Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Alacağın Devri İşleminde Şekil Şartına Uyulmamasının İleri Sürülmesinde Dürüstlük Kuralının İşlevi

Function of the Rule of Integrity in Claims of Non-Compliance with the Formal Condition in the Transfer of Credit Transfer

Remzi DEMİR

Alacağın devri, ticari yaşamda ve borç ilişkilerinde sıkça rastlanan hukuki bir müessesedir. Alacağı devreden alacaklı, finansman gereksinimini bu yolla karşılayabilir. Sermayenin piyasada dolaşımını sağlama yönteminin araçlarından olan alacağın devri müessesesi, kredi sağlamanın ya da alacağın tahsili yöntemlerindendir. Alacağın devriyle birlikte, alacak devralana geçer. Alacağı devreden, borcun yerine getirilmesini borçludan isteyemez. Alacağın devri, borç ilişkisinden kaynaklanan belli bir talep hakkının devridir. Alacaklı alacağın devrinden sonra da borç ilişkisinden kaynaklanan taahhütleriyle bağlıdır. Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Kanunda aranan şekil, geçerlilik şartıdır. Ancak, geçerlilik şekline uyulmaksızın kurulan sözleşmenin geçersiz sayılması, bazen adil olmayan sonuçlara yol açabilir. Bu gibi hallerde, şekle aykırı olarak gerçekleştirilen alacağın devri işleminin tahvil yoluyla geçerliliği sağlanabilmelidir. Zira Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinde yer alan dürüstlük kuralına göre, herkes haklarını kullanmada ve borçlarını yerine getirmede dürüstlük kurallarına uymakla yükümlüdür. Çalışmamızda da dürüstlük kuralının, alacağın devrinde geçerlilik şekline uyulmamasından kaynaklanan geçersizliği yumuşatarak adil bir çözüme ulaşılmasındaki önemi ortaya konacaktır.

Alacak, Devir, Şekil, Dürüstlük, Geçersizlik.

Transfer of receivable is a legal term that is frequently encountered in commercial life and debt relations. The creditor who has transferred his receivables can meet his financing needs in this way. Transfer of receivables, which is one of the tools of the method of ensuring the circulation of capital in the market, is one of the methods of providing credit or collecting receivables. With the transfer of the receivable, the receivable passes to the transferee. The transferor cannot demand the fulfillment of the debt from the debtor. The transfer of receivable is the transfer of a certain right of claim arising from the debt relationship. The creditor is bound by the commitments arising from the debt relationship even after the transfer of the receivable. The validity of the transfer of receivable depends on the fact that it is made in writing. The form sought in the law is the validity condition. However, the invalidation of a contract that has been concluded without complying with its validity can sometimes lead to unfair results. In such cases, the validity of the transfer of the receivable, which is performed in violation of the form, should be ensured through bonds. Because, according to the honesty rule in article 2nd of the Turkish Civil Code, everyone is obliged to comply with the rules of honesty in exercising their rights and fulfilling their debts. In our study, the importance of the honesty rule in reaching a fair solution by softening the invalidity arising from the non-compliance with the validity form in the transfer of the receivable will be revealed.

Credit, Transfer, Shape, Honesty, Invalidity.

Giriş

Borçlar hukuku, medenî hukukun kişiler arasındaki borç ilişkilerini düzenleyen bir dalıdır.1 Borç ilişkisi, iki ya da daha fazla kişi arasında meydana gelen ve alacaklıya borçludan belirli bir edimi isteme yetkisi tanıyan, karşı tarafı da böyle bir edimi yerine getirmeyle yükümlü kılan hukuksal ilişkidir. Borçlu için yükümlülük içeren borç ilişkisi, alacaklı için de bir alacak hakkını içerir.2

Teknoloji, bilim, endüstri, kültür ve sanat sahalarındaki hızlı gelişmeler, yeni hukuksal müesseseleri gerekli kılmaktadır.3 Ticaret hayatının dinamik yapısı, kişiler arasındaki borç ilişkilerine dair yeni sorunlar üretmektedir. Trampa ve bağışlama ile başlayan borç ilişkilerinden zamanla çok sayıdaki sözleşme türüyle bezenmiş alacak borç ilişkilerine geçiş, nicelik ve nitelik açıdan karmaşıklaşan sorunlara yasal çözümler üretilmesini gerekli kılmaktadır.4 Alacağın devri de ticari yaşamda ve borç ilişkilerinde sıkça rastlanan bir hukuksal müessesedir. Böylelikle alacaklı, finansman gereksinimini karşılayabileceği gibi, kredi sağlama ya da alacağın tahsilini de gerçekleştirebilir.5

