Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Senedin (Bononun) Talil Edilmesi

Altering the Context of the Note

Halil YILMAZ

Bir bononun geçerli olması için, zorunlu kayıtların yanında zorunlu olmayan, dolayısıyla isteğe bağlı kayıtlar da vardır. Nitekim zorunlu olmadığı halde bonoya uygulamada, “malen” ya da “nakden” şeklinde bedel kaydı içeren sözcüklerin yazıldığı görülmektedir. Böyle bir kaydın yazılmasının ya da yazılmamasının bononun geçerliliğine bir etkisi yoktur.

Ancak bonodaki bedel kaydı, açılan bir davada, borçlunun borçlu olmadığına veya alacaklının alacağının varlığına ilişkin iddiaları bakımından, tarafların, senedin düzenleme nedeninin aksine borcun sebebini açıklamaya kalkmaları, ispat yükü bakımından ağır sonuçlara yol açmaktadır. Bu nedenle, mal kaydını içeren bir senet nedeniyle bedelsizlik davası açan borçlu keşideci, borçlanılan bedel karşılığında mal almadığını ispat etmek zorundadır. Keza, “nakden” ibaresini içeren bir senet karşılığında da para almadığını ispat yükü altındadır. Bedel kaydında “malen” ibaresi bulunan bir senet borçlusunun açtığı menfi tespit davasında senet alacaklısı, senet borçlusuna mal değil, para verdiğini iddia ederse, senedi talil etmiş olur. Senedin talil edilmesi, borçlu üzerinde bulunan ispat yükünün yer değiştirmesi sonucuna yol açar.

Bono, Bedel Kaydı, Malen, Nakden, Teminat, İspat, Karine, Talil.

Beside compulsory provisions, there are dispensary namely voluntary provisions on the note in order that it would be valid. Hence, although it wouldn’t be compulsory, it’s seen that some provisions implying an amount like ‘in goods’ or ‘in cash’ is written down on the note in the practice. To write down such a provision or not doesn’t have any effect on validity of the note.

But the amount provision on the note causes to critical consequences with regards to burden of proof in a lawsuit when parties attempt to explain another reason of the debt against the reason written down on the note that there isn’t any debt to be paid by the debtor or claims asserted by a creditor on the existence of a due. Therefore the drawer filing a “free of charge” suit due to a note having ‘in goods” provision have to prove that he didn’t receive goods in return. Also, he is under the burden of proof that he didn’t receive money in exchange of the note.In a negative declaratory action filed by a note debtor having an ‘in cash’ provision on the note, if a note creditor claims that he gave money instead of goods to the note debtor, he had been altering the context of the note. Altering the context of the note result in the switch of the burden of proof borne on the debtor.

Note, Amount Registration, In Goods, In Cash, Deposit, Proof, Presumption, Altering the Context.

I. GİRİŞ

Bono, ticari hayatta en sık kullanılan kıymetli evraktan birisidir. Sık kullanımı nedeniyle, kredi sağlama aracı, alacağın teminatı ve borcun ispatını sağlayan belge olma işlevini yerine getirmektedir. Bononun geçerliliği ile ilgili kayıtlar TTK’nın 776’ncı maddesinde sayılmıştır. Bir bononun geçerli olması için, zorunlu kayıtların yanında zorunlu olmayan, dolayısıyla, isteğe bağlı kayıtlar da vardır. Nitekim zorunlu olmadığı halde bonoya, uygulamada basılı senetteki boşluğun doldurulması gerektiğine ilişkin psikolojiyle, genellikle “malen” ya da “nakden” şeklinde bedel kaydı içeren sözcüklerin yazıldığı görülmektedir. Böyle bir kaydın yazılmasının ya da yazılmamasının bononun geçerliliğine bir etkisi yoktur. Ancak, yargısal uygulamada bu kayıtlar ispat yükü bakımından önemli hale gelmektedir. Çalışmamızda, Yargıtay uygulaması da göz önüne alınmak suretiyle, bedel kaydının doğurduğu sonuçlar ile bedel kaydının değiştirilmesi anlamına gelen senedi talil etmenin hak kaybı yönünden ortaya çıkardığı sonuçlar açıklanmaya ve değerlendirilmeye çalışılacaktır.

