Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Ceza Kanununda Mevcut Hükümler Çerçevesinde İhmal Suretiyle İcra Suçlarına İlişkin Sorunlar 
üzerine Değerlendirmeler

COMMENTS ON THE PROBLEMS ABOUT NON-GENUINE CRIMINAL OFFENCES BY OMISSION IN THE FRAMEWORK OF THE LEGAL REGULATIONS IN THE TURKISH CRIMINAL CODE (UNECHTE UNTERLASSUNGSDELIKTE)

Mehmet Nihat KANBUR

Özet: Türk Ceza Kanununun genel hükümlerinde ihmal suretiyle icra suçlarına ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. Kanunun özel hükümlerinde ihmalen kasten öldürme, ihmalen kasten yaralama ve ihmalen işkence suçlarına yönelik düzenlemeler getirilmiştir. Bu şekilde işlenebilecek diğer suçlar bakımından herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Çalışmamızda 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda İhmal Suretiyle İcra Suçlarına ilişkin tartışmalar ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: İhmali Suçlar, Gerçek İhmali Suçlar, İhmal Suretiyle İcra Suçları, Kasten öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi, Kasten Yaralamanın İhmali Davranışla İşlenmesi, İşkence

Abstract: There is no legal regulation in general part of the Turkish Criminal Code about non-genuine criminal offences by omission. A special legal regulation is set up about Intentional Killing by Act of Omission, Intentional Injury by Act of Omission and Torture at the special part of the Turkish Criminal Code. There is also no legal regulation at the special part of the Turkish Criminal Code about the other types of crimes. In this course we will discuss such of these problems.

Keywords: Criminal offences commited by Omission (Unterlassungsdelikte), Genuine Criminal Offences by Omission (Echte Unterlassungsdelikte), Non-Genuine Criminal Offences By Omission (Unechte Unterlassungsdelikte), Intentional Killing by Act of Omission, Intentional Injury by Act of Omission, Torture

GİRİŞ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, ilk 75 maddeden oluşan genel kısmında; birçok yeni müessese getirmiş olmakla birlikte, öğretide ihmal suretiyle icra suçları olarak belirtilen ve aslında icrai bir hareketle işlenebilecek bir suçun ihmalen de ortaya çıkmasını ifade eden tutum ve durumlara ilişkin özel bir düzenleme getirmiş değildir. Nitekim ilk defa 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda çeşitli kavramlara ilişkin tanımları içeren “TANIMLAR” başlıklı madde 6, “KAST ve OLASI KAST” gibi kavramları tanımlayan madde 21, “TAKSİR ve BİLİNÇLİ TAKSİR” gibi kavramları tanımlayan madde 22, suçun kanuni tanımındaki maddi unsurlarda, suçun nitelikli hallerinde, ceza sorumluluğunu kaldıran ve azaltan nedenlere ait koşullarda ve fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda “HATA” başlıklı madde 30, “İŞTİRAKTE BAĞLILIK KURALI” başlıklı madde 40, “ADLİ PARA CEZASI” kavramını getiren madde 52 genel hükümler başlıklı birinci kitapta ayrı ve açık bir şekilde bağımsız maddeler olarak düzenlenmiştir. Bu müesseselerin bir kısmı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda hiç yer almamaktaydı, bir kısmı ise öğretide ve uygulamada belirtilmek ve kabul edilmekle birlikte özel olarak kanunda tanımlanmış değildi. Bu düzenlemeler özellikle öğretide kabul edilen ve mahkemeler tarafından uygulanan müesseseler olmasına rağmen cezai sorumluluğu doğurması, genişletmesi, daraltması veya tamamen ortadan kaldırmaları nedeniyle açıkça kanuni düzenleme altına alınmaları gerekliliği tartışılmaktaydı. Bu nedenle bu eleştirileri karşılamak amacıyla birçok müessese ilk defa düzenlenmiş ve tanım altına alınmıştır. Bütün bu yeni ve ayrıntılı olarak getirilen düzenlemelere rağmen öğreti ve uygulamada icrai surette işlenen suçların bir görünüş şekli olarak kabul edilen ihmal suretiyle icra suçlarına (görünüşte ihmali suçlar – saf olmayan ihmali suçlar) ilişkin, niteliği gereği buna elverişli tüm suç tiplerini kapsamak üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu genel hükümler kısmında özel bir düzenleme getirilmemiştir. Çalışmamızda Türk Ceza Kanunu özel hükümler kısmında yer alan ve ihmal suretiyle icra şeklinde ortaya çıkmaya elverişli tüm suç tipleri bakımından özel bir düzenlemeye gereksinim olup olmadığı, böyle bir gereksinim bulunmaktaysa (TCK m.83 – 88 – 94 gibi hükümler dışında) özel bir düzenleme yapılmadan ihmal suretiyle icra suçlarının “SUÇTA ve CEZADA KANUNİLİK İLKESİ1” bağlamında sorunlu olup olmadığı ve cezalandırılıp cezalandırılamayacağı, özel düzenleme gereksinimi olmaksızın mevcut haliyle ihmal suretiyle icra suçları buna elverişli her suç tipine uygulanabilecek ise bunun hukuki dayanağının bulunup bulunmadığı tartışılacaktır.

I. HAREKET KAVRAMI

Hareket, insanın dış dünyada beliren iradi davranışı olarak tanımlanır. Ceza hukukunda hareketin iki değişik görünüş şekli bulunur: Yapmak (icrai bir hareket) ve yapmamak (ihmali bir tutum2). Kişinin iç dünyası, işte bu şekilde bir hareket olarak dış dünyaya yansımadığı sürece, ceza hukukunun devreye girmesini sonuçlayamaz: HAREKETSİZ SUÇ OLMAZ. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, hareket kavramı, ceza hukukunda sahip olduğu fonksiyon itibarıyla tartışmalı bir temel sorun ortaya koymaktadır. Ceza hukukunun sistematiği açısından hareket genel ve kuşatıcı bir kavram olamaz3. Hareket kavramı ceza hukukunun bütün fenomenlerini (görüngülerini) en üst düzeyde kapsayıcı ve aynı zamanda insan davranışının her bir görünüş şeklini ifade sadedinde kullanılan bir kavram değildir. Bütün suç tiplerinin niteliğini tanımlayıcı, genel suç teorisinde birleştirici rol oynayacak üst bir kavram yoktur4. Kasıtlı veya taksirli, icrai veya ihmali bütün suçların çatısını oluşturabilecek genel bir hareket kavramı olamaz5.

Hareket teorileri hukuk dışı (hukuk öncesi – ontolojik) ve hukuksal teoriler olarak ikiye ayrılabilir. Ontolojik temele dayanan teoriler, hareketi doğa bilimsel bir davranış olarak anlamlandırmaktadırlar. Hukuki hareket teorisi ise hareket kavramını kurallarla (normlarla) ortaya koyar.