Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Ceza Hukukunda Dolaylı Faillik

Indirect Perpetration in Turkish Criminal Law

Hasan Sınar

Özet: Dolaylı faillik, en yalın anlatımla, bir suçun işlenmesinde bir başkasının araç olarak kullanılmasını ifade eden bir ceza hukuku kurumudur. Bu niteliği ile suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan perde arkasındaki failin, suça iştirak kuralları çerçevesinde cezalandırılıp cezalandırılamayacağı tartışılmıştır. Dolaylı faillik kurumu -765 sayılı Eski TCK’dan farklı olarak - 5237 sayılı TCK’nda (md. 37/2) açık bir şekilde düzenlenmiş ve suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişinin de fail olarak sorumlu tutulacağı belirlenmiştir. Dolaylı faillik kurumu çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Nitekim TCK’nda dolaylı failliğin ortaya çıkış biçimlerinden, kusur yeteneği olmayan araç kişiye suç işletilmesi hali, bir cezayı ağırlaştıran nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu çalışmada dolaylı faillik kurumunun hukuki niteliği ve dolaylı failliğin temel ortaya çıkış biçimleri farklı olasılıklar gözetilerek incelenmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Dolaylı Faillik, Suça İştirak, Perde Arkasındaki Fail, Ceza Sorumluluğu, Türk Ceza Kanunu.

Abstract: Indirect perpetration is a criminal law institution which simply signifies to use someone else as a tool to commit a crime. Thus, it has been discussed whether it is possible to penalize the backstage perpetrator who has used someone else as a tool to commite a crime, in the context of the principles of participation to commit the crime. Indirect perpetration is regulated – in contrary to former Turkish Penal Code Law no. 765 –in Turkish Penal Code Law no. 5237 (Art. 37/2) and the backstage person who uses someone else as a tool to commit a crime is being held responsible as perpetrator. Indirect perpetration may arise in different forms. In fact, one of these forms – to let a person who has no culpability to commit a crime – is designed as a aggravating circumstance in TPC. In this study, the legal basis and the main arising forms of the indirect perpetration considered with different probabilities are tried to be analysed.

Keywords: Indirect Perpetration, Participation to the Crime, Backstage Perpetrator, Criminal Responsibility, Turkish Penal Code

I. KAVRAM VE HUKUKİ NİTELİK

Dolaylı faillik, bir suçun işlenmesinde bir başka kişinin araç olarak kullanılmasıdır. Burada, bir suçu bizzat işleyen ya da diğer bir ifadeyle kanuni tanımda suç olarak belirlenen fiili kasten ve hataya düşmeksizin doğrudan doğruya gerçekleştiren kişi olan “doğrudan fail”den farklı olarak; tipik fiili gerçekleştiren asıl/araç failin, bir başkası tarafından yönlendirilmesi ve davranışlarının kontrol altında tutularak bu kişiye suç işletilmesi söz konusudur1.

Bir suçun işlenmesi için bir başkasını araç olarak kullanan dolaylı failin iştirak kuralları çerçevesinde sorumlu tutulup tutulamayacağı tartışılmıştır. Bu konudaki çoğunluk görüşüne göre, dolaylı faillik kurumu, tipik fiili gerçekleştiren araç kişinin kusur yeteneğinin bulunmamasından veya cebir ya da hile gibi yöntemler kullanılarak iradesinin fesada uğratılmasından yararlanılarak kendisine suç işletilmesi halinde, araç failin cezalandırılamaması nedeniyle, ona suç işleten perde arkasındaki dolaylı failin de cezasız kalmasını önlemek maksadıyla kabul edilmiştir2. Gerçekten, TCK 40/1 maddesinde yer alan “Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı olarak işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır”. hükmü, Türk hukukunda kabul edilen geniş kapsamlı bağlılık kuralına işaret etmektedir. Bağlılık kuralı çerçevesinde, bir suçun işlenmesine katılanların iştirak kuralları bağlamında sorumlu olabilmeleri için, araç failin kasten ve hukuka aykırı olarak hareket etmiş olması gerekmektedir. Şu halde, buradaki gibi, suça iştirakte ikilik sistemini katı şekilde benimseyen ve sorumluluk için mutlaka cezalandırılabilir bir asıl/araç failin varlığını arayan sistemlerde, asıl/araç failin tipik fiili icrasını yönlendiren ve kontrol eden dolaylı failin iştirak kuralları çerçevesinde sorumlu tutulabilmesi mümkün değildir ve bu durumdaki suçu işleten kimsenin cezalandırılabilmesi ancak iştirak kurallarının dışında yer alan, dolaylı faillik kurumunun açıkça düzenlenmesi ile mümkündür. Bu nedenle, dolaylı faillik kurumu, esas itibarıyla, suçun işlenmesine perde arkasından araç faili yönlendiren ve kontrol eden kişi olarak katılanın da sorumlu tutulabilmesini temin etmek suretiyle, ikilik sisteminin sakıncalarının ortadan kaldırılmasına yardımcı olmaktadır.

Buna karşın, katıldığımız diğer görüş ise, suça iştiraki failin fiiline katılmak olarak algılayan ve suça iştirakten söz edebilmek için tipik fiili gerçekleştiren ve mutlaka cezalandırılabilir olan bir asıl failin varlığını arayan bu anlayışı eleştirmektedir. Buna göre, iştirak kurallarının uygulanabilmesi için, suçu oluşturan tipik fiile ilişkin davranışın tamamının bir tek fail tarafından gerçekleştirilmiş olması ve bu bağlamda bu fiile katılanların ikincil derecedeki davranışlarının, mutlaka bir esas davranışa katılması gerekli değildir3. Bu niteliği ile “çok failli suç tipi anlayışı” olarak da isimlendirilen bu görüşe göre4, bir suçun işlenmesine maddi olarak katılan her bir iştirakçinin davranışı, tipik fiil içerisinde kendi bağımsızlığını yitirerek, o tipik fiilin bir parçası haline dönüşmektedir. Bu şekilde her bir iştirakçi (katılan), hem bağımsız bir parça teşkil eden kendi davranışından hem de tipik fiil bütününü teşkil eden diğerlerinin davranışından sorumlu olmaktadır. Bu anlayışın bir sonucu olarak, kusur yeteneği olan bir kişi ile kusur yeteneği bulunmayan bir kişi arasında - iştirakçilerden birinde iştirak iradesinin bulunmasının yeterli olması nedeniyle - bir iştirak ilişkisi bulunabilecektir5. Şu halde, bir suçun işlenmesine maddi olarak katılan herkes iştirakçi olarak kabul edilmek suretiyle, tamamı veya bir kısmı cezalandırılabilir olmayan kişiler arasında da iştirak ilişkisi kurulabilecektir. Bu durumda, bir başkasının araç olarak kullanılarak perde arkasından suç işletilmesi halinde de, perde arkasındaki dolaylı failin iştirak kuralları çerçevesinde sorumlu tutulabilmesi mümkündür. Bu nedenle, bu görüş çerçevesinde, dolaylı faillik hali de, iştirake ilişkin kurallar çerçevesinde çözümlenebilir niteliktedir ve dolaylı failliğin, iştirak kuralları dışında kanunda ayrıca düzenlenmesi şeklinde bir zorunluluk yoktur. Nitekim dolaylı faillik kurumu mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte, mülga kanun dönemde, bir başkasına suç işleten dolaylı failin iştirakçi olarak cezalandırılması konusunda bir sorun yaşanmamıştır6.