Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İş Hukukunda İkale (Bozma) Sözleşmesi ve Uygulaması

Annulment Contract in Labor Law and Its Application

Umur KARAKAYA

İş sözleşmesi ve iş ilişkisinin, işçi ve işverenin bir araya gelerek karşılıklı mutabakat ile sona erdirmelerine ilişkin sözleşmeye ikale (bozma) sözleşmesi denir. Mevzuatımızda düzenlenmesi henüz olmayan ikale sözleşmesinin yapılmasıyla birlikte iş ilişkisi geleceğe dönük olarak sona erecek, işçi de iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Bir işçinin ikale sözleşmesi akdedildikten sonra iş güvencesi hükümleri çerçevesinde işe iade davası açması hayatın olağan akışına aykırıdır. Son yıllarda, ikale yoluyla iş ilişkisi sonlandırıldıktan sonra sözleşmenin işverence baskı altında tek taraflı feshedildiği iddiasıyla işçiler tarafından açılan işe iade davalarında bir hayli artış görülmektedir. Yargıtay da buna paralel olarak, kötü niyetli davaların önünü kesebilmek adına irade fesadının olmadığı hallerde işçinin iş yerindeki konumu, eğitim düzeyi, sözleşmenin sonuçlarını algılayabilme durumu gibi kıstaslar geliştirmiştir. Bu tarz uyuşmazlıklarda, öncelikle irade fesadı hallerinin varlığı araştırılmalı, bunun yanı sıra işçinin makul yararının varlığı, sözleşme icabı işverenden gelmişse içeriği ve sonuçları konusunda yeteri kadar aydınlatılıp aydınlatılmadığı, işçinin tahsil düzeyi ve ikale sözleşmesini idrak edebilecek durumda olup olmadığı her somut olay yönünden titizlikle irdelenmeli, tarafların buna ilişkin sundukları deliller eksiksiz toplanmalıdır. Mahkemece, sözleşmenin bu kıstaslar süzgecinden geçirilmesi neticesinde geçersiz olduğu ve işveren feshi bulunduğu kanaatine varılırsa, haklı ya da geçerli nedenle fesih hallerinin varlığı, fesih için yasal şartların yerine getirilip getirilmediği üzerinde durulacaktır.

İş Hukuku, İkale Sözleşmesi, Fesih, Makul Yarar, Bozma, Sözleşme Serbestisi.

The contract for the termination of the labor contract and the work relation upon the mutual consent of the laborer and the employer is called Annulment Contract. Upon the making of the Annulment Contract which his not regulated in our legislation yet, the work relation shall expire and the worker shall not benefit from the job security provisions. A worker’s litigation for return back to its work after the annulment contract is signed within the provisions of job security is against the natural flow of life. In recent years, a significant increase has been observed in the number of cases opened for return to the work based on the assertion that the contract was terminated laterally under the pressure of the employer after the work relation is terminated through annulment. Supreme Court of Appeals, in line with this, introduced some criterion such as the position of the worker at the work place, his education level, his capability to perceive the consequences of the contract in cases where no defective will arises for the purpose of prevention of malevolent lawsuits. In such disputes, existence of defective will should be researched primarily, besides, a careful examination should be made as to whether the worker has been enlightened adequately about the existence of the his reasonable benefit, its content and consequences if received from the employer according to the contract, his education level and whether he is capable of comprehending the annulment contract or not in terms of each concrete fact, and the evidences submitted by the parties in this respect should be collected completely. In case the Court decides that the contract is invalid, due to a careful examination through these criterion, and the contract was terminated by the employer, the matters shall be handled, regarding the availability of justified or valid reasons and as to whether legal conditions have been fulfilled for the termination or not.

Labor Law, Annulment Contract, Termination, Reasonable Benefit, Annulment, Freedom of Contract.

GİRİŞ

İş sözleşmesi, tarafların karşılıklı irade beyanlarının uyuşmasıyla kurulan bir özel hukuk sözleşmesidir1. Türk Borçlar Hukukunun ana prensiplerinden biri sözleşme serbestisidir. Buna göre taraflar bir sözleşmenin içeriğini yasada öngörülen sınırlar çerçevesinde serbestçe düzenleyebilirler. Bu ilkenin bir sonucu olarak, işçi ve işveren yapacakları bir anlaşmayla iş ilişkisini her zaman sona erdirebilirler.

İş hukuku her ne kadar kaynağını borçlar hukukundan alsa da, genel hükümlerin doğrudan iş hukukuna da uygulanması, çoğu kez hakkaniyet duygusunu zedeleyen neticeler meydana getirmektedir. İş ilişkisinin kendine mahsus dinamikleri, borçlar hukukunun çoğu kavramın ve kurumunun iş hukuku kuralları doğrultusunda tekrar ele alınmasını ve yorumlanmasını zaruri kılar2.

İş hukukunun temel gayesinin işçiyi koruma yönünde olması ve bu doğrultuda iş mevzuatında işçi haklarını teminat altına almak için emredici hükümlerin getirilmesi nedeniyle işçi ve işveren arasında kurulan ikalenin geçerliliği hususu salt borçlar hukuku kuralları ile yetinilmeyerek iş hukukuna ilişkin düzenlemeler ve işçinin korunması prensibi çerçevesinde ayrıca değerlendirilmesi gerekir3. Bir başka söyleyişle, işçinin korunması bakımından irade fesadı ölçülerini aşan bir denetime iş hukukunda ihtiyaç vardır4.