, sermaye olarak getirilen değerin devri bir şekle tabi ise ilgili şekle uyulması gerekir.10

Adi ortaklığa katılım payı olarak her türlü malvarlığı değeri getirilebilir. Bunlar; para, alacak, kıymetli evrak, taşınır ve taşınmaz mallar, fikri mülkiyet hakları, kişisel emek, ticari itibar, know-how, müşteri çevresi olabilir. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, ortakların katılım paylarının şirketin amacının gerektirdiği önem ve nitelikte ve birbirine eşit olması gerekir.11

Adi ortaklıkta iç ilişkiler,12 sözleşme özgürlüğü ilkesine bağlıdır. İç ilişkilerde emredici hükümlere aykırı olmayan ortaklık sözleşmesi hükümleri uygulanır.13 İç ilişkilerin kapsamına ortaklığın yönetiminin yanı sıra, ortaklar arasındaki mülkiyet ilişkisi, ortaklık kararları ve ortakların borçları ile hakları (katılım payı, kazanç ve zararın paylaşımı, denetim) konuları girmektedir.14

II. Adi Ortaklıkta Kazancın Paylaşılması

Adi ortaklıklar iktisadi amaçla kurulduklarından, şirketin faaliyeti sonucunda elde edilen kazançtan her ortak pay alma hakkına sahiptir.15 Bir başka ifadeyle adi ortaklıkta amaç, her zaman bir kazanç paylaşmak ve bunu ortaklar arasında paylaştırmaktır.16 Amacın bu olmaması halinde aradaki ilişkiyi adi ortaklık ilişkisi olarak nitelendirmek mümkün değildir.17

Nitekim TBK m.622 hükmüne göre, ortaklar, niteliği gereği ortaklığa ait olan18 bütün kazançları aralarında paylaşmakla yükümlüdürler.19 Madde metninde kazanç kavramı20 kullanılmış ve ortakların ortaklığa ait olan bütün kazancı paylaşması bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir. Buna göre adi ortaklığa ait olan hiçbir kazanç paylaşım dışında bırakılamaz.21

Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, ortaklığın herhangi bir hak sahibi olması mümkün değildir. Bu nedenle TBK m.638 hükmüne göre, ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olur.

Adi ortaklığa ait olan bütün kazançların ortaklar arasında paylaşılması yükümlülüğü de adi ortaklığın hukuki niteliğine uygun bir düzenlemedir. Zira adi ortaklığın nasıl ki ortaklığa ait herhangi bir hak, alacak veya şey üzerinde hak sahibi olması mümkün değilse, ortaklığın kazançları üzerinde de hak sahibi olması mümkün değildir.22 Kazançlar üzerinde ortakların el birliği mülkiyeti söz konusu olduğundan bu kazançların kanun veya sözleşme hükümleri doğrultusunda ortaklar tarafından paylaşılması bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir.

Bunun yanı sıra TBK m.623’te ortakların kazanç ve zarara katılma esasları düzenlenmiştir. Şener’e göre, maddede yer verilen kazanç kavramı ile teknik anlamda kâr kavramı23 kastedilmektedir.24 Kanımca, madde metninde yer verilen kazanç kavramı ile kardan daha geniş kapsamlı maddi ve gayri maddi yapıdaki herhangi bir şekilde elde edilen yararlar ve avantajlar kastedilmektedir. Zira adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmaması ve ortaklığın kazançları üzerinde hak sahibi olamaması da tüm kazancın ortaklar arasında paylaşılması gereğini doğurmaktadır.

TTK m.622’de bahsedilen kazancın paylaşılması ortaklar bakımından bir yükümlülük olarak düzenlenmişken, m.623’te ortağın kazanç payı bir hak olarak düzenlenmiştir. Zira her ortak Kanun gereği ortaklığın kazancından pay alma hakkına sahiptir. Yani adi ortaklıkta ortağın kazançtan pay alması, hem bir yükümlülük hem bir haktır. Bu hak ortakların en önemli haklarından biridir ve sözleşme ile de bertaraf edilemez.25

Kayıhan’a göre, ortaklardan hiçbiri ortaklığın kazancından tamamen mahrum bırakılamaz. Ortaklık sözleşmesinde yer verilen ortaklardan biri ya da birkaçının ortaklığın kazancından tamamen mahrum bırakılmasına ilişkin sözleşme hükmü geçerli değildir. Bu husus ortaklık sözleşmesi dışında başka bir sözleşme ile düzenlenmiş olursa, bu sözleşmenin ortaklardan birini ya da birkaçını ortaklığın kazancından mahrum bırakan hükümleri de geçersizdir.26

Aynı zamanda bir ortağın katılma payını ifa etmemiş olması ortaklığın kazancından pay alma hakkına engel olmaz.27

Ortağın kazanç payı bir alacak hakkı niteliğinde olduğundan haciz, temlik vb. işlemlere konu olabilir.28 Ancak henüz adi ortaklığa ait kazancın ortaklar arasında taksim edilmediği veya ortaklığın tasfiyesi halinde borçlu ortağa isabet edecek tasfiye payının belirlenmediği bir aşamada, adi ortaklığın yaptığı işin karşılığında üçüncü kişiden olan alacağının haczi mümkün değildir.29