Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Gizli Tanık, X Muhbir, Gizli Soruşturmacı, Ajan Provokatör

Ersan Şen

GENEL AÇIKLAMA

Hukuk devleti, insan hak ve hürriyetlerinin kabulü ve kullanımında güvenliği sağlayan dürüst devlettir. Hukuka aykırı delillerin yargılamada kullanılmasını reddeden ve şu an yürürlükte olmayan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 238. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, 254. maddesinin ikinci fıkrası ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 206. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi ve 217. maddesinin ikinci fıkrası, yine bu hükümlerin tepesinde bulunan 1982. Anayasası’nın 38. maddesinin altıncı fıkrası hükümlerinin, Devletin, kişi hak ve hürriyetlerine saygılı olması ve ceza yargılamasının işleyişiyle ilgili kurallara uyması ve dolayısıyla hukukun üstünlüğünü önce kendisinin benimsemesi amacıyla konuldukları kabul edildiğinde, keyfi uygulamaların ve otorite baskısının sözkonusu olduğu Nazi Almanyası ve Eski Sovyetler Birliği’ni, insan haklarına bağlı/saygılı, hukukun üstünlüğünü tanıyan bir devlet modeli için örnek vermenin ve savunmanın uygun düşmeyeceği daha iyi anlaşılacaktır. Bu anlamda hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünü tanımış olan kamu kudreti kullanıcısı, tüm iş ve işlemlerinde herkes için eşit kabul edilen hukuk kurallarına uymakla ve bu kuralların kendisi dahil herkese uygulanmasını sağlamakla ve bu durumu takip etmekle yükümlüdür.

“Demokratik ve insan haklarına saygılı hukuk devleti olma” ilkesini benimseyen Devletimizde, “hukuk” ile “kanun” kavramı arasında ayırım yapmak mümkün değildir. Kanunlar, insan hak ve hürriyetleri daha iyi, dengeli ve belirlenen sınırlar dışında müdahaleye maruz kalmaksızın kullanılabilmeleri amacıyla düzenlenirler. Bir kanun hakkında iyi veya kötü kanun eleştirisi yapılabilir. Hatta iyi bir kanun kötü uygulayıcılar elinde menfi sonuçlar da verebilir, fakat kanunlar, “hukuk” kavramı içinde yer alıp, onun ayrılmaz parçalarını teşkil ederler. Hukuk ise, düzeni korur, ama düzen için düzeni değil, insan hak ve hürriyetleri kullanılsın ve korunsun diyerek koruma görevi görür. Bu düzeni sağlamanın yolu da, kanunlardan ve o kanunların kabul edildikten sonra eksiksiz uygulanmasından geçer1.

GİZLİ SORUŞTURMACI

Birtakım suçların ortaya çıkarılması delil elde edilmesindeki güçlük sebebiyle imkansız hale geldiğinden, suç ve suçluları elde etme kapsamında özel soruşturma usulleri belirlenmiştir. Bu usullerden birisini de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme” başlıklı altıncı bölümünde yer alan “Gizli Soruşturmacı Görevlendirilmesi” hükmünü düzenleyen 139. maddesi oluşturmaktadır. 139. maddenin birinci fıkrasında, “Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilmemesi halinde, hakim ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısı kararı ile kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir”. Bu maddenin 4. ve 5. fıkralarına göre, sadece suç örgütlerinin faaliyetlerini izlemekle ve bu konuda delil toplamakla kamu görevlilerinin gizli soruşturmacı olarak tayin edilmesi mümkündür. 139. maddenin birinci ve yedinci fıkraları, sadece suç örgütünün faaliyetlerinin takibi ve delil toplanmasında değil, diğer bazı suçlar bakımından da gizli soruşturmacı tayinine imkan verdiği ileri sürülebilir. Bu fikre katılmadığımızı, 139. maddenin açık hüküm taşıyan 4. ve 5. fıkraları ve “gizli soruşturmacı” usulüne başvurulmasının “suç örgütlerinin karmaşık ilişki ve faaliyetlerinin takibi” ile sınırlı maksada dayandırılması gerçeği karşısında, gizli soruşturmacının yalnızca, CMK m. 139/7. madde hükmü kapsamına giren suç örgütlerinin faaliyetlerini takip edebileceğini, bilgi ve delil toplayabileceğini, bunu dışına çıkan davranışların ve ulaşılan sonuçların hukuka aykırı sayılaması gerektiğini ifade etmek isteriz.