II. BONONUN UNSURLARI

Bononun şekil koşulları, TTK’nın 776’ncı maddesinde sayılmıştır. Bunlar; senet metninde "bono" veya "emre yazılı senet" kelimesi, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadi, vade, ödeme yeri, kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adı, düzenlenme tarihi ve yeri, düzenleyenin imzasıdır. 'Vade' ve 'ödeme yeri' kaydı, esasa etkili şekil koşullarından değildir. Bu koşulların yanı sıra, Kanuna göre, bonoya seçimlik (isteğe bağlı) bazı unsurların eklenmesi mümkündür. Zorunlu koşullardan birisindeki eksiklik, senedin bono olma niteliğini ortadan kaldırır. Oysa isteğe bağlı olan koşullardaki eksiklik böyle bir sonuca yol açmaz. Bonoya isteğe bağlı olarak 'faiz bedeli', 'bedel kaydı' ya da 'yetkili mahkeme' kaydı eklenebilir1. Alacaklının durumunu kuvvetlendirmek ve borçlunun senedin karşılığı olmadığı iddiasını engellemek için, senet üzerinde “nakden” ya da “malen” şeklindeki genel ifadeler kullanılması, bononun kayıtsız olma özelliğine zarar vermez. İsteğe bağlı koşullardan olan bonodaki bedel kaydı, taraflar arasında bono verilmesini gerektiren temel borç ilişkisinin nedeninin gösterilmesine yarar2. Böyle bir kayıt, keşidecinin (borçlunun) lehtardan, temel borç ilişkisinin dayandığı karşı edimin alındığını açıklamaya ve ispata yarar. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğine etki etmez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bir sebebe bağlı olması gerekmez. Bedel kaydı, karşı edimin alındığının belirlenmesi açısından, lehtar ile keşideci arasındaki iç ilişkide ispat hukuku bakımından bazı kolaylıklar sağlar. Soyut ve bağımsız bir borç ikrarını içeren senet olan bonoya, bononun düzenleme nedeninin bir mal alışverişine (malen) ya da borç para verilmesi (nakden) ilişkisine dayandığını gösterecek şekilde bedel kaydı yazılması durumunda, bu kayıtların doğruluğunun kabulü gerekir.

Bono, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir belgedir. Böyle bir ilke, TTK’nın kıymetli evrakın tanımının yapıldığı 645’inci maddesinde yer almamakla birlikte, soyutluk ilkesi kıymetli evrakın özelliklerinden birisidir. Dolayısıyla, bono verilmesini gerektiren temel borç ilişkisinde meydana gelen bozukluk, bu borç ilişkisinden bağımsız bir borç doğurucu kimliğe sahip olması nedeniyle bononun geçerliliğine etki etmez. Bundan çıkarılacak sonuç, bonoya bağlı bir taleple karşılaşan borçlunun, bononun verilmesini gerektiren temel borç ilişkisindeki bozukluğu alacaklıya karşı ileri süremeyecek olmasıdır. Böyle bir nitelik, alacağın varlığının ispatı, alacağın tahsili ve senetteki hakkın tedavülü bakımından bonoya güveni artırıcı özellik katar3. Ayrıca maddi soyutluğun yanında bono, ispat soyutluğu da taşır. Öyle ki, bonodan kaynaklanan alacağını talep eden alacaklı sadece bonoya dayanacak, aynı zamanda borçlanmanın sebebini de ispat etmek zorunda kalmayacaktır. Alacağın varlığı karine olarak kabul edilir. Eğer borçlu, karşı tarafın böyle bir alacağı olmadığını iddia ediyorsa, bunu kendisi ispatlamalıdır. Görüldüğü gibi, ispat soyutluğu kendisini, ispat yükünün yer değiştirmesi şeklinde göstermektedir. Bu nedenle senetteki soyutluk, senedi elinde bulunduran hamile, alacaklılık sıfatı bakımından ispat yükünden kurtaran güçlü bir konum kazandırır. Bütün bunlar bonoya, temel ilişkiden kaynaklanan savunma sebeplerinin dinlenebilirliğini ortadan kaldırarak yoğun bir kullanım alanı açar. Bonoya, temel borç ilişkisini yansıtan bedel kaydı eklendiği takdirde, taraflar bonoyu ispat hukuku yönünden soyutluktan çıkarmış olmaktadırlar. Dolayısıyla, bedel kaydını içeren bononun lehtarı, bononun soyut bir borç ikrarı olduğuna dair ilkeyi savunma dayanağı olarak gösteremeyecektir4. Bedel kaydı yoluyla senette mündemiç borç ikrarı, borcun sebebini açıklıyor ise, borçlu bu sebebin gerçekleşmediğini ispat edebilir5.