Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kısa Süreli Hapis Cezasının Seçenek Yaptırımlara Çevrilmesi Hususunda Mahkemenin Takdir Yetkisi

Discretion of Court to Conversion of Short Term Imprisonment to Alternative Sanctions

Irmak KORUCULU

TCK m.49/2 hükmü gereğince hükmedilen bir yıl ve daha az süreli hapis cezası kısa süreli hapis cezasıdır. Kısa süreli hapis cezalarının, özellikle de infaz süresinin suçlunun yeniden topluma kazandırılabilmesi bakımından yeterli olmaması nedeniyle, pek çok zararlı sonuca yol açtığı görülmektedir. Bu zararlı sonuçların ortaya çıkmasının engellenmesi bakımından TCK m.50’de kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi kurumu düzenlenmiştir. Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi cezanın bireyselleştirilmesi araçlarından birini oluşturmaktadır. Koşulların oluşması durumunda cezanın seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmemesi ve hangi seçenek yaptırıma çevrileceği hususunda hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Ancak hakime verilen bu takdir yetkisinin bizzat kanun tarafından sınırlandırıldığı durumlar bulunmaktadır. Bu çalışmada öncelikle kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi konusunda genel bilgiler verilecek, ardından bu hususta hakime verilen takdir yetkisi incelenecektir.

Kısa Süreli Hapis Cezası, Takdir Yetkisi, Seçenek Yaptırımlar, Ceza, Cezanın Bireyselleştirilmesi.

According to article 49/2 of the Turkish Penal Code, a one-year and short-term prison sentence is a short-term prison sentence. It is seen that short-term prison sentences, especially the duration of execution are not sufficient to reintegrate the offender into society, leading to many harmful consequences. In order to prevent the emergence of these harmful consequences, the institution of converting short-term imprisonment into alternative sanctions is regulated in Article 50 of the Turkish Penal Code. Converting short-term imprisonment to alternative sanctions constitutes one of the means of individualization of punishment. The judge has discretion as to whether or not the penalty will be converted into alternative sanctions and which alternative will be converted into sanctions in case of circumstances. However, there are cases where this discretionary power given to the judge is limited by the law itself. In this study, firstly, general information about the conversion of short-term imprisonment to alternative sanctions will be given, and then the discretion given to the judge in this regard will be examined.

Short-Term Imprisonment, Discretion, Alternative Sanctions, Punishment, Individualization of Punishment.

Giriş

Hangi süreye kadar olan hapis cezasının kısa süreli sayılacağı hususu ceza politikasına bağlı olarak değişmektedir. Türk ceza hukukunda ise bir yıl ve daha az süreli hapis cezasının kısa süreli hapis cezası olduğu kabul edilmiş (TCK m.49/2) ve fail hakkında hükmedilen hapis cezasının kısa süreli olması halinde buna bazı kanuni sonuçlar bağlanmıştır. Kısa süreli hapis cezası ceza infaz kurumunda geçirilen sürenin suçlunun yeniden topluma kazandırılmasını sağlayacak programların uygulanması bakımından kısa olması nedeniyle birçok sakıncayı içerisinde barındırmaktadır. Hakkında kısa süreli hapis cezasına hükmedilen kişinin ceza infaz kurumuna girmesi hem aile, iş ve sosyal hayatı bakımından olumsuz sonuçlara yol açmakta, aslında suç eğilimi olmayan kişinin ceza infazı sırasında profesyonel suçlular ile tanışarak suç işleme konusunda bilgisinin ve merakının artmasına neden olabilmekte ve kişinin gelecek yaşamı üzerinde de olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bu olumsuz sonuçların ortadan kaldırılmasına yönelik olarak cezanın bireyselleştirilmesi araçlarından biri olarak kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar (TCK m.50) düzenlenmiş olup bu seçenek yaptırımlardan uygun olan bir tanesinin uygulanması ile hem suç işleyen kişinin ceza infaz kurumunun olumsuz etkilerinden korunması amaçlanmakta hem de kişinin kişisel, sosyal ve ekonomik durumuna uygun bir yaptırımın uygulanması ile cezanın bireyselleştirilmesi de sağlanmaktadır. Ayrıca, hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezası seçenek yaptırıma çevrilen kişinin bu yaptırımın gereklerine uygun davranması halinde asıl mahkumiyetin hapis cezası yerine çevrilen yaptırım olması nedeniyle de kişinin gelecekteki yaşamı bu mahkumiyetten etkilenmemekte ve bu şekilde kişi hayatının geri kalanını suçtan uzak bir şekilde geçirme yönünde teşvik edilmektedir.

