Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde Kabul Edilebilirlik Kriteri Olarak Benimsenen “Önemli Olmayan Zarar İlkesi” ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kılıç-Türkiye Kararı

“The Significant Disadvantage Principle” Adopted as an Admissibility Criterion in European Convention on Human Rights and Kılıç-Turkey Decision of European Court of Human Rights

Ali Erdem SEVDİM

Önemli olmayan zarar ilkesi, Sözleşmeye ek 14. protokolle getirilmiş yeniliklerden birisidir. Mahkemenin var olan iş yükünün azaltılması ve önemli insan hakları ihlallerini içeren başvurulara daha fazla zaman ayrılması amacını taşımaktadır. Mahkeme bu kriteri, şimdiye kadar değişik ülkelerle ilgili birçok başvuruda uygulamıştır. Kılıç-Türkiye kararı ise, bu ilkenin Türkiye hakkında ilk kez uygulandığı başvuru olma özelliğini taşımaktadır.

Önemli Olmayan Zarar, Kabul Edilebilirlik Kriterleri, Tek Hâkim, Ağırlık Eşiği, Korolev Kararı, Kılıç-Türkiye Kararı.

The principle of ‘significant disadvantage’ was one of innovations adopted by the Protocol 14, added to the European Convention of Human Rights in 2010. It aims decreasing the workload of the European Court of Human Rights and allocating much time to the applications comprising significant human right violations. The Court has applied this criterion to many applications from various countries. Kılıç-Turkey decision is the first application concerning Turkey on which the principle of ‘significant disadvantage’ was implemented by the European Court of Human Rights.

Significant Disadvantage, Admissibility Criteria, Single Judge, Severity Threshold, Korolev Decision, Kılıç-Turkey Decision.

GİRİŞ

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesi halinde kişilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurarak ihlalin giderilmesini istemeleri mümkündür. Bu başvuruların kabul edilebilmesi için birtakım unsurları mahiyetinde barındırması gerekmektedir. Bu unsurlar, kabul edilebilirlik kriterleri olarak adlandırılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 35. maddesinde bu kriterlerin neler olduğu açık bir şekilde düzenlenmektedir. Bu kriterlerden birisindeki bir eksiklik başvurunun esası hakkında inceleme yapılmaksızın usulden reddedilmesine sebebiyet vermektedir. Bu kriterleri bilmenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gelen başvuruların ne kadarının bu kriterleri taşımadığı gerekçesiyle reddedildiğini belirtmek yeterli olacaktır. Bu bağlamda, 2012 yılında incelenen 8986 başvurunun 7914 tanesi kabul edilebilirlik kriterlerini taşımadığı gerekçesiyle reddedilmiştir1. Bu nedenle doğru ve eksiksiz başvuru yapmak önem arz etmektedir.

Sözleşmenin 35. maddesinde2 düzenlenen kabul edilebilirlik kıstaslarını genel olarak, iç hukuk yollarının tüketilmesi, altı aylık süre içerisinde başvurunun yapılması, başvurunun isimsiz olmaması, aynı başvurunun daha önce mahkemeye yapılmamış olması, başka bir uluslararası kuruluşa aynı konu ile ilgili başvuruda bulunulmamış olması, başvurunun sözleşme hükümlerine uygun olması, başvurunun kötüye kullanılmaması, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olmaması ve son olarak başvurucunun önemli bir zarara maruz kalması şeklinde sıralamak mümkündür. Buradaki son dört kriterin, sözleşmeye ek 14. protokolle getirilen ve 2010 yılında yürürlüğe giren yeniliklerden olduğunu vurgulamak gerekir3.

Bu kriterlerin hepsi başlı başına bir çalışma konusu olduğundan makalemizin sınırları çerçevesinde bu kadarla iktifa ederek burada yalnızca kısaca başvuruların inceleme usulü hakkında bilgi verilecektir.