Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Fiil Ehliyetinin Dava Ehliyeti Dışındaki Bazı Görünümleri

The Different Appearances of Legal Capacity Other Than Capacity to Sue

Emel Şeyda ELGÜN TOĞRUL

Bir kimsenin kendi fiilleriyle hak edinip borç altına girebilmesi için fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Fiil ehliyeti gerek maddî hukukta gerek usûl hukukunda farklı görünümlere sahiptir. Örneğin; hukukî işlem ehliyeti, evlenme ehliyeti, tasarruf ehliyeti, ölüme bağlı tasarrufta bulunma ehliyeti, fiil ehliyetinin maddî hukuktaki görünümlerindendir. Dava ehliyeti ise fiil ehliyetinin medenî usûl hukukundaki görünümüdür. Fiil ehliyetinin bu görünümleri bazen kanunda açıkça ismen zikredilmişken; bazı görünümlerine ise hiç yer verilmemiştir. Örneğin, evlenme ehliyeti Türk Medenî Kanunu’nun 124 vd. maddelerinde, dava ehliyeti ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51. maddesinde düzenlenmiş; ancak icra hukukundaki takip ehliyetine İcra ve İflâs Kanunu’nda değinilmemiştir. Çalışma konumuzu oluşturan tahkim yargılamasındaki ehliyet, icra hukukundaki takip ehliyeti ve çekişmesiz yargıdaki ehliyet hususlarında ise kanunda herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Bazı ehliyet türleri hakkında kanunlarda açıkça düzenleme yapılmaması boşluk veya eksiklik olarak değerlendirilemez. Zira bu ehliyetler fiil ehliyetinin farklı görünümleridir ve bunların içeriğinin doldurulması için fiil ehliyetine başvurmak mümkündür; ancak her bir ehliyetin kendine has özellikleri vardır. Bu nedenle her bir ehliyetin kapsamının incelenerek ilgili alanda ne şekilde uygulanacağının tespit edilmesi gerekir.

Tahkim Yargılamasında Ehliyet, İcra Hukukunda Ehliyet, Takip Ehliyeti, Çekişmesiz Yargıda Ehliyet, Dava Ehliyeti, Fiil Ehliyeti.

A person must have the capacity to act in order to incur a debt by claiming a right with his/her own acts. The capacity to act has different appearance in both material law and procedural law. For example, the capacity for legal transaction, the capacity of marriage, the capacity of disposition and the capacity of testamentary disposition are the aspects of capacity to act in the material law. The capacity to sue is the aspect of capacity to act in civil procedure law. While some of these aspects of capacity to act are clearly mentioned in the law with its names, some aspects are not mentioned at all. For example, the capacity of marriage is enacted in the Article 124 and other articles of Turkish Civil Law, and the capacity to sue is enacted in the Article 51 of Civil Procedure Law; however, the capacity to carry out enforcement proceedings in the enforcement law is not mentioned in the Enforcement and Bankruptcy Law. There is not any legal regulation about the capacity in arbitration proceedings, which constitutes our field of study, the capacity to carry out enforcement proceedings in the enforcement law and the capacity in non-contentious proceedings. The fact that there is not any legal regulation these capacities cannot be regarded as a gap or a deficiency; because it is possible to apply for the capacity to act in order to fill the gaps of these capacities. However, each capacity has its own unique features. For this reason, it is required to be examined the scope of each capacity and how they are applied in the related fields one by one.

Capacity in Arbitration Proceedings, Capacity in Enforcement Law, Capacity to Carry out Enforcement Proceedings, Capacity in Non-Contentious Proceedings, Capacity to Sue, Capacity to Act.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51. maddesi “Dava ehliyeti medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.” hükmüne yer vermiştir. Bu hüküm dava ehliyetinin fiil ehliyetine göre belirleneceğini düzenlemekle yetinerek dava ehliyetinin tanımı, unsurları, kapsamı ile bu ehliyete kimlerin sahip olduğu gibi hususları açıklamamıştır. Ancak madde gerekçesinde, “Dava ehliyeti, medenî hukuktaki fiil ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Burada gerçek ve tüzel kişi ayrımı yapılmaksızın, medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olanların dava ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir.” ifadesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu dava ehliyetinin fiil ehliyetine göre belirleneceğini düzenlemek suretiyle Türk Medenî Kanunu’na atıf yapmış; böylelikle dava ehliyetinin içeriğinin, şartlarının Türk Medenî Kanunu’nda düzenlenmiş fiil ehliyetine göre belirleneceği ortaya konulmuştur.

Fiil ehliyeti, kişinin kendi fiilleri ile geçerli hukukî işlemlerde bulunabilmesi, hak kazanabilmesi ve borç altına girebilmesi; kişinin iradî davranışları ile hukukî sonuç meydana getirebilmesidir.1

Dava ehliyeti ise, medenî hukuktaki fiil ehliyetinin, medenî usûl hukukundaki görünümünü oluşturan; kişinin kendisinin veya usûlüne uygun şekilde tayin edeceği bir vekil aracılığıyla dava açabilmesini; açtığı dava ile ilgili her türlü usûl işlemini geçerli şekilde yapabilmesini kendisine karşı bir dava açılması durumunda ise kendisini bizzat savunabilmesini ya da kendisini savunması için vekil tayin edebilmesini ifade eden bir ehliyettir.2 Dava ehliyeti, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde açıkça bir dava şartı olarak sayılmıştır. Dava şartları bir davanın dinlenebilmesi, esası hakkında yargılama yapılabilmesi ve karar verilebilmesi için varlığı ya da yokluğu mutlaka gerekli olan şartlardır.3