Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi Kararlarına Göre Toprak Kirliliği Yoluyla
 Çevrenin Kasten Kirletilmesi

According to Supreme Court 4th Penal Chamber’s Rulings on Polluting the Environment Intentionally Through Soil Pollution

Türk Ceza Kanununun 181’inci ve 182’nci maddelerinde, çevrenin kasten ve taksirle kirletilmesi suçları düzenlenmiştir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, iki yüzden fazla kararında, çevrenin kirletilmesi suçuna ilişkin ilkeler tespit etmiştir. Somut olaylar, bu ilkelere göre değerlendirilmiş; hangi durumda suç oluşacağı, hangi durumda ise kabahat türünden yaptırım uygulanacağı açıklanmıştır.

Çevrenin Kasten Kirletilmesi, Çevrenin Taksirle Kirletilmesi, Çevre Kirliliği, Atık, Alıcı Ortam, Toprak Kirliliği.

Polluting environment intentionally and by negligence mentioned in articles 181 and 182 of Turkish Penal Code. The 4 Penal Chamber of Court of Cassation rendered principles related to the crime of polluting the environment in more than 200 case-law. Concrete cases evaluated in accordance with these principles; the chamber asserted which circumstances constitute a crime, which circumstances constitute a misdemeanor.

Intentional Pollution of Environment, Pollution of Environment by Negligence, Environmental Pollution, Waste, Receiving Environment, Soil Pollution.

GİRİŞ

Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 18.02.2012 tarihli ve 28208 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ikinci işbölümü kararı gereğince, TCK’nın 181’inci ve 182’nci maddelerinde düzenlenen çevrenin kasten ve taksirle kirletilmesi suçlarının temyiz incelemesi, Yargıtay 4. Ceza Dairesine (Daire) verilmiştir. Daire, 2014 yılının Kasım-Aralık aylarında karara bağladığı dosyalarda, çevrenin kasten / taksirle kirletilmesi suçunun oluşumuna, benzer kabahatlerle ayrımına ilişkin önemli ilkeler benimsemiştir.

Çalışmamızda, Dairenin suç tipine ilişkin genel ilkeleri yanında, toprak alıcı ortamın ne şekilde kirlendiği / kirlenme ihtimaline maruz bırakıldığı, dolayısıyla çevrenin kasten kirletilmesi suçunun oluştuğuna değinilecektir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56’ncı maddesinin birinci fıkrasına göre herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında getirilen düzenlemeyle de çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek, gerek Devlete gerek vatandaşlara ödev olarak yüklenmiştir. Anayasada yer alan bu ilkeler 2872 sayılı Çevre Kanunu m.3/a hükmünde de benzer biçimde düzenlenmiştir. Buna göre; gerçek ya da tüzel kişi olarak herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup, alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdür. Bu bağlamda, “kamu sağlığını ve çevreyi koruma” prensibi Türk Ceza Kanununun 1’inci maddesinde Kanun’un amaçlarından birisi olarak öngörülmüş, ayrıca “sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı” başta bu Kanunun 181 ilâ 184’üncü maddeleri olmak üzere, 2872 sayılı Çevre Kanununda ve diğer bir kısım mevzuatta koruma altına alınmış, çevreyi kirletme eylemi farklı suç ve kabahat türleri ile yaptırıma bağlanmıştır1.