I. Kısa Süreli Hapis Cezasının Seçenek Yaptırımlara Çevrilmesine İlişkin Genel Açıklamalar

Hürriyeti bağlayıcı ceza, kişilerin yaşam hakkından sonra en temel haklarından olan hürriyetine yönelmektedir. Hürriyeti bağlayıcı cezalar, başta seyahat hürriyeti olmak üzere fiziksel hürriyeti hedef almakta ve özgür olma hakkına devletin en kapsamlı müdahalesini oluşturmaktadır. Bu nedenle de hürriyeti bağlayıcı ceza kanunilik ilkesinin de bir sonucu olarak yalnızca kanunda gösterilen sebep ve sürelerle ve zorunlu hallerde uygulanan bir yaptırım türüdür.1 Hürriyeti bağlayıcı cezalar temelde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, müebbet hapis cezası ve süreli hapis cezası olarak üçe ayrılmaktadır (TCK m.46). Belli bir süreye kadar olan hapis cezası ise kısa süreli hapis cezası olarak kabul edilmektedir. Hapis cezasının hangi durumda kısa süreli sayılacağı hususunda fikir birliği bulunmamakta olup bu kabul kanun koyucunun takdirine ve güttüğü ceza politikasına göre değişiklik göstermektedir.2

5237 sayılı TCK’da bir yıl ve daha az süreli hapis cezası kısa süreli hapis cezası (TCK m.49/2) olarak tanımlanmaktadır. Cezanın kısa süreli olup olmadığı konusunda kanunda o suç için öngörülen soyut ceza değil, yargılama sonunda belirlenen somut ceza esas alınmaktadır.3 Fail hakkında birden fazla cezaya hükmedilmesi durumunda hapis cezasının kısa süreli olup olmadığı her bir ceza bakımından ayrı ayrı saptanmaktadır.4

Hükmedilen cezanın kısa süreli olmasının üç sonucu bulunmaktadır. Bunlardan ilki; kısa süreli hapis cezasının TCK m.50 gereğince seçenek yaptırımlara çevrilebilmesidir. İkincisi, kısa süreli hapis cezasının ertelenmesine karar verildiğinde, TCK m.53/4’e göre; m.53/1’deki hak yoksunluklarının uygulanamamasıdır. Sonuncu sonucu ise; hükümlünün 5275 sayılı kanun m.110’da düzenlenen özel infaz rejimine dahil olmasıdır.5

Kısa süreli hapis cezalarının birçok sakıncası bulunmaktadır. Bu hapis cezaları kısa ve keskin şok olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle de hakkında kısa süreli hapis cezasına hükmedilen kişinin cezaevine konulmasından kaçınılması gerektiği düşünülmektedir.6 Çağdaş ceza hukukunda suç işleyen kişinin topluma yeniden kazandırılması amacına yönelik olarak hem hapis cezasına seçenek yaptırım ve infaz şekillerinin uygulanması hem de hapis cezasının infazına yönelik olarak mevcut ceza adaleti sisteminin iyileştirilmesi ve cezanın suçlunun kişiliğine uydurulması yönünde önemli adımlar atılmıştır.7