Alacağın devri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.183-194 arasında düzenlenmiştir.6 Türk Medeni Kanunu (TMK) öncelikle başlangıç hükümlerini barındırmaktadır. TMK 1-7 arasında bulunan başlangıç hükümleri, özel hukukun temelini oluşturan temel hukuk kurallarıdır.7

I. Temel Kavramlar

Kanun koyucu, alacağın devrini tanımlamamıştır. Doktrinde alacağın devri, alacaklının bir borç ilişkisinden kaynaklanan alacağını borçlunun rızasını aramaksızın bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesi olarak tanımlanır.8 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nda, alacağın devri hükümleri alacağın temliki adında 162-172 maddeleri arasında düzenlenmişti.9 Bir borç ilişkisiyle alacağını üçüncü bir kişiye devreden alacaklı “devreden”, bu alacağı devir alan “devralan”, devredilen alacağın borçlunun sıfatı değişmez. Ancak öğretide borçluya “devredilen alacağın borçlusu” denilmek10 suretiyle olabilecek nitelendirme hatalarının önüne geçilmiştir.

Alacağın devriyle birlikte, alacak devralana geçeceğinden devreden borcun yerine getirilmesini isteyemez. Alacağın devri, borç ilişkisinden kaynaklanan belli bir talep hakkının devri olduğundan devreden alacaklı alacağın devrinden sonra da borç ilişkisinden kaynaklanan taahhütleriyle bağlıdır.11 Örneğin, satış sözleşmesinden kaynaklanan satış bedeli alacağını devreden satıcının malı teslim yükümlülüğü devam eder.12

Alacağın devrinin kanuni devir, yargısal devir ve iradi devir olmak üzere üç türü vardır. TBK m.185’de düzenlenen kanuni devirde alacak, Kanunda belirtilen bir olayın vücut bulmasıyla kendiliğinden üçüncü kişiye geçer. Bu türde alacaklının bir irade beyanında bulunmasına gerek yoktur.13 Yargısal devir ise, alacağın devrinin hâkim kararına dayandığı hallerde gerçekleşir. Örneğin bir terekenin paylaştırılmasında hâkim mirasçıların miras paylarını özgülerken, payı içinde barındıran alacak hakkı yargısal devirle mirasçıya intikal etmektedir.14 İradi devir ise, gerçek anlamda alacağın devridir.15

Alacağın karşılığını oluşturan borcun borçlusu, alacağın devri işleminin tarafı değildir. TBK m.183/1’e göre, alacağın devri işleminin geçerliliği için borçlunun rızasının alınması bir yana, borçluya haber verilmemesi bile alacağın devrinin geçerliliğini etkilemez.16 Ancak, sözleşmenin tarafları alacağın hiçbir şart ve durumda ya da borçlunun rızası alınmaksızın devredilemeyeceğini kararlaştırabilirler.17

Kişinin hukuk dünyasında sonuç doğurmaya yönelik irade beyanı açıklamak üzere kullandığı araca şekil denilir.18 Her irade beyanı bir şekil olup, şekilsiz irade beyanı yoktur.19 İrade beyanları dışındaki vakıalar şekli ilgilendirmez.20 Şekil hukuki işlemin taraflarına yönelik “özel koruma” sağlayabileceği gibi, üçüncü kişileri ve kamu menfaatine yönelik “genel koruma” sağlayabilir.21 İrade beyanı sözlü yapılıyorsa sözlü şekilden, yazılı yapılıyorsa yazılı şekilden, yazılı metin sadece taraflar arasında yazılıyorsa adi yazılı şekil, sözleşme metni resmi bir memur ya da makam tarafından düzenleniyorsa resmi şekil söz konusudur.22 Amacına göre şekle, geçerlilik ya da ispat şartı olarak başvurulur.23