Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Soruşturma Evresinde Şüphelinin İfadesinin Alınması ve Müdafilik

Ali Timur Demirbaş

Giriş

Bilindiği gibi, insanlığın tarihi kadar eski bir sosyal vakıa olan suç, her zaman toplumun en önemli sorunlarından birisi olmuştur. Suçun işlenmesiyle bozulan kamu düzeninin suçlunun cezalandırılması suretiyle yeniden tesisi amacı ile başlayan ceza muhakemesi, sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesiyle sonuçlanır. Kollukta işkence iddiaları nedeniyle, ifade almanın ceza muhakemesi yönünden önemi büyüktür.

Savunmanın gelişimi, ceza muhakemesi tarihi ile paralellik taşır. Bugün, sanığın “obje” niteliği ile birlikte, “suje”liği de kabul edildiğinden, onun özellikle savunmaya ilişkin bir takım hakları, kovuşturma (sonsoruşturma) evresinde olduğu gibi, soruşturma (hazırlık soruşturması) evresinde de vardır. Özellikle 18.11.1992 tarih ve 3842 sayılı Kanunla CMUK da yapılan reform niteliğindeki değişiklerle, Türkiye, savunmaya ilişkin haklar konusunda önemli yenilikler yapmıştı. Uyum yasalarıyla 3842 sayılı Kanunun 31’inci maddesinin 1’inci fıkrasının bazı suçlar yönünden getirdiği sınırlamalarda kaldırılmıştı.

Teblig konum olan “Şüphelinin Soruşturma Evresinde İfadesinin Alınması ve Müdafilik” konusunda, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 1412 sayılı CMUK’daki hükümleri büyük ölçüde muhafaza etmekle birlikte, bazı önemli yeni hükümlere de yer vermiştir. Bunların başında, artık kolluğun doğrudan ifade alma işlemine girişememesi, savcıdan bu konuda izin alması gelmektedir. Çünkü, kolluğu suçluları aramak ve işin aydınlatılması için acele tedbirleri almak hususunda görevlendiren CMUK m.156’nın karşılığına 5271 sayılı CMK’da yer verilmemiştir.