Ülkemizde ilk kez 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun, kısa süreli hapis cezaları yerine uygulanmak üzere seçenek yaptırımlar öngörmüş8 ve bu şekilde cezalar sistemimizde çağdaşlık yönünde önemli bir adım atılmıştır.9 Bu Kanun, kısa süreli olarak kabul ettiği bir yıl ve daha az süreli hapis cezalarının, sakıncalarını bertaraf etmek amacıyla, belirli koşulların bulunması durumunda para cezasına veya öngörülen diğer tedbirlere çevrilebileceğini kabul ederek yürürlüğe girdiği dönem açısından bu hususta Avrupa ceza hukuku alanında öncülük eden kanunlardan birisi olmuştur.10 Bununla birlikte, 647 sayılı İnfaz Kanunu m.4’te yer alan düzenlenmenin yeni infaz kanununa alınmayıp 5237 sayılı TCK’da düzenlenmesi olumlu bir gelişme olarak tanımlanmıştır.11 Gerçekten de; kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların TCK’da düzenlenerek cezanın infaz aşamasında değil de yargılama aşamasında bireyselleştirilmesine hizmet etmesi yerinde olmuştur. Zira kısa süreli hapis cezasının adli para cezası veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi halinde uygulamada asıl mahkumiyetin çevrilen adli para cezası veya seçenek tedbir olması, bunun bir infaz şekli olmadığını göstermektedir. İşlenen suçun failine en fazla temas eden ve onun açısında kısa süreli hapis cezasının çevrilip çevrilmemesi yanında hangi tedbirin fail bakımından bireyselleştirmeye daha uygun olduğunu değerlendirecek olan da yargılamayı yapan mahkemenin hakimidir.

5237 sayılı TCK’da kısa süreli hapis cezasının bu sakıncalarını gidermek amacıyla kısa süreli hapis cezalarına seçenek yaptırımlar öngörülmüştür (TCK m.50). Ayrıca kısa süreli hapis cezalarının infazının özel biçimlerde yapılması olanağı da mevcuttur (CGİK m.109, 110). Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar özgürlükçü ceza hukuku anlayışının bir sonucu olup cezanın son çare özelliği de göz önünde bulundurularak, hapis cezasına yalnızca önemli suçlarda, tekerrür durumunda ve kişinin suç işlemeyi alışkanlık haline getirmesi durumunda başvurulması gerektiği düşüncesinin bir sonucudur.12 Cezaevi yaşamının kısa süreli hapis cezasına mahkum olan hükümlü üzerindeki olumsuz etkileri de göz önünde bulundurulduğunda bu etkilerin bir çoğunun sadece ceza infaz kurumuna girmiş olmaktan kaynaklanması nedeniyle ceza infaz kurumlarında yapılacak yenilikler ile bu olumsuz etkilerin önlenemeyeceği görülmektedir. Bu nedenle kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların sakıncalarının bu cezalara alternatif olarak uygulanabilecek kurumlarla önlenmesi ve bu cezalara son çare olarak başvurulması eğilimi özellikle 1970’li yıllardan itibaren ortaya çıkmıştır.13

Suç işleyen kişi hakkında belli bir süreyle hapis cezasına hükmedilmesi, cezanın uyarı fonksiyonunu ve kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayabilmekte, kişi gördüğü eğitim, yaşamını sürdürdüğü sosyal çevre ile psikolojik ve ahlaki eğilimleriyle tesadüfi suçlu niteliği taşıyabilmekte ve bu nedenle de bu kişilerin mahkum oldukları hapis cezasını infaz kurumunda çekmelerinin toplum barışı bakımından zorunluluk arz etmemesi söz konusu olabilmektedir. Ayrıca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların infaz kurumunda çektirilmesinin ortaya çıkaracağı sakıncaların da önlenmesi bakımından bu cezaların seçenek yaptırımlara çevrilmesi gerekebilmektedir. Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi durumunda, kişinin bu yaptırımın gereklerine uygun davranması halinde bu ceza infaz edilmeyecek ve kişi bakımından bu cezaya mahkumiyete ilişkin hukuki sonuçlar doğmayacaktır.14

TCK m.50’de düzenlenen seçenek yaptırımlar hapis cezasına eşit ağırlıkta değil, hapis cezasından ağırlık olarak daha hafif olacak şekilde düzenlenmişlerdir. Bu haliyle bir bireyselleştirme aracı olan seçenek yaptırımlara çevirme, TCK m.62’de düzenlenen takdiri indirim nedenlerine benzetilmektedir. Ancak TCK m.62 aynı ceza içerisinde bir indirim öngörmekte ise de m.50’de farklı yaptırımlara çevirerek bir hafifletme söz konusudur.15

Sonuç olarak; kanunun lafzından da anlaşılacağı üzere kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecindeki pişmanlığına ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre kendine özgü bir cezanın bireyselleştirilmesi aracı olduğu söylenebilir16 (TCK m.50/1).

Kısa süreli hapis cezası TCK genel hükümler içerisinde düzenlenmiş olup bu nedenle TCK m.5 gereğince özel ceza kanunları ile ceza içeren diğer kanunlardaki suçlarda da uygulanması gerekmektedir. Kısa süreli hapis cezasına hükmedildiğinde (TCK veya diğer özel kanunlardaki suçlardan kaynaklanması arasında fark gözetilmeksizin) bu ceza TCK m.50 uygulanarak seçenek yaptırımlara çevrilebilecektir.17

II. Kısa Süreli Hapis Cezasının Seçenek Yaptırımlar Çevrilmesi İçin Gerekli Koşullar

Kısa süreli hapis cezalarının adli para cezası veya seçenek tedbirlerden birine çevrilebilmesi için bazı koşullar gerekmektedir. Bu koşullar TCK m.50’de düzenlenmiştir. Hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi bakımından ilk koşul; hükmolunan sonuç cezanın kısa süreli hapis cezası yani bir yıl veya daha az süreli hapis cezası olmasıdır.18 Kanunda yazılı ceza bir yıldan fazla olsa dahi TCK m.61’in uygulanması sonucunda ortaya çıkan somut cezanın bir yıldan az olması gerekmektedir.19 Sanığın birden fazla suçtan mahkum olması halinde bir yıllık sürenin tespitinde sanık hakkında hükmedilen cezaların toplamı değil, her bir suç için verilen cezaların miktarı ayrı ayrı dikkate alınmaktadır.20 Fail hüküm verilmeden önce tutuklanmış ve hükmedilen hürriyeti bağlayıcı ceza tutuklu olarak ceza infaz kurumunda geçirilmiş ise TCK m.50 uygulanarak adli para cezasına veya seçenek tedbirlere çevrilmesi mümkün değildir.21 Zira mahsup sonuç cezayı etkileyen bir kurum olmayıp; hükmedilen sonuç cezanın, tutuklama gibi şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran haller indirilerek infaz edilmesi anlamına gelmektedir.

Kısa süreli hapis cezalarının adli para cezası veya diğer seçenek tedbirlere çevrilmesi için hükmedilen cezanın kısa süreli olması gerekliliğinin istisnası TCK m.50/4’te yer almaktadır. Buna göre; işlenmiş olan suçun taksirli suç olması durumunda sanık hakkında hükmedilen cezanın uzun süreli dahi olsa TCK m.50/1-a’da belirtilen adli para cezasına çevrilebileceği düzenlenmiştir. Bu şekilde taksirli suçlarda adli para cezasına çevirme bakımından kapsam genişletilmiştir.22 Taksirli suçlardan dolayı hükmedilen uzun süreli hapis cezaları yalnızca adli para cezasına çevrileceği düzenlendiğinden diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesi mümkün değildir.23 Sanığın, suçu bilinçli taksirle işlemiş olması halinde ise bu hüküm uygulanmayacaktır (TCK m.50/4 son).

Somut cezanın bir yıldan az olması bu cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesi için yeterli değildir. Somut cezanın kısa süreli olmasının yanında mahkemenin suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre cezanın, cezaevinde infaz edilmesi yerine adli para cezası veya diğer seçenek tedbirlerden birinin uygulanmasına karar vermesi gerekmektedir (TCK m.50/1).24 Bu koşul kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesinin bir bireyselleştirme aracı olmasının da yansımasıdır. Davaya bakan mahkeme suçlunun kişisel özelliklerine, yargılama sürecinde işlediği suç nedeniyle pişmanlık gösterip göstermediğine ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre bir değerlendirme yaparak kararını verecektir. Bu konu aşağıda hakimin takdir yetkisini kullanırken göz önünde bulunduracağı hususlar arasında detaylı bir şekilde yer verilmiştir.