Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Akreditif Hukukunda Temel İlişkiye Esas Geçersizlik ve Akde Aykırılık Durumlarının Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde İrdelenmesi

Examination of the Basic Relational Invalidity and Contractual Contradictions in the Letter of Credit Law within the Framework of the Turkish Code of Obligations

Hande ATMACA ÜLKÜ

Uluslararası ticarete özgü bir terim olan akreditifin hukuki yapısı, akreditif ilişkisine ve temel ilişkiye esas olmak üzere birbirinden bağımsız nitelikte iki farklı hukuki ilişkiden oluşmaktadır. Temel ilişkiye esas sözleşmenin geçersizliği veya akde aykırı durumların varlığı halinde elbette ki akreditif ilişkisinin bu durumlardan etkilenmesi beklenmemelidir. Aksinin kabulü, uluslararası ticaretin işlerliğini kolaylaştırmak amacıyla belli şartlar dahilinde gerçekleşen bir ödeme yöntemi olan akreditif kurumundan beklenilen faydayı ortadan kaldırabilecektir. Konu anlatılırken satım sözleşmesine özgü durumlar akreditif kurumu ile ilişkilendirilmek suretiyle değerlendirme yapılmıştır. Esasen temel ilişkiye esas sözleşmeyi bütünüyle sistemin dışına itmekte hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açabilecektir. Bu sebeple Türk Hukukunda, lehtarın ödeme talebinin “hakkın kötüye kullanılması yasağına” aykırılık teşkil etmesi halinde bedelin ödenmemesi kabul edilebilir. Yani, temel ilişkiye esas akdin geçersizliği ve akde aykırı durumların mevcudiyeti durumunda dahi ödeme talebi kabul edilebilir niteliktedir; meğerki bu talep, hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık teşkil edecek nitelikte olsun. Çalışmamızda hangi hallerde “geçersizlik” ve “akde aykırılık” kavramlarının gündeme gelebileceği değerlendirilmiş ve bu suretle akreditif ilişkisine özgü hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık hallerinin sistematik şekilde ortaya konulması amaçlanmıştır.

Akreditif İlişkisi, Temel İlişki, Geçersizlik, Akde Aykırılık, Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı.

The legal structure of the letter or credit, which is a term specific to international trade, consists of two different legal relationships that are independent of each other. İn case of invalidity of the main contract of the main relationship or the existence of situations contrary to the contract, of course, the letter of credit relationship should not be expected to be affected by these situations. Accepting the contrary may eliminate the expected benefit from the letter of credit institution, which is a payment method realized under certain conditions in order to facilitate the operability of international trade. While explaining the subject, the cases specific to the sales contract were evaluated by associating them with the letter of credit institution. However, pushing the main contract out of the system with its baton may lead to unfair results. In Turkish Law, if the payment request of the beneficiary constitutes a violation of the prohibition on abuse of rights non-payment of the price may be accepted. The request for payment is acceptable even in the case of the invalidity of the contract underlying the basic relationship and the existence of unconstitutional situations; unless this request is in violation of the prohibition on abuse of rights. In our study, by emphasizing “invalidity” and “contravention of the contract”, cases of violation of the prohibition on abuse of rights systematically

Letter of Credit Relationship, Basic Relationship, Invalidity, Breach of Contract, The Prohibition on Abuse of Rights.

GİRİŞ

Milletlerarası ticaretin işleyişi açısından hiç şüphesiz ortaya çıkan en önemli sorun; hukuk sistemleri arasındaki farklılıklar, zaman içerisinde ticari hayatın parçası haline getirilmiş değişik örf ve adetler, ülkelerin dönemden döneme ortaya çıkan döviz politikalarındaki belirsizlik gibi faktörler sebebiyle uygulamada oluşan çeşitliliklerdir. Ticari ilişkinin tarafları farklı ülke tabiiyetine bağlı olduğunda hukuki güven ve istikrar ilkesinin gerektirdiği eşgüdümün, çoğu zaman somut uyuşmazlığın çözümünün yapıldığı hukuksal zeminde bulunmaması, davaların uzun sürmesine ve sonuç olarak uluslararası nitelikteki ticari faaliyetlerde aksamalara yol açmaktadır.

