Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Anonim Şirketlerde Farklılaştırılmış Teselsül İlkesi

Differentiated Solidarity Principle in Joint Stock Companies

Soner ALTAŞ

Anonim şirketin kurucuları, yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve tasfiye memurları, şirketin, pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının zararına sebebiyet verirlerse, hukukî sorumlulukları gündeme gelir. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu, 6762 sayılı eski Ticaret Kanununun hukukî sorumluluk uygulamasında genel kabul gören mutlak teselsül anlayışını terk ederek, farklılaştırılmış teselsül ilkesini benimsemiştir.

Yeni olan bu ilke, müteselsil sorumluluğun, birlikte verilen zarar için söz konusu olması; birlikte verilen zarar dışındaki sorumluların sadece tek başlarına verdikleri zararlardan sorumlu tutulması ve müteselsil sorumluların teselsül tavanına kadar zararı tazmin etmeleri anlayışına dayanmaktadır. Bu çalışmada, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre anonim şirketlerde farklılaştırılmış teselsül ilkesi ele alınmaktadır.

Anonim Şirket, Müteselsil Sorumluluk, Farklılaştırılmış Teselsül, Sorumluluk Davası, Zamanaşımı, İflâs.

If the founders, directors, managers and liquidators of a joint stock company cause a harm to the shareholders and creditors, their civil liability will come to order. The new Turkish Commercial Code no. 6102 adopted the differentiated solidarity principle by quitting the absolute liability principle, which was generally accepted and brought by the former Commercial Code no. 6762.

This new principle is based on the idea that the joint liability should be discussed only in cases when harm is caused simultaneously; other than joint liability, each person should be responsible for his own negligence and joint liable should only be responsible for the harm up to the liability ceiling. In this study, we aim to discuss the differentiated solidarity principle in joint stock companies, under the terms of the new TCC.

Joint Stock Company, Joint Liability, Differentiated Solidarity, Litigation, Limitation of Action, Bankruptcy.

1. GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu1 (TTK)2’nun anonim şirketlere ilişkin 549’uncu ilâ 552’nci maddelerinde özel hukukî sorumluluk hallerine yer verilmiş, 553’üncü maddede ise hukukî sorumluluğa ilişkin genel hüküm düzenlenmiştir. Bu genel hükme göre, anonim şirketin kurucuları, yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olurlar (TTK m.553/1). Bahsigeçen kişilerin sorumluluğuna gidilebilmesi için bir zararın oluşması ve bu zarara kusur ile sebebiyet verilmesi şarttır. Hüküm, hem doğrudan hem de dolayısıyla zarara uygulanır3.

Aslında, TTK’nın mezkûr 553’üncü maddesinin birinci fıkrasının 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ilk halinde; anonim şirket kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ederek verdikleri zarardan dolayı, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı sorumlu oldukları belirtilmekte ve kusurlarının bulunmadığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilecekleri öngörülmekte idi. Yani, Yasada, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının kusurlu oldukları peşinen kabul edilmiş; zarar iddiasında bulunanın iddiasını ispatlaması yerine sayılanların kusurlu olmadıklarını ispat etmeleri gerektiği görüşü benimsenmişti. Oysa, TTK, denetçi, işlem denetçisi ve özel denetçi için tam tersini öngörmüştü. Yani, Kanunun ilk haline göre, şirketin ve şirketler topluluğunun yılsonu ve konsolide finansal tablolarını, raporlarını, hesaplarını denetleyen denetçi; işlem denetçisi ve özel denetçiler de kanuni görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri takdirde, hem şirkete hem de pay sahipleri ile şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumlu olacaklardı. Ancak, burada kusuru iddia eden ispatlayacaktı. Kanunun yöneticiler ile denetçiler arasında ayrım yapması ve adeta denetçileri koruyup gözeten bir yaklaşım sergilemesi haklı olarak iş dünyasından yoğun tepki aldı. Bunun üzerine, anılan düzenlemelerde 26.6.2012 tarihli ve 63354 sayılı Kanunla değişikliğe gidildi; denetçiler için öngörülen 554’üncü maddedeki “kusuru iddia eden ispatlar” cümlesi kaldırıldı; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri durumunda sorumlu olacakları hükme bağlandı, “kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça” ibaresi madde metninden çıkarıldı. Böylece; zarardan doğan sorumluluk bakımından, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler, tasfiye memurları ile denetçiler ve özel denetçiler aynı şartlara tabi tutulmuştur.

TTK, hukukî sorumluluğa ilişkin bu düzenlemeler yanında, birden fazla kişinin verdiği zararın tazminine, bir başka deyişle müteselsil sorumluluğa ilişkin olarak, bugüne kadar geçerli olan mutlak teselsül anlayışı yerine, teselsülen sorumlu bulunan miktarda her bir borçlu bakımından farklılaşmaya gidilmesine cevaz veren farklılaştırılmış teselsül (differenzierte Solidaritât) ilkesini kabul ederek bu alanda önemli bir yeniliğe imza atmıştır5. İşte bu çalışmamızda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre anonim şirketlerde farklılaştırılmış teselsül ilkesi üzerinde durulacaktır.