Bahsi geçen aksaklıkları azaltabilmek adına Milletlerarası Ticaret Odası girişimiyle 1994 yılında yürürlüğe giren “500 Sayılı Akreditifle İlgili Birörnek Kurallar”1 (“The Uniform Customs and Practice for Documentary Credits” -UCP-) kabul edilmiştir. Bu kurallar, 01.07.2007 tarihinde yürürlüğe giren UCP 600 ile revizyona uğramıştır. Türk hukukunda Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda akreditif uygulamalarına ilişkin olarak herhangi bir düzenleme bulunmamakla birlikte somut olaya konu akreditif sözleşmesinde bu kurallara yer verilmek suretiyle kanundaki boşluk doldurulmaya çalışılarak uluslararası ticarette akreditif sözleşmesine yönelik uygulamalara işlerlik kazandırılmaktadır. Bu kurallardan bazılarının düzenleniş şekli, kuralların akreditif sözleşmesindeki ilgili yere herhangi bir değişikliğe uğratılmaksızın dahil edilmelerine olanak vermektedir. Diğer bazı kurallar ise ancak tarafların bu hususta uzlaşıya varmış olmaları koşuluyla tadil edilmek suretiyle akreditif sözleşmesinde yer bulabilmektedir.

11 Nisan 1980 tarihli “Milletlerarası Mal Satım Sözleşmeleri Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması”; uygulamada “Viyana Satım Antlaşması” olarak adlandırılmakla, salt uluslararası ticarete esas satım sözleşmelerine uygulanacak hukuki kaidelere yeknesaklık kazandırmak amacıyla imzalanmış, ülkemizde de de 01.08.2011 tarihinde yürürlüğe girerek Türk Hukuk Sisteminde bağlayıcı hale gelmiştir. Şu durumda; ihtilafa konu satım sözleşmesine ilişkin olarak aynı zamanda satım sözleşmesinin akitleri Viyana Satım Sözleşmesine de taraf ise uyuşmazlığın çözümünde Türk mahkemeleri, Viyana Satım Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda hareket etmek yükümlülüğündedir. Yani, akreditif ilişkisi kapsamı içerisindeki temel ilişkiye yönelik değerlendirmeler, koşullar gerektiriyorsa Viyana Satım Sözleşmesi’ne göre yapılarak sonuca ulaşılmalıdır.

Akreditifin kendine özgü hukuksal yapısının incelenmesinde; temel ilişki ve akreditif ilişkisi olmak üzere birbirinden tamamen bağımsız nitelikte iki farklı hukuki ilişkinin aynı anda var olduğu görülmektedir. Bu özellikten kaynaklı olarak temel ilişkiye esas akde aykırılığın mevcudiyeti halinde dahi akreditif bedelinin talep edilmesi mümkündür. Bahsi geçen bu durumun önüne geçebilmek adına Türk hukukunda, lehtar satıcının ödeme talebinin temel ilişkiye esas sözleşme kapsamında değerlendirilmesi yoluna gidilerek, ödeme talebinin TMK’nın 2/II. maddesinde düzenleme bulan hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık teşkil edecek nitelikte olduğunun saptanması halinde akreditif ilişkisinin temel ilişkiden bağımsızlığının ileri sürülemeyeceği ilkesi kabul edilmiştir.

I. AKREDİTİF İLİŞKİSİ İÇERİSİNDEKİ TEMEL KAVRAMLARIN HUKUKİ NİTELENDİRİLMESİ

Akreditif ilişkisi içerisindeki temel kavramların tanımlamasını yapacak olursak; ihracatçı lehine akreditif açılan kişi; lehtar banka2 (ihracatçı, muhabir) ise akreditifte oluşan şartlara göre ihracatçının bulunduğu ülkede ihracatçıya akreditifi teyit eden veya ihbar edene ödemeyi yapan bankadır. Akreditif amiri3 (alıcı, ithalatçı), akreditif açılmasını isteyen ve bunu bankadan talep eden taraftır. Alıcı, akreditifte öngörülen belgeler bankaya ibraz edilmeden banka tarafından ödeme yapılamayacağını teminat altına almaktadır.4

Amir banka5 (ithalatçının bankası), doğrudan akreditifi lehtara ihbar ederek; ödemeyi de kendisinin yapabileceğini, ihracatçı konumundaki satıcının belgelerini kabul edeceğini taahhüt edebileceği gibi bu işlemlerin yapılması hususunda bir başka bankayı da yetkilendirebilir. Bu şekilde yetkilendirilen banka, görevli bankadır. Görevli banka, akreditif ya da teyit bankasına karşı akreditifte geçen bütün koşulları yüklenen bankadır.

Teyit Bankası6 kendi ülkesindeki bir akreditif bankasından doğrulama isteyecektir. Teyit bankasının ödeme taahhüdü bulunmamaktadır. Akreditif ilişkisinde akreditif bankası yani amir banka, akreditif açar; akreditif bankası bedeli öder ve amir bankaya rücu edebilir.

Akreditif amiri, akreditif bankasını akreditifte belirtilen koşulların gerçekleşmesi durumunda satış bedelini lehtara ödemekle görevlendirmektedir. Akreditif bankası, üstlendiği bu görevi, akreditif amirinin iradesine uygun olarak kendi bağımsız yetki ve görev alanı içerisinde gerçekleştirmektedir. Akreditif bankası ve amir banka arasında vekalet sözleşmesi mevcuttur.7 Akreditif bankası, amir bankanın vekili sıfatıyla akreditif açabilir. Akreditif bankası, muhabir banka aracılığıyla lehtar satıcıya akreditifi ulaştırır. Lehtar satıcı akreditifi kabul etmişse, ibraz edilen belgeler akreditif metnine göre de uygunsa teyit bankası akreditifte geçen bedeli ödemek zorundadır. Akreditif bankası, teyit bankasına vekalet vermektedir. Ancak teyit bankası ve amir bankası arasında hiçbir hukuki ilişki yoktur.

İhbar Bankası, akreditif bankası için diğer ülkelerde muhabir konumundadır. Yani görevli banka, ihbar bankası görevini de üstlenmektedir. Akreditifin doğruluğu onaylanmış ise teyit bankası hem ihbar bankası hem de görevli banka konumundadır.

II. AKREDİTİF SÖZLEŞMESİNİN TEMEL İLİŞKİDEN BAĞIMSIZ OLMASI

Amir Banka, akreditif sözleşmesinin yapılması üzerine satıcıya yani lehtara, akreditifin açıldığını ihbar eder. Satıcı, amir bankanın talebi üzerine akreditif ilişkisi kapsamında kararlaştırılmış belgeleri8 amir bankaya ibraz ettiğinde amir banka satıcıya ödeme yapmakla yükümlüdür. Akreditif ilişkisinin hukuki yapısı, temel ilişkiden bağımsız olmasını gerektirir.9 Yani akreditif açılarak sözleşmeye konu edilmişse temel ilişkiye esas borç hiç veya gereği ifa edilmese dahi; akreditif bankası, muhabir banka ile arasındaki sözleşme gereği lehtara akreditif bedelini ödemekle yükümlüdür.

Banka akreditif sözleşmesinden doğan borcunu ifa ederken temel ilişki kapsamında geçerli olan durum ve koşulları değil, akreditifin koşullarını esas almakla yükümlüdür.10 Akreditif bankası; akreditif açıldığını muhabir banka aracılığıyla akreditif lehtarına bildirir. Banka ile alıcının arasındaki akreditif sözleşmesi geçersiz olmasına rağmen amir banka bir kez lehtara akreditif açıldığını ihbar etmiş, akabinde lehtar akreditif ilişkisi kapsamında amir bankanın talep ettiği belgeleri ibraz etmişse amir bankanın artık akreditif sözleşmesinin geçersizliğine dayanarak lehtara ödeme yapmaktan kaçınması mümkün